Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki hafta geçti. Ülkemizin 11 ilinde yıkıma ve büyük can kaybına yol açan bu afet, Türkiye’nin depremiyle, yangıyla, seliyle ve diğer tüm tehditleriyle zorlu bir coğrafyada olduğu gerçeğini hepimize bir kez daha hatırlattı. Vatanımızı derin bir aşkla sevdiğimiz için, onun güzellikleriyle birlikte zorluklarını da kabulleniyoruz.
İnsanlığın kadim çağlarından beri medeniyetlerin, kültürlerin, devletlerin ve toplumların en önemli mücadele alanı olan bu coğrafyanın emanetinin son bin yıldır sahibi olmakla gurur duyuyoruz. Bu aşkla kimi zaman dışarıdan gelen istilacılara, kimi zaman içeride zuhur eden bozgunculara, kimi zaman insan iradesini aşan tabiat felaketlerine karşı vatanımıza hep sahip çıktık, çıkıyoruz. Haçlı seferlerine, Moğol akınlarına, asırlar boyunca yaşadığımız nice siyasi ve sosyal çalkantılara, son iki asrımızda da dört bir yanımızdan gelen saldırılara inançla, cesaretle, sabırla hep karşı koyduk.
Millet olarak kendimizle birlikte coğrafyamızdaki tüm kardeşlerimizin de hakkını, hukukunu, onurunu, geleceğini korumak için canımız dahil hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Hiç uzağa gitmeye gerek yok, bu yıl ilk asrını geride bırakmaya hazırlandığımız Cumhuriyetimizi kurarak taçlandırdığımız milli mücadelemizle vatanımıza ebediyen sahip çıkma irademizi tüm dünyaya tekrar gösterdik. Cumhuriyet tarihimiz boyunca da demokrasi ve kalkınma mücadelemiz kesintisiz sürdü. Evet, bin yıldır bu vatan topraklarında ne yaşarsak yaşayalım asla teslim olmadık, asla vazgeçmedik, asla umutsuzluğa kapılmadık. İki hafta önce bugün yaşadığımız depremleri işte bu uzun ve meşakkatli yürüyüşün acı bir sayfası olarak kalplerimize ve milli hafızamıza nakşettik.
Şu anda aramızda ailesinden bakıyorsunuz eşini, çocuğunu, akrabasını kaybeden nice kardeşlerim var, hepsine başsağlığı diliyorum, başınız sağ olsun, Rabbim sabrınızı artırsın ve ölenlerimizin ruhları için gelin birer Fatiha okuyalım.
Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri merkezli olarak dokuz saat arayla yaşadığımız 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler etki alanı ve yıkım gücüyle dünyada eşi benzeri olmayan hadiseler olarak tarif ediliyor. Depremde kırılan beş ayrı fay hattının yüzlerce kilometrelik bir alanda üzerinde yaşadığımız toprakta yedi metreyi aşan yer değiştirmelere yol açtığı belirlendi.
Sarsıntının sebep olduğu yıkıma, çetin kış şartlarının çıkardığı sıkıntılar da eklenince depremden sonraki ilk günlerde tüm gayretlerimize rağmen kimi eksiklik ve aksaklıklar yaşadığını biliyoruz. Deprem bölgesindeki kamu ve sivil toplum afet kapasitesinin ilk anda büyük ölçüde devre dışı kalması güçlükleri daha da artırdı. Deprem haberini aldığımız andan itibaren tüm bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, belediyelerimizi, sivil toplum kuruluşlarımıza harekete geçirdik. Devletin ve milletin tüm imkânlarını bölgeye ulaşmak, arama-kurtarma çalışmalarını başlatmak, yardımları organize etmek için seferber ettik. Türkiye’nin 81 ilinden doğrudan bu işle görevli olanlar dışında arama-kurtarma yapabilecek enkaz kaldırma, yardım, güvenlik çalışmalarına destek olabilecek tüm kamu görevlilerini, tüm sivil organizasyonları deprem bölgesine yönlendirdik. Milletimiz 7’den 70’e fertlerinin tamamıyla bu seferberliğe gönüllü olarak zaten katıldı. Uluslararası yardım çağrısı yaparak diğer ülkelerden arama-kurtarma ve yardım ekiplerini de ülkemize davet ettik.
Olağanüstü hal, afet bölgesi, mücbir sebep ilanlarıyla süreci yürütmek için gereken hukuki altyapıyı oluşturduk. Öncelikle deremin yıktığı binaların altında kalan vatandaşlarımızı çıkarmak, bununla birlikte felaketten kurtulan insanlarımızı yeniden hayata bağlamak için gece-gündüz çalıştık. Halen devam eden ve büyüklükleri biri 6’nın, 37’si 5’in, 351’i 4’ün üzeri olan 6 bini aşkın artçı sarsıntının yol açtığı tehlikelere rağmen ekiplerimiz kahramanca çalışmalarını yürüttü.
Tamamen yıkılmış 21 bine yakın binadaki 71 binin üzerinde bağımsız birimin enkazı kaldırıldı. Yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı 118 bin binadaki 412 bin bağımsız birim tahliye edildi. Ayrıca, orta hasarlı 24 binden fazla binadaki 133 bini aşkın bağımsız birimdeki vatandaşımızın geçici barınma merkezlerine veya güvenli yerlere nakli sağlandı. Buna karşılık, deprem bölgesinde 809 bin binadaki 3 milyon 108 bin bağımsız bölümün az hasarlı veya hasarsız olduğu belirlendi. Çevre Şehircilik Bakanlığımız 7 bin 328 personeliyle gerçekleştirdiği hasar tespit çalışmalarını bitirmek üzeredir. Vatandaşlarımız elektronik devlet sistemi üzerinden evlerinin hasar durumuyla ilgili raporlara ulaşabiliyor. Deprem anından itibaren yürütülen çalışmalarda 35 binden fazlası arama-kurtarma personeli olmak üzere 271 bin destek, yardım, güvenlik personeli görev aldı. Ülkemizin çeşitli yerlerinden 12 binin üzerinde ağır iş makinesi bölgedeki enkaz kaldırma ve altyapı faaliyetlerine katıldı.
Milli Savunma Bakanlığımız ile emniyet ve jandarma teşkilatlarımız başta olmak üzere kamu kurumlarımıza ait 77 uçak, 120 helikopter, 38 gemi, 45 insansız hava aracı kurtarma, yardım ve tahliye çalışmalarına iştirak etti. Savunma Sanayi Başkanlığımızın enkaz altı ve duvar arkası görüntüleme sistemleri de arama-kurtarma faaliyetlerinde aktif olarak kullanıldı.
Kızılay başta olmak üzere ülkemizin dört bir yanından yüzlerce sivil toplum kuruluşumuz, belediyemiz, gönüllü ekiplerimiz, seyyar mutfaklarla gıda ve giyecek yardımlarıyla depremzedelerimizin yanındadır.
Günde yaklaşık 2 milyon 400 bin vatandaşımıza sıcak yemek ikramı yapılıyor. Bölgede dağıtılan battaniye sayısı 3 milyon, kurulan çadır ayısı 188 bine, hizmete sunulan konteyner sayısı 10 bine ulaştı. Deprem bölgesinin özellikle ağır hasar alan şehirlerine battaniye, çadır ve konteyner sevkiyatları sürüyor. Halen 65 binin daha kurulumu süren konteyner sayısını ilk etapta 100 bine, ihtiyaç halinde 200 bine kadar çıkartabileceğiz.
Hâlihazırda depremzedelerimizden çadırlarda barınanların sayısı 751 bini, konteynerlerde barınanların sayısı 24 bini, yurtlarımızda barınanların sayısı 252 bini, Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı okul ve tesislerde barınanların sayısı 462 bini, kamu ve özel sektöre ait otel veya misafirhanelerde barınanların sayısı 195 bini bulmuştur. Böylece, toplamda 1 milyon 684 bin vatandaşımızın barınma ihtiyaçları giderilmiştir.
Taleplerine binaen 62 bin vatandaşımız karayoluyla, 289 bin vatandaşımız havayoluyla, 21 bin vatandaşımız demiryoluyla, 1156 vatandaşımız denizyoluyla deprem bölgesinden diğer şehirlere tahliye edilmiştir. Ayrıca, kendi imkânlarıyla bölge dışına ve bölgedeki güvenli yerlere giden çok sayıda vatandaşımız da bulunuyor.
Hamdolsun, milletimiz deprem bölgesinden şehrine gelen kardeşlerine kucağını açarak, tüm imkânlarını onlarla paylaşarak alicenaplığını bir kez daha göstermiştir.
Hiç şüphesiz sayısı çok çok az da olsa depremi fırsata dönüştürme, depremzedeleri istismar etme peşinde koşan karakter fukaraları çıkabiliyor. Kamuoyuna veya kurumlarımıza ulaşan şikâyetlerle ilgili gereken hukuki işlemler yapılmakla birlikte, milletimiz asıl cezayı bunları vicdanında mahkûm ederek vermektedir.
Diğer yandan, arama-kurtarma çalışmalarının sonuna gelmek üzere olduğumuz şu günde depremde vefat eden 41 bin 156 vatandaşımız defnedildi. Enkaz altından kurtarılan kişi sayısı da 114 bin 834’ü buldu. Halen kaldırılmakta olan enkazlar bittikten ve kayıtlar kontrol edildikten sonra yakında bu sayı kesinleşecektir.
Bu vesileyle, bir kez daha depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin her birine Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yarılarımıza acil şifalar diliyorum. Rabbim ülkemizi her türlü afetten, beladan, kazadan muhafaza eylesin diyorum.
Depremin ilk anından itibaren bugüne kadar arama-kurtarmadan yardıma kadar her safhada görev alan kamu görevlilerine, belediye başkanlarına ve personeline, sivil toplum kuruluşlarımıza, gönüllülere, dualarıyla buradaki insanlarla birlikte olan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Aziz Milletim,
Değerli Arkadaşlar,
Deprem bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımız şundan emin olsun: Şehirlerimizin tamamını konutuyla, iş yeriyle, sanayisiyle, tarımıyla, tarihi ve kültürel değerleriyle en küçük bir gerilemeye, en küçük bir ihmale mahal vermeden yeniden ayağa kaldıracağız. Hiçbir vatandaşımızı ne acısında, ne hayatını yeniden düzene koyma, ne de geleceğini inşa etme gayretinde asla yalnız bırakmayacağız.
Sadece bizim değil, insanlığın ortak miraslarını bünyesinde barındıran bu bölgeye devlet ve millet olarak hep birlikte sahip çıkacağız. Sağlam ve az hasarlı binalarda hayatın normalleşmesini sağlayacak adımları atıyoruz. Çadır kentlerde ve konteyner kentlerde barınan vatandaşlarımızı bir yıl içinde inşa edeceğimiz sağlam, güvenli, huzurlu konutlarına taşımaya başlayacağız.
Depremden tek bir binası bile hasar almadan anlının akıyla çıkan TOKİ’miz hazırlıklarını hızla sürdürüyor. Mart ayı içinde Hatay’da 40 bin 426 konutun, Kahramanmaraş’ta 45 bin 67 konutun, Adıyaman’da 25 bin 882 konutun, Gaziantep’te 18 bin 544 konutun, Malatya’da 44 bin 770 konutun, Osmaniye’de 9 bin 550 konutun, Diyarbakır’da 6 bin konutun, Şanlıurfa’da 3 bin konutun, Elazığ’da 3 bin 750 konutun, Adana’da 2 bin 500 konutun, Kilis’te 250 konutun inşasına başlıyoruz. Hasar tespit, enkaz kaldırma ve yer belirleme işlemleri bittikçe her ilimizde bu konut sayıları artacaktır. Tüm konutlarını yeni bir şehir planı çerçevesinde zemin kalitesine, fay hattına olan mesafesine bakarak kendi mimarisine, tabii, tarihi ve kültürel dokusuna uygun şekilde tasarlıyoruz, konutlarımızın hiçbiri zemin artı 3 veya 4 katı geçmeyecek. Köylerimizdeki ihya çalışmalarını da eviyle, ahırıyla, bahçesiyle, parkıyla, kendi özgün mimarisine göre aynen Manavgat’ta yaptığımız gibi gerçekleştireceğiz. İhya sürecini bilimsellik, hızlılık ve yapılarımızın güçlülüğü ilkelerine göre yürütüyoruz. Burada altını çizerek bir şeyi daha ifade edeceğim; güçlendirme diye bir mantıkla asla bu bölgede inşa ve ihya çalışmaları yapmayacağız, hepsi sıfırdan zemin artı 3, bilemediniz 4, bu şekilde inşaatlarımızı yapacağız.
Ülkemizdeki tüm üniversitelerimizden jeofizik, jeoteknik, jeoloji, sismoloji hocalarımızla, deprem uzmanlarıyla yoğun istişare halinde çalışıyor, buradan çıkan sonuçlara göre hareket ediyoruz.
Demirden çeliğe, çimentodan seramiğe inşaatlarımız için gereken tüm yapı malzemelerinin kaliteli ve hızlı bir şekilde tedarikiyle ilgili fayda maliyet analizleri ile planlamaları sürüyor.
Sağlam zeminlere doğru tekniklerle inşa edilen yapıların yıkılmadığını bu depremlerde bir kez daha gördük. Bunun için ülkemizin önde gelen tüm mimarlık, mühendislik ofislerini, proje bürolarını, şehir planlarını harekete geçirdik. Yerleşim yelerimizi mümkün olduğu kadar ovalardan dağlara doğru kaydırarak zemin sıvılaşmalarının yol açtığı felaketlerden uzak tutmak istiyoruz.
Kadim yerleşim yerlerimizi de tarihi ve kültürel dokusuna uygun, aynı zamanda güçle bir şekilde koruyacak planlamalar yapıyoruz.
Şehirlerimizin ihyasını planlarken bilim adamlarımız ve uzmanlarımızla birlikte afetten zarar gören illerimizdeki vatandaşlarımızın, iş insanlarımızın, yerel yöneticilerimizin görüşlerini de alıyoruz. Her adımımızı ortak akla uygun şekilde atıyoruz. En çok önem verdiğimiz zemin etütlerini mikro bölgeleme olarak tarif edilen teknikle yürütüyoruz. Bu çalışmalara göre çıkan imar sınırlamaları, kat yüksekliği ve yoğunluk azaltımları tamamen vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlama amaçlıdır.
Depremden etkilenen 11 ilimizdeki TOKİ taksit ödemelerini de üç ay süreyle erteledik.
İhya faaliyetlerini hızla sürdürürken eğitimi de önceliklerimizin başına alıyoruz. İlk ve orta dereceli okullarımızın her birinin durumunu ayrı ayrı değerlendiriyoruz. Adana, Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da 1 Mart’ta eğitim-öğretime başlanmasını sağlayacağız. Bu tarihi, Gaziantep ve Osmaniye için 13 Mart, Hatay, Adıyaman, Malatya ve Kahramanmaraş için 27 Mart olarak belirledik.
Deprem bölgesi illerindeki öğrencilerimiz için devam şartı aramayacağız. Diğer illere naklini almak isteyen öğrencilerimize de her türlü kolaylığı gösteriyoruz. Ortaokul ve lise öğrencilerimizden diğer illerde eğitimlerini devam ettirecekler pansiyonlu okullara doğrudan geçiş yapabilecekler. Ayrıca, çadır kentlerdeki ve diğer barınma merkezlerindeki çocuklarımızın da taşımayla veya benzeri yöntemlerle eğitimlerini sürdürmelerini temin edeceğiz.
Hem hasar görmeyen hastanelerimizde ve diğer tesislerimizde, hem de kurulan geçici sağlık merkezlerinde yürütülen sağlık hizmetlerinde herhangi bir aksaklığa meydan vermiyoruz. Diğer illerimize nakledilen yaralılarımızın tedavilerini titizlikle izliyoruz.
Sağlık çalışanlarımızın deprem bölgesindeki ve depremzedelerimizin götürüldüğü yerlerdeki gayretli çalışmalarını yakından takip ediyoruz. Doktorundan hemşiresine, UMKE ekibinden eczacısına kadar bu felaket günlerinde milletimizin yanında olan tüm sağlıkçılarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.
Güvenlik hizmetleri konusunda istisnai birtakım hadiseler dışında esasen ciddi bir sıkıntı yaşanmadı. Takviye edilen polisimizle, jandarmamızla, gerektiğinde askerimizin de yardım alarak günün 24 saati ihtiyaç duydukları her an depremzedelerimizin yanındayız.
Asrın felaketinde çeşitli derecelerde zarar gören 244 kültür varlığımızı hızla koruma altına alıyoruz. Türbe, cami, kilise, havra, tescilli yapı gibi kültür varlıklarımızın tadilatı ve tamiratı için gereken çalışmalara hemen başladık.
Kamunun uhdesinde olmayan kültür yapılarının da yıkılmış bile olsa tarihi önemine yakışır şekilde muhafazası için Kültür ve Turizm Bakanlığımız harekete geçti. Amacımız; bir yıl içinde tıpkı konutlar ve iş yerleri gibi kültür varlıklarımızı da ülkemize yeniden kazandırmaktır.
Aziz Milletim,
Değerli Arkadaşlar,
Deprem haberini alır almaz bölgede yürütülecek çalışmalar için 100 milyar liralık bir bütçeyi Hazineden tahsis ettik. Kurumlarımızın depremle ilgili ödenek talepleri anında yerine getiriliyor. Depremde zarar gören her haneye 10’ar bin lira yardım yapıyoruz. Yıkık, yıkılacak, ağır ve orta hasarlı binalarda oturanlara 15’er bin lira taşınma ve 2 bin ile 5 bin lira arasında kira yardımında bulunuyoruz. Vefat eden vatandaşlarımızın yakınlarına acil ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için 100’er bin lira nakdi destek sağlıyoruz.
Doğal afet sigortası kapsamında alınan ihbarlarla ilgili ödemelerin süratle yapılmasını temin ediyoruz. Olağanüstü hal bölgesindeki trafik sigortası poliçeleri prim ödemelerini kolaylaştırıyor, deprem sebebiyle zamanında yenilenemeyen poliçeler için ilave prim istenmemesini sağlıyoruz.
Depremi kamu ihaleleri için mücbir sebep hali olarak değerlendirerek, bu hususta ayrıca başvuruyla vakit kaybedilmesinin önüne geçiyoruz. Bölgedeki bankacılık sisteminin işler durumda tutulması için bankalara gereken ikazlar yapılmıştır.
Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için kredi kartı taksit sürelerini iki katına çıkardık. Ertelenen tüketici ve taşıt kredilerinde vade sınırları dikkate alınmayacak. Bankalarımız daha önce açıkladığımız 50 milyar liralık dayanışma paketine yaptıkları katkının yanında deprem bölgesi için ilave destekler veriyor. Türkiye Tek Yürek Kampanyasına Merkez Bankamız malum 30 milyar lira, Ziraat Bankamız 20 milyar lira, Vakıflar Bankamız 12 milyar lira, Halk Bankamız 7 milyar lira, Ziraat, Vakıf ve Emlak Katılım şirketlerimiz 1’er milyar lira olmak üzere toplamda 72 milyar lirayla katkıda bulundu. Ağır hasar gören il ve ilçelerimizde yaşayan tüm vatandaşlarımızın kredi borçları otomatik olarak 6 ay, bölgedeki diğer yerlerde ise talebe bağlı olarak 1 ay erteleniyor. Depremde zarar gören vatandaşlarımızın tamamı talebi halinde 6 aylık ertelemeden yararlanabiliyor. Kamu bankalarımız depremde vefat eden vatandaşlarımızın kredi borçlarını siliyor.
İş yerleri ve işletmeleri zarar gören 150 bin esnafımızın Halk Bankası’ndan kullandıkları Hazine destekli kredi ödemelerini 6 ay süreyle erteledik. Bu tür işletmeler için 20 milyar liralık deprem bölgesi işletme ve yatırım destek paketi, ayrıca hazırladık. Depremde zarar gören çiftçilerimize Ziraat Bankası ve Tarım Kredi’den kullandıkları Hazine destekli kredilerini 1 yıl süreyle tehir etme imkânı getirdik. Ağır yıkımın yaşandığı bölgedeki 152 belediyemizin İller Bankası’na olan kredilerinin ödemelerini 3 ay erteledik. Ayrıca, depremin ülke genelindeki ekonomik faaliyetlere olumsuz etkisini önlemek amacıyla daha önce açıkladığımız 250 milyar liralık KGF paketini 100 milyar lira ilaveyle 350 milyar liraya yükselttik.
Kamu bankalarımız, deprem yaralarını sarmak üzere afet bölgesine özel uygun şartlı kredi vermeye başladı. Böylece bankalarımızın deprem bölgesine sağladıkları ayni ve nakdi destekler 80 milyar lirayı bulmuş oldu.
Bölgedeki çiftçilerimize toplam tutarı 2,8 milyar lirayı bulan ve ayni olarak ödenen mazot ve gübre desteklerini nakdi olarak Şubat ayı içinde hesaplarına yatırıyoruz. Yıl boyunca ödenecek 530 milyon lira tutarındaki hayvancılık desteği ödemelerini de deprem bölgesindeki illerimizdeki çiftçilerimiz için Şubat sonuna kadar yapacağız. Ayrıca, bu illerimizdeki üreticilerimize 2 milyon büyükbaş ve 9 milyon küçükbaş hayvan için 1,5 milyar lira yem desteği vereceğiz.
Depremde hayvanları telef olan çiftçilerimizin kayıplarını inekse inek, koyunsa koyun, tavuksa tavuk, arıysa arı olarak tekrar bedelsiz olarak yerine koyacağız. Besicilerimizin ve yetiştiricilerimizin kayıplarını da aynı şekilde telafi edeceğiz.
Bu illerimizdeki 12 bin arıcımızın 1,5 milyon tona yakın acil şeker ihtiyacını da hemen karşılayacağız.
Diğer yandan, Türkiye İş Kurumu’muzun toplum yararına çalışma projesi kapsamında bölge illerinde 20 bin vatandaşımızın hızla istihdamını temin ediyoruz. Ülkemizin bel kemiği olarak gördüğümüz esnaflarımızı, sanatkârımızı, küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerimizi, sanayicilerimizi, çiftçilerimizi en kısa sürede yeniden şehirlerimizin dinamosu haline getirmek için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapacağız.
Mücbir sebep hali ilanı kapsamında, bu illerimizdeki vergi mükelleflerimizin maliyeye olan yükümlülüklerini 31 Temmuz’a kadar erteledik. Bu meyanda bölgedeki mükelleflerin beyanname ve bildirim sürelerini 15 Ağustos’a, tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerini 31 Ağustos’a kadar öteledik. Motorlu taşıtlar mükellefleri de bu ötelemelerden yararlanacak.
Yapılandırma Kanunu kapsamındaki mükelleflerin Mart, Mayıs ve Temmuz ayı taksitlerini Ağustos, Ekim ve Aralık aylarına erteliyoruz.
Depremzedelere yapılacak yardımlara vergi uygulamıyor, KDV eklemiyoruz. Makbuz karşılığı yapılan ayni ve nakdi yardımların vergi matrahından indirilebilmesini sağlıyoruz.
Bölgede inşa edilecek prefabrik yapılar ile konteynerlerin KDV oranını yılsonuna kadar yüzde 1’e indiriyoruz.
Acil ihtiyaç duyulan ürünler başta olmak üzere fiyatlarında haksız artışa gidenler için vergi ve sosyal güvenlik incelemesi başta olmak üzere kamunun tüm denetim araçlarını en sert şekilde devreye alıyoruz.
Özellikle bazı ürünler var ki bunların ihracına yönelik suiistimale gidenler var. Olağanüstü hal, bunlar için özellikle uyarıyorum, ciddi manada bunlar ilgili birimlerimiz tarafından yakalandıkları yerde gereken sorgu, hesap bir defa yapılacaktır.
Deprem bölgesindeki yatırımcıların pay alım işlemlerinden dolayı mağduriyete uğramamaları amacıyla bu kişiler için temerrüt durumunu da kaldırdık.
Şirketlerin pay değerlerindeki olağanüstü olumsuz gelişmelere etkin müdahaleyi Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatındaki sınırlayıcı hükümlerin dışına çıkardık.
Görüldüğü gibi hiçbir kesimi dışarıda bırakmadan, depremden zarar gören her bir insanımızın yanında yer alıyor, destekliyor, hayata yeniden tutunması için kaynaklarımızı seferber ediyoruz.
Aziz Milletim,
Değerli Kardeşlerim,
Hatay, depremde en ağır yıkıma ve can kaybına uğrayan şehrimiz durumundadır. Şehrimizde enkaz haline gelen 6 bin 251 binanın altından 17 bin 436 vatandaşımızın cenazesi çıkartılarak defnedildi, yaralı sayımız da 30 bini geçti.
Halen enkaz kaldırma işlemi devam eden az sayıdaki binamızın tamamına özellikle yakını da Hatay’dadır. Yıkılanlar yanında, acil yıkılacak ve ağır hasarlı bina sayımız 34 binin, buralardaki bağımsız bölüm sayımız 134 binin üzerindedir. Bir başka ifadeyle; Hatay’daki yapılan üçte birine yakını oturulamaz hale gelmiştir.
Bugüne kadar Hatay’da görevlendirdiğimiz arama-kurtarma ve destek personeli sayısı 75 bine, iş makinesi sayımız da beş bine yakındır. Depremden kurtulanlar için kurulan 40 bin çadırda 180 bin vatandaşımız hayatını sürdürmektedir. Dağıtımını yaptığımız 20 bin çuval kömür ve 21 bin çuval odunla ısınma sıkıntısının aşılmasına katkıda bulunduk.
Katar’dan gelmekte olan konteynerler İskenderun Limanına indirileceği için bunların önemli bir kısmını Hatay bölgesinde kurmayı planlıyoruz.
Enkazlar kaldırıldıkça elektrik, doğal gaz ve su konusundaki sorunlar çözülmektedir.
Az önce muhtarımızın ifade ettiği konuda da, muhtarlarımızla ilgili onlara konteyner noktasındaki desteğimizi vererek, o sorunlarını da böylece inşallah çözmüş olacağız.
Hatay Havalimanı’nın hasar gören pistinin ve bağlantı yollarının onarılmasıyla Hatay Havalimanımızı bir hafta içinde insani yardım uçaklarına ve dönüşte yolcu uçuşlarına açtık. Ama Ana Muhalefetin başındaki zat, Hatay Havalimanı’nı da kendi belediyelerinin imar ettiğini, onardığını, bu tür yalanları söylemeye devam ediyor. Ya haddini bil, bu senin işin değil, anlamazsın bu işlerden. Bugüne kadar hep sustum sustum sustum, bulunduğum makam beni susmaya icbar etti. Dürüst ol, bir gün de dürüst olduğunu görelim, ama maalesef böyle bir dürüstlük yok. Bizzat Hatay’a geldiğim gün Genel Başkanvekilimi oraya gönderdim ve yerinde git, gör, zira oranın yapılması döneminde zaten Binali Bey Bakandı ve ne olduğunu-ne bittiğini de biliyor. Orada böyle belediyenin gelip de orayı imar etme diye bir şeyi söz konusu değil, ama yalan bunlarda diz boyu. Nitekim isim vereceğim şimdi, İGA, yani İstanbul Havalimanı ortaklarından Kalyon İnşaat orayı 5 günde eline aldı ve süratle bitirip yaptı ve milletimize teslim etti; işin aslı bu. Ama bunlarda doğruluk yok, dürüstlük maalesef yok.
İletişimdeki sıkıntılara bakıyorsan, bunlarda diz boyu. Şimdi ise biz iletişimdeki sıkıntılarda bölgeye sevk edilen mobil istasyonlar ve mevcut altyapının çalışır hale getirilmesiyle bu da çözüldü.
Depremde en büyük yıkımların yaşandığı Antakya, Kırıkhan, İskenderun, Samandağ, Arsuz, Reyhanlı, Defne ilçeleri başta olmak üzere şehrin tamamını ayağa kaldıracak çalışmalara hemen başladık, başlıyoruz.
Bugün Devlet Bey’le de arabada onu konuşuyorduk, biz buraları bir defa sıfırdan yapacağız. Yani güçlendirme yapalım, şöyle yapalım, böyle yapalım yok, sıfırdan yeni bir Antakya’yı inşallah inşa edeceğiz, Arsuz’u yeniden inşa edeceğiz, İskenderun’u yeniden inşa edeceğiz vesaire. Bütün tahrip olmuş, harap olmuş yerleri sıfırdan inşa etmek suretiyle bütün vatandaşlarımızın gönül huzuru içerisinde buraya yerleşmelerini sağlayacağız, ama asgari bize bir yıl müsaade. Ve şu an itibariyle de Çevre Şehircilik Bakanlığımız çalışmalarına başladı, bütün plan, proje çalışmaları hızla devam ediyor, zemin etütleri hızla devam ediyor, bütün bunlarla beraber de inşallah adımları atacağız.
Bölgede hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımıza destek olmak için 2 bin 300 ton yem ve 150 hayvan çadırını çiftçilerimize dağıttık.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsi meselemdir, diyerek kısa bir ayrılığın ardından ülkemize katılmasının altyapısını hazırladığı Hatay, coğrafyamızdaki farklı medeniyetlerin birikimlerini yaşatan bir şehrimizdir. Hristiyanlığın bilinen ilk kilisesinden binlerce yıllık havralara ve Anadolu'daki ilk İslam mabedi Habib-i Neccar Camii’ne kadar pek çok değer bu topraklarda yan yana günümüze kadar yaşamayı başarmıştır. Hatay için hemen şimdi, diyerek başlattığımız acil eylem planımız çerçevesinde Hatay’ı tüm renkleriyle yeniden ihya edeceğiz. Hatay Meclis Binamız başta olmak üzere yıkılan medeniyet değerlerimizi aslına uygun şekilde tekrar yapacak, zarar görenleri de restore edeceğiz.
Aziz Milletim,
Değerli Kardeşleri,
İnsan iradesine aşan engelliler haricinde, depremle ilgili tüm eksiklikleri, aksaklıkları en küçük detaylarına kadar belirledik ve inşallah bundan sonra tekerrür etmemesi için beşer planında elimizden ne geliyorsa bunları yapacağız. Bu çerçevede, deprem riski yüksek olanlar öncelikli olmak üzere 81 ilimizin tamamı için hazırladığımız afet planlarını son tecrübeler ışığında gözden geçiriyor ve güçlendiriyoruz.
Tabii bir de şu var: Coğrafya kaderdir tespitini, -İbn Haldun- coğrafyamızın avantajlarını kullanarak zorluklarıyla daha etkili şekilde baş edecek hazırlıkları yapma olarak yorumlayarak çalışmalarımızı hızlandırıyoruz.
Doğal afetler yanında devlet ve millet olarak varlığımıza yönelen her türlü tehdidi birer risk kabul ediyoruz. Mevcut afet ve kriz yönetim sistemimizi, tabii, siyasi, ekonomik, sosyal her türlü riske ve tehdide karşı insanlarımızın maddi, manevi tüm mağduriyetlerinin önüne geçecek bir yapıya kavuşturmayı planlıyoruz.
İnşallah depremle ilgili acil hususları geride bıraktıktan sonra bu meseleyi öncelikli gündemimiz olarak ele alacak ve gereken adımları atacağız. Bu çerçevede bazı mekanizmaları şimdiden işletmeye başladık. İstanbul’da rahmetli Kadir Topbaş döneminde tamamlanan, ancak daha sonra uygulamaya geçirilmeyen deprem acil eylem planını valiliğimiz vasıtasıyla yürürlüğe soktuk. İlk etapta riski olduğu belirlenen 128 okulumuzdan 109’unun yıkılıp yeniden yapılması, 109’un da güçlendirilmesi kararlaştırıldı. Bu okullardan 93’ü öğrencileri başta olmak üzere farklı yerlere nakledilerek hemen boşaltıldı. Depreme ve diğer afetlere karşı mukavemeti düşük yapısı stokumuzu daha hızlı dönüştürmek için yürüttüğümüz çalışmalarda bize vakit kaybettiren, hatta engel çıkartan hususları hızla bertaraf etmekte kararlıyız.
Burada tabii benim bir ricam var, o da şu: Ne olur kentsel dönüşüm planlarımızı benim vatandaşım engellemesin. Eğer kentsel dönüşüm noktasında adımlar atıyorsak, vatandaşlarımız da bize bu konuda yardımcı olsun ve süratle biz de bu inşaatlarımıza başlayalım. Hukuki süreçleri hızlandırma yanında, kimi siyasi, kimi ticari kaygılarla kentsel dönüşüm planlarını engelleyen veya geciktiren herkesi milletimizle paylaşacağız.
İskenderun’daki kentsel dönüşüm çalışmalarını kampanyalarla, davalarla engelleyenlerin bugün yol açtığı felaket herkese ibret teşkil etmiştir ve etmelidir. İstanbul başta olmak üzere diğer şehirlerimizde de benzer durumlar yaşandığını biliyoruz. Kimi ideolojik saplantılarla, kimi basit çıkar kaygılarıyla yürütülen engelleme çabalarının artık son bulmasını bekliyoruz.
Devletimizin tüm kurumlarıyla, milletimizin de 85 milyon tek yürek olarak ülkemizin krizle ve afetle mücadele kapasitesini artıracak çalışmalarda yerini alacağına inanıyoruz.
Son olarak, deprem bölgesindeki enkaz hafriyatlarının ve enkaz artıklarının dönüştürülmesiyle ilgili tedbirleri sizlerle paylaşarak sözlerimi tamamlamak istiyorum.
Atıkları çevreye ve insana zarar vermeyecek, topografyası ve jeolojisi uygun alanlara taşıyarak, burada ayırma ve tasnif işlemlerine tabi tutacağız. Kullanılabilecek tüm unsurlar ayrıştırıldıktan sonra, kalan beton ve tuğla atıklarını da yeni inşa edeceğimiz yerlerdeki uygun çalışmalarda dolgu malzemesi olarak kullanacağız. Böylece hem atıkları değerlendiren, hem çevreyi koruyan bir sistemle enkazları ortadan kaldırmış olacağız.
Devlet-millet omuz omuza vererek inşallah bu sıkıntılı günleri kısa sürede geride bırakacağız. Asrın felaketinin üstesinden 85 milyon olarak asrın dayanışmasını sergileyerek yine hep birlikte geleceğiz. Rabbim ülkemizin ve milletimizin yardımcısı olsun diyorum.
Bu duygularla bir kez daha hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.
Özellikle bir konuyu altını çizerek vurgulamak istiyorum; Hatay’ın demografik yapısının değiştirilmesi gibi dedikodulara lütfen itibar etmeyin, Hatay’ın demografik yapısını değiştirmeye evvel Allah kimsenin gücü yetmez, bunu böyle bilmenizde fayda var.