Millet olarak tarihimizin en büyük felaketlerinden biriyle karşı karşıyayız. Pazartesi günü ardı ardına yaşanan önce 7.7, ardından 7.6 büyüklüğündeki depremlerle maalesef çok büyük kayıplarımız oldu.
Öncelikle, 10 ilimizde ciddi yıkımlar oldu, tabii önceki gün depremin merkezi olan Kahramanmaraş ile Hatay ve Adana illerimizi ziyaret ederek oradaki durum tespitlerini yaptık. Dün de Gaziantep, Osmaniye ve Kilis’teydim, orada yine durum tespitlerini yaparak depremzede kardeşlerimle bir arada odluk. Şimdi Adıyaman’dayız ve buradan da biraz sonra Malatya’ya hareket edeceğiz.
Öncelikle Adıyaman’a ve tüm Adıyamanlı kardeşlerime başsağlığı diliyorum, yaralılarımıza Rabbimden acil şifalar temenni ediyorum.
Yaşadığımız acıyı tarif etmekte kelimelerin kifayetsiz kaldığını gayet iyi biliyorum. Maalesef son tespitlere göre 10 ilimizde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 18 bin 991’e yükseldi, kurtarılanların sayısı 75 bin 523’e ulaştı. Ayrıca, bölgeden 76 binin üzerinde vatandaşımız talepleri üzerine ülkemizin diğer illerine tahliye edilmiştir, gönderilmiştir.
Adıyaman’da ise yıkılan 1.944 binada 3 bin 225 vatandaşımız vefat ederken, 12 bin 432 vatandaşımız da yaralı olarak kurtarılmıştır. Vefat eden kardeşlerime Rabbimden rahmet diliyorum. Biliyoruz ki bizim inancımıza göre bu tür afetlerde vefat edenlerin makamı şehadettir, şehitliktir.
Depremde hayatını kaybeden tüm kardeşlerimizin, yakınları itibariyle söylüyorum, inşallah bu binaların hepsini bir yıl içerisinde yetiştirmekte kararımız var. Gerek Bakanımıza, gerek ilgili birimlerimize bu konuda gerekli talimatları verdim.
Deprem anından itibaren devletimiz tüm kurumları, personeli, teçhizatı, araç-gereçleriyle, arama-kurtarma ve yardım faaliyetleriyle alanda olmuştur. Depremin yıkım etkisi 10 ilimize ve 500 kilometrelik bir alana yayıldığı için işimiz maalesef çok zor oldu. Buna bir de bölgede ilk müdahaleyi ve organizasyonu yapacak kamu görevlilerinin çoğunun ya kendisinin, ya ailesinin yıkımlar altında kalması da eklenmiştir. Bölgenin yakın dönemde rastlamadığımız şiddette bir kış yaşıyor olması da bir diğer engel olarak karşımıza çıkmıştır. Yolların bir kısmı depremin yol açtığı yıkıntılar, bir kısmı hava şartları, bir kısmı da dışarıdan gelen ve içeride yoğunlaşan araçlar sebebiyle ciddi bir trafik yüküne maruz kalmıştır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen, milletimizle birlikte devletimizin tüm imkânlarını deprem bölgesine AFAD’ın koordinesinde yönlendirdik. Ülkemizin diğer tüm şehirlerindeki kamu imkânlarını deprem bölgesi için harekete geçirdik.
Afet bölgesi ve olağanüstü hal ilanı kararı aldık. Bununla, bazı maalesef kendini bilmezler soygun yapıyorlar, marketleri soyuyorlar, işyerlerine saldırıyorlar, bazıları da maalesef suiistimaller peşinde koşuyorlar, olağanüstü hal ile devlet bu konudaki yetkileri eline almış ve bundan sonraki süreçte bu suiistimalleri yapanlar yakalandığı anda bunlara gerekli olan müeyyideler uygulanacaktır.
Tabii bu süreçte bazı eksiklikler, aksaklıklar da yaşanmıştır, ama devletimiz ve milletimiz tüm imkânlarıyla depremzedelerin imdadına koşmuştur. Örneğin, Adıyaman’da ilk andan itibaren Ulaştırma Bakanım Adil Bey burada olmuştur, ardından daha sonra Kilis’ten Mehmet Muş Bakanım da buraya oradaki görevi bittikten sonra gelmiş ve iki bakanımın riyasetinde burada çevre illerden, değişik illerden gelen valilerimizle birlikte buradaki çalışmalar yürütülmeye başlanmıştır ve yürüyor.
Her zaman önceliğimiz insan olmuştur, can olmuştur ve bizim bunu istismara fırsat vermeyeceğimiz ve bu konudaki samimiyetimiz kimse tarafından Allah’ın izniyle sorgulanamaz. Bunun için ülkemizdeki resmi-sivil tüm arama-kurtarma ekipleriyle, dünyanın dört bir yanından gelen arama-kurtarma ekipleriyle bu çalışmalar sürüyor. Şu ana kadar 94 ayrı ülkeden gelen yardım teklifleri çerçevesinde ekipler ülkemize gelmeyi sürdürüyor. Yıkım öylesine büyük bir alanda öylesine çok binayı etkilemişti ki, yaklaşık 30 bini eğitimli arama-kurtarma personeli olmak üzere 141 binden fazla kişiyle belki de dünyanın en büyük arama-kurtarma ekibini bölgeye toplamamıza rağmen maalesef müdahaleleri arzu ettiğimiz hıza ulaştıramadığımız bir gerçektir.
Milletimiz şahittir ki, değerli kardeşlerim; bakanlıkları, belediyeleri ve diğer tüm kurumlarıyla devletimiz de, hangi görüşten olursa olsun tüm sivil toplum kuruluşlarımız da, deprem bölgesi dışındaki vatandaşlarımızın her biri de, dünyanın dört bir yanından dostlarımız ve kardeşlerimiz de depremzedelerimizin yanında olmak için var gücüyle gayret göstermiştir.
Yıkımın nispeten sınırlı kaldığı Şanlıurfa ve Kilis illerimizde arama-kurtarma çalışmaları tamamlanmış, enkaz kaldırma çalışmalarına geçilmiştir. Diğer illerimizdeki arama-kurtarma çalışmalarını altında insan olan hiçbir bina bırakmayacak kararlılıkla sürdürüyoruz.
Şunu özellikle ifade etmek isterim: Bir yıl içerisinde inşallah bu yıkılan binaları yeniden elimizdeki tip projelerle inşa edecek ve sahiplerine teslim edeceğiz. Bu arada, 10’ar bin lira vatandaşlarımıza vereceğiz. Bütün bunların yanında, çadırlarda kalmayan, kalmak istemeyen vatandaşlarımıza da kira bedelini ödemek suretiyle konutlara geçmelerini sağlayacağız. İster Adıyaman’da gidilebilecek konutlar varsa oralarda kira olarak veya farklı illere geçmek suretiyle farklı illerde de kiralama suretiyle bir yıl itibarıyla buralarda benim vatandaşlarım kalabilecek, bu arada da biz inşallah buradaki konutları inşa etmiş olacağız, yapmış olacağız.
Tabii bütün bunlarla deprem bölgesinin her yerinde arı gibi çalışan ekiplerimizin, kamu görevlilerimizin, sivil toplum mensuplarımızın, gönüllerimizin gayretine sahibiz. Gençlerimizin deprem bölgesindeki çalışmalara yardımcı olmak için nasıl çırpındığına bizzat şahidiz.
Aynı şekilde deprem yıkıntısı altında kalmasına devam eden artçı sarsıntılar sebebiyle evine girememesine rağmen milletimizin de metanetine bizzat şahidiz; Allah milletimden razı olsun.
Bu millet mütevekkil bir millet. Bu millet bu tür belaları, felaketleri çok yaşadı, ama hepsinde de kendileriyle 20 yıllık iktidarımız döneminde hep baş başa kaldık. Ve bunları Van’da yaşadık, Bingöl’de yaşadık, aynı şekilde Elazığ’da yaşadık, Malatya’da yaşadık, aynı şekilde yine Giresun’da yaşadık, Kastamonu’da yaşadık, İzmir depreminde yaşadık, şu anda aklıma gelmeyen tüm deprem felaketiyle sarsılan illerimizde hep kendileriyle bir arada olduk ve verdiğimiz sözü verdiğimiz zamanda yerine getirerek konutlarını kendilerine teslim ettik. Şimdiden hazırlıklara başladık, gerek Bakanıma, gerek TOKİ’ye gerekli talimatları vererek rezerv alanlarının tespit edilerek buralarda süratle inşaatların başlatılmasını, enkazların da bir taraftan kaldırılası talimatını verdik.
Bu arada tabii değişik yerlerden mevcut otellerde iskân talepleri var. Burada da eğer vatandaşlarımız oralara yerleşmek isterse bu konuda da oralarda kendilerini iskân edebiliriz.
Türk Hava Yollarımız, diğer hava yolları hem giden yardım ekipleri, hem oradan gelecek depremzedeler için bölgeyle ücretsiz, bunun altını çiziyorum, Türk Hava Yolları ücretsiz olarak gideni de, geleni de getirmek durumundadır, bunların da gerekli talimatı kendilerine verilmiştir. Bundan da ekranları başında bizi izleyen milletim haberdar olsun.
Seyyar mutfaklar, aşevleri, gönüller aracılığıyla depremzedelere ve yardım ekiplerimize sıcak yemek sağlıyoruz.
Ordumuz, polisimiz, jandarmamız gerek güvenliğin temini, gerekse yardım faaliyetlerinin yürütülmesinde aktif rol alıyor. Hâlihazırda Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ile diğer güvenlik birimlerimize ait 26 gemi, 75 uçak, 81 helikopter, ayrıca her çeşitten 12 binden fazla iş makinesi gece-gündüz demeden bölgede çalışıyor.
Tabii bu arada ben halkımdan, tüm vatandaşlarımdan gerek deprem bölgesinde, gerek bölge dışında bu işin istismarını yapan hangi kurum ve kuruluş olursa olsun, hangi siyasi olursa olsun lütfen bunlara inanmayın. Böyle bir zamanda, böyle bir durumda, birlik ve beraberliğin olması gereken bir zamanda bunu istismar edenlere prim vermeyin. Çünkü bu millet asildir, bu tür soysuzlara da gereken cevabı inşallah gerekli zamanda verecektir.
Şu anda ülkemizin dört bir yanından ve yurt dışından deprem bölgesine yardım malzemeleri yağıyor. Allah bu yardımları gönderen herkesten razı olsun. Deprem bölgesindeki yardımların belirli bir plan içinde toplanması, gönderilmesi ve dağıtılması gerekiyor, aksi takdirde verilen emekler heba olur gider.
Buradan tüm vatandaşlarıma tekrar sesleniyorum; AFAD’la veya bölge yardım faaliyeti yürüten Kızılay başta olmak üzere diğer kurumlarla irtibata geçmeden lütfen rastgele yardım toplayıp yola çıkarmayın. Çünkü şu anda bölgede en büyük problem; dışarıdan gelen on binlerce aracın yol açtığı trafik ve bunların taşıdığı yardımların lojistiğinin sağlanmasıdır. Temel ihtiyaçlar konusunda herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını biliyoruz. Önümüzdeki günler, haftalar ve aylar boyunca sürecek ihtiyaçların planlı ve bilinçli bir yardım faaliyetiyle karşılanması çok önemlidir. Nakdi yardımların AFAD üzerinden yapılması, istismarları ve tereddütleri ortadan kaldıracak bir yöntemdir. İş dünyamızdan milletvekillerimize, öğrencilerimizden esnaflarımıza kadar her kesimden insanımızın AFAD hesaplarına yaptıkları yardımların her kuruşu deprem bölgesindeki faaliyetler için harcanmaktadır.
Yüzbinlerce konutuyla, altyapısıyla-üstyapısıyla şehirlerimizin yeniden inşası sürecinde de devlet hazinesinin yanı sıra hem milletimizin, hem de dünyanın desteğine ihtiyacımız olacak. Gönlü zengin herkesin kendi imkânınca yapacağı katkıyla bu süreçte devletin yanında yer alacağından şüphe duymuyorum.
Devletimiz daha önce, tekrar ediyorum; Elazığ, Malatya, İzmir ve Van’daki depremlerde, Antalya ve Muğla’daki yangınlarda, Kastamonu, Sinop, Bartın ve Giresun’daki sellerde, velhasıl diğer afetlerde yaraları en kısa sürede sardıysa inşallah burada da aynısını yapmaya muktediriz. Bu çerçevede ilk etapta AFAD acil yardım ödeneğinden inşallah az önce ifade ettiğim destekleri vereceğiz ve hane başına taşınma yardımıyla birlikte 15 biner lira vermenin hazırlığını yapıyoruz. Bu hanelerdeki vatandaşlarımızdan konteyner kentler dışında barınacaklara özellikle kira yardımını inşallah yapacağız. Hiçbir vatandaşımızın mağduriyetine meydan vermeyecek şekilde bu yardımları giderek yaygınlaştırarak sürdüreceğiz.
Milletçe birlik ve beraberlik içinde hareket ettiğimiz müddetçe Allah’ın izniyle bu imtihanın da üstesinden alnımızın akıyla geleceğimize inanıyorum. Önce yüreklerdeki yangını söndürmekle işe başladık, deprem bölgesi başta olmak üzere ülkenin yeniden ayağa kalkmasını sağlayacak kapsamlı bir program hazırlıyoruz. Milletimiz deprem yıkıntıları altında inlerken yağmacılık yapanlara da, bu acıyı siyasi yağmaya dönüştürmek isteyen fırsatçılara da müsaade etmeyeceğiz.
Adıyamanlı kardeşlerime bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum. Rabbim insanımızı bir daha böyle ağır imtihanlarla karşı karşıya bırakmasın.
Depremin ilk anlarından itibaren gerek Adıyaman’da, gerekse diğer illerimizde fedakârca çalışan ekiplerimize, gönüllülerimize, sivil toplum kuruluşlarımıza teşekkür ediyorum.
Dost, kara günde belli olur diyerek milletimizin yardımına koşan tüm dost ve kardeş ülkelere de şahsım, milletim ve ülkem adına şükranlarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.