Trabzon Gençlerle Söyleşi Programı

30.01.2022

Sevgili Gençler,

Değerli Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bir süredir ziyaret ettiğimiz illerimizde gençlerimizle buluşmaya, onların düşüncelerini ve duygularını bizzat kendilerinden dinlemeye gayret gösteriyorum. Açıkça itiraf etmem gerekirse; il ziyaretlerimizin en keyifli, gerçekten bizleri de coşkuya sevk eden yanı da bu programlarda gençlerle yaptığımız buluşmalar oluyor.

Bugüne kadar gerek Millet Kütüphanesi’nde, yani Cumhurbaşkanlığı Makamı’nın olduğu bölgede, gerekse 11 ayrı il programında yüzlerce, binlerce gençlerimizle bir araya geldik. Yeri geldi şiirler okuduk, yeri geldi, türküler söyledik, yeri geldi gençlerimizin kabiliyetlerinin ürünü nice güzel hatıraları birlikte paylaştık.

Tabii gençlerle buluşmalarımızda kendimiz uzun uzun konuşmak yerine kısa bir takdimin ardından sizleri dinlemeyi arzu ediyoruz ve bu sorularınızı da muktedir olduğumuz nispette cevaplandırmaya çalışacağız. Bugün de öyle yapacağız; milletimizle ve gençlerimizle hasbihal ederken sıkça eski Türkiye fotoğraflarını dile getiriyor, demokraside ve kalkınmada hangi kayıpları yaşadığımızı da anlatıyoruz. Ardından da ülkemizi 20 yılda nereden nereye getirdiğimizi rakamlarıyla, örnekleriyle bugün bulunduğumuz yerin önemini göstermeye çalışıyoruz. Çünkü şu anda içinizde biliyorum ki ilk defa bu seçimde oy kullanacak gençlerimiz var, öyle mi? Fakat 18 yıl önce veya 10 yıl önce acaba Trabzon neredeydi, ne oldu, İstanbul neredeydi, ne oldu, Türkiye neredeydi, nereye geldi, bunları bileceğiz ki oyumuzu kullanırken de buna göre ne yapalım, kullanalım. Bunu bilmeden oyu sağlıklı bir şekilde kullanabilir miyiz?

Örneğin, biz görevi devraldığımızda Karadeniz Sahil Yolu diye bir şey yoktu. Samsun’dan ta Sarp’a kadar rezaletti. Ben şimdi size bir şey sorsam, bilmiyorum içinizden de birileri çıkıp bunun cevabını bana verebilir mi? Armelit Geçidi’ni bilen var mı? Herkes başını sallıyor, bak bilen yok. Peki, burunlu otobüsleri bilen var mı? Bilen yok. İşte o Armelit Dağı, tabii yazları rahmetli babam bizi memlekete, Rize’ye getirirdi, tabii o burunlu otobüslerle Rize’ye geliş bir âlemdi, Rize’den dönüş bir âlemdi, çünkü o Armelit Dağı’ndan geçerken bir defa böyle otobüsün camından aşağıya bakamazsın. Çünkü virajları alırken acaba nasıl yuvarlanacak, alabilecek mi, bakarsın iki manevra yapar, üç manevra yapar, ondan sonra yola devam ederdi. Peki, biz ne yaptık? Biz şimdi işte o Armelit Dağını deldik, biz orada 12 tünel açtık. Tabii şimdi bir başka da güzel oldu, çünkü o tünelleri geçiyorsun, bütün o yemyeşil dağları o tünellerden geçerken de görüyorsun. Hatta özel aracıyla gidenler filan bir tünelden geçiyor, ondan sonra çekiyor arabasını kenara, orada çayı bir demliyorlar; buralara geldik, nereden nereye. Tabii şimdi benim Karadenizli hemşehrilerim bunu çok çok iyi bilmeli ki, bütün bunları da arkadaşlarına anlatmalı. Bazen kendi yakın arkadaşlarımızdan bile artık eskiyi anlatmasak mı serzenişlerini duyuyorum, hâlbuki nereden geldiğimizi bilemezsek nerede durduğumuzu fark edemeyiz, böyle olunca da nereye gideceğimizi de kestiremeyiz. Üstelik biz eski Türkiye’yi anlatmasak bile eski Türkiye zihniyetinin mensupları sık sık ortaya çıkıp kendilerini zaten hatırlatıyor. Kimi zaman eserlerimize ve hizmetlerimize karşı, sergiledikleri çirkin yaklaşımlarla bunu yapıyorlar.

Kimi zaman insanlarımızın hak ve özgürlüklerine olan nefretlerini göstererek yine yapıyorlar. Kimi zaman nasırlaşmış kalplerinin, köhneleşmiş zihinlerinin, zehir saçan dillerinin ürünü hakaretlerle bunu yapıyorlar. İşte geçtiğimiz günlerde tam bir beşinci kol faaliyeti elemanı olarak çalışan gazeteci kılıklı biri çıktı bize ve bizim şahsımızda milletimize ağır hakaretlerde bulundu. Milletimiz de, yargımız da bu kişinin terbiyesizliğini yanına kar bırakmadı, gerekeni yerine getirdi. Fakat asıl önemli olan, bu hakaretin sergilendiği programı yöneten kişinin ve tek parti zihniyeti artığı kimi siyasetçilerin hâlâ çıkıp ifade özgürlüğü kılıfıyla yapılan alçaklığı savunmaya kalkmasıdır. Hâlbuki bize yapılan hakaret kendilerine söylense dünyayı birbirine katarlar. Tayyip Erdoğan’ın kendisine yapılan hakaret benim için önemli değil. Fakat bu kardeşiniz, bu ağabeyiniz, bu büyüğünüz, neyse, bir makamı temsil ediyor, bu makam Cumhurbaşkanlığı Makamıdır. Bu makamı korumak da benim görevimdir. Cumhurbaşkanlığı Makamına bırakın benim sahip çıkmamı, cumhur diye ifade ettiğimiz bu millet sahip çıkacaktır.

Sevgili Gençler,

Biz bunların cemaziyülevvelini iyi biliriz. Biz bunları 1960’da ülkenin seçilmiş Başbakanını idam sehpasına gönderenleri alkışlamalarından biliriz. Biz bunları 1970’li yıllarda sapkın ideolojileri uğruna gençlerimizi birbirine kırdırdıkları dönemlerden biliriz. Tabii bunları siz bilemezsiniz, ama biz biliriz, biz çünkü o dönemleri yaşadık. Detaylarına girdiğimiz zaman buradan tabii çok şeyler çıkar. Biz bunları 1980 darbesine çanak tuttukları yıllardan biliriz. Biz bunları 28 Şubat’ta milletimizin inancına, hak ve özgürlüklerine yapılan saldırılara verdikleri destekten biliriz. Biz bunları geçtiğimiz 20 yıl boyunca her konuda ülkenin ve milletin aleyhine saf tutuşlarından biliriz. Dolayısıyla bugün yaptıkları da bizi pek şaşırtmıyor. Ne devletimize yaptıkları husumet bizi şaşırtıyor, ne milletimizin inancına, tarihine, kültürüne, değerlerine olan azgınca düşmanlıkları bizi şaşırtıyor. Ne kendi şahsi çıkarları ve ajandaları uğruna ülkemize verdikleri zararlar bizi şaşırtıyor. Ama siz gençlerimizin bunları çok iyi tanımaları gerekiyor. Ne diyor sanatçı:

“Gün gidende, ay gelende gel oğlum

Cihan yanar sen gülende, gül oğlum

Bir yol vardır Hakk yoludur, bul oğlum

Yeri bilmek göğü bilmek, bil oğlum.

Vatanına göz dikeni ez oğlum

Dostun kim düşmanın kim, sez oğlum

Tarihini şerefinle yaz oğlum

Sen bunları bir kenara yaz oğlum.”

Evet, siz de bunları bir kenara yazın ki vakti saati geldiğinde karşınızdakilerin kimler olduğunu çok iyi bilin.

Dikkat ederseniz bunlar sadece demokrasi başlığı altındaki konular, bir de kalkınma meselesi var ki, bunların o hususta ülkemize ve milletimize en küçük bir hayırlı hizmetleri, kalıcı eserleri, göğüslerini gererek gösterebilecekleri yatırımları zaten yok.  Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, spordan sosyal desteklere, hangi alana bakarsanız bakın, gördüğünüz hemen her eser ve hizmetin altında bizim imzamız vardır. İnşallah tüm bunları sizlerle gerek bu tür buluşmalar, gerek diğer programlar vesilesiyle enine boyuna konuşacağız.

İşte siz gençler herhalde futbolu ya oynayarak, ya izleyerek bayağı yaşıyorsunuzdur. Trabzon denince futbol zaten burada bir numara. Burada stat denince, bildim bileli işte malum bir Hüseyin Avni Aker Stadı vardı, o da her tarafı dökülüyordu. Biz ne yaptık? Geldik işte Şenol Güneş Spor Kompleksi’ni kurduk ve 42 bin kişilik bir stadyumu Trabzon’umuza kazandırdık, Trabzon da buna layık ve şu anda zaten ful çekiyor. Bunu buraya kim kazandırdı? Biz kazandırdık. Aynı şekilde bütün buradaki Üniversite Oyunlarıyla ilgili tesisleri kapalı spor salonlarından yüzme havuzlarına varıncaya kadar hepsini, kapalı spor salonlarına varıncaya kadar hepsini bir anda süratle yaptık bitirdik ve Üniversite Oyunlarına Trabzon’u hazırladık, biz yaparız. Trabzon’da zaten fazla şey söylemeye gerek yok. Eşek ölür, kalır semeri, insan ölür, kalır eseri. Yani biz eserlerimizle konuşuyoruz. Bilmiyorum da bu Bay Kemal neyle konuşuyor? Her şey ortada.

Evet, şimdi sözü ben sizlere bırakıyorum.

ŞERİFE ERİK - İyi akşamlar Sayın Cumhurbaşkanım. Heyecanımı mazur görün, sevdamızın önüne geçemiyoruz. Şerife Erik, Giresun Üniversitesi Tarih Bölümü son sınıf öğrenciyim, Kahramanmaraşlıyım. İzniniz olursa sorumu sormak istiyorum. KYK yurtlarıyla alakalı yapılan özverili çalışmayı hepimiz görüyoruz. Özellikle son zamanlarda üniversiteli öğrencilerimizin çok çok konforlu yurtlarda kaldığını hepimiz görüyoruz, bunun için size teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Ayrıca, KYK’larda çalışan görevlilerimizin de bizlere olan ilgi ve alakası çok hoşumuza gidiyor. Ancak Sayın Cumhurbaşkanım, şöyle bir problemimiz var: Bizlere verilen internet kotası bize yetmiyor, bununla alakalı bir iyileştirme yapılır mı? Destekleriniz için teşekkür ediyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mehmet Bey, cevap sana yakışır.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU- Zaten Sayın Cumhurbaşkanımıza konuyu arz ettik, inşallah önümüzdeki dönem itibariyle internet kotasıyla ilgili artırımı yapıyoruz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Malum Gençlik Spor Bakanı, KYK’ların hesabı onda. İnşallah en güzel şekliyle internette öğrencilerimizi rahatlatacağız bugüne kadar olduğu gibi.

MURAT HAN AKPINAR - Ben Murat Han Akpınar, Rize’den katılıyorum. Eskiden ben İstanbul’da ikamet ediyordum. Tabii Aydos’ta oturuyordum, Aydos’ta bayağı tepede bizim oralar. Çok kar yağdığı zaman falan böyle hani çalışmalar falan çok güzel olurdu, hep izlerdik orada. İstanbul’da şimdi olan nedir, yani olmayan, çalışmalar nedir, onu öğrenmek istiyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İstanbul’da zaten bizden sonrakilere kalan bir şey olmadı ki, ne yaptıysak biz yaptık. Olmayan bir şey vardı; Sarıyer Kahraman’da balık yemek. Çünkü bizim öyle bir derdimiz yoktu, bizim tek derdimiz vardı, İstanbul’umuzun neresinde bir eksik var, onları süratle gidermek. Ve biz İstanbul’a ve İstanbulluya gerek ben, gerek benden sonra Allah rahmet etsin Kadir Bey, gerek Mevlüt Bey, bizim derdimiz İstanbul aşkıydı, biz İstanbul’a âşıktık. Acaba bir yerde bir eksik var mı-yok mu, hep bunları gidermenin gayreti içerisinde olduk ve böyle çalıştık ve böyle bir İstanbul’u devrettik.

Ben sadece bir şeyi söyleyeyim: Ben İstanbul’u devraldığım zaman CHP Belediyesi’nden 2,5 milyar dolar borçla devraldım. Benden sonra bir 250 milyar dolar bıraktım. Ama bu arada bütün yatırımları da hiçbir yerden, yok dışarıdan-yok şuradan borçlanmadan bütün yatırımları yaptık. Yani o yaklaşık 5 yıla sığan bu yatırımlar içerisinde hepsini öz kaynakla yaptık. Ve düşünün ki, o zaman merkezi yönetim bizim kendi partimiz filan değildi. Merkezden bizim nasibimize ne düşüyorsa ona aldık, ama biz finansmanı iyi yönettik, parayı iyi yönettik, yolsuzluklara asla fırsat vermedik. Ve o çöp dağlarından, o çukurlardan, çamurlardan İstanbul’umuzu kurtardığımız gibi gerek İSKİ, gerek İETT, bütün bunlarla beraber çok önemli adımlar attık ve metrobüs dediğimiz olay bizimle oldu. Bak şu anda yönetim bir metrobüs daha yapmış değil. Hâlbuki metrobüs olayı zor bir şey değil, onun için ayrı bir hattı inşa ediyorsunuz, bu hatta da lastikli sistem getiriyorsunuz. Çünkü metrobüs dediğimiz olay da malum tamamen lastikli sistem, körük ve lastik, bunlar var; ya bunu bile yapmaktan bunlar aciz. Ve düşünün bizim yapmış olduğumuz tünelleri kapatıyor bunlar ya, tünel, tünel. Mesela Sancaktepe’de tünel açıldı, aaa bir de baktık bu gitmiş tünelleri kapatıyor. Halbuki bu tüneller dolayısıyla bir o da adeta metrodur, bu metro Üsküdar’dan ta oraya kadar insanları rahatlatacaktı, ama buna bile maalesef fırsat vermediler. Ve Sancaktepe’de yaşayan insanlar, benim vatandaşlarım bunun acısını çekti ve çekiyor ve hâlâ orayı kapatmanın gayreti içinde. Bunların böyle bir aşkı yok, böyle bir heyecanı yok. İşte Binali Beyle, o dönemde ulaştırmaya bakıyordu, Marmaray, ya Marmaray’ı bize zindan ettiler, mahkemelerle uğraştırdılar bizi ve buna rağmen 5 yılda biz Marmaray’ı bitirdik, bunlara kalsa böyle bir şeyi zaten yapamazlar. Nereden? Denizin altından işte Marmaray. Onu da al bir tarafa, bir de ne yaptık? Dedik ki, tamam raylı sistemi yaptık da, bir de biz burada otomobillerin geçişiyle ilgili bir de Avrasya’yı yapalım, bir de Avrasya Tünelini yaptık. Ve dedik ki, bir de İstanbul’da iki altın bilezik, işte birisi Şehitler Köprüsü, bir diğeri Fatih Sultan Mehmet, bir de dedik üçüncüsünü de buraya yakıştıralım, tuttuk üçüncü Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü de yaptık. Fakat bu bile bu CHP’lileri rahatsız etti, adını diyor niye Yavuz Sultan Selim koydunuz? Ula Fatih Sultan Mehmet’in adının olduğu yere Yavuz Sultan Selim yakışmaz mı?

EFE KAAN TORPİ - Öncelikle çayın diyarı Rize Potomya’dan herkese selamlar. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Ben Efe Kaan Torpi, Rize Anadolu İmam Hatip Lisesi 3. sınıf öğrencisiyim. Pekmezli Köyü Kur’an Kursu’nda da hafızlık yaptım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kime rahmet okuduğumu anlıyorsun.

BİR GENÇ- Evet.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Pekmezli dediğine göre Mustafa Hoca. İşte geçmişten bugüne oranın kurucusu, banisi odur.

BİR GENÇ- Mustafa Hoca, bilmiyordum bunu.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte şimdi hocalarına soracaksın.

BİR GENÇ- Aynen, Sefer Hocaya soracağım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ona sormayacaksın, senin şimdi okuduğun yerdeki hocaların hocasına soracaksın. Tanıyor musunuz Pekmezli’deki Mustafa Hocayı diyeceksin, rahmetli.

BİR GENÇ- Sağ olasınız. Benim sorum şu olacaktı: Başbakanlık döneminden Cumhurbaşkanı olduğunuz zaman arkadaşlarınızla, akrabalarınızla şahsi telefonunuzla görüşüyor musunuz? Bir de hiç numaranızı değiştirdiğiniz mi o günden? İşleten falan olabilir.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşletenlerin sayısı arttığı zaman telefonu mecburen değiştiriyoruz. Çünkü artık bakıyoruz ki, bu iş aldı başını gidiyor, hemen Özel Kalemim diyor ki; Başkanım, bunları değiştirmemiz lazım. Çünkü telefonlar tabii telefonlar bakıyorsun elden ele dolaştığı gibi, bir de az önce sen güzel bir ifade kullandın, işletenler oluyor mu filan dedin. Maalesef işletenlerin sayısı arttıkça biz de tabii değiştirmek durumunda kalıyoruz. Bunun dışında hamdolsun bütün telefon diplomasisini çok dikkatli, çok hassas kullanmaya gayret ediyoruz.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Lütfen heyecanımı mazur görün, burada sizinle olmak büyük bir şeref.  Benim sizlere bir sorum olacaktı, ben Bayburt Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği 3. sınıf öğrencisiyim. Son zamanlarda yapmış olduğunuz burs artışı bizler için çok iyi oldu, öncelikle çok teşekkür ediyorum vermiş olduğunuz destekten ötürü.

Sayın Cumhurbaşkanım, bizler teknolojiyle oldukça iç içeyiz, fakat şu anda bilgisayar, telefon gibi ihtiyaçlarımızı karşılamak biraz maliyetli. Bu konuda da bizlere destek müjdesi verir misiniz, böyle bir şey var mı? Bir de vergi oranlarında bir düşüş gerçekleşebilir mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Vergi oranları derken?

BİR GENÇ- İşte teknolojik ürünlerindeki.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani telekom filan o tür ürünlerde, cep telefonu filan.

BİR GENÇ- Evet, teşekkür ediyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mehmet, ne diyorsun?

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU- Efendim, malumunuz öğrencilerimiz hem barınması, hem beslenmesi, hem ekstra burs ve kredi olanaklarıyla dünyanın bu anlamdaki en güçlü hizmetini sunan ülkesiyiz. Ve bu çerçevede tabii gerek bursla bazı ihtiyaçlarını gidermeleri, gerek…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii 45 liradan biz devraldık, biz 45 liradan mesela lisans öğrencilerini 650’ye çıkardık, 45 liradan başladık ta oraya kadar geldik. Ve tabii lisansüstü, doktora, onlar da tabii ta asgari ücrete kadar neredeyse tırmanıyoruz, öyle bir durumdayız.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU- Yine bununla birlikte yine dünyanın en güçlü yurt altyapısı bizde, bu kadar yurt yatağı yok. Ama tabii ki arkadaşlarımızın, gençlerin ihtiyaçları gün geçtikçe değişiyor, gelişiyor. Bu çerçevede de biz bazı çalışmalar yapabiliriz, ama bunları zamana…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sevgili kardeşimizin bu talebi bize maliyet olarak ne getirir-ne götürür, bunun üzerinde bir Hazine Maliye’yle bir çalışma yapalım, ondan sonra da ona göre bir adım atalım.

GENÇLİK VE SPOR BAKANI MEHMET MUHARREM KASAPOĞLU- Tabii ki. Aynı zamanda gençlerimizin sizin talimatlarınızla yaptıkları projelere direkt nakdi desteklerimiz var, Fikir Sizden Destek Bizden uygulamasıyla. Onların yanında olmaya devam edeceğiz efendim.

BİR GENÇ- Destekleriniz için teşekkür ediyoruz Sayın Cumhurbaşkanım.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN - Öncelikle hoş geldiniz Sayın Cumhurbaşkanım. Adım Recep Tayyip, soyadım Erdoğan.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Akrabalık falan var mı?

BİR GENÇ- Yok Başkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Nerelisin?

BİR GENÇ- Samsunluyum, doğma büyüme Samsunluyum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Rize Güneysu’dan mı oraya gittiniz yoksa?

BİR GENÇ- Biraz daha Trabzon tarafından Cumhurbaşkanım. Babamın adı da Ahmet aynı zamanda.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Baba adı Ahmet, uşağın adı Recep Tayyip, soyadı Erdoğan. Annenin adı ne?

BİR GENÇ- Annemin adı Nebahat.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte orada ayrıldık.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, benim size bir sorum olacaktı. Biliyorsunuz şu anda dünyanın gündemi Rusya ve Ukrayna kriziyle alakalı, böyle önemli bir meselede Türkiye gerçekten öncü bir devlet gibi her iki devlet arasındaki barış diyaloğunu yürütüyor. Bunda önemli olanın, bundaki mevzunun sizin lider diplomasinizin olduğunu düşünüyorum. Hatta sizin davetlerinizle birlikte Vladimir Putin de yakında ülkemize gelecek. Biz genç kardeşlerinize sizin dış politika stratejinizi anlatır mısınız diyecektim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok teşekkür ediyorum. Tabii dış politika noktasında özellikle bizim hedefimiz, daha çok düşman üretmek değil dost kazanmak. Ve bugüne kadar da biz yakın komşular olarak Rusya’yla, gerek Ukrayna’yla, tabii diğer tarafta doğuda İran’la olsun, bunun şanında özellikle Avrupa ülkeleriyle münasebetlerde olsun hep dost kazanmanın gayreti içinde olduk. Tabii Rusya’yla münasebetler tarihinden bu yana bizim bu dönemimizdeki kadar hakikaten bir dostluk içerisinde yürümedi ve çok daha da önemlisi ticaret hacmi itibarıyla da çok ciddi bir ticaret hacmine bu dönemde ulaştık ki bunların içerisinde tabi stratejik ürünlerde bizim Rusya’yla münasebetlerimiz iyi bir konuma geldi. Bunların da en önemlisi doğalgaz konusunda; şu anda doğalgazla olan ilişkimiz çok çok ileri derecede.

Hele yeni attığımız bir adım biliyorsunuz nükleer enerji Rusya’yla, Akkuyu Nükleer Enerji Santrali yapılıyor ve bu da Allah nasip ederse önümüzdeki yıl içerisinde, belki bu yıla da yetiştirebilirler, önümüzdeki yıl 2023’te bu nükleer enerji santralini inşallah yapıp oradan üretime geçilecek. Ve biz kendileriyle bu arada ikinci bir adamı daha attık, o görüşmeleri de yaptık, o da ikinci bir santrale girer misiniz, diye bunları Sayın Putin’le konuştuk. Ve bu konuda da dedi, bunun üzerinde çalışalım ve belki ikinci bir nükleer enerji santralini yine Rusya’yla yapma durumumuz da söz konusu. Bu bir defa bizi nükleer enerji, bunun yanında doğal gaz, bunlar birbirimize bağlama noktasında çok önemli. Dış siyasetin bana göre en önemli ayağı da bu.

Diğer taraftan bizim bu S-400 konusu Türkiye-Rusya arasındaki çok önemli bir adım. S-400 çok önemli bir savunma sistemi, taarruz değil, savunma sistemi ve S-400’leri aldığımız andan itibaren zaten buna biliyorsunuz uluslararası camia ciddi manada rahatsız oldu, başta Amerika; dedi almayın, işte biz size şöyle yaparız, böyle yaparız filan-falan. Dedik kusura bakmayın, bu karar bizim kararımızdır ve biz bu kararımızı verdik, Rusya’yla anlaştık. Ve NATO noktasında da herhangi bir olumsuzluk meydana bu iş getirmiyor, çünkü NATO ülkelerinin her biri silahlanmada silahlarını kendi kararını vermek suretiyle alır ve biz de bu kararımızı verdik, bu şekilde aldık.

Tabii Amerika olarak siz bize maalesef parasını verdiğimiz halde vermediğiniz ürünler var ki bunların içinde en önemlisi de biliyorsunuz F-35. F-35’le ilgili biz Amerika’ya 1 milyar 450 milyon dolar ödeme yaptık. Ama bizim vermeleri gereken F-35’lerimizi vermediler, hâlâ oyalıyorlar, şu anda da kendileriyle Savunma Bakanlığımız bazı görüşmeler yapmak suretiyle bu problemi çözelim diyoruz, çünkü Amerika’yla biz ters yüz olmak istemiyoruz, çünkü birçok alanda kendileriyle attığımız adımlar var. Bununla ilgili Savunma Bakanlığımız muhatabıyla bu çalışmayı da sürdürüyor; gerek F-16’ların modernizasyonu veya yeni bazı F-16’lar bize vermek suretiyle bunu da çözmenin gayreti içerisinde olacağız.

Tabii bu arada işte benim Şubat’ın 3 veya 4’ünde bir Ukrayna ziyaretim olacak, Ukrayna’yla Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey Toplantısı için inşallah günübirlik bir Ukrayna’ya gideceğiz. Ardından da Sayın Putin’in inşallah bize bir ziyareti olacak. Bizim tabi bütün derdimiz, Ukrayna’yla Rusya arasındaki bu sıkıntının giderilmesi ve bu konuda sürekli konuşulan savaş vesaire falan, biz Rusya ve Ukrayna arasında böyle bir savaşın olmasını asla arzu etmiyoruz, bu bölge için hayra alamet bir gelişme değildir ve bir NATO ülkesi olarak da böyle bir şeyi istemiyoruz, kabullenmiyoruz. Ve NATO Genel Sekreteri Sayın Stoltenberg, o da zaten açıklamalarıyla bizim önümüzü de bir yerde açmış oluyor. Temennim odur ki, inşallah bunu da barışla çözmüş oluruz.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, sizden son olarak bir ricam olacaktı, müsaade ederseniz 2002 yılında sizinle çekinmiş olduğumuz bir fotoğraf var, onu göstermek istiyorum sizlere. Babam, ben...

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu sen misin?

BİR GENÇ- Evet, 4 yaşındayım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 4 yaşındaymış.

Ne okuyorsun sen şimdi?

BİR GENÇ- Siyaset bilimi kamu yönetimi mezunuyum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mezun musun, okuyor musun?

BİR GENÇ- Recep Tayyip Erdoğan Üniversite siyaset bilimi kamu yönetimi mezunuyum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani biraz daha konuşursak duvara kafayı vuracağız ya. Şimdi Samsun’dan çıktık yola, geldik Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ne, orada da siyaset bilimi okuyor. Baksana 4 yaşındayken babasının kucağından gelmiş benim kucağıma. Aferin, hatıralarına iyi sahip çıkıyor.

BİR GENÇ- Bazı sıkıntılar oluyor Cumhurbaşkanım, inanmıyorlar filan. Halı sahayı rezerve etmek için aradım, adınız ne dedi, Recep Tayyip Erdoğan dedim, dalga mı geçiyorsunuz dedi, kapattı. Halı sahayı başkasına ayarlattık, gittik adama en son maçtan sonra kimliği gösterdik, adam fotoğraf filan çekinmek istemişti.

ÖZKAN YILDIZ - Sayın Cumhurbaşkanım, hayırlı günler dilerim, selamın aleyküm. Ben Özkan Yıldız, Samsun 19 Mayıs Üniversitesi coğrafya bölümü 3’üncü sınıf öğrencisiyim; Samsunluyum, Samsun’dan geldim. Tabii ki benim sorum Teknofest üzerine olacak. 2022 yılında Teknofest Samsun’da gerçekleşecek, dünya ve Türkiye genelinde Teknofest en çok talep gören, en çok ilgili duyulan festivallerden birisi oldu şüphesiz. Tabii ki bu festivale ilgili duyulması ve bu sene Samsun’da gerçekleştirilecek olması tabii ki biz Samsun gençliği olarak bizi çokça heyecanlandırdı. Ve Türkiye’nin gençliği, Türkiye’nin geleceği olarak da bizleri her sene gururlandırıyor bu festivalin gerçekleştirilmesi.

Öncelikle ben soru değil, bir teşekkür etmek istiyorum bu fırsat bize verildiğinde. Sayın Cumhurbaşkanım, milli teknoloji hamlesi gibi, Teknofest gibi organizasyonları gerçekleştirdiğiniz için, bunlara önderlik ettiğiniz için tüm Türkiye gençliği adına sizlere teşekkür etmek istiyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım, nereden nereye, dediniz. Kardeşi kardeşe kırdıranlar, üniversiteleri birbirine katanlar, çocuklara silah verip dağa çıkartanların aksine sizler bilime çocuklarımızı, gençlerimizi yönlendirdiniz, bunun için Türkiye’ye yeni bir ufuk açtınız. Sizlere bu yeni medeniyet tasavvurunuz için tüm gençliğimiz adına, Türkiye’nin geleceği adına çok teşekkür ediyorum. Sizin gençliği olan bir aşkınız var, biz buna şahidiz, Allah şahit. Bu aşkın kahramanı sizlersiniz, Allah razı olsun Cumhurbaşkanım, çok teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, şimdi tabii şöyle biraz zenginleştirmek gerekti; bu malum Teknofest’in şu anda başında bizim damat var Selçuk Bayraktar. Selçuk Bayraktar nereli? Sürmeneli. Diğer damat da bizim o da Caygarali. Dolayısıyla şu anda da bu yılki Teknofest’i nerede yapalım diye istişareyi benimle yapınca dedik ki, bu yılın en favori şehri olsa olsa Karadeniz’de Samsun olur dedik.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çiğdem ablana dönüyorsun değil mi?

BİR GENÇ- Arkamıza aldık, Çiğdem ablamızı.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii şimdi onun da hakkını vermek lazım, çünkü Samsun’da yapılacak olan Teknofest’e katılımı istiyoruz ki Doğu Karadeniz’i ve batıyı tamamen Samsun’da inşallah toplayalım ve muhteşem bir organizasyonu Samsun’da sağlamış olalım. Ve onlar da bütün imkânlarını seferber edecekler ve Samsun’da inşallah muhteşem bir Teknofest festivalini gerçekleştirmiş olacağız.

AYŞENUR PEHLİVAN - Merhabalar efendim, Ayşenur Pehlivan, Trabzonluyum. Müsaadenizle soruma geçmek istiyorum. İstanbul’da yoğun kar yağışı nedeniyle büyük sıkıntı yaşarken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı bildiğimiz üzere bir balıkçıya yemek yemeye gidiyor ve yardımcısı da İsviçre’de kar tatilinde olduğunu öğreniyoruz. Tabii bu zaman zarfında birçok siyasetçi ve gazeteci bu durumu yalanlıyorlar. Kısa süre içerisinde ise görüntüler ortaya çıkıyor ve zor duruma düşüyorlar. Benim size sorum şu olacak: Kar fırtınası yaşandığı gün balıkçıya giden bir AK Partili belediye başkanı olsaydı sizin tepkiniz ne olurdu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi şunu çok rahat, yani gönül huzuruyla söyleyebilirim: Bizim bu görevlere getirdiğimiz arkadaşlar böyle bir zamanda kalkıp da bir balıkçı restoranına gidip orada kafayı bulmaz. Zaten biz arkadaşlarımızı seçerken, bu tür görevlere getirirken buralarda seçiciyiz. Onun derdi ne olacak? Sadece hizmet olacak, çünkü her zaman konuşmalarımızda benim söylediğim bir şey var, biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik diye. Ve bırakın sadece karı, karın dışında da meydanda yok. Biz ise deprem oluyor, depremde neredeyiz? Arazideyiz. Bingöl depremi oldu gece yarısı arkadaşlarımla beraber, hep beraber biz Bingöl’deydik. Simav depremi oldu, aynı şekilde oradaydık. Van’da bütün oradaki yıkımlar, şunlar-bunlar bitene kadar ilgili arkadaşlarım, bakanlarımızla beraber hep beraber Van’daydık. Ya bunlar bakıyorsun işte afetler oldu, bunlar meydanda yok. İstanbul’u sel bastı, beyefendi Bodrum’da. Hayat böyle devam ediyor bunlarda. Yani burada neyi anlatacaksın? Ama Genel Başkanın bunlara yönelik en ufak bir operasyonu yok. Biz bir defa bu tür insanlarla yürümeyiz, gereği neyse onu yaparız. Bunlarla ilgili konuşmak bile bize zül geliyor. Ama artık diyoruz ki ya sabır, inşallah 2023-2024’te benim milletim gereğini yapar diyoruz.

CEREN ECE ÖKSÜZ- Merhaba Sayın Cumhurbaşkanım, ben de Ceren Ece Öksüz, Trabzon Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesi müzik bölümü öğrencisiyim. Benim de izninizle bir sorum var. Şu anda Trabzon’dasınız, Eren Bülbül’ün memleketinde, şehit edildiği topraklardasınız. Ve onun hayatını anlatan filmi izlediniz geçtiğimiz haftalarda, annesiyle birlikte izlediniz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İlk galasına gittik.

CEREN ECE ÖKSÜZ- Orada çok duygusal anlar da yaşadığınızı biliyoruz. Ben bir de size sormak istiyorum neler yaşadınız, filmi izlerken neler hissettiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Biz o akşam Binali Bey’le de o akşam beraberdik. Zaten şehadeti gerçekleştiği zaman evine geldik, ziyarette bulunduk. Tabii gerek bütün kardeşleri, gerek annesi, onların o tablosunu izlediğimizde gerçekten o duyguyu yaşamamak mümkün değildi. Fakat bu filmi de hakikaten arkadaşlar güzel hazırlamışlar, iyi bir emek ve TRT’yle beraber bu işi yaptıkları, özellikle tabii Ferhat Gedik teğmenle beraber orada Eren rolünü paylaşan yavrumuz hakikaten bu eseri iyi canlandırdılar ve Ferhat Gedik teğmen de iyi bir seçim olmuş, orada eseri beraber iyi canlandırmışlar. Sen seyrettin galiba?

CEREN ECE ÖKSÜZ- Filmin müziğini ben yaptım, o başta Heyamo eseri var ya…  

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ciddi mi diyorsun?

CEREN ECE ÖKSÜZ- Ben aslında o yüzden sordum bu soruyu.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Senin telefonunda var mı?

CEREN ECE ÖKSÜZ- Var, ama ben size canlı okumak istiyorum isterseniz, izniniz varsa.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tamam, oku. Bu müzik benim çok hoşuma gitti. Ödüllendirmemiz lazım seni.

CEREN ECE ÖKSÜZ- Teşekkür ederim, sağ olun.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Niye, yanlış mı yaptık?

CEREN ECE ÖKSÜZ- Yok, çok güzel bunu düşünmeniz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hadi bakalım, söyle.

CEREN ECE ÖKSÜZ- Çok teşekkür ediyorum, sağ olun. Ben onu Eren’i anmak için söylemiştim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Allah rahmet etsin.

CEREN ECE ÖKSÜZ- Çünkü gerçekten bambaşka bir kahramanlık hikâyesi, şimdi huzurlarınızda inşallah sizin için güzelce seslendirebilirim.

CEREN ECE ÖKSÜZ- Teşekkür ediyorum Cumhurbaşkanım, çok sağ olun.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Maşallah.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bu son parça söylenirken orada tabii nar geçti. Ben size bir tavsiyede bulunayım, şu mevsimde nar ile portakalı şöyle miks ederek içmenizde fayda var. Biliyorsunuz nar antioksidandır, portakal tamamen C vitaminidir, bunları şöyle miks edip için.

BİR GENÇ- Fındığı Şanlıurfa’dan getirdik.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şanlıurfa’dan fındık.  Evet, biz de sizlere çok teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun.

SUNUCU - Efendim, böylelikle Trabzon Gençlik Buluşması Programımızın sonuna gelmiş bulunmaktayız. Teşrif eden başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere tüm genç kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyor ve Zat-ı Devletlerini saygılarımızla uğurluyoruz efendim.