Öğretmen Atamaları Programı’nda Yaptıkları Konuşma

31.01.2022

Milli Eğitim Bakanlığımızın Kıymetli Mensupları,

Saygıdeğer Hocalarım,

Sevgili Öğretmen Adayları,

Çok Değerli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Tüm öğretmenlerimize, bugün ataması yapılacak tüm kardeşlerime muhabbetlerimi sunuyorum. Öğretmen adaylarımızın atama heyecanını paylaştığımız bu anlamlı günde sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine, bu gazi mekâna hepiniz hoş geldiniz. Biraz sonra bilgisayarla yapılacak kura işlemi sonucunda 15 bin genç kardeşimiz öğretmenlik mesleğine ilk adımını atacak. İnşallah her biriniz Anadolu’nun dört bir köşesinde birer eğitim neferi olarak yerinizi alacak, aziz milletimize hizmetlerin en ulvisini sunacaksınız. Atamasını gerçekleştireceğimiz her bir öğretmenimizi can-ı gönülden tebrik ediyor, öğretmenlik görevinin hayırlı olmasını diliyorum.

Bugün ataması yapılacak 15 bin yeni öğretmenimizin de katılımıyla eğitim-öğretim ordumuzu daha da güçlendireceğiz. Böylece salgın sürecinde eğitim hizmetlerinin kesintisiz bir şekilde devam ettirilmesi noktasında çok ciddi bir avantaj daha elde edeceğiz. Evlatlarımızın eğitimlerinin kesintiye uğramaması konusundaki kararlılığımızı her fırsatta ve her zeminde açıkça ifade ediyoruz. Öğretmenlerimizle öğrencilerinin bir daha ayrı kalmaması, çocuklarımızın okul ortamından uzaklaşmaması için her türlü çabayı gösteriyoruz. Hamdolsun, 2021-2022 eğitim-öğretim yılının ilk dönemini salgına rağmen son derece başarılı bir şekilde tamamladık. Siz değerli öğretmenlerimizin gayretleri, velilerimizin aldığı tedbirler ve öğrencilerimizin kurallara uyması sayesinde okullarımızı açık tuttuk.

Son yüzyılın en ciddi krizi olarak nitelenen bu salgın sürecinde elbette bazı sıkıntılarla, zorluklarla, hatta engellemelerle karşılaştık. Özellikle milletle ve milletin gündemiyle hiçbir bağı olmayan kimi çevrelerin haksız, mesnetsiz, tamamen abartılı eleştirilerine maruz kaldık. Sürekli karamsarlık aşılayarak, öğretmen ve öğrencilerimizin yüreklerine korku salarak bu süreci sabote etmeye çalıştılar. Hayal mahsulü bilgilerle, sosyal medya mecralarını da kullanarak insanımızı yanlış yönlendirmenin çabası içerisinde oldular. Devlet olarak evlatlarımızla okulları arasına kimsenin, hiçbir bariyerin girmesine müsaade etmedik. Salgının yol açtığı meşakkatlere rağmen eğitim faaliyetlerini ülke çapında kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten biri olduk.

Eğitimin tüm paydaşlarının aynı hedef etrafında kenetlenmesini sağlayarak, koordinasyonu artırarak, okul-veli işbirliğini güçlendirerek bu kritik dönemi hamdolsun hep birlikte alnımızın akıyla atlattık. Bu vesileyle son iki yıldır gerçekten özveriyle çalışan öğretmenlerimizi, derslerine dört elle sarılan öğrencilerimizi, Milli Eğitim Bakanlığımızın tüm mensuplarını buradan tekrar tebrik ediyorum. 

Yüz yüze eğitim konusundaki net duruşumuzun milletimiz tarafından da büyük bir takdirle karşılandığını görüyoruz. İnşallah sizlerin çabalarıyla eğitim-öğretim senemizin ikinci dönemini de kesintisiz bir şekilde tamamlayacağımıza inancım sonsuz. Tüm velilerimizin ve çocuklarımızın müsterih olmasını istiyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Eğitim için harcadığımız her bir kuruşu, ülkemizin geleceğine yapılmış en büyük yatırım olarak değerlendiriyoruz. Bu amaçla, 2002’de göreve geldiğimizde Türkiye’yi üzerinde yükseltmeye söz verdiğimiz dört sütundan ilkinin eğitim olduğunu açıkladık. Hazırladığımız bütçelerde en yüksek payı daima eğitime ayırdık. 2002 yılında milli eğitim bütçesi, buraya özellikle dikkatlerinizi çekmek isterim; sadece 7,5 milyar lira iken, 2022 yılında bu rakam yükseköğretim dahil 274 milyar lirayı aştı. Derslik sayımızı ise 343 binden 607 bin seviyesine taşıyarak ülkemizin dört bir yanını modern eğitim kurumlarıyla donattık. Yine bu dönemde öğretmenlerimize mesleklerini huzuru kalple yapabilecekleri en geniş imkanları sağlamak için özel çaba harcadık.

Salgın döneminde Türkiye sadece sağlık hizmetlerine değil eğitime erişim konusundaki hassasiyetiyle de öne çıkmış diğer ülkelere fark atmıştır. Dünyanın birçok ülkesinin mevcut öğretmen sayılarını dahi koruyamadığı, hatta kimi yerlerde kesintiye gittiği bir dönemde biz yeni öğretmen alımlarımızı sürdürdük, sürdürüyoruz. Sadece son 2 yılda tam 77 bin 572 genç öğretmenimizi okulları ve öğrencileriyle buluşturma başarısı gösterdik. Bugün gerçekleştireceğimiz 15 bin atamayla birlikte son 19 yılda toplam 729 bin 487 öğretmenimizin atamasını yapmış oluyoruz. Mevcut öğretmenlerimizin yüzde 73’ü bizim hükümetlerimiz döneminde atandı. Yüzde 60’ı 40 yaşın altında olan genç ve dinamik bir öğretmen kadrosuna sahibiz. Öğretmen yokluğu sebebiyle 40-50 öğrencinin aynı sınıfı paylaştığı, aynı sınıfta ders işlediği, bize yakışmayan o kötü manzaralara son verdik. Yaptığımız öğretmen atamaları sayesinde öğretmen başına düşen öğrenci sayılarında OECD ortalamalarını yakaladık, hatta kimi alanlarda geçtik.

Değerli Arkadaşlar,

Sadece öğretmen atamaları ve derslik sayısında değil öğretmenlerimizin mali ve özlük haklarının iyileştirilmesinde de önemli mesafe kat ettik. Avrupa’da son 19 yıl içerisinde öğretmen maaşlarını en çok iyileştiren ülke Türkiye’dir. Avrupa Birliği’nin hazırladığı Avrupa’da Öğretmenler Raporu’na göre, öğretmenler için Avrupa’da zorunlu ders saatinin en düşük olduğu ülke, o da Türkiye’dir. OECD verilerine göre, Avrupa’da öğretmenlerin yaklaşık yüzde 50’si işlerinde stres yaşadıklarını belirtirken, bu oran bizde hamdolsun yüzde 20’ler civarındadır.

Çocuklarımızın eğitime erişimlerini kolaylaştırmak amacıyla attığımız en önemli adımlardan biri de, ders kitaplarının ücretsiz dağıtımıdır. Artık anne-babalar evlatlarına ders kitabı bulmak için kırtasiye-kırtasiye gezmek mecburiyetinde kalmıyor. Gençler, bizler bu çileyi çok çektik biliyor musunuz? Kırtasiye dükkanlarında sıraya girerdik ve o tanıdığımız kırtasiyeci amcalarımız bize bir hafta sonraya, 15 gün sonraya gün verirlerdi. Sadece kitap değil defterleri bile alamazdık ve bu çileleri çektik. Siz, teksir notları nedir bilir misiniz? İşte biz o teksir notlarıyla okuduk. Ağabeylerimizden o teksir notlarını paramızla satın almak isterdik, nazlanır ve bize vermezlerdi. Ve o teksir notları dediğimiz de maalesef teksir makinesinin bütün mürekkebiyle her tarafını berbat ettiği notlardı. Biz dedik; bu çileleri çektik, artık yeni nesil bu çileyi çekmemeli. Onun için de kuşe kâğıtla kitaplarımızı hazırladık, sıraların üzerine bunları koyduk. İstedik ki bizim çektiğimiz çileyi yeni nesil çekmesin ve bu millete yakışan, bu milletin evlatlarına yakışan neyse bunu yapalım. Çocuklarımız okula geldiğinde o öğretim yılında okuyacakları ders kitapları sıralarının üstünde hazır olsun. Şimdiye kadar 4 milyar adede yakın ders kitabını öğrencilerimize ücretsiz dağıtmanın haklı gururunu yaşıyoruz.

Bu kapsamda kısa süre önce kritik bir adım daha attık, yardımcı kaynak kitaplarını da Milli Eğitim Bakanlığımız hazırlayıp basarak öğrencilerimize ulaştırmaya başladı. Öğrencilerimize 2021 yılında 24 milyona yakın yardımcı kaynak kitabını ücretsiz olarak ulaştırdık. Bu yılsonuna kadar sayı 100 milyona çıkartmayı hedefliyoruz. Böylece ailelerimize yük olan bir meseleyi daha çözüme kavuşturduk.

Gerek uluslararası veriler, gerekse attığımız bu adımlar esasında bize şu gerçeği hatırlatıyor: Türkiye son 19 yılda yaptığı devasa yatırımlar sayesinde artık eğitim-öğretim altyapısındaki eksikliklerini hemen hemen tamamıyla tamamlamıştır. Bundan sonra asıl odaklanmamız gereken husus, eğitimin kalitesini artırmaktır. Bunu sizler başaracaksınız ve bugünkü kuraların ehemmiyeti burada. Bunun için müfredat başta olmak üzere eğitim-öğretimin içeriğini güncellemek ve geliştirmek, çocuklarımıza en uygun olanı sunmak durumdayız. Eğitim-öğretimde niteliğin artırılmasında Bakanlığımızla birlikte öğretmenlerimize de çok büyük görevler düşüyor. Çünkü bir eğitim sisteminin çıtasını belirleyen asıl unsur öğretmenlerdir. Sizlerin gayreti ve niteliği arttıkça, öğrencilerimizin kalitesi de buna bağlı olarak yükselecektir. Tabii mesele sadece bundan da ibaret değildir. İnancımız bize beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi, ilim tahsil etmeyi emrediyor. İlim yolculuğu sadece okulla sınırlı olmayan, son nefesimize kadar süren uzun bir yolculuktur. Modern dünyada buna hayat boyu öğrenme diyorlar. Vatana, millete, ailesine, çevresine faydalı olmak isteyen bir kişi okumak, araştırmak, kendini geliştirmek, kendini sürekli yenilemek zorundadır. Diğer türlü insan hangi işi yaparsa yapsın durdukça, mevcutla yetinmeye başladıkça körelmekten, irtifa kaybetmekten kendini kurtaramaz.

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam, “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” buyuruyor. Teknolojinin de katkısıyla hayatın baş döndürücü bir hızla değiştiği günümüzde, bu hakikatlerin kıymeti ve anlamı çok daha iyi anlaşılıyor.

Öğretmenlerimizin bir taraftan tecrübelerini artırırken, öğrencilerimizi en güzel şekilde yetiştirirken, diğer taraftan kendilerini de ihmal etmemeleri, mesleki olarak kendilerini geliştirmeleri son derece önemlidir. Bunun için sürekli eğitimlerle ve lisansüstü programlarıyla mesleki tekâmülünüzü sağlamalı, alanınızdaki yenilikleri takip etmelisiniz. Milli Eğitim Bakanlığımız bu konuda öğretmenlerimize gereken her türlü desteği sağlıyor.

Halihazırda Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşmeleri süren Öğretmenlik Meslek Kanunu, diğer kazanımlar yanında lisansüstü ve doktora yapan öğretmenlerimize ilave teşvikler getiriyor. Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun şimdiden öğretmenlerimize ve eğitim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.

Kıymetli Öğretmen Adayları,

İnşallah biraz sonra her birinizin görev yerleri belli olacak, heyecanlısınız farkındayım. Ömür boyu üzerinizde taşıyacağınız mesuliyeti ağır bir mesleğe bugün ilk adımınızı atacaksınız. Biliyorsunuz, bizim Aybüke’lerimiz oldu, onlar şehadete yürüdüler. Bizim Necmettin öğretmenlerimiz oldu, onlar şehadete yürüdüler. Bu mesleğin bu yanı da var, şehadetle iç içe öğretmenlerimiz. Bu herkese nasip olmaz. Ve inanıyorum ki şu anda Aybüke öğretmen, Necmettin öğretmen bu şerefle ebedi alemde Cennet’le müjdelenen kişiler arasında yerlerini aldılar, Allah rahmet etsin.

Ülkemizin dört bir köşesindeki kalbi kıpır kıpır çarpan o güzel yüzlü çocuklar artık sizlere emanet. Sizler sınıflarınızda evlatlarımıza sade eğitim vermeyeceksiniz, sizler gözleri ışıldayan çocuklara sadece bilgi de aktarmayacaksınız, her biriniz aynı zamanda duruşunuzla, davranışınızla, sözlerinizle, taşıdığınız değerlerle, kısaca her halinizle onlara örnek olacaksınız. Bir taraftan bilginizle körpe dimağları tıpkı bir gergef gibi işleyecek, diğer taraftan da hâl dilinizle onların karakter gelişimlerini destekleyeceksiniz. Dolayısıyla çocuklarımızı başarılı bireyler kılmaya çalışırken, onları iyi, erdemli ve ahlaklı insan olmaya da sizler teşvik edeceksiniz. Sizlerden öğrencilerimizi dinamik, açık fikirli, üretken, aynı zamanda da sorumlu fertler olarak yetiştirmenizi bekliyoruz.

Maarif davamızın öncülerinden Merhum Nurettin Topçu Hocamız bunu şöyle ifade ediyor; tabii siz Nurettin Topçu Hocalarımızı göremediniz, ama hiç olmazsa eserlerini okumanızda fayda var: “Okullar öğrenciye bilgiler yüklen bir düşünce deposu olmamalıdır. Mektep, öğrenciye kendi akıl yetkilerini tek tek işletmeyi öğreten ve bu donanımı işleterek olgunlaştıran bir atölye olmalıdır.”

Üstat, “Bize insan mektebi lazım” dedikten sonra, tasavvurundaki okulu da şöyle tarif eder: “Bir mektep ki bizi kendi ruhumuza kavuşturan, kendi hareketimizin ahlaki değer olduğunu tanıtsın, hayâya hayran gönüller, insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin, her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın, vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin.” İşte Nurettin Topçu bu, Allah rahmet etsin. Sizlerden bu tür öğrenciler yetiştirmeyi özellikle bekliyoruz. Evet, son yıllarda yaşadıklarımız bize Türkiye’yi bekleyen ne büyük tehlikenin nesillerin çalınması, evlatlarımızın terörün ve marjinal ideolojilerin vahşi dişlileri arasında kaybolması olduğunu göstermiştir. Millet olarak bizim, hiçbir örgüte, hiçbir şebekeye, hiçbir sapkın ve marjinal ideolojiye kaptıracak tek bir evladımız dahi olamaz.

Her birinizin görevinizi layıkıyla yapacağına yürekten inanıyorum. Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle sizlere veda ederken, ataması yapılacak öğretmenlerimizi tekrar tekrar tebrik ediyorum.

Ülkemizin dört bir yanında görev alacak siz değerli öğretmenlerimize başarılar diliyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Ailelerinizle, anneniz, babanız, hep birlikte mutlu yarınların inşallah sizlerle birlikte oluşmasını Rabbimden niyaz ediyorum.

Kalın sağlıcakla.