Menderes Ailesinin Kıymetli Mensupları,
Demokrat Parti Davasının Yükünü Omuzlayan Kadroların Değerli Evlatları,
Kıymetli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Açılışı vesilesiyle bir araya geldiğimiz Adnan Menderes Müzesi’nin şehrimize, ülkemize ve demokrasimize hayırlı olmasını diliyorum. Ülkemiz demokrasi tarihinin en şanlı, hem de en hüzünlü sayfasını oluşturan Demokrat Parti ve Menderes dönemi nesilden nesile aktarılması gereken ibretlerle bezelidir. Bu müzede Merhum Menderes’in çocukluğu, gençliği, siyasi hayatı, 27 Mayıs Darbesi’nde yaşadıkları ve sonrasına ilişkin malzemeler derli toplu bir şekilde tarihe kazandırılmıştır.
Çine Çayı kenarındaki bu müze Rahmetli Menderes’in Yassıada’da mahpus iken özgürlüğüyle bütünleştirerek hasretle yâd edildiği bir yerde kurulmuştur. Ülkemizin böyle önemli bir müzeye kavuşmasında emeği geçen İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve aile mensupları başta olmak üzere herkese şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet kurulduktan sonra yeni devletimizi inşa ederken pek çok zorlukla karşılaştığımız bir gerçektir. Bu zorlukların bir kısmı haksız bir şekilde tek parti faşizmi elinde milletin değerlerine yönelik düşmanlığı kurumsallaştırmanın bahanesi yapılmıştır. Bilhassa Gazi Mustafa Kemal sonrası dönemde CHP sadece zihniyet olarak değil, fiilen de faşizmin kıyılarında dolaşan bir parti haline gelmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından kurulan yenidünya düzeninin akışı içinde geçilen çok partili siyasi hayat, devrin CHP kadrolarının beklemedikleri şekilde milletin demokrasi ve kalkınma taleplerinin patladığı bir volkana dönüşmüştür. Bu bakımdan Demokrat Parti ve Menderes dönemi, Türkiye’nin demokrasi ve kalkınma mücadelesinin en önemli kilometre taşlarından biridir. Aynı şekilde 27 Mayıs da, ülkemizi bitip tükenmek bilmeyen darbeler, cuntalar, vesayet rezilliğinin içine sokan habis hastalığın ilk atağıdır.
Tabii darbe döneminde yaşananlar ilk gününden idam gününe kadar tüm aşamalarıyla milletimizin gönlünde onulmaz yaralar açmıştır. Menderes’e yeteri kadar sahip çıkamamış olmanın mahcubiyetinin de pek çok kesimin yüreğini burktuğunu biliyoruz. Nitekim merhum Arif Nihat Asya bu hissiyatı şu dizeleriyle dile getirmiştir:
“Döndüm dolaştım vatanı
Gördüm gözettim her yanı
Örttüm açıkta kalanı
Örtüm beni tanımadı!
Yine sizinleyim dedim
Nasılsam öyleyim dedim
Çıkıp da söyleyeyim dedim
Kürsüm beni tanımadı!
Hırpalanmak ne kelime
Didik didik-lime lime
Götürülürken ölüme
Ölüm beni tanımadı!
Türküm, müjdeydi ülkeye
Gezdim söyleye söyleye
Bir gün söylemedim diye
Türküm beni tanımadı.”
Evet, bu isyankâr sükût milletimizin kalbinde öyle bir yer etmiştir ki 15 Temmuz’da tanka, topa, silaha, bombaya karşı eşi benzeri görülmeyen bir cesaretle karşı koymuştur. Dün kendi siyasi hırsları uğruna ülkeyi Menderes’in idamıyla sonuçlanan bir felakete sürüklemekten çekinmeyenler, hâlâ aynı sinsilikler peşinde. AK Parti İl Danışma Meclisi Toplantımızda örneklerini verdiğim gibi dün Menderes’e ve arkadaşlarına hangi ithamları yapıyorlarsa, bugün farklı ifadelerle aynı iftiraları bize yöneltiyorlar. Demokrasiden nasibini almamış, ömründe kalkınma heyecanını tadacak eser ve hizmet ortaya koyamamış olanların bu şarlatanlıklarını milletimizin takdirine bırakıyoruz.
Şöyle bir geriye dönüp baktığında insanın içinden şayet 1960 darbesi olmasaydı Türkiye’nin demokrasi ve kalkınma yolculuğu hangi istikamette ve hangi hızla sürerdi diye sormak geliyor. Sonra 1971 muhtırası ve devamındaki kargaşa yılları. Ardından 1980 darbesi ve devamındaki siyasi istikrarsızlık dönemi. Akabinde envai çeşit kılıfla üzerimize salınan terör örgütleri aklımıza geliyor ve ister istemez yutkunup kalıyoruz.
Türkiye’yi siyasette, ekonomide, güvenlikte felç etmeyi kafasına koyanların bitip tükenmek bilmeyen oyunlarıyla geçen yıllarımızın ardından üzülmemek maalesef elde değil. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteği ile son 20 yılda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı sayesinde bu alçak oyunu bozacak güce, imkâna, kabiliyete, kararlılığa sahip olduğumuz bir döneme girdik. Ülkemizi 2023 hedeflerine kavuşturarak, dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına soktuğumuzda en çok da Rahmetli Menderes ve arkadaşlarının ruhlarının huzura ereceğine doğrusu ben inanıyorum. Aşağıda Merhum Menderes’in hizmetleriyle alakalı o kronolojik haritayı gördüğümde 20 seneyi hatırlamamak mümkün değil.
Bu duygularla bir kez daha açılışını yaptığımız Adnan Menderes Müzesi’nin hayırlı olmasını diliyorum. Ve inşallah bölgeyi Çine Çayının kenarını yerli ve yabancı turistlerin, özellikle demokrasiye, özgürlüklere hasret insanlarımızın ziyaret edeceklerine de çok çok inanıyorum.