Aziz Milletim,
İş Dünyamızın Kıymetli Temsilcileri,
Değerli Basın Mensupları,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Ülkemiz ve ekonomimiz açısından tarihi öneme haiz bu toplantı vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum.
Bugün 2021 yılının dış ticaretini değerlendirmek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Ülkemizin dış ticaretini geliştirmeye verdiği 20 yıllık emeğin, mücadele ve gayretin meyvelerini özellikle ihracatta topluyoruz. Rabbime milletimize böyle başarı hikâyeleri yazdırdığı için hamd ediyorum. Türk ekonomisi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme ilkeleri doğrultusunda gelişimini sürdürüyor. Az sonra açıklayacağımız ihracat rakamları hedeflerimize bağlılığımızın ve doğru yolda emin adımlarla ilerlediğimizin en somut nişaneleridir.
Cumhuriyetimizin 100. Yılı olan 2023 yaklaşırken Türkiye ekonomide kabul değiştirmekte, artık farklı bir lige çıkmaktadır. Şüphesiz elde ettiğimiz başarılarda büyümemize sağladığı katkılarla ihracatımızın çok ciddi payı vardır. İhracatçılarımız akıncı ruhuyla çalışmış, istihdam oluşturmuş, üretmiş, ürettiklerini de dünyanın hemen her ülkesine satma başarısı göstermiştir. Türk ekonomisinin alperenleri olarak gördüğüm tüm ihracatçılarımızı canı gönülden tebrik ediyorum. Yine tarihi başarımızın gizli kahramanları olan emekçi kardeşlerimizi de kutluyor, ülkem ve milletim adına kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
Değerli Arkadaşlar,
İhracat rakamlarımızı açıklamadan önce kısaca geçen seneye dair değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. İnsanlık olarak 2 yıldır son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen koronavirüs salgınıyla mücadele ediyoruz. Her ne kadar salgın bir sağlık krizi olarak başlasa da ekonomiden turizme, eğitimden beşeri ilişkilerimize kadar hayatın her alanını olumsuz etkiledi. Böylesi devasa bir krize hazırlıksız yakalanan ülkeler salgın karşısında bocalayarak hemen korumacı, rekabetçi, uluslararası ticareti kısıtlayıcı politikalara başvurdu. Maske ve tıbbi malzeme konusunda Avrupa’da ve dünyanın pek çok yerinde yaşanan sıkıntıları hepimiz hatırlıyoruz. Türkiye olarak güçlü sağlık altyapımızın sağladığı avantajları en etkin ve verimli şekilde kullanarak salgın sürecini alnımızın akıyla yönettik.
Küresel ölçekte meydana gelen sarsıntılara rağmen Türkiye ekonomisinin ayakta kalması, üretimin aralıksız sürmesi, istihdamın korunması için toplumumuzun tüm kesimlerine yönelik tedbirleri devreye aldık. İş dünyamıza, ticaret erbabımıza, KOBİ’lere, çiftçimize, esnafımıza, çalışanlarımıza sunduğumuz destek ve teşviklerle onların yanında olduk. Milletin felaketinden siyaseti rant devşirme peşinde koşan muhalefetin abuk sabuk tekliflerine rağmen Türk ekonomisine asla kontak kapattırmadık.
Ülkemizin salgın yönetimine katkıda bulunan en önemli faktörlerden birisi de, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemidir. Türkiye, dünyanın birçok ülkesinden farklı olarak devletin tüm kurumları arasındaki koordinasyonu en üst düzeyde tutmuş, zaman ve kaynak israfı yaşanmamış, alınan kararlar hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmiştir. Böylece sağlık hizmetlerinin yanı sıra ekonomide ve kamu güvenliğinde de hamdolsun ciddi hiçbir zafiyetle karşılaşmadık. Son 2 yıla ait ekonomik veriler Türkiye’nin başarısını açıkça ispat ediyor. Mesela, küresel ticaret, korumacı politikalar ve salgının tedarik zincirlerinde yol açtığı kırılmalar nedeniyle çeşitli aksaklıklara maruz kalmıştır. Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre küresel mal ticareti hacmi itibariyle hamdolsun bizler burada hiçbir zaman yalnız kalmadık ve muhataplarımızı da yalnız koymadık. Buradaki attığımız adımlarda son 2 yıla ait ekonomik veriler Türkiye’nin başarısını açıkça ispat ediyor. Hele hele Dünya Ticaret Örgütü verilerine göre, küresel mal ticareti hacmi 2020 yılında yüzde 5,3 oranında daralmıştır. Dünyada tüm bunlar yaşanırken Türkiye 2020 yılını büyümeyle kapatan iki ülkeden biri olmuştur.
Küresel ekonominin yüzde 3,4 küçüldüğü bir dönemde biz yüzde 1,8 oranında büyüme kaydettik. 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 7,4, ikinci çeyreğinde yüzde 22, üçüncü çeyreğinde yüzde 7,4 oranında büyüyerek başarımızı perçinledik. Bu performansla Türkiye’nin salgın döneminde ekonomisini en hızlı toparlayan G-20 ülkesi olması bekleniyor. Yılın özellikle üçüncü çeyreğinde sergilediğimiz büyüme oranında itici gücün mal ve hizmet ihracatı olduğunu görüyoruz. Bu dönemde net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 6,8 puan olarak kaydedilmiştir. Böylelikle gerçekleşen yüksek oranlı büyümenin yüzde 92’si net mal ve hizmet ihracatımızdan kaynaklanmıştır. İhracat artışının büyümedeki yansımaları bilhassa sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı, istihdam gibi göstergeler de daha net görülüyor.
Sanayi üretim endeksi Ekim ayında yıllık bazda yüzde 8,5 artışla 143,6 seviyesine yükselerek rekor bir değere ulaşmıştır. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı ise salgın öncesi düzeyi de aşarak Aralık ayı itibariyle yüzde 78,7 seviyesine çıkmıştır. Bu ivme istihdama da olumlu aksetmiş, Türkiye ekonomisi 2021 Ekim ayı itibariyle salgın öncesi döneme göre 2 milyon ilave istihdam oluşturmuştur.
OECD üyesi ülkelerin istihdam bakımından ancak 2023 yılının üçüncü çeyreğinde toparlanması öngörülürken, Türk ekonomisi dinamik yapısı ile salgın öncesi seviyelere hızla ulaşmayı başarmıştır.
Kıymetli Arkadaşlar,
Her kriz aynı zamanda beraberinde birçok fırsatı da getirir. Tarih boyunca küresel kriz dönemlerini iyi değerlendiren ülkeler ekonomik bakımdan çok büyük sıçrama yapma imkanına da kavuştular. Bugün küresel ekonomiye yön veren ülkelerin şöyle bir serencamına baktığımızda bu gerçeği net bir şekilde görürsünüz. Ancak ülkemiz siyasi istikrarsızlık ve iç sorunları sebebiyle çok uzun yıllar kriz dönemlerinde önüne açılan bu fırsat pencerelerini kullanamadı.
Gazi Mustafa Kemal’in teşvik ve desteğiyle 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararların ömrü yalnızca 6 yıl sürdü. Rahmetli Menderes’in başlattığı kalkınma hamlesi 27 Mayıs darbesiyle akamete uğradı. Merhum Özal’ın dirayetli liderliğinde yakalanan ivme 1990’ların belirsizlik atmosferinde maalesef hedefine varamadı. Dönemin Cumhurbaşkanı’nın anayasa kitapçığını fırlatmasıyla tetiklediği 2001 krizinin ülkemize maliyeti ise yüz milyarlarca doları buluyor. Her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler milletimiz fakirleştirirken, çalışmadan, üretmeden, hiçbir riske girmeden parasına para katmaya alışmış bir avuç rantçı elitin daha da zenginleşmesini sağladı. Millet kaybederken, emekli, memur, işçi, iş adamı, tüccar, esnaf, üretici kaybederken, krizden nemalanan bu seçkin azınlık kazanmaya, palazlanmaya, servetini artırmaya devam etti.
Türkiye’nin içine hapsedildiği bu fasit daireyi 2002 yılında bozan biz olduk. Hayata geçirdiğimiz reformlarla Türk ekonomisini prangalarından, Türk demokrasisini vesayet zincirlerinden kurtarmayı başardık. Serbest piyasa ekonomisi anlayışıyla rekabeti esas alan, şeffaf ve öngörülebilir politikalarla ülkemizi kalkındırdık, güçlendirdik. Türk ekonomisinin özellikle son iki yılda yakaladığı başarının sırrı, işte bu büyük değişimde gizlidir. Türkiye ilk defa krizlerin altında ezilen değil, krizleri yöneten, hatta krizleri fırsata çeviren bir ülke konumuna gelmiştir. Salgın nedeniyle ortaya çıkan alternatif tedarikçi arama ve bölgeselleşme eğilimleri ülkemizin küresel tedarik zincirlerindeki coğrafi avantajını öne çıkarmış ve ihracatımızın önünü daha da açmıştır.
Geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreği itibariyle ülkemizin küresel ihracattan aldığı pay ilk kez yüzde 1’in üzerine çıkmıştır. İhracatımız –burası çok önemli- tarihimizde ilk defa 200 milyar doları aşarak Orta Vadeli Program hedeflerinin de ötesine geçmiştir. Şimdi buradan büyük bir gurur ve memnuniyetle ifade etmek isterim ki, 2021 toplam ihracatımız geçen yıla göre yüzde 32,9 oranında artışla, rakamı açıklıyorum; 225 milyar 368 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Hamdolsun, bu bir rekordur, dünden bugüne ulaştığımız bir rekordur.
Kıymetli Dostlarım,
Bundan 19 yıl önce nerede başladık? 36 milyar dolardan devraldığımız ihracatı 2021 yılında 6 kattan fazla arttırarak, 225 milyar 368 milyon dolara çıkarmayı başarmış olmaktan sizlerle beraber mutluyuz. Yine 2002 senesinde sadece 87,6 milyar dolar olan dış ticaret hacmimizi 2021 yılında -buraya da dikkat- 496,7 milyar dolara ulaştırdık.
Dış ticaret açığımız ise önceki yıla göre yüzde 7,8 azalışla 45,9 milyar dolara gelirlerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 5,8 puan artışla yüzde 83,1’e yükseldi. Bu oranın 2000 yılında sadece yüzde 51 olduğu dikkate alındığında, Türkiye ekonomisinin bizim dönemimizde kaydettiği ilerleme çok daha iyi anlaşılacaktır. Ama muhalefet bu işten anlamaz, onların derdi başka. Bizim derdimiz aşk, az önce de kardeşlerim söyledi, ihracat, ihracat, iharacat.
Biz şu anda dünyayla yarışıyoruz, küresel bazda bir yarışın içindeyiz ve son 12 ayın 11’inde ihracat rekoru kırdık. Ülkemizde 2002 yılında -az önce Başkan söyledi gerçi- 33 bin 523 firmamız ihraçta yaparken, 2021 yılı sonu itibarıyla ihracatçı firmalarımızın sayısı Allah’a hamd ediyorum 101 bin 386’ya çıktı; nereden nereye. Daha önemlisi, 2021 yılında ihracat ailemize katılan yeni firma sayımız 32 bini aşmış, 43 bin 264 firmamız da yeni pazarlara ihracat gerçekleştirmiştir. Daha önce 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan yalnızca 5 ilimiz varken, bu sayı hamdolsun 21’e yükselmiştir. Konuşuyorlar, yok şöyle, yok böyle filan. Ya sen konuşmaktan anlarsın, ama benim Anadolu’daki vatandaşım durmuyor, Gaziantep’te durmuyor, Eskişehir de durmuyor ve devamlı dünyanın neresinde bir pazar varsa bu pazarları dolaşıyor.
2021 yılında 81 ilimizin tamamı ihracat parken, 78 ilimiz geçtiğimiz yıla göre ihracatını artırmayı başarmıştır. İhracat yapılan 75 fasıl ürün grubunda Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracat değerlerine ulaştık. En fazla ihracat artışı nereye biliyor musunuz? Amerika, Türkiye bunu da başardı. En önemli ticari ortak Avrupa Birliği’ne ihracatımız yüzde 33 oranında artarak 93,1 milyar dolara çıktı. Dahası, Avrupa Birliği’ne karşı net 7,7 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik. İhracatımızdaki artışın sadece belli bölgelere yoğunlaşmak yerine tüm dünyaya dengeli biçimde yayıldığını memnuniyetle görüyoruz sayenizde, bunu sizlerle beraber başardık.
Örneğin bu dönemde, şimdi ilginç bir rakam vereceğim, ihracatımız Güney Amerika’ya yüzde 86.6, -Güney Amerika nire, Türkiye nire- Avrupa Birliği dışı Avrupa ülkelerine yüzde 29, Yakın ve Ortadoğu ülkelerine yüzde 22.6, Kuzey Afrika Bölgesine -geçen gün burada biliyorsunuz büyük bir toplantı yaptık Afrika liderleriyle- yüzde 44.8 oranında artış göstermiştir.
Şimdi buralara gitmesen, hani diyorlar ya kara Afrika, evet, bunlar yaratılmışların en şereflisi, biz bunların hepsine gittik, gidiyoruz, gideceğiz. Nasıl burada futbol takımlarımızın nereyse yarısı Afrika’dansa, bu pazarlar da evvel Allah bizimle beraber geleceği olgunlaştırıyor, daha güzel olacak, hiç endişem yok.
İhracatımızı değer bazında en fazla artırdığımız ülkelere bakacak olursak, Amerika Birleşik Devletleri’ne yüzde 44,6 artışla 14,7 milyar dolara, Birleşik Arap Emirlikleri’ne yüzde 94,3 artışla 5,5 milyar dolara, Birleşik Krallık’a yüzde 22 artışla 13,7 milyar dolara ulaştık.
İhracatımızın değer bazında en çok arttığı sektörlere baktığımızda değerli arkadaşlar, bu sektörlerin içinde olanlar da var gerçi ama, ben burada yine de tekrar edeyim, demir-çelikte yüzde 70,9 oranında artışla 25,9 milyar doları, motorlu kara taşıtlarında yüzde 13,3 artışla 25 milyar doları, makinede yüzde 23,7 oranında artışla 20,8 milyar doları, hazır giyimde yüzde 22,2 oranında artışla 18,3 milyar doları yakaladık.
Bu rakamlarla Türkiye birçok sektörde dünya ticaretinde söz sahibi bir ülke haline gelmiştir. Miktar yanında katma değer olarak da artan ihracatımızın kilogram birim değeri ise yüzde 17 yükselişle 1,29 dolara çıkmıştır.
Ayrıca, Türk Lirası ile -şimdi burası da çok önemli, hep söylüyorum ya- ticaret gerçekleştirdiğimiz ülke sayısını her geçen gün daha yukarı taşıyoruz. Ne olur Türk Lirası deyip geçmeyin, bizim paramız çok önemli, bizim paramız çok önemli. İnşallah paramız belirleyici olacak hiç endişe etmeyin. 2021 yılı itibarıyla 205 ülke ve bölgeye ihracat işlemlerimizi milli paramız ile gerçekleştirdik. Türk Lirası ile yaptığımız dış ticaret hacmi 183 milyar liraya ulaşmıştır.
Kıymetli Dostlar,
Mal ticaretindeki güçlü performansın hizmet ticareti rakamlarımıza da müspet yansıdığını görüyoruz. Hizmet ihracatımızın bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 60 oranında artışla 53 milyar dolara ulaşmasını ve cari işlemler dengesine 23 milyar dolarlık olumlu katkı yapmasını bekliyoruz. Oluşturduğumuz yeni yapı ve güçlendirilmiş destek programlarıyla bu rakamı kısa sürede 100 milyar dolara çıkarmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda turizm ve lojistik dışındaki hizmet sektörlerinden yazılım, bilişim ve oyun sektörlerinde 10 milyar dolar, sağlık turizminde 5 milyar dolar, eğitim hizmetlerinde 3 milyar dolar, dizi film ve kültürel hizmetler sektöründe 2 milyar dolar ihracata kısa zamanda ulaşacak bir yol haritasını hayata geçirdik.
Ayrıca, ülkemiz sanayi altyapısının yeşil dönüşümünün tamamlanması da ihmal edilen bir başlık değil. Cari fazla veren bir ülke konumuna hızla ulaşmak için 2022 yılı ekonomik büyüme hedefimizi yüzde 5 olarak belirledik. Burada anlaştık değil mi? İsmail Efendi, ona göre. İhracatımızdaki güçlü performans sayesinde orta vadeli programın geçtiğimiz yılki hedefini zaten aşmıştık. Bu programda önümüzdeki sene için yaklaşık 231 milyar dolarlık ihracat belirlemiştik, gelecek yıl da bu rakamın üstüne çıkacağımıza ben inanıyorum. Bakan Bey, sen de inanıyor musun? Bütün buradaki zaten kardeşlerim de buna inandıktan sonra biz bunu aşarız. Onun için 2022 hedeflerimizi 250 milyar dolar olarak revize ediyoruz. Ülkemizin medarı iftiharı olan siz ihracatçılarımızın gelecek sene bize bu gururu da yaşatacağınıza ben yürekten inanıyorum. Siz bu hedef doğrultusunda ilerlerken Cumhurbaşkanı ve hükûmet olarak biz de sizin yanınızda olmayı sürdüreceğiz.
Eylül ayındaki son buluşmamızda İhracatı Geliştirme -az önce Başkan söyledi- Anonim Şirketinin müjdesini hatırlayın vermiştim. İhracatçılarımızın finansmana erişimini iyileştirmeyi ve teminat sorunlarını çözmeyi hedefleyen bu şirketi kısa sürede kurduk, bu çok önemli, faaliyete 1 Mart 2022 tarihinde geçecek olan şirketimizin şimdiden tüm ihracatçılarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Tabii bu arada inşallah finansman merkezimizi de harekete geçireceğiz. Öte yandan, 2022 yılı için ihracatımızı desteklemek üzere ayırdığımız bütçeyi de artırıyoruz.
Yazılım, bilişim, sağlık turizmi, eğitim, teknik müşavirlik, savunma, makine ve eczacılık başta olmak üzere katma değer oluşturan tüm sektörlerimize yönelik yeni destek programlarını devreye alıyoruz.
Hazırlıkları devam eden uzak ülkeler stratejisinin tanıtımını önümüzdeki günlerde yapacağız. İhracatımızın kesintisiz olarak sürdürülmesi için kara, deniz, hava ve demir yolu altyapılarımızı iyileştiriyor, yeni lojistik çözümler geliştiriyoruz. Dünyanın farklı bölgelerine daha etkili erişim imkânı sağlayan yurt dışı lojistik dağıtım ağları projemizi yakında sizlerle paylaşacağız.
Ülkemizi elektronik ihracatta da lider ülkeler arasına taşımak için yeni stratejiler tasarlıyoruz. Kolay ihracat platformumuz KOBİ’lerimiz ve bireysel girişimcilerimiz başta olmak üzere 35 binin üzerinde kayıtlı kullanıcısına yol gösteriyor. Bu uygulamayı yeni nesil ihracat modelleri kapsamında güncelleyerek etkinliğini artıracağız. Son 20 yıldır olduğu gibi bundan sonra da, ben şuna çok inanıyorum: Sizler çalıştıkça, ürettikçe, ihracat ettikçe bilin ki biz bunların hepsinde lider bazlı olarak çalışacak ve tüm imkânlarımızla sizlere destek olacağız. Ticaret diplomasinin saha neferleri olan siz ihracatçılarımızdan ülkeye ve millete dair hiçbir vizyonu olmayan felaket tellallarına kulak asmadan yolunuza devam etmenizi bekliyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak ben sizler güveniyorum, Rabbim yolumuzu ve bahtımızı açık etsin diyorum.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, 225 milyar 368 milyon dolarlık rekor ihracatımızın milletimize ve sizlere tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Türk ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştıran Türk İhracatçılar Meclisi’nin değerli üyelerine, kıymetli ihracatçılarımıza teşekkür ediyorum.
Ticaret Bakanlığımızı, Sayın Bakanı ve ekibini, ticaretimizin artması için fedakârca çalışan herkesi tebrik ediyor, sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin değerli üyelerine bu organizasyon için ortaya koydukları gayret sebebiyle de teşekkür ediyorum.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun, kalın sağlıcakla.