III. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi Açılış Oturumu’nda Yaptıkları Konuşma

18.12.2021

Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Felix Tshisekedi Tshilombo,

Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Sayın Musa Faki Mahamat,

Kıymetli Bakanlar Ve Heyet Başkanları,

Değerli Katılımcılar,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerin vasıtasıyla Mama Afrika’nın dört bir yanındaki kardeşlerime buradan sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin 3’ncüsü vesilesiyle sizleri Türkiye’de misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.

Medeniyetlerin beşiği tarih ve kültür şehri güzel İstanbul’umuza hepiniz hoş geldiniz. 2008’de yine İstanbul’da ve 2014’te Malabo’da gerçekleştirdiğimiz iki zirvenin ardından sizlerle yeniden bir araya gelmenin sevincini yaşıyoruz. Salgın şartlarına rağmen zirvemizin icrası için katkılarını esirgemeyen Afrika Birliği Komisyonu’na hassaten teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak kıtayı temsilen binlerce kilometre mesafe kat edip toplantımızı teşrifleriniz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Yapacağımız toplantı ve istişarelerin şimdiden ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Türk milleti olarak Afrika halklarıyla kökleri 9. yüzyıla uzanan güçlü beşeri bağlarımız bulunuyor. Kıtanın farklı şehirlerinde inşa edilen asırlık camiler, kütüphaneler, hanlar, limanlar aramızdaki kadim dostluğun nişanelerinden sadece bazılarıdır. Ortak tarihimizin izlerine Sudan'dan Libya’ya, Harar’dan Cape Town’a, Mogadişu’dan Timbuktu’ya kadar kıtanın her köşesinde rastlıyoruz.

Dönemin işgalcilerine karşı yürüttüğümüz İstiklal Harbimizin de özgürlük mücadelelerinde Afrikalı halklarına cesaret ve ilham verdiğini biliyoruz. Bu müşterek geçmişimize rağmen gerek ülkemizin, gerekse kıtanın içinde bulunduğu şartlar sebebiyle ilişkilerimizde bir dönem adeta bir Fetret Devri yaşadığımız gerçektir. Ancak bu dönemde bir Türkiye Afrika'ya ve Afrika halklarına asla sırtını dönmemiştir. Başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere kıtadaki özgürlük hareketlerini dönemin zorlu koşullarına rağmen güçlü bir şekilde desteklemiştir.

2005 senesini ülkemizde Afrika yılı ilan ederek, kıta ile ilişkilerimizde yeni bir sayfa açtık. Bir taraftan Afrikalı kardeşlerimizle yeniden kucaklaşırken, diğer taraftan da işbirliğimizi eşit ortaklık ve kazan-kazan temelinde ilerletmeye çalıştık. Kıtaya yönelik üstenci, nobran, buram buram oryantalizm kokan bakış açılarını daima reddettik. Afrika açılımıyla ivme kazanan işbirliğimizi 2008 yılında Afrika Birliği'nin stratejik ortağı olarak bütüncül bir yapıya kavuşturduk.

İki kez düzenlediğimiz Türkiye-Afrika Ortaklık Zirveleri ile ülkemizin ciddiyetini kıta ile münasebetlere verdiğimiz önemi açıkça ortaya koyduk. Allah'a hamdolsun ortak çabalarımız neticesinde Türkiye-Afrika ilişkilerini 16 yıl önce hayal dahi edilemeyecek seviyelere getirdik.

Bakınız burada ortak başarımızı göstermesi açısından bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. Kıtayla 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2020 yılında 25,3 milyar doları aştı. Bu senenin ilk 11 ayındaki ticaretimiz şimdiden 30 milyar doları yakaladı. Kıta çapındaki yatırlarımızın değeri ise 6 milyar dolara ulaştı. Türk firmaları yaklaşık 25 bin Afrikalı kardeşimize istihdam sağlıyor. Müteahhitlik şirketlerimiz Afrika genelinde toplam değeri 78 milyar dolara varan 1686 projeye imza attı. Afrika kökenli kardeşlerimizin ülkemizdeki yatırımları da giderek artıyor. Bavul ticareti ve esnaflıkta başlayan girişimler bugün istihdam sağlayan ülkemizin ihracatına katkıda bulunan firmalara dönüşüyor. Türkiye'deki Afrika diasporasının bu yatırımlarını biz de destekliyor teşvik ediyoruz.

Öte yandan 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe giren Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması’nı yakından takip ediyoruz. İkili ticaretimizi müşterek çabalarımızla önce 50 milyar dolara, ardından da 75 milyar dolara taşıyacağımıza inanıyorum. Sadece son 16 yılda kat ettiğimiz mesafeye baktığımızda aramızdaki gerçek potansiyelin bu hedeflerin bile fevkinde olduğu açıktır.

Kıymetli Dostlar,

Ticaret ve yatırımlarla beraber diğer alanlarda da işbirliğimizi ilerlettik. 2005 yılında 12 olan kıtadaki büyükelçilik sayımız 42'ye çıktı. Yine bu yıllarda Ankara'da sadece 10 Afrika ülkesinin büyükelçiliği varken, bugün bu sayı 37’ye yükseldi. Dünyadaki en büyük diplomatik temsilciliğimizi Somali'de açlık. Uluslararası kamuoyunun milyonlarca insanın dramına gözlerini kapattığı Somali’yi 2011 yılında eşimle beraber ziyaret ettim. Kendi insanımızda birlikte dünya kamuoyunun da dikkatini bu kardeş ülkedeki insani krize çekmeye çalıştım. O ziyaret sadece birileri tarafından çökmüş devlet olarak tarif edilen Somali'nin değil, Doğu Afrika'nın da kaderini değiştirdi. Gereken destek sağlandığında ve samimiyetle emek verildiğinde bir halkın küllerinden yeniden doğa bildiğini hep birlikte dünyaya gösterdik.

Afrika'daki trajedilere yönelik hassas tavrımızı, ebola salgını başta olmak üzere kıtayı etkileyen diğer insani krizlerde de sergiledik. Diplomatik misyonlarımızın yanı sıra TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı, Anadolu Ajansı, Türk Hava Yolları, Kızılay gibi kurumlarımızla kıta genelindeki varlığımızı daha da yaygınlaştırdık. Eski kolonyal alışkanlıkların yeni modellerle sürdürülmeye çalışıldığı günümüzde biz birlikte kazanmanın, birlikte kalkınmanın, birlikte gelişmenin, birlikte kol kola geleceğe yürümenin gayretindeyiz. Bu süreçte özellikle kadınlara, gençlere ve çocuklara ulaşmaya özel önem atfediyoruz. Türkiye burslarımızdan yararlanan Afrikalı öğrencilerin sayısı 14 bini aştı. Ziyaret ettiğimiz ülkeler de zaman zaman Türkiye mezunu bu kardeşlerimizle karşılaşıyor ve onların başarılarından gurur duyuyoruz.

Bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları kıtayı dünyaya bağlayan uluslararası havayolu şirketlerinden biri haline geldi. Koronavirüs salgınına yol açtığı sıkıntıların da aşılmasıyla birlikte inşallah önümüzdeki dönemde sefer sayısının artacağına inanıyorum. Somali'deki Recep Tayyip Erdoğan Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Sudan'daki Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Nijer’deki Nijer Türkiye Dostluk Hastanesi Afrikalı kardeşlerimize şifa kapısı olmayı sürdürüyor.

Şimdiye kadar dünya genelinde 5,5 milyona yakın insanın hayatına mal olan koronavirüs salgını döneminde de Afrikalı dostlarımızı yalnız bırakmadık. Gelişmiş ülkelerin tamamen içlerine kapandı bu zor günlerde, biz tıbbi yardımlarda dünyada ikinci sıraya yerleştik. Aralarında 44 Afrika ülkesinin de yer aldığı toplam 160 devlet ve 12 uluslararası kuruluşa katkıda bulunduk. Kovid-19 aşısına erişimde yaşanan küresel adaletsizliğin ve Afrika'nın mağduriyetinin farkındayız. Afrika nüfusunun yalnızca yüzde 6'sına kovid-19 aşısı tatbik edilebilmesi insanlık adına yüz kızartıcıdır. Bu sorunun çözümüne katkı sağlamak amacıyla imkânlarımız nispetinde önünüzdeki dönemde 15 milyon doz aşıyı paylaşmayı planlıyoruz. Yerli ve milli aşımız Türkovac için acil kullanım onayına kısa bir süre önce başvurduk. Süreç tamamlanınca aşımızı milletimiz ve Afrikalı kardeşlerimizle beraber tüm insanlığın hizmetine sunacağız.

Kıymetli Misafirler,

Afrika Kıtası'na ilk ziyaretimi Başbakanlık görevini üstlendikten yaklaşık bir yıl sonra 2004 senesinde yaptım. Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla şimdiye kadar toplam 30 Afrika ülkesine 50 ziyaret gerçekleştirdim. Bunların kahir ekseriyeti ülkemizin bu düzeyde yapılan ilk ziyaretlerdi. Aynı şekilde kıtanın dört bir yanından dost devlet ve hükümet başkanlarını ülkemizde ağırlamanın sevincini yaşadık.

Hemen her sene yurtdışı ziyaret programıma birkaç ülkeyi kapsayan bir Afrika seyahati eklemeye bilhassa özen gösteriyorum. Afrika Kıtasına her gidişimde 2004 yılında yaptığım ilk ziyaret kadar heyecan duyuyor, mutlu oluyorum. Çünkü bu ziyaretlerde her türlü zorluğa rağmen yılmadan çalışan, ter döken, hayata umutla sarılan mütevekkil insanlar gördüm. Başının üstünde adeta tüm dünyanın ağırlığını taşıyan vefakar emekçi kadınlar gördüm. Şafağın ışıkları ile beraber çıplak ayaklarıyla yollara koyulan gözleri pırıl pırıl Afrikalı çocuklar gördüm. Ak düşmüş saçlarında yıllarca binlerce yıllık Afrika bilgeliğini temsil eden yaşlılar, piri faniler gördüm. Gece-gündüz demeden ülkesi ve milletinin refahı için gayret gösteren siyasetçiler, basiretli devlet adamları gördüm. Yarınların bu günden çok daha iyi olacağı inancıyla mücadele eden, ülkeleri için hayal kuran gençler gördüm.

Mama Afrika'nın kadim birikimini, kültürünü, zenginliğini eserleriyle tüm dünyaya aktaran sanatçılar, yazarlar, şairler gördüm. Kendi ihtiyaç duysa bile, ekmeğini komşusuyla paylaşmaktan çekinmeyen müşfik kalpler gördüm. Yoksulluğu, kıtlığı, yıkımı, gözyaşını, acıyı gördüğüm gibi, umudu, asaleti, cesareti, merhameti, diğerkâmlığı, kardeşliği, yardımlaşmayı, paylaşmayı da gördüm. Afrikalı kardeşlerimizin gayreti, mücadelesi ve azmi karşısında daima büyük bir saygı gördüm.

Kıymetli Dostlar,

Afrika'nın Madibası Nelson Mandela, büyük bir tepeyi aştığında insanın bulacağı şey, daha aşılacak çok tepelerin olduğudur, diyor. Bizler de ilişkilerimizi geliştirme yolculuğumuzda ekonomiden ticarete, sağlıktan yatırımlara kadar birçok zorluğun üstesinden geldik. Tarihimizin en büyük başarılarını elde etmemize rağmen bulunduğumuz konumla asla yetinmedik. Ortak tarihimizden ve aramızdaki sağlam dostluklardan güç alarak hep daha iyiye, daha güzele, daha yükseğe ulaşmanın mücadelesini verdik.

Elbette 16 yıl öncesine göre gerek Afrika Birliği, gerekse kıta ülkeleri ile ilişkilerimizin geldiği seviyeyi önemsiyoruz. Sadece 2005 senesi ile bugünkü rakamları karşılaştırmak bile 16 yıl gibi kısa sürede ne kadar büyük başarılara imza attığımızın delilidir. Ancak biz çok daha büyük hedeflerin, daha ulvi gayelerin peşindeyiz. Biz artık tepeleri değil, Kilimanjaro gibi dağları aşmayı istiyoruz. Dünya beşten büyüktür bayrağı altına yürüttüğümüz mücadeleyi sadece kendimiz için değil, Afrikalı kardeşlerimiz içinde veriyoruz.

Son birkaç yılda yaşadıklarımız tüm insanlığın kaderini Güvenlik Konseyi üyesi 5 ülkenin insafına bırakmanın yanlışlığını göstermiştir. 1,3 milyar insanın yaşadığı Afrika Kıtasının Güvenlik Konseyi'nde söz ve karar hakkının olmaması çok büyük bir adaletsizliktir. Afrika'nın Güvenlik Konseyi'nde hak ettiği şekilde temsil edilebilmesi için güç birliği yapmamız gerektiğine inanıyorum. Mevcut statükodan nemalananlar bizim çabalarımızdan rahatsız olsa da, evlatlarımızın geleceği için biz bu mücadeleyi vermekte kararlıyız.

 Bugün üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz zirve Türkiye'nin Afrika Kıtası'na ve kıtanın meselesine yönelik ilgisinin geçici olmadığını ortaya koymuştur. Aynı şekilde bu zirvelerle Afrikalı kardeşlerimizin de ülkemizle işbirliğine verdikleri önemi müşahede etme imkânı bulduk. Artık birbirimizi daha yakından tanıyor, samimiyetimizi biliyor, ülkelerimiz arasında çok ciddi bir işbirliği potansiyelinin var olduğunu görüyoruz. Bundan sonra öncelikli hedefimiz ilişkilerimizin kurumsallaştırılması, derinleştirilmesi ve çeşitlendirilmesi olmalıdır.

Türkiye olarak bu kapsamda bölgesel örgütlerle işbirliğimizi güçlendirmeyi arzu ediyoruz. Ülkemizin kıta genelindeki diplomatik misyon ve temsilcilik sayısının artması için çalışmalarımızı hızlandıracağız. Afrika ülkelerinin ülkemizdeki temsilcilik sayılarının da yükselmesi için teşviklerimizi devam ettireceğiz. Afrika tarihinin, kültürünün, edebiyatının, siyasetinin, ekonomisinin ülkemizde daha iyi anlaşılması için farklı projeleri devreye alacağız. Sağlıktan savunmaya, enerjiden tarım ve teknolojiye uzanan geniş bir yelpazede işbirliğimizin kökleşmesi için gayret göstereceğiz. Yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülke olarak Afrikalı kardeşlerimizin karşılaştığı güvenlik sınamalarını gayet iyi biliyoruz. Boko Haram, Eş-Şebab, DEAŞ gibi örgütler sadece birkaç ülkenin sorunu değildir, hepimizin ortak düşmanıdır. Bizim nazarımızda FETÖ ve PKK ile masum Afrikalıların canına kasteden bu terör örgütleri arasında hiçbir ayrım yoktur.

Türkiye'nin ileri teknolojiye sahip savunma sanayi ürünlerini ve terörle mücadelede edindiği tecrübeleri Afrikalı dostlarımızın istifadelerine sunmaya hazırız. Bu vesileyle FETÖ ile mücadele bize destek veren, bu teröristlerin faaliyetlerini yasaklayan, örgütle iltisaklı sözde eğitim kurumlarının Maarif Vakfımıza devreden ve kapatan tüm dostlarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.

Değerli Misafirler,

Bir Afrika atasözünde, bugün yaptığımız her şey tarihe kazanır denilmektedir. İnşallah biz de bugün yapacağımız işler ve alacağımız kararlarla Türkiye-Afrika ilişkilerinin geleceğine damga vuracağız. Nitekim bu doğrultuda zirve öncesinde yoğun bir çalışma yapıldı, üst düzeyli memurlarımız bugün onayımıza sunulan belgeleri müzakere etti. Dışişleri Bakanlarımız da metinlere son şeklini dün verdi. Kendilerine mesailerinden ve emeklerinden ötürü teşekkür ediyorum. Bizlere de bildiri, eylem planı ve ortak uygulama raporu belgelerini onaylayıp, ilişkilerimizde yeni bir merhaleyi kapı açmak düşüyor. Bu kapıyı açarak aydınlık bir geleceğe adım atacağımıza inanıyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken 11-13 Mart 2022 tarihlerinde yapılacak 2. Antalya Diploması Forumu’nda sizlerle yeniden bir araya gelmeyi ümit ediyorum.

Zirvemizin başarıyla sonuçlanacağı inancıyla Türkiye-Afrika ortaklığının geleceği için en iyi dilek ve temennilerimi sunuyorum. Zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen ve zirvemize katılan herkese teşekkür ediyorum. Sizleri bir kez daha saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.