Afrikalı Gençlerle Söyleşi Programı’nda Yaptıkları Konuşma

16.12.2021

Sevgili Gençler,

Sizlerle Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesinde bir araya gelmekten duyduğum mutluluğu özellikle ifade etmek istiyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletin evinde buluşmanın vermiş olduğu bahtiyarlığı özellikle ifade etmek istiyorum. Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi vesilesiyle sizlerle bir araya gelmekten özellikle duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.

Yarın ve Cumartesi İstanbul’umuzda Afrika ülkeleri liderleriyle bir araya geleceğiz ve büyük bir zirveyi gerçekleştireceğiz ve bu zirvede yarın ve Cumartesi liderlerle ikili görüşmelerim olacak. Ve bu ikili görüşmelerin dışında da soru-cevap ve ülkelerimizin arasındaki ikili ilişkileri şöyle gözden geçirme fırsatını da bulacağız.

Tabii Afrika Kıtası ile kötü 10. yüzyıla uzanan derin ilişkilerimiz bulunuyor. Bu münasebetleri özellikle Cuma ve Cumartesi günleri yapacağımız değerlendirmelerle daha ileriye taşıyacağız.

Afrikalı kardeşlerimiz milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahiptir. Biz de göreve geldiğimiz 2002 yılından itibaren Afrika ile dostluğumuzun ve iş birliğimizin gelişmesine özel önem verdik. Başbakanlık görevim dahil bugüne kadar 30 Afrika ülkesini toplamda 50 defa ziyaret ettim. Çoğu ilk kez olmak üzere kıta genelinden pek çok devlet ve hükümet başkanını da ülkemizde ağırladık. Sadece bu yıl kovid-19 salgınına rağmen Sahra Altı Afrika’dan 38 üst düzey heyeti Türkiye’de misafir ettik. Aramızdaki mesafeye rağmen Afrika ülkelerini yakın birer komşumuz, daimi dostlarımız olarak addediyoruz. Afrika’nın meselelerine ilişkin olarak kıtadaki ortaklarımızla aynı vizyonu, aynı hassasiyeti paylaşıyoruz.

Dillerimizin, ırklarımızın, renklerimizin farklı olması bizim için ne bir utanç, ne de bir üstünlük vesilesidir. Bilakis bunların tamamı, Allah’ın biz kullarına bahşettiği bir zenginlik, bir lütuf ve ikramdır. Bu anlayışla tüm çalışmalarımızı insan onuruna yaraşır, sürdürülebilir, adaletli bir kalkınma hedefi doğrultusunda yürütüyoruz. Kimseyi ayırmadan, kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi dışlamadan Afrika halklarıyla dayanışmamızı artırıyoruz.

Ekonomik ilişkilerimizi eşit ortaklık temelinde kazan-kazan anlayışı üzerine inşa ediyoruz. Türk firmaları Afrika genelinde toplam değeri yaklaşık 70 milyar doları geçen 1150’den fazla proje üstleniyor. Kıta çapındaki yatırımlarımızın değeri 6 milyar doları aşıyor. On binlerce Afrikalı kardeşimiz bu şirketlerimizde istihdam ediliyor. Birlikte kazanmanın bereketine inanan bir millet olarak inşallah bundan sonra da ilişkilerimizi bu eksende ilerletmeyi sürdüreceğiz.

Sevgili Gençler,

Tüm bunları yaparken temel amacımız; siz gençlere daha adil, daha huzurlu, daha müreffeh bir dünya bırakmaktır. Çünkü sizler hem bizim, hem de geldiğiniz ülkelerin istikbalisiniz, umudusunuz. Geleceğimizi sağlıklı bir zeminde inşa etmek için nitelikli, vizyoner, erdem ve vicdan sahibi gençlere ihtiyacımızın olduğunu biliyoruz. Bu amaçla gerek ülkemiz içinde, gerekse yurt dışında birçok projeyi hayata geçirdik. Geçmişte farklı kurumların farklı statülerde verdiği bursları 2012 yılından itibaren Türkiye Bursları adı altında yeniden düzenledik. Kısa sürede büyük başarı kaydeden bu projeyle eskiden 5-6 ülkeyle sınırlı kalan çalışmaları hamdolsun bugün 180’i aşkın ülkeye teşmil ettik. Devletimizin verdiği burslar sayesinde mezun olmuş ve bugün ülkesine bakan siyasetçi, iş adamı, akademisyen, bürokrat olarak hizmet eden 70 bini aşkın mezunumuz var. Türkiye burslarından 14 binden fazla Afrikalı kardeşimiz faydalandı. Ziyaret ettiğimiz ülkelerde zaman zaman bu kardeşlerimizle karşılaşıyor ve onların başarılarından gerçekten ben de gurur duyuyorum. Türkiye burslarının yanı sıra Türkiye Maarif Vakfımız da Afrika’nın geleceğine katkı maksadıyla eğitim hizmetlerini başarıyla sürdürüyor. TİKA ve Yunus Emre Enstitümüz de kendi alanlarında başarılı projelere imza atıyor. Gerek burslu olarak, gerekse kendi imkânlarıyla Türkiye’de eğitim alan siz gençlerimizi milletimizin gönül elçileri kabul ediyoruz. Kendi evlatlarımızın geleceği konusunda ne hissediyorsak, onların üzerine nasıl titriyorsak, emin olun sizler için de aynı duyguları taşıyoruz.

Türkiye’yi ikinci vatanınız olarak kabul etmenizi sizlerden özellikle rica ediyorum. Ülkelerinize döndüğünüzde her biriniz Türkiye’nin ve Türk milletinin fahri temsilcileri olarak inşallah bizleri temsil edeceksiniz. Biz de hem buradaki eğitim sürecinizde, hem de mezuniyetiniz sonrasında ilgili kurumlarımızla sizlere yardımcı olmayı sürdüreceğiz.

Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sizlerle beraber olmaktan duyduğum bahtiyarlığı tekrar ifade etmek istiyorum ve şimdi de sözü sizlere bırakıyorum. Evet, söz sizde.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle katılımınızla bizlere şeref verdiğiniz için çok müteşekkiriz. Ben size soru sormayacağım, büyük şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şiirini sizlere okumak istiyorum. Benim ismim Ömer Yahya Çatlim, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler Bölümü yüksek lisans öğrencisiyim. Aynı zamanda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin Afrika çalışmalarında araştırmacıyım.

Şimdi şiirimi huzurunuzda okumak istiyorum:

“Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem

Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!

Boğamasam da hiç olmazsa yanımdan kovarım

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam

Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum

Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum

Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!

Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.”

Teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Maşallah, benden iyi okuyorsun bu şiiri ya. Ben bu şiirle birincilik almıştım. Okul ne zaman bitiyor?

BİR GENÇ- Seneye inşallah.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İnşallah.

BİR GENÇ- Öncelikle bize şeref verdiğiniz için teşekkür ederim, benim adım Amadu Dogula, Mali Cumhuriyeti vatandaşıyım. 2006 yılında Sakarya’da yüksek lisansı tamamladım. Şu anda Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktorama devam ediyorum. Aynı zamanda tez danışmanı ve Türkiye Dakar Büyükelçisi Ahmet Kavas’ın ve Deniz Feneri’nin kurduğu AKEM Afrika Koordinasyon ve Eğitim Merkezi’nde araştırmalarıma devam ediyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hangi ülke?

BİR GENÇ- Mali. Şöyle bir soru sormak istiyorum: Bir devletin bağımsızlığı o devletin ekonomik bağımsızlığına bağlıdır. Siz Türkiye Cumhurbaşkanı olarak yıllardır Türkiye’nin kaderini değiştirecek bir ekonomik kurtuluş savaşı veriyorsunuz. Bugünlerde de çok ciddi kur baskılarına rağmen bu ekonomik kurtuluş savaşında da alternatifler vermeye devam ediyorsunuz. Şimdi çok az kişi anlıyor olabilir, fakat bu Türkiye’nin ekonomik bağımsızlık savaşıdır, bu Türkiye’nin davasıdır, bu ümmetin davasıdır diye düşünüyorum. Bu kapsamda Afrika ortaklarınıza bu ekonomik kurtuluş savaşı mücadelesinin önemini açıklar mısınız ve öneride bulunabilir misiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok teşekkür ediyorum. Gerçekten bu ekonomik Kurtuluş Savaşı mücadelemizi başarılı bir şekilde sürdürüyoruz. Fakat Türkiye’de iktidarla muhalefetin arasındaki ilişkilere baktığımız zaman, iktidarın başarılı olması diye bir anlayış hiçbir zaman muhalefette olmaz. Ne kadar başarılı olursanız olun, onlar her zaman sizi başarısız göstermenin gayreti içerisinde olurlar. Bakın bugün biz asgari ücret açıklaması yaptık ve bu asgari ücret açıklaması son 50 yılın en önemli asgari ücrette bir artışın, yüzde 50 gibi bir artışın olduğu bir açıklamadır. Ayrıca, gelir vergisi, damga, bunlar da asgari ücretten alınmış, soyutlanmıştır. Fakat halkımız bunu anlıyor ve bugün açıkladığımız bu 4.250 lirayla halkımız inanıyorum ki iktidarın ne denli halkının yanında olduğunu böylece görmüş oldu, görmüş olacak.

Tabii bir diğer bugün açıklanan karar daha var, o da nedir? O da, faizin özellikle 100 baz puan tekrar düşürülmüş olmasıdır. Tabii muhalefet ve malum çevreler bizim faizdeki bu tür kararlılığımızı asla kabullenemiyorlar. Ama ben de Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak faize karşı olduğumu bu göreve geldiğimden beri hep söyledim. Niçin? Çünkü faiz zengini daha zengin yapar, fakiri daha fakir yapar. Eninde sonunda biz bu enflasyonu göreve geldiğimde nasıl düşürdüysek, ta 4 puana kadar indirdik, yine indireceğiz, yine düşüreceğiz. Ama ben vatandaşımı, halkımı faize ezdirmeyeceğim.

Bakın bugün Amerika enflasyonda çok ciddi bir sıkıntının içinde, Avrupa aynı şekilde çok ciddi bir sıkıntının içinde. Ama Türkiye’de de faizciler ne yazık ki bu işi hala savunmanın gayreti içerisinde. Ben de diyorum ki; biz kararlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz ve milletimizi, vatandaşımızı faize ezdirmeyeceğiz ve inşallah en kısa zamanda da enflasyon aşağıya inmeye başlayacak. Çünkü faiz sebep, enflasyon neticedir; bu da benim tezimdir.

Sağ olun.

BİR GENÇ- Çok teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanım. İsmim Faruk, Togo uyruklu olarak İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Siyaset Bilim ve Uluslararası İlişkiler yüksek lisansımı yapıyorum.

Benim sorum, aslında sizin yazdığınız kitapla ilgili, o yüzden öncelikle kaleminize sağlık. Çok keyifle okuduğumuz bu elimdeki kitabınız, içindeki anlatılanlar, biz hani Afrikalı olarak bunun ne kadar çok önemli ya da doğru olduğunu biliyor, anlıyoruz ve bu anlatılanların başka bir yerde yazılmamış olması bizim için gerçekten çok faydalı bir kitap olduğunu da özellikle ifade etmek istiyorum. Bu kitabınızda mesela kirli siyaset, hani uluslararası siyasetin içindeki kirli siyaset, hesaplar, ikiyüzlülük, samimiyetsizlik ve çifte standartlık gibi çok ama çok önemli konulardan bahsetmişsiniz Cumhurbaşkanım. Ve gerçekten bunlar gibi tutumların sonucunda ne yazık ki kendi çıkarları uğruna adaletsizliğe karşı vurdumduymaz haline gelmesiyle beraber yüz kızartıcı hadiseler sıradan haline gelmiş bir dünyayı gerçekten biz görüyoruz: Oysa ki bunu kitabınızın 25. sayfasında çok güzel bir şekilde anlatmışsınız. Ve şimdi … çok sayıda sempatizan bulduğu dünyamızdaki bu düzen insanlığa yakıştırılmamasındaki bizim sorumluluğumuzu kabul ediyoruz, zaten anlıyoruz da, o yüzden hani kabul ediyoruz. Yani şimdi mesela kirli siyasetin karşısında hareketsiz olmaktansa BM’nin toplantılarında hep dile getirdiğiniz gibi biz de BM’ye gerektiği yerde tabii ki o zaman BM ne işe yarar gibi sorular sorabilmek istiyoruz. Çünkü kitabınızın 88. sayfasında yazdığınız gibi, merhametini yitirmiş bir dönemde bizler merhametin temsilcisi ve vicdanların sesi olmak istiyoruz. Fakat bu sistemin, yani uluslararası sistemin ne kadar, onun çalışma prensibini bildiğimiz açıdan bunun çok zor, hatta çok tehlikeli olduğunu biliyoruz. Ama bunu yapmak istiyoruz yani risklere rağmen, bunca risklere rağmen.

O yüzden Cumhurbaşkanım, size sormak istiyorum; böyle bir sistemde başarılı olabilmek için ne yapmamız gerekiyor? Yani siz bir dünya lideri olarak bu konu hakkındaki tavsiyeleriniz nedir? Mesela sizin gibi hani çok başarılı insan olamaz, çünkü hakikaten bilemiyorum yani, ama yine de diyorum, sizin gibi başarılı büyük devlet adamı, bir Cumhurbaşkanı nasıl olunur? Türkiye’de eğitimimi tamamladıktan sonra ülkemize dönünce ne yapmamızı öneriyorsunuz?

Teşekkür ederim, çok sağ olun.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle gerçekten küresel bir soru yönelttiniz. Ve bu küresel soruda da üzerinde durmamız gereken en önemli konu, sizler ülkelerinize döndüğünüzde isterim ki oralarda herhalde siyasete soyunursunuz, değil mi? Ve siyasete soyunduğunuz andan itibaren de orada bir şeyi hedefe koyacaksınız. Nedir o? Birleşmiş Milletler’de alınacak kararlarda, işte bunun adı ne? Daha adil bir dünya mümkün, değil mi? Şu andaki dünya adil mi? Hayır. Şu andaki dünyada zulüm var. Hele hele Afrika zulmün en yoğun işlendiği yer. Sizin ülkelerinizin, Afrika fakir değil, Afrika zengin, ama bütün yeraltı zenginliklerini –açık açık söyleyeceğim- bakıyorsunuz Avrupa ülkelerinden geliyorlar ve oralardan bütün fosforları, altınları, bütün mücevherleri oralardan alıp kendi ülkelerine götürüyorlar. Size bırakıyorlar mı? Hayır, size bir şey bıraktıkları yok. Ve yıllar yıla zengin Afrikalıyı maalesef fakirliğe mahkûm ediyorlar.

Şimdi ben Afrika ülkelerine gittiğimde tabii orada liderlerle görüşüyorum, eşimle beraber eşleriyle görüşüyoruz, tabii onlar da bize nelerin oralarda yapıldıklarını anlatıyorlar, oraların nasıl hakikaten soyulduğunu anlatıyorlar. Biz onları bizzat kendilerinden dinleyince de vah vah vah diyoruz. Bunlar demek ki bu insanları bu şekilde soydular soğana çevirdiler, ondan sonra da dünyada saltanat sürüyorlar.

Peki, şimdi bunu aslına kim çevirecek? Siz çevireceksiniz. Döneceksiniz, döndükten sonra da biz yılların hesabını sormak için okuduk, geldik, şimdi de bu hesabı soracağız diyeceksiniz, demeniz lazım, bu sizin hakkınız. Sizin varlıklarınızı soydular. Ve Türkiye olarak şu anda Birleşmiş Milletler’de, benim yine bir kitabım daha var, o kitabın da “Dünya Beşten Büyüktür” fakat bunu ben Afrikalı kardeşlerime anlatamıyorum, dünya diyorum beşten büyüktür, bunu beraber halletmemiz lazım. Niye? Birleşmiş Milletler’de 5 tane daimi üye var, 15 tane de biliyorsunuz geçici üyeler var. Peki, bu 5 tane daimi üye ne derse onların dediği oluyor mu? Oluyor. İki dudağının arasında. Peki, o 15 tane geçici üyenin orada herhangi bir hükmü var mı? Yok. Onları da aldatıyorlar, getiriyorlar bak işte geçici üyeler de var. Ama 5 tane daimi üye, Amerika, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa; bu 5 tanede her şey bitiyor, onlar ne derse o. Tamam da yani şimdi artık dünyada İkinci Dünya Savaşı sonrasının şartları yok, dünya değişti. Hadi şimdi sizi bir değiştirelim, artık yeni yeni ülkeler buraya gelsin, katılsın. Şimdi bu mamayı sizinle paylaşırlar mı? Paylaşmazlar, her şey onların artık, aldılar ya. Bakın ne Almanya’yı sokuyorlar, ne Japonya’yı sokuyorlar, ne Türkiye olarak bizi sokuyorlar, sokmazlar. Ama ben diyorum ki; buradaki bütün benim genç kardeşlerim ülkelerine döndükten sonra biz artık geçici üye değil biz de daimi üye olmalıyız diye bunun mücadelesini vermeleri lazım. Eğer vermezseniz daha bunlar çok Afrika ülkelerine gelip soyarlar soğana çevirirler.

Şimdi diyeceksiniz ki Erdoğan amma da konuşuyor ya, Erdoğan’ın dediklerini bu 5 tane daimi üye asla kabul etmez. Eder veya etmez, biz üzerimize düşeni yapalım, onlar etmesin. Göreve geldiğimizde Türkiye dünyada nerelerdeydi, ama şimdi Türkiye 20 ülkeden bir tanesi oldu ve daha iyi olacağız, daha iyi olacağız. Ama çalışırsak olacağız, yılmadan usanmadan olacağız. İşte göreve geldik, göreve geldiğimizde Türkiye’deki bizim mevcut havalimanlarımızın sayısı 25’ti, ama şimdi 56 tane havalimanımız var. Okullarımızın sayısı 6 bin 100’dü, ama şimdi Türkiye genelinde bizim hamdolsun 28 bini aşkın şu anda yolumuz var kilometre olarak, yanlış söyledim, 28 bin kilometre yolumuz var. Ve buralara yine durup dururken gelmedik, çalışarak geldik. Ve hızlı tren bizde yoktu, şimdi hızlı trenimiz var. Bütün bunlarla beraber İstanbul’da eğer Boğazın altından Marmaray geçiyorsa bu bizimle oldu, Avrasya Tüneli geçiyorsa bu bizimle oldu. Üçüncü Yavuz Sultan Selim Köprüsü bizimle oldu. Osman Gazi Köprüsü yine bizimle oldu. İstanbul-İzmir arası 7,5 saat iken şimdi 3 saat 15 dakikaya indirdik, bizimle oldu. Yaparsan olur, çalışırsan olur. Çalıştık, oldu ve çalışmaya devam edeceğiz. Afrika da aynı şekilde çalışacak ve Türkiye-Afrika iş birliğini, dayanışmasını inşallah zafere kadar taşıyacağız. Buyurun.

BİR GENÇ- Merhaba Sayın Cumhurbaşkanım. Aslında benim sorum değil de ben hikâyemi size anlatmak istiyorum. Benim adım Melel Turkü Eker, yaklaşık 4 yıldır Türkiye’deyim, Tunusluyum. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği okudum. Benim soyadım Türkü, çünkü biz Türk kökenli bir aileyiz, dedelerim Osmanlı zamanında Türkiye’den gelmişler ve Tunus’a yerleşmişler. Çocukluğumuzdan beri hep bunu bize anlatmışlar ve ben Türkiye sevdalısı olarak büyüdüm. 2013’ten beri ailecek hep sizin videolarınızı Arapça altyazı olarak izliyorduk. Ve ben samimiyetinizden ve konuşmalarınızdan çok etkileniyordum: O yüzden ben belki bir gün sizinle görüşürüm hayaliyle Türkçe öğrenmeye karar verdim ve evde öğrenmeye başladım tek başıma. Ondan sonra üniversitede Türkçeyi seçmeli ders olarak almak istedim, fakat hocalar yeterli öğrenci sayısı olmadığı için sınıf açamıyoruz dediler. O anda biz Türkçe Kulübü kurduk Türkçeyi ve Türkiye’yi tanıtmak amacıyla 6 tane arkadaşla, bugün yaklaşık 2 bin sayısında öğrenci var Türkçe öğrenen Tunus’ta.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Maşallah.

BİR GENÇ- Ve o anda Öğretmenler Günü’nde hocam sizinle buluşmuş ve ben size mektup gönderdim.

Darbe gecesinde ailece biz gece boyu hiç uyumayıp size dua ettik ve çok şükür Allah Müslümanların duasını kabul etti ve Türkiye’nin zaferi bizim zaferimiz oldu ve biz buna çok sevindik.  Bazen hocalar Türkiye hakkında veya sizin hakkınızda yanlış şeyler anlatıyorlardı okulda, ama benim olduğum yerde asla bunlara müsaade etmiyordum ve hep savunuyordum.

2017’de TOBB, YTB ve İnsan Vakfı paydaşları olan Uluslararası Staj Programı kapsamında ilk stajyer olarak Türkiye’ye geldim ve 2 ay kaldım. Ama maalesef bu iki ayda hiç sizinle görüşemedim. O anda anladım ki sizinle görüşebilmek için daha uzun kalmam lazımdı ve FSM Üniversitesi’ne yatay geçiş yaptım. 2020’de evlendim, Türk vatandaşı olan eşimle Mehmet Eker’le, kendisi burada bugün. Şu an biz 4 kardeşiz ve ben en büyüğüyüm, hepsi Türkiye’de okuyor şu an.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Maşallah.

BİR GENÇ- Bugün hayallerim gerçekten gerçek oldu, çok mutluyum. Sizin de dediğiniz gibi, hayaldi, gerçek oldu.

Çok teşekkür ederim, saygılarımla. 

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Beyefendi nereli?

MEHMET EKER- Niğdeliyim Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayırlı olsun.

BİR GENÇ- Teşekkür ederiz.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanımız, bu şerefi bize verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Efendim, ismim Ahmet Selmadullah, milyonlarca şairin ülkesi Moritanya’dan geliyorum. Ben Ankara Üniversitesi’nden mezun oldum, yüksek lisans yaptım orada. Şimdi de Marmara Üniversitesi’nde doktorama devam ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız, Moritanya halkı gönlünden kopan birkaç sözü benimle yolladılar, müsaadenizle o sözleri sizinle paylaşmak istiyorum:

Şanı yücelerin içerisinde yekleşti. Allah’ın yüce dininin budaklanmasında en büyük destekçi. Allah’ın yüce dininin dallanıp budaklanmasında en büyük destekçi. Geçmişte kaybettiğimiz ihtişamı İslam âlemine geri kazandırdı. İslam âleminin bayrağı tekrar nazlı nazlı dalgalanıp tüm dünyanın gözleri bu galibiyete çevirdi. İnsanları yersiz, yurtsuz edip mezarların durmasıyla Afrika halkının rüyaları toprağa diri diri gömüldü. Recep Tayyip Erdoğan eşsiz şahsiyetiyle şimdi ve dün de kurulan pusuları kendileri çevirdi. Aziz kalemiz ve karanlıkları aydınlatan ışık Moritanya’nın milyonlarca şahidi sizi içtenlikle selamlar. Saygılarımla.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, bizlerle buluşmak üzere buraya geldiğiniz için teşekkür ederim. Aslında benim sormak istediğim soru yok, ama sizlerle bir atasözü paylaşmak istiyorum. Ben Abdulkadir Tegenarin, Çad Cumhuriyeti’nden geliyorum. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümü öğrencisiyim.

Afrika’nın kalbi olan Çad’dan Türkiye’nin kalbi olan Ankara’ya, siyasetin kalbi olan Ankara’ya gelip siyaset bilimi okumanın ne kadar büyük bir şans olduğunu bilir misiniz? Özellikle Afrika çalışmaları için bir merkezi olan bir üniversitede araştırmacı olmak. Afrika’da yaşananları gönüldaşlarımız ve kader ortağımız olarak gören Sayın Cumhurbaşkanımız bizlere bambaşka bir bakış açısı kazandırarak daha adil bir dünyanın ütopik olmadığını göstermiştir. Nitekim büyük olmanın yegâne ölçüsü bu değil midir? Tecrübeler ve yaşanmışlıklar. Ülkemde bununla ilgili meşhur bir atasözü vardır: Büyüğün oturarak gördüğü şeyi küçük ayakta bile göremez. Büyüklük bir vizyondur. Biz de bu vizyonla önce kendi ülkelerimiz için, sonra da daha adil bir dünya için biz varız diyoruz. Saygılarımla.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanı bize söz verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Ben de bir atasözü paylaşmak istiyorum. Adım Teya Fakoni, Ankara Hacı Bayram Üniversitesi İktisat Bölümü’nde öğrenciyim. Nereden geldiğimi size ilginç bir şekilde anlatayım. Ben genellikle meraklı Türklerin biz Afrikalılara sorduğu üçüncü sorunun cevabıyım. Şöyle ki: Otobüste veya dolmuşta yanımıza bir Türk oturduğunda otomatik tüfek gibi soruları sıralıyorlar. Hey oğlum, adın ne? Afrikalı mısın? Futbolcu Didier Drogba’yı tanıyor musun? Afrika’dan nasıl geldin? Türkiye’yi seviyor musun? Niye Türkiye’ye geldin? Müslüman mısın? Evli misin? Bekâr mısın? İlginç, ama daha neler neler saymakla bitmez. İşte ben Drogba’nın ülkesi Fildişi Sahili’nden geliyorum diyorum. Hemen anlaşıyoruz, kanka diyorlar. İşte siz Türklerle biz Afrikalıları bu kadar yakınlaştıran şey; sizin de, bizim de sıcakkanlı olmamız ve futbol sevdamızdır.

Siz değerli misafirlerimize bir atasözü paylaşmak istiyorum. Arkadaşının babası senin de baban demektir. Afrika Kıtasında ve bizim kültürümüzde yaygın olan atasözlerinin başında gelen. Arkadaşlığın ve dayanışmanın önemini vurgular. Onlardan sahip olduğun şeylerden mutluluk duymamız gerektiğini belirtir. Biz de Afrikalı öğrenciler olarak Türklerin dedeleri bizim dedelerimizdir diyoruz.  Sizlere saygılarımızı sunuyoruz.

BİR GENÇ- Öncelikle teşekkürlerimi sunarım size Sayın Cumhurbaşkanım bize bu fırsatı sunduğunuz için. Gerçekten bizim için çok büyük bir fırsattır her zaman olmayan bir şey. Ben Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde yüksek lisans programıyla okumaktayım. Bu son 10 yılda Türkiye-Afrika Kıtasında çok sayıda müdahil olmaktadır ve Sayın Cumhurbaşkanım, siz de az-çok ülkelerimizi gezdiniz, ziyaret ettiniz daha da bir ilişkimiz olması için. Ben size bir soru soracağım ve bu soruda az önce biraz arkadaşıma cevabı verdiğiniz gibi. Afrika’da insan hakları ve demokrasi ile ilgili mesajınızı almak isterim. Yani siz başarılı bir lider olarak Afrikalı liderlere sunmak istediğiniz mesaj ne? Sizin sırrınız ne olacaktır büyük Başkanım? Teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben çok teşekkür ediyorum. Tabii bu sadece Afrika ziyaretlerinde değil, ama siz özellikle Afrika’yı da söylediğiniz için oradan ben bir giriş yapayım. Tabii dolaştığım Afrika ülkelerinde özellikle dünya beşten büyüktür, tezimi onlara anlatıyorum. Öncelikle kendinize güvenin diyorum, kendinize inanın. Ve biz Türkiye olarak sizlerle her zaman birlikte olacağız, beraber olacağız, ama sizin kendinize inanmanız çok önemli. Ve gün ola inşallah göreceksiniz bu dünyanın beşten büyük olduğunu kendini şu anda büyük kabul edenler kabul edecekler. Ne olacak? Olacak olan şey şu: Dünyada şu anda 196 Birleşmiş Milletler üyesi ülke var ve bu ülkeler hepsi dönüşümlü olarak Birleşmiş Milletler de daimi üye olma hüviyetine kavuşacaklar. Şu anda 5+15 20 üye bunlar dönüşümlü olarak her yıl diyelim ki 10+10 bunlar daimi üye olarak görev alacaklar. Ve bu daimi olarak görev alma süreci bütün üyelere daimi olma imkânını, hakkını ne yapacak? Getirecek. Dolayısıyla, bugün Zimbabve icabında geçici üye değil, yarın daimi üye olacak. Türkiye geçici üye değil, daimi üye olacak. Er veya geç dönüşümlü olarak hepimiz orada daimi üye olma hakkını elde edeceğiz, bunu yakalamamız lazım. Bugünkü Türkiye değil, yarının güçlü Türkiye’si inşallah bunu başaracak. Ama buna Afrikalı ülkelerin de ne yapması lazım? İnanması lazım. Şu anda bu beş tane daimi üye ülke içinde bir tane Müslüman ülke var mı? Yok. Şu anda bu beş üye ülkenin hepsi de İslam dışı farklı dinlerin mensupları. Tamam da Müslümanların orada daimi üye olma hakkı yok mu? Biz inancımızın da mücadelesini vermemiz lazım. Afrikalı niçin orada yerini almasın? Asyalı şu anda var, niçin yerini almasın? Bunları başarmamız lazım. İşte bu gençlik, siz niye okuyorsunuz? Yarın buralardaki haklarınızı elde etmek için okuyorsunuz, bunu başarmanız lazım. Tayyip Erdoğan’ın da görevi bu, sizin de göreviniz bu, bunu başarmamız lazım. Onun için azmedeceğiz, kararlı olacağız, inanacağız ve bu işi başaracağız tamam.

BİR GENÇ- Merhaba, sizinle bir Mozambik şiiri paylaşmak istiyorum, sonra anlamını açıklayacağım: Adım Camila Matuş, Mozambik’ten geliyorum, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde öğrenciyim. Ne güzel anlatmış şair değil mi? Toprağından zorla çıkarılan ve ısınmak için yakılan kül oluncaya kadar vahşice sömürülen bir kömür ve bir patronun hikâyesi. Yak patron, ama unutma ki sonsuza kadar yakamayacaksın, bir gün gelecek sen de yanacaksın. Sömürgeciliğe ve kölelik düzenine karşı sessiz çığlıktır bu şiir. Kömür, metaforik olarak Afrika Kıtasını, Afrika halklarını temsil eder. Patron da, acımasız sömürgeci ülkeleri.

Sayın Cumhurbaşkanı Birleşmiş Milletlerde dile getirdiği soykırımlar, kötü olaylar, ayrımcılıkları. Evet, Afrika bunların hepsini biliyor. Biz unutmadık ve unutmayacağız. Ama şimdi güzel şeylerden bahsetmek gerek, yeni bir dünya, yeni bir düzen, daha adil bir düzen ve bu yeni düzende dünya beşten büyük olacak. Biz Afrikalıyız. Türkiye’nin Afrika çok memnununuz, çünkü Türkiye Afrikalı sorunlara Afrikalı çözümler ilkesiyle yaklaşmaktadır. Aynı zamanda temelinde insan vardır. Tıpkı atasözümüz gibi Yaşamak, yaşamak için birbirimize yardım etmektir. Saygılarımla.

BİR GENÇ- Merhaba Sayın Cumhurbaşkanım, benim adım Musa Konda, Burkina Faso’dan geliyorum. YTB Türkiye Bursları Programı kapsamında Ankara Üniversitesi’nde İslam Hukuku doktora öğrencisiyim. Sayın Cumhurbaşkanım, benim sorum şu şekilde olacak: Türk Devletleri Teşkilatı üzerinden Türk dünyasını tek vücuda toplama idealinizden önemli ülkeler temas katmış durumdasınız. Afrika ülkelerinin siyasetlerinde böyle bir ideale ihtiyaçları var. Bu idealinizin Türkiye-Afrika ilişkilerinin temel temas olmasını neleri planlıyorsunuz?  Teşekkür ediyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet ben çok teşekkür ediyorum. Tabii özellikle bu işe hep beraber inanmamız lazım. Sizler de buralardan mezun olduktan sonra ülkelerinize döndüğünüzde hele hele siyasete adım attığınızda oralarda bu işin altyapısını oluşturmanız lazım ve YTB’yle müşterek yapacağınız çalışmalar inanıyorum ki geleceği çok daha böyle garanti altına almayı sağlayacaktır. Örneğin, bundan 1 ay kadar önce biz Türk dünyasını bir araya getirdik. İstanbul’da Demokrasi ve Özgürlükler Adası’ndan beraber bir toplantı yaptık, çünkü orada da buna benzer sıkıntılar vardı. Bu sıkıntıları aşalım diye bu toplantıyı yaptık. Afrika’yla da bizim bu adımı atmamız inanıyorum ki, çok daha kolay olacaktır. İşte şimdi özellikle de Cuma ve Cumartesi iki gün İstanbul’da yapacağımız toplantılarda bunları konuşacağız. Ve bütün liderlerle yapacağım görüşmelerde bunları konuşacağız. Ve tabi sizlerle yaptığım bu toplantıyı da onlara anlatacağım. Diyeceğim ki, bak burada gençler var, Afrika’dan gelmiş gençler, onlarla yaptığım görüşmelerde çok güzel şeyler söylediler ve ülkemize döndüğümüz zaman neler yapacağız bunları anlattılar. Şimdi size de düşen görev, bu bizim için misyon şefleri durumunda olan bu gençleri iyi değerlendirin, iyi değerlendirin ki biz de bir daha Senegal’e geldiğimizde Senegalli var mı? Burkina Fasolu var öyle mi? Geldiğimizde ben karşımda Türkiye’de okuyup yetişmiş bir Senegalliyle tanışmam lazım. Erdoğan nereden geldin buraya? Çok enteresan siyasete ilk girdiğim yıllarda böyle bir durumla karşı karşıya geldiğim an oldu. O da Türkiye’de yine okumuş, yetişmiş bir gençle bir araya geldik ve o genç beni tanıdı. Fakat tabii ben Arapçayı iyi bilmiyordum ve yanıma geldi dedi ki, Başkanım dedi hoş geldin ne işin var burada filan. Dedim böyle böyle ben Türkiye delegesi olarak şu anda buradayım. Sen beni nereden tanıyorsun? Beni siz okuttunuz dedi. Ve bu olay nerede başımıza geldi? Sudan’da. Ve dedim yanımdan ayrılma. Şimdi yapacağım konuşmanın tercümesini kürsüde sen yapacaksın. Öyle daralmıştım, öyle sıkışmıştım ki Rabbim bana Hızır’ı gönderdi. Hızır’ı bilirsiniz değil mi? Daraldığında Hızır’a gönderir Allah, bana Hızır’ı gönderdi. Ve çıktım ben konuşmayı yaparken o da tercümeyi yaptı. Ve konuşmanın sonunda da benim Arapça olarak bildiğim şöyle kısa bir metni okudum, tabii salonu ayağa kaldırdık, çünkü Hızır’la birleşmiştik. Şimdi burada da ben sizi öyle görüyorum ve sizler buradan ülkenize ülkenizin Hızırları olarak döneceksiniz. Ve inşallah ülkenizin ayağa kalkması noktasında üzerinizde çok büyük yükler var, kendinize inanın. Ve birde unutmayın, Rabbimiz ne buyuruyor? Bir kere azmettin mi Allah’a tevekkül et yeter, yani fe-iżâ azemte fetevekkel ala Allah bunu yapıp yola devam etmek lazım, bunu da yaparız değil mi? Bir manimiz yok, ben size inanıyorum, size güveniyorum, aramızda şairlerimiz de var. Dolayısıyla, ben şair değilim, ben yani iyi şiir okurum. Ve okuduğum bu şiirlerle de derecelerim de var ama şimdi baktım ki aramızda da gayet güzel şiir okuyanlar var, kızlarımız da var, erkeklerimiz de var. Dolayısıyla, bu işi başarıyla inşallah götüreceğiz. Ve Türkiye’den okuyup da ülkelerine dönen siz gençlerle biz çok şeyleri başaracağız.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanımız teşekkür ederim öncelikle. İsmim … Cibuti’den geldim, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesinde … bölümünde … yapmaktayım. Benim bir sorum olacak, Türkiye bursları sayesinde binlerce Afrikalı öğrenci Türkiye’de eğitim alma imkânı buldu. Bu öğrenciler ülkelerine dönüp çok önemli görevler üstlendiler. Afrika’da Türkçe öğrenmek ve Türk kültürünü tanımak isteyen pek çok insan var. Türkiye’de de Afrika kültürüyle ilgilenen birçok genç Türk var. Bu çerçevede Türkiye’deki üniversitelerde Afrika kültür merkezlerini açmak ve Yunus Emre Kültür Merkezlerini Afrika’da yaygınlaştırma gibi bir projeniz söz konusu mu?

Teşekkür ederim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben teşekkür ediyorum. Zaten adeta cevabı da verdiniz. Tabii biz gerek Yunus Emre Enstitüleriyle, bunun yanında TİKA’mızla, YTB’mizle, bütün bunlarla dünyaya Türkiye’yi açma gayreti içerisinde olduk. Dünyayı da Türkiye’ye taşıma gayreti içerisinde olduk ve iyi de mesafe aldık, şu anda iyi bir konumdayız. Ve önümüzdeki yıllarda bu işi çok daha iyi bir noktaya getireceğimize inanıyorum. Ve gittiğimiz ülkelerde de zaten süratle oralarda TİKA’mız olsun, Yunus Emre Enstitülerimiz olsun bütün bunlar kurumsallaşıyor ve kurumsallaşmak suretiyle de oralarda adımlarımızı atarak yaygınlaşıyoruz ve oralarda öğrenciler yetiştirirken Türkiye’ye de getirip, Türkiye’de de onları yetiştirmeye devam ediyoruz. Sağ ol.

BİR GENÇ- Selamün aleyküm.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Aleyküm selam.

BİR GENÇ- Teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanımız bu fırsatı verdiğiniz için. Benim adım Muhammed Osman Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde öğrenciyim, aynı zamanda üniversitemizin Akdeniz havzası ve Afrika medeniyetleri araştırmacıyım, Sudan’dan geliyorum. Afrikalı araştırmacılar olarak bugün burada Afrika-Türkiye zirvesinde olmaktan çok mutluyuz. Özellikle son 15 yıldır hem Türkiye hem Afrika tarafından bu ilişkilerin sürdürülmesi için çok emek harcanmıştır. Bugün Türkiye’nin eşit ortaklık ilkesi çerçevesinde giderek artan elçilik sayıları Türkiye ve Afrika arasında çok yönlü diplomatik ve kültürel ilişkilerin sürdürülmesi sağlanmıştır. Türkiye’nin geleceği inşa etmek için çok emek harcanmıştır ve meyvelerini vermeye başlamıştır. En iyi yatırımın insana olan yatırım olacağı ilkesinden hareket eden Türkiye, Türk Hükümeti Afrika’dan binlerce öğrenciyi burslandırmış ve daha iyi bir dünya oluşumunu hızlandırmıştır. Bugün Türkiye’de binlerce eğitim almış Afrikalı belki de yarın dünyasını şekillendirecek ve biz inanıyoruz ki 21. yüzyıla daha hakkaniyetli bir düzen gelecekse bu Türkiye ve Afrika ortaklığından doğacaktır. Çünkü bizim ama tek yapmamız gereken, bundan daha inanmak ve daha çalışmak. Çünkü bizim hayat anlayışımızda emeksiz yemek olmaz.

Rabbim hem Türkiye’nin, hem Afrika’nın yar ve yardımcısı olsun.

Saygılarımla.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, bana söz verdiğiniz için teşekkür ederim. Adım Elmabdi, Somali’den geliyorum, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğrenciyim. Bu akşam sizlerle bir bilgenin nasihatıyla birlikte bir atasözünü paylaşmak istiyorum. Bilgeler bir gün ağacın altında oturur ve tek başına çalışan çocukları gözlemler. Eline birkaç sopa alır ve çocukları yanına çağırır. Çocuklar ilk başta korkar, ama bilgenin etrafına oturur ve onu dinlerler. Bilge çocuklara birer tane sopa verir ve hadi kırın der, çocuklar sopaları kolayca kırar. Daha sonra dört ayrı sopayı bir araya getirir ve çocukların en zayıfından en güçlüsüne kadar hepsine teker teker verir ve hadi kırın der. Çocuklar sopaları kıramaz. Bilge çocuklara der ki; biraz önce kolayca kırdığınız bir sopayı şimdi neden kıramadınız? Çünkü onlar tek tek ince olsalar bile hep birlikte güçlüler. Birisi sizi parçalamak isterse önce bölmeli, bölerse kolayca sizi yenebilir. Bu yüzden siz de bu sopalar gibi hep birlikte olun ve kendinizi hiç böldürmeyin. Birliktelik ve beraberlik, tıpkı sizdeki atasözü gibi; “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” Somalicede şöyle diyoruz: Bir olmak, iri olmak ve diri olmak, tek tek değil hep birlikte var olmaktır.

Saygılarımı sunuyorum.

BİR GENÇ- Merhaba Sayın Cumhurbaşkanım, izninizle bir atasözü paylaşmak istiyorum. Adım Fatma Taozmanisa, Nijerliyim, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisiyim. Ben de üniversitemizin Afrika Çalışmaları Merkezi’nde araştırmacıyım. Daha iyi bir Afrika, daha iyi bir Türkiye ve kesinlikle daha iyi adil bir dünya için buradayız. Her şeyin adil paylaşıldığı bir dünyada yaşamak ne kadar güzel olur değil mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet.

BİR GENÇ- Afrika’m benim, güzel ülkem Nijer; sen dünyanın en güzel yersin. Yani bütün kuşlar sadece kendi yuvalarının güzelliğini bilir, biz de seni biliriz Nijer. Teşekkür ediyorum.

BİR GENÇ- Selamun aleyküm Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ve aleyküm selam.

BİR GENÇ- Benim adım Muhammed Abdullahi, Somali’den geldim. Ankara’da Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi yüksek lisans yapmaktayım. Öncelikle bizlere böyle bir fırsat verdiğiniz için en içten çok teşekkür ederim. Gerçekten çok heyecanlıyım, sizin gibi bir liderin karşısında olmak beni çok mutlu etti. Ben size soru sormak istiyorum, sorum şu: Sayın Cumhurbaşkanım, şu anda bildiğimiz üzere maalesef ki bazı Afrika ülkelerinde iç savaş ve siyasi görüş ayrılıkları mevcut. Bu durum Türkiye-Afrika ilişkilerini nasıl etkilemektedir? Ve sizler Türkiye olarak bunların son bulmasın için nasıl bir rol oynamaktasınız? Teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanım. 

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben teşekkür ediyorum.

Bunlardan tabii son dönemde en önemlisi Libya, yani Libya’da maalesef şu anda 24 Aralık itibarıyla mesela seçim söz konusu, ama bu seçim için yapalım mı, yapmayalı mı, henüz bunun kararsızlığı var. Tabii içeride yapılmasını isteyenler, istemeyenler var. Peki, ortalığı karıştıranlar neresi? Batı. Batı karıştırıyor, diyor ki, seçimi yapın, ama kendi içinde Doğu Libya, Batı Libya orada sıkıntıları var. Yani bizi hep içeriden maalesef ne yapıyorlar, vuruyorlar. Kararımızı Afrikalı kardeşlerim olarak hep kendiniz, kendimiz vereceğiz, kimseye pabuç kaptırmayacağız. Ne demek istediğimi anladınız değil mi? Ve kararı kendimiz vereceğiz. Biz de onlara diyoruz ki, kararı kendiniz verin, kimseye pabuç kaptırmayın, çünkü Libya Libyalılarındır, ne Fransız’ındır, ne İtalya’nındır, ne Türklerindir, Libya Libyalılarındır.

Bakın, sizi bölmeye çalıştılar, bizden yardım istediniz, biz de geldik bütün imkânlarımızla Libya’da size yardımcı olduk ve Libya’daki sıkıntı kaynağı olan başta Hafter olmak üzere ve oradaki maalesef Wagner filan, bunlara karşı yanınızda yer aldık ve şu anda Libya artık altyapısını vesaire yapmaya başladı, çalışıyor. Şimdi 24 Aralık’ta burada seçim söz konusuydu, temennim odur ki Libyalıların verdiği karar neyse o istikamette Libya’da seçim ertelenir veya ertelenmez, ama Libyalıların kararı orada geçerli olsun. Bu Libya’nın dışında her yerde böyle, Sudan’da böyle, Somali’de böyle, Çad’da böyle, Mozambik’te böyle, her yerde böyle, İslam dünyasını paramparça ettiler. İşte siz buradan gayet iyi yetişerek ülkelerinize hâkim olacaksınız; anlaşabildik mi?

BİR GENÇ- Merhabalar Sayın Cumhurbaşkanım.

Öncelikle biz Afrikalı gençler olarak burada zamanınızı ayırıp bizlerle burada buluştuğunuz için müteşekkiriz. Ankara Üniversitesi’nde siyasal bilgiler fakültesi uluslararası ilişkiler son sınıf öğrencisiyim, Gine’den geliyorum.

Benim sorum şu olacaktır: Siz Türkiye’de iktidara geldiğinizden beri Afrika’yla ilgili ne kadar özel ilgilendiğinizi görmekteyiz. Bunun örneği de, 2005 yılında Türkiye’de Afrika yılı ilan ettiniz. Ve 2009 yılında Türkiye’nin Afrika’da 12 büyükelçisi bulunurken, bugünlere gelindiğinde bu sayı 42’yi geçmekte ve bunun da artacağına inanıyoruz. Şimdi siz Türkiye Cumhurbaşkanı olarak gelecek yıllarda Afrika ve Türkiye arasında siyasi, ticari ve kültürel noktasındaki hedeflerinizi merak ediyorum.

Saygılarımla.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ ol.

Özellikle bu hassasiyeti yakalamış olmanızdan dolayı da ben çok teşekkür ediyorum. Gerçekten göreve geldiğimizde bizim 12 ülkede büyükelçilik vardı, ama şimdi bu sayı 42’yi buldu. Hedefimiz tabi 50’yi yakalamak ve aynı şekilde Afrika ülkelerinin de Türkiye’deki büyükelçiliklerinin sayısını daha da artırmak. Bunlar oluyor mu? Oluyor, süratle bunları geliştiriyoruz. Ve sizin ifade ettiğiniz konumda karşılıklı bu büyükelçiliklerin açılmasıyla birbirimize kaynaşacağız ve bu kaynaşma da bizim birbirimizi anlamamız lazım. Benim Dışişleri Bakanım Türkiye’ye dünya ülkelerine ayırdığı vakit kadar vakit belki de ayırmıyor, devamlı oraları dolaşıyor, çünkü bu olmazsa olmaz. Aynı şekilde tabi ben de mümkün olduğunca dolaşıyorum ve dolaşacağım, çünkü bunları yaptıkça birbirimizle kaynaşacağız. İşte Cuma-Cumartesi 2 gün burada Afrika ülkelerinin liderleriyle biraraya gelişimiz de zaten buradan kaynaklanıyor.

Aynı şekilde daha sonra biz onlara yönelik iadeyi ziyaretimizi yapacağız. Şubat ayının 14-15’inde Birleşik Arap Emirlikleri’ne iadeyi ziyaretim var, çünkü işte bundan 15-20 gün önce Muhammed Bin Zayed bizdeydi, şimdi biz de iadeyi ziyaretimizi yapacağız. Ardından Katar’a gittik, 2 gün oradaydık, bu ziyaretleri gerçekleştireceğiz.

Derdimiz şu: Büyük devlet olmak lafla olmuyor, büyük devlet olmak aynı sofranın etrafında oturup konuşmayı gerektiriyor, çünkü hem yemeği yiyeceğiz beraber, hem birlikte seyahat edeceğiz; ki arkadaşlık, dostluk budur, bunu başaracağız.

Ve ben sizlerden ümitliyim, sizlerden çok şey bekliyorum, onun için de buradan dönüşünüz müjdeli olsun, bu müjdeleri sizden bekliyoruz.

BİR GENÇ- Kendimi daha iyi ifade etmek için Fransızca devam etmek isterim izninizle.

Türkiye’ye geldiğimden beri yaşadığım deneyimi sizlerle paylaşmak isterim. Misafirperverliğiniz ve kültürünüz vesilesiyle beni burada çok iyi bir şekilde, sıcak bir şekilde ağırladınız ve bunlar için sizlere bu vesileyle teşekkür ederim. Ve Afrika Kıtası için yaptığınız her şey için ayrıca teşekkür etmek isterim.

Ben burada bulanan arkadaşlarım gibi diplomat veya şair adayları değilim, ben sportmenim ve spor vesilesiyle dünyaya aktarabileceğimiz mesajların çok önemli olduğuna inanıyorum. Ve bütün dünyada Türkiye’deki deneyimim vesilesiyle Türk elçisi olarak değerlendiriyorum ve bunun sebebi de yaklaşık bir yıl önce burada başıma gelen bir olayı söyleyebilirim. Ve bu vesileyle tekrar bu olay sonrasında bana gösterdiğiniz destek için sizlere çok teşekkür etmek isterim ve Türk toplumunun tamamına teşekkür etmek isterim tüm destekleri için. Ve saygıdeğer Cumhurbaşkanım, ben burada şunu teklif etmek isterim sizlere: Kamerun’da ve tüm Afrika’da olmak üzere ben Türkiye’nin elçisi olmak isterim.  Ve bütün bu süreç boyunca ve başıma gelen olay sonrasında gösterdiğiniz tüm destekleriniz için bir kez daha teşekkür etmek isterim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne maçıydı o, Paris Saint-Germain’di değil mi?

BİR GENÇ- Evet Cumhurbaşkanım, Paris Saint-Germain-Başakşehir.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Başakşehir’in ben kurucusuyum, bu sene iyi başlamadı ama şimdi iyi gidiyor.

BİR GENÇ- Evet, doğru. Emer Belözoğlu Hocayla beraber yürüyoruz, selamı var.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ ol.

BİR GENÇ- Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanım, gençlerle bu diyaloğu yapmam için beni davet ettiğinizden dolayı sizlere çok teşekkür ederim. Türkiye ve Afrika arasındaki iş birliğinde kaydedilen ilerlemeyi görmek heyecan verici. Ve her türlü ilerleyici ve geleceğe yönelik kalkınmanın itici gücünün odağında iş birliğinin olduğuna kesinlikle inanıyorum.

Gençlerin bu vesilelerle biraraya gelmesi, aynı zamanda kalplerden kalpleri köprü kurmaktadır ve birbirimiz arasında ve kültürlerimiz arasındaki anlayışı da pekiştirmektedir. Türkiye’deki bu iş birliğinin en kayda değer dinamiklerinde bir tanesi, burada gösterildiğine şahit olduğumuz nesiller arası iş birliğidir. Ve diğer taraftan gençlik inovasyonlarımızı masaya yatırırken, gençler olarak bizden öncekilerden öğrenebileceğimiz pek çok bulunmaktadır. Ve açıkçası sizinle birlikte masaya oturuyor olmak gerçekten bizleri gururlandırıyor.

Ben ödül kazanmış bir film yapımcısı, yapımcı ve bir oyuncuyum. Ve film vasıtasıyla görsel hikâye anlatıcılığı benim tutkumdur ve bu alanda Türkiye ve Afrika arasında ortaklıklar bakımından pek çok alan bulunduğuna inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, kesinlikle kültür bizim geleceğimizi şekillendirmektedir ve gençlerin kültür içerisinde yer alması bizim için çok önem arz edecektir. Ve bu sayede Türkiye ve Afrika arasındaki bağların daha da derinleşeceğine ve güçleneceğine inanıyorum.

Sevgili genç arkadaşlarım, gelecek bizlerindir ve bu iş birliği mükemmelliğin zeminini oluşturmaktadır. Ve minnettarlık ve kararlılıkla bu iş birliğini sadece kucaklamakla kalmayıp, aynı zamanda öncülüğünü de yapmamız gerektiğine gönülden inanıyorum.

Hem genç bir insan olarak, hem de Zimbabveli bir vatandaş olarak sizlerle birlikte gerçekleştirdiğimiz bu iş birliğini daha fazla keşfetmek istiyorum, dört gözle bekliyorum ve diğer sektörlerde de olmasını ümit ediyorum.

Tekrar teşekkür ederim Saygıdeğer Cumhurbaşkanım.

BİR GENÇ- Sayın Cumhurbaşkanım, ben Angolalıyım, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde finansman bölümündeki yüksek lisans öğrencisiyim. Aynı zamanda üniversitemizin Akdeniz havzası ve Afrika medeniyetleri merkezinde araştırmacıyım.

Sayın Cumhurbaşkanım, size herhangi bir soru sormak istemiyorum, sadece ülkemdeki söylenen bir atasözünü sizinle paylaşmak istiyorum, çünkü ülkemdeki bir atasözünü burada da duyunca çok mutlu olmuştum, sizlerle o kadar da uzak değilmişiz. Arayan bulur, bu atasözü Portekizce denilir, başarılılar bir iş yapmayı aklına koyandır. Mevlana’nın dediği gibi ister yavaş gidin, ister tez koşun, arayan bulur, siz Türkler de bu sözü iyi bilirsiniz, nitekim Sayın Cumhurbaşkanımız da doğal gaz rezervinden sonra her arayan bulamaz, lakin bulanlar arayanlardır diye söylemişti.

Bir de Sayın Cumhurbaşkanım, izninizle umumi olarak size teşekkür etmek istiyorum.

Yaklaşık 3 ay önce bizim Cumhurbaşkanımız Angola Cumhurbaşkanı Sayın Joao Lourenço Türkiye’ye geldi sizinle farklı anlamda iş birliği kurmak için. Ben davet edilerek bazı programlara katıldım, düzenlenmiş programlarda bir gece vardı, gecede sizden gelen bir tavsiye, yani unutmayacağım bir tavsiye hatırlamak istiyorum, belki diğer arkadaşlara da faydalı olabilir, çünkü benim için çok faydalıdır. Siz bana bakarak dediniz ki, bir insan başarılı olması için 3 tane kaynağa sahip olması gerekiyor.

İlk olarak, insan yönetimi, bir başka anlatıyla bir insan diğer insanları yönetmeyi bilmesi gerekiyor.

İkinci kaynak olarak, bilgi yönetimi.

Üçüncü ve son olarak para yönetimi.

Sayın Cumhurbaşkanım, tavsiyeniz için ve Afrika’yla yapmakta ya da kurmakta olduğunuz iş birliklerine çok teşekkür ediyorum.

Saygılarımla.

BİR GENÇ- Teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanım.

Öncelikle YTB öğrencisi olduğum için uluslararası öğrencilere verdiğiniz desteklerden dolayı teşekkürlerimi sunmak istiyorum.

İsmim Bilal Cezayir’den geliyorum, yabancı dil olarak Türkiye’nin öğretimi alanında yüksek lisans yapıyorum.

Sizlere spor konusunda bir soru sormak istiyorum. Başta futbol olmak üzere Afrika kökenli sporcuların Türkiye’de hem güzel performansları, hem de özel kişilikleriyle unutulmazlar arasında yer almayı ve Türk halkının gönlünde taht kurmayı başarmış. Sizce Afrika kökenli sporcular Türkiye’de niye bu kadar sevilmektedir?

Saygılarımla.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Başarılı oldukları için. Başarılı olan bütün sporcular, özellikle de tabi futbolcular gerçekten Türkiye’de son dönemlerde müstesna bir yere sahip oldular. Şu anda Süper Ligde hemen hemen Afrikalı futbolcuların olmadığı kulüp yok gibi. Ve işte yanımda aynı şekilde, ama yanımdaki tabii bir taraftan -Gine değil mi- Türk-Gine karışımı, karşımda aynı şekilde. Şu anda Türkiye’de sayısal olarak ne kadardır tahminen, 100-200 olabilir değil mi? Yani bu kadar Afrikalı futbolcu var. Hatta bazı yasal maniler olduğu için daha fazla da oynatamıyorlar, bundan dolayı da bir sıkıntı var. Başarılı olanlar her yerde kendine muhakkak bir alan bulur ve sevgiyle de layık olur. Evet, çok çok teşekkür ediyorum.

BİR GENÇ- Merhabalar Sayın Cumhurbaşkanım, çok teşekkür ederim bu fırsatları verdiğiniz için.

Ben Sudanlıyım, iletişim fakültesinde okuyorum. 2017’de Türkiye’ye geldim, YTB Türkiye bursları vesilesiyle geldim Türkiye’ye ve doktora yapmaktayım. Benim bir sorum var, onu sormak istedim izninizle. Yani maalesef son yıllarda ırkçılık çok fazla yeniden ortaya çıktı ve biz Afrikalılar bazen ırkçı tavırlara maruz kalabiliyoruz. Şimdi bu ırkçılıkla mücadelede alınabilecek önlemler sizce nelerdir, onu sormak istedim.

Saygılarımla.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şunu öncelikle bütün samimiyetimle söylemem lazım: Tabii iktidar partisi AK Parti olarak bizim bir defa ırkçılık noktasında kesin karşı duruşumuz var, çünkü bizim dinimizde biliyorsunuz ırkçılık yasaklanmıştır, bizim dinimizde ırkçılık yoktur. Maalesef bizde muhalefet partisinin özellikle de son dönemlerde Suriyelilere karşı bir tavrı var ve işte iktidar olduğumuzda Suriyelileri kendi memleketlerine göndereceğiz filan diyor. Bizim öyle bir derdimiz yok, biz şu anda yaklaşık 4 milyon Suriyeliye ülkemizde ev sahipliği yapıyoruz, Irak’tan gelenlerle beraber bu 5 milyon, hepsine ev sahipliği yapıyoruz. Niye? Çünkü hepsi de bizim misafirimizdir, hepsi de kendi yurtlarından zevkle ayrılmadılar bunlar, yaşama imkânı bulamadıkları için ülkelerinden ayrıldılar, bunlara biz tabii ki kapılarımızı açtık ve onlara da ev sahipliği yapıyoruz.  Ve bundan sonra Erdoğan bu ülkede Cumhurbaşkanı olduğu sürece, AK Parti bu ülkede işbaşında olduğu sürece biz asla bu misafirlerimizi ülkeden kovmayız, kovamayız.

Irkçılık bizim dinimizde men edilmiştir, ne Arap’ın beyaza, ne beyazın Arap’a üstünlüğü yoktur, üstünlük sadece Allah’a olan yakınlaşmayladır, ölçü bu. Öyleyse biz Müslümanlar olarak böyle bir ayrımı yapamayız, yapmayız, çünkü ebedi âlemde bunun hesabını veremeyiz.

Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam bir hadisi şerifinde ne buyuruyor; başı kuru üzüm tanesi gibi incik-böncük olan bir Arap dahi olsa ona yanlış davranmayacaksın. Asla böyle bir yanlışın içerisine Müslüman Türk girmez, giremez.

Evet, çok teşekkür ediyorum, sağ olun, var olun, bizlere gerçekten çok farklı bir akşam yaşattınız.