Siirt Demokrasi Konuşmaları Programı’nda Yaptıkları Konuşma

05.12.2021

“Minareler süngü, kubbeler miğfer,

Camiler kışlamız, müminler asker,

Bir şey beni sindiremez,

Gökler, yerler açılsa,

Üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa,

Biz oyuz ki, imanıyla övündüğümüz ecdadımız,

Titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş,

Zaferlerin kapusu, Anadolu’nun tapusu

Malazgirt’ten ta Çanakkale’ye,

İmanın geçilmez kalesine kadar,

Ecdadımızı zaferden zafere koşturan,

İşte şu anda içinde bulunduğumuz bu birlik, beraberliktir.”

Evet, madem bir şiirin öyküsünü konuşacağız, öyleyse konuşmaya bir şiirle başlamak lazım. Hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Tabii Tillo’ya kalbi selam, sevgi, saygılarımı gönderiyorum.

Bugün malum Güldal Akşit kardeşimizi, yol arkadaşımızı Hakk’a uğurladık. Rabbim taksiratını hasenata tebdil etsin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın inşallah. Partimizin kurucuları arasında yer aldı, bakanlıklar yaptı, 2 dönem milletvekilliği yaptı ve son olarak da benim danışmanlarımdan bir tanesi de Güldal Hanımefendiydi. Çok güçlü bir ailenin aynı zamanda kızıydı. Babası da ülkemizin önemli bürokratlarından bir tanesiydi Allah rahmet etsin. Ve son dönemde bu malum hastalık Güldal Hanımefendiyi de vurdu. Mekânı cennet olsun inşallah, Rabbim cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın. Bizleri de inşallah Sevgili Habibine komşu olanlardan eylesin. Şehitlerimizle beraber haşr-u cem eylesin.

Az önce Süleyman Bey bana bir müjde daha verdi, malum bir mağarada sıkıştırıldı bu teröristler, 7 tane terörist orada halledildi, artı 2 terörist daha halledildi, sayı 9 oldu. Ve tabii onlar kaçacak biz kovalayacağız, er veya geç bunları kazımadan, kökünü kurutmadan inşallah bize durmak, duraksamak yok. Her ne kadar Bay Kemal onların Parlamentodaki temsilcileriyle el ele, omuz omuza Ankara’dan İstanbul’a da yürüyorsa, onlar görevini yapacak, biz de görevimizi yapacağız. Benim milletim inşallah bunların da herhalde kitabını dürecektir.

Tabii Siirt’te bu güzel günümüzü sizlerle birlikte gerçekleştireceğimiz Demokrasi Konuşmaları ile taçlandırmaktan gerçekten memnuniyet duyuyorum. Bugün burada demokrasi mücadelemizin pek çok farklı safhasına şahitlik etmiş kardeşlerimizi dinleyeceğiz. Diyarbakır annelerinden şehit ailelerine, azınlık temsilcilerimizden 28 Şubat mağdurlarına kadar uzanan bu geniş yelpaze. aynı zamanda ülkemizin son 70 yıldaki demokrasi serencamının da bir özetidir. Ülkemizin rahmetli Menderes’in “Yeter, söz milletindir” diyerek başlattığı demokrasi yolculuğu idam sehpasından zindanlardaki işkencelere kadar nice baskı ve zulümle engellenmeye çalışıldı. Toprağı gömdüklerini sandıkları filizlerin aslında birer tohum olduğunu ve her seferinde çok daha güçlü bir şekilde boy vereceğini bunlar hiç düşünmemişlerdi, bilmiyorlardı. Buna rağmen coğrafyamıza ve milletimize yönelik kinleriyle, nefretleriyle, sinsilikleriyle bezeli niyetlerinden hala vazgeçmiş değiller. Ellerinden gelse bugün Türkiye’yi yeniden zihniyeti ve uygulamalarıyla tek parti faşizmine geri döndürecekler. Ellerinden gelse bu milletin hangi inanca, hangi kökene, hangi meşrebe sahip olursa olsun kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan tüm fertlerini imha edecekler, ama hamdolsun başaramıyorlar ve başaramayacaklar.

Milletimiz her darbeden, her saldırıdan, her karanlık geceden sonra hak, hukuk, adalet, özgürlük bayrağını yeniden yükseltmiştir. Bu kutlu mücadele döneminde her birini rahmetle andığımız nice kayıplarımız olmuştur. Çekilen acılar ve uğranan zulümler yüreklerimizde inanın derin izler bırakmıştır. Heba olan vaktimiz ve enerjimiz bizi dünyadaki kalkınma yarışında epeyce geriye itmiştir. Bununla birlikte, karanlığa asla teslim olmadık, umudumuzu asla kaybetmedik, zalimlere asla boyun eğmedik, mücadeleyi asla bırakmadık. Sonuçta kalbimizin bir yanı buruk, diğer yanı coşkuyla dolu bir şekilde işte bugün buradayız. Helalleşme diye ortaya atılanların önce gelip buradaki kardeşlerimizden helallik almaları lazım.

Bu kardeşiniz Siirt’in damadı ya, öyle değil mi, bir yanlışlık yok? Ve tabii evlendiğim dönemlerdeki tanıdığım Siirt ne yazık ki bugün yok, çoğu göç ettiler. Niye? Terör sebebiyle buralardan topraklarını terk ederek İstanbul, İzmir, Ankara, buralara göç ettiler, onlara burada yaşamayı adeta zindan edenler şimdi onun hesabını veriyorlar ve verecekler, üzerlerine üzerlerine gidiyoruz, gideceğiz.

1960 darbesinden, 1980 darbesine, 1997 post-modern darbesinden, 15 Temmuz darbe girişimine uzanan bir utanç galerisinden geçerek geldiğimiz bu yer hepimiz için çok kıymetlidir. Gençlerimizin en büyük şansı, bu zulümleri bizzat yaşamamış, en büyük eksikleri de bu tecrübeleri bizzat edinmemiş olmalarıdır. İşte bugünkü gibi programları orta yaş ve üstü kuşağa yaşadıklarını hatırlatma, gençlerimize de tecrübe aktarımı yapma vesilesi olarak görüyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Yaşadığımız coğrafya 10 bin yılı aşkın tarihiyle insanlığın ilk döneminden beri en gözde hayat alanıdır. Nice kavimlerin, nice inançların, nice kültürlerin gelip geçtiği bu topraklar medeniyetlere kaynaklık ettiği kadar güç kavgalarının da merkezi olmuştur. Yaklaşık bin yıldır aynı kaderi paylaştığımız vatanımıza dikilen kem gözler bugün de mevuttur. Daha 5-6 yıl önce sınırlarımızın terör örgütleri kullanılarak nasıl ve nasıl niçin taciz edildiğini unutmadık. Ülkemize musallat edilen ve 40 yıldır kendi insanımızın kanını döken bölücü örgütün niçin hala ayakta tutulmaya çalışıldığını gayet iyi biliyoruz. Ama bak, işte buyurun, böyle mi yaparsınız, Hollanda’da 50 tane PKK’lıyı apar topar topladılar, çünkü orada operasyon yapmaya kalktılar, bedelini ödediler. Ben inanıyorum ki, bunlar sadece Hollanda’da değil Almanya’sında da, Fransa’sında da bütün bu bedelleri ödeyecekler. Bunlara dünyada barınacakları yer kalmayacak, yeter ki biz dik duralım. 

Vekâlet savaşları yoluyla ülkemizin birliğini, devletimizin tekliğini, milletimizin bütünlüğünü parçalamak için oynanan oyunların farkındayız. Onun için de her fırsatta ne diyoruz? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, işte bunu derken bu senaryoların hepsine de meydan okuyoruz.

Türkiye’nin demokraside, hak ve özgürlüklerde, ekonomik kalkınmada geldiği seviyeyi yok sayıp bizi yeniden kendi iç kavgalarımızın bataklığına itmek isteyenlere fırsat vermiyoruz. Irak’tan Suriye’ye, Libya’dan Sudan’a kadar pek çok yerde sergilenen oyun bizde de denenmek istendi. Allah’ın yardımı ve milletimizin ferasetiyle asırlık hesaplaşmaların hepsinden de anlımızın akıyla çıktık, şimdi aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz.

Burada şunu açık söyleyeyim: 2008’i hatırlayın, ne dedim, o zaman da aynı durum söz konusuydu, biz bu teğet geçecek dedim, hatırlayın bizi teğet geçti. Burada meselenin dolar olmadığını, meselenin faiz olmadığını anlamak için şöyle bir adım geriye çekilip akıl, izan ve vicdan penceresinden fotoğrafa bakmak yeterlidir. Dün kendimizle birlikte tüm mazlum ve mağdurların güvenliği için ne dedik? Dünya 5’ten büyüktür diyerek meydan okuduk. Bugün yine kendimizin ve dostlarımızın ekonomik özgürlüğü, refahı, geleceği için dünya 5’ten büyüktür diyoruz.

Siyasi özgürlükle ekonomik özgürlük madalyonun iki yüzü gibidir, biri olmadan diğeri anlamsızdır. Biz ülkemizde nasıl tüm vatandaşlarımızı en geniş hak ve özgürlüklere kavuşturmuşsak, inşallah ekonomide de unutmayın yatırım, istihdam, üretim, ihracat, büyüme merkezli yeni programımızla refahı yaygınlaştıracağız. Bugün demokrasiyi konuşuyoruz, inşallah yarın milletimizin refahını nasıl artırdığımızın muhasebesini yapacağız. Geçmişini bilmeyen geleceğini inşa edemez, nerede nereye geldiğimizi doğru şekilde tespit etmeden nereye gideceğimizi bilemeyiz.

Demokrasi Konuşmalarımızı şiirle başlatmıştık, geçtiğimiz günlerde ebediyete uğurladığımız Sezai Karakoç’un bir şiiriyle devam ettirelim:

“Karın yağdığını görünce,

Kar tutan toprağı anlayacaksın.

Toprakta bir karış karı görünce,

Kar içinde yanan karı anlayacaksın.

Allah kar gibi gökten yağınca,

Karlar sıcak sıcak saçlarına değince,

Başını önüne eğince,

Benim bu şiirimi anlayacaksın.

Bu adam, o adam gelip gider,

Senin ellerinde rüyam gelip gider,

Her affın içinde bir intikam gelir gider,

Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın.

Ben bu şiiri yazdım âşık çeşidi

Öyle kar yağdı ki elim üşüdü,

Ruhum seni düşününce ışıdı,

Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın.”

Evet, bir gün herkes milletimizle birlikte verdiğimiz demokrasi mücadelemizi de anlayacak, ekonomi mücadelemizi de anlayacak, medeniyet mücadelemizi de anlayacak. Önümüzdeki haftalarda Demokrasi Konuşmalarına farklı illerimizde farklı konu başlıklarıyla inşallah devam edeceğiz.

Ben bu vesileyle gerek Sezai Karakoç üstadımıza, gerek Güldal Akşit Hanımefendinin ruhlarına, tüm gelip geçmişlerimizin ruhlarına gelin birer Fatiha okuyalım, ondan sonra sohbetimize geçelim.