Saygıdeğer Hocalarım,
Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Siirt ziyaretimiz vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyduğumu öncelikle ifade etmek istiyorum. Sizlerin şahsında ilçeleri, köyleri, haneleriyle tüm Siirt’e, Siirtli hemşehrilerimin her birine selam ve sevgilerimi iletiyorum. Bugün bizleri bir araya getiren böylesine müstesna bir atmosferde kalplerimizi buluşturan herkese teşekkür ediyorum. Şehre ayak bastığımız andan itibaren bizleri muhabbetle bağrına basan tüm Siirtli kardeşlerime de buradan şükranlarımı sunuyorum. Rabbim muhabbetimizi, yol arkadaşlığımızı daim eylesin.
Bugün Siirt’te gerçekten yoğun bir açılış programıyla bulunuyoruz. Önce 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda Siirtli vatandaşlarımızla hem hasret giderdik, hem toplam yatırım bedeli 2,5 milyar lirayı geçen 75 eser ve hizmetin toplu açılış törenini yaptık. Meydanda bizleri bağrına basan Siirtli kardeşlerimizin heyecanına, coşkusuna, sevincine bir kez daha ortak olduk.
Ardından Organize Sanayi Bölgesi’ne geçerek şehrimiz için tarihi bir açılış programına daha iştirak ettik. İlk etapta 102 milyon dolarla sadece Siirt’in değil bölgemizin, hatta ülkemizin en önemli yatırımlarından birinin açılış gururunu yaşadık. Türk-Katar ortaklığıyla kurulan bu tesis, hem ilk etapta 500, daha sona da 3 bin kardeşimize istihdam sağlayacak, hem de ülkemizin çinko ihtiyacının yarısına yakınını karşılayacak. Temelini attığımız tesislerin de tamamlanmasıyla doğrudan ve dolaylı istihdam sayısı 7 bin 500 kişiyi bulacak. Siirt’e kazandırdığımız tüm bu eser, hizmet ve yatırımların hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserlerin inşasında emeği geçenleri bir kez daha tebrik ediyorum.
Son 19 yıldır olduğu gibi gelecekte de gözbebeğimiz kara gün dostumuz Siirt’e aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz.
Kıymetli Misafirler,
Ömrünün 40 yılını siyaset yoluyla ülkesine ve milletine hizmete adamış bir kardeşinizim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan itibaren üstlendiğimiz her vazifede hep milletimizle iç içe olmaya, yüz yüze, gönül gönle iletişim kurmaya önem verdik. Başkaları gibi sadece sandık ufukta belirince milleti hatırlayanlardan, milletin kapısını çalanlardan olmadık. Birileri Ankara’nın konforunda yüksek siyasetçilik oynarken, biz 81 vilayetimizin her birini hem de 10-15-20 kez ziyaret ettik. Parti genel merkezleriyle Meclis arasında mekik dokumayı, terör örgütlerine piyonluk yapmayı, millete parmak sallamayı siyaset zannedenlerin aksine, biz 84 milyonun tamamının kalbine dokunmaya gayret ettik. Teşkilatlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla kapısı çalınmadık ev, hali hatırı sorulmadık insanımızı bırakmamak için ter döktük. Bu hassasiyetimizi son dönemde gittiğimiz şehirlerimizde de aynı şekilde devam ettiriyoruz.
Toplu açılış törenleri yanında ya parti teşkilatlarımızla ya da o şehrin sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya gelmeye ihtimam gösteriyoruz tıpkı bugün burada olduğu gibi. İlim, irfan, liyakat sahibi hocalarımızla, kanaat önderlerimizle, büyüklerimizle, milletimizin bizatihi kendisiyle görüşmeler yapıyoruz. Engellilerden kadınlarımıza, gençlerimizden iş adamlarımıza kadar toplumumuzun her kesimiyle bağlarımız daha da güçlendiriyoruz. Bugün burada olduğu gibi son derece samimi bir ortamda ülkemizin ve şehirlerimizin gündemindeki konuları değerlendiriyoruz. Şu ana kadar bu şekilde yaptığımız toplantılardan gerçekten çok verim aldık, hem şehrin nabzını tuttuk, hem de o şehirdeki vatandaşlarımızın hassasiyetlerini, kanaatlerini ilk elden öğrenme imkânı bulduk. Yalan terörü ve bilgi kirliliğinin ülkenin gündemini zehirlediği bir iklimde meseleleri etraflı şekilde vatandaşlarımıza izah etme fırsatı yakaladık.
Sevgililer Sevgilisi Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam, istişare edenin pişmanlık duymayacağını müjdeleyen bir hadisi şerifi var. Ve biz Sevgililer Sevgilisi Peygamberin ümmeti olarak bu görüşmelerimizi, fikir teatilerimizi artırarak sürdüreceğiz. Sivil toplum buluşmaları teması altında inşallah bundan sonra da toplumumuzun farklı kesimleriyle biraraya geleceğiz. Bu ihtiyacın özellikle son dönemde ülkemizde kendisini daha fazla hissettirdiğini görüyoruz. Sizler de hadiseleri yakından takip ediyorsunuz.
2023’e giden süreçte millete hiçbir şey vaat edemeyenler, bu açıklarını Türkiye’yi gererek, insanlarımızı kutuplaştırarak kapatmaya çalışıyor. Kamu görevlilerinin tehdit edilmesi, halkın yarısının siyasi tercihlerinden dolayı gayri milli ilan edilmesi, milli kurumlarımızın yıpratılması, ülkenin mega projelerinin sabote edilmesi, şehit yakınlarımıza edepsizlik yapılması, muhalefetin provokasyon siyasetinin örneklerinden sadece birkaçıdır.
Kalkıp da bu ülkede yüzde 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilen ve yüzde 52’yi gayri milli kabul eden bir gayri meşru zihniyeti ben milletimin takdirlerine özellikle veriyorum, milletimin takdiri belirleyicidir. Yüzde 52’yi siz nasıl gayri milli kabul edersiniz, böyle bir anlayış olabilir mi? Demek ki bunlar kendilerini ifade ediyorlar, yani biz gayri milliyiz, diyorlar. Ve girdiği bütün seçimlerden kaybederek çıkan bu zihniyetin bu ülkede ulaşacağı yerin ne olduğunu benim değerli kardeşlerim, sizler en iyisiyle bilirsiniz. Çünkü bunlar milletten umutlarını kestikçe, siyaset dillerinin keskinleşeceği, benden sonra tufan mantığıyla daha da çirkefleşecekleri anlaşılıyor. 70 yıllık sancılı demokrasi tarihinde çok acı çekmiş, operasyona maruz kalmış, gencecik evlatlarını sokak kavgalarında kurban vermiş bir millet olarak bu oyuna asla düşemeyiz.
Siyasi rekabetin siyasi husumete dönüştürülmesine, siyasettin tabiatında var olan atışmaların bir kör döğüşü haline gelmesine izin veremeyiz. Sırf birkaç günlük siyasi çıkar uğruna kimsenin, özellikle de sorumluluk makamında olanların ateşe benzin dökme hakkı yoktur. Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin, başta bu işten medet umanlar olmak üzere kimseye faydası dokunmaz.
Her zaman söylüyorum, burada bir kez daha altını çizerek ifade etmek istiyorum; aynı düşünmek, aynı fikirleri paylaşmak, meselelere aynı pencereden bakmak zorunda değiliz. Ancak, aynı ülkenin vatandaşları olarak birbirimizi anlamak, dinlemek, birbirimizle empati kurmak durumundayız. Farklılıklarımız yerine müşterek noktalarımızı öne çıkarmalıyız. Farklılıklar zaman gelir zenginliktir, biz bunu da iyi biliriz. Siyasi görüşümüz, kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun, söz konusu vatan ve millet ise bunları bir tarafa bırakıp aynı ortak paydada buluşma erdemini göstermeliyiz. Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda bundan sonra da bir ve beraber olarak yaşama iradesini ortaya koymalıyız. Dayanışmamızı, muhabbetimizi, uhuvvetimizi güçlü tuttuğumuz müddetçe evvel Allah bizi kimse bölemez, bizi kimse ayıramaz.
Şimdi bizler bir muhabbet sofrasındayız. Güzel bir kelamı kibardır, muhabbetten Muhammed oldu hası, Muhammed’siz muhabbetten ne hasıl. Evet, bu muhabbet safrasını ben şu anda hayranlıkla izliyorum. Bugün burada tesis edilen muhabbet ikliminin bu yönüyle de son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum. Kardeşliğin şehir Siirt’in önümüzdeki dönemde bu iklimi güçlendirerek koruyacağına inanıyorum. Tıpkı o çıkışımızda olduğu gibi yeniden o günleri hatırlamak, anmak ve çıkışımızı da o şekilde yapalım istiyorum.
Kıymetli Kardeşlerim,
Türkiye geçtiğimiz 19 yılda gerek demokrasi, gerekse ekonomik refah bakımından bir sessiz devrim yaşamıştır. Bunu biz söylemiyoruz ha, bunu Batı söylüyor, Türkiye’de bir sessiz devrim var dediler, ama tabi bize her türlü yanlışı yaptılar, o ayrı mesele. O sessiz devrimi gerçekleştiren kadro bu kadro. Bir yandan Türkiye’nin kalkınması, ekonomik olarak bölgesinin ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline gelmesi için biz çok çaba sarf ettik. Diğer yandan da insan hakları, adalet ve özgürlükler alanında örnek bir ülke olması yolunda kararlı adımlar attık. Eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada, altyapıda, üstyapıda, istihdamda, sosyal yardımlarda Türkiye’ye hamdolsun çağ atlattık. İnşa ettiğimiz eserler, hayata geçirdiğimiz projeler, yaptığımız yatırımlarla sadece bölgemizin değil tüm ülkenin Allah’a hamdolsun çehresini değiştirdik. Altyapı ve üstyapının yanı sıra temel hak ve özgürlüklerde de bu büyük dönüşümlere imza attık, bunu hep beraber yaptık. Eski Türkiye’nin o inkarcı, dışlayıcı, tahkir edici nobran diline biz son verdik. İnkar politikalarını, ret politikalarını, asimilasyon politikalarını bir daha geri gelmemek üzere tek ettik. Özellikle kardeşliğimizi pekiştirecek, dayanışmamızı güçlendirecek, özgürlükleri genişletecek çok önemli reformlar gerçekleştirdik.
Bu topraklar asırlardır Kur'an-ı Kerim üzerine kurulu medeniyet değerlerimizi nesilden nesle aktaran ilim, irfan yuvalarına, alimlere ev sahipliği yapmaktadır. Ülkemiz ilim, irfan faaliyetlerinin önüne geçmeye çalışan gafillerin yol açtığı sıkıntılı günler de yaşadı. Hamdolsun, bu sıkıntılı günleri çözmek, bu karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu. Tillo’nun adının iadesi dahil attığımız her adımda sadece sizlerin duasına nail olabilmeyi hedefledik. Tüm bu hizmetleri, bu demokratik hamleleri vesayete, teröre, bölücü terör örgütünün destekçilerine rağmen hayata geçirdik. Kısa süre önce bizzat terör örgütü elebaşının çözüm süreciyle ilgili yaptığı itiraf bu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Terör örgütünün yaşadığı hezimetler arttıkça kim bilir daha neler, ne itirafla, ne kalleşlikler, ne tür alçaklıklar ortaya saçılacaktır. Zaman geçtikçe bölücü örgütün ülkemiz ve bölgemizle ilgili kirli emelleri olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bir kiralık katil sürüsü olduğu çok daha net görülecektir.
Terör sorununu ülkemizin gündeminden tamamen çıkarıncaya dek sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir daha bölgede yaşayan kardeşlerimin başına terör belasının musallat edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Devletimizin tüm birimlerinin bu konudaki kararlılığı tamdır. Bölücü terör örgütü gibi örgütün siyasi ve sivil toplum görünümlü uzantıları da eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır. Ya hukuk, demokrasi ve anayasa içinde kalacaklar ya da yargıya hesap vermekten kaçamayacaklardır. Türkiye’nin de, bölgemizin de geleceğinde teröre ve Kandil uzantılı siyasete yer olmadığının altını burada bir kez daha çizmek istiyorum. Siirtli kardeşlerimizin de desteğiyle yaklaşık 40 yıldır insanımızın kanını, ülkemizin de kaynaklarını adeta bir sülük gibi emen bu beladan ebediyen kurtulacağımıza inanıyorum.
Kıymetli Kardeşlerim,
Her sosyal meselede olduğu gibi milli birlik ve dirliğimizin güçlendirilmesi çabalarında da sivil toplumun yeri doldurulamaz. Sivil toplumun ve kanaat önderlerinin sahip çıktığı bir sorunun kalıcı olarak çözülmesi mümkün değildir. Devletimiz elbette büyüktür, güçlüdür, ama toplumun kılcallarına kadar ulaşacak olanlar sizin gibi gönüllü kuruluşlarımızdır. Biz temeli atacağız, altyapıyı kuracağız, uygun ortamı tesis edeceğiz, yoldaki engelleri ortadan kaldıracağız, siz de önünüze açılan bu yoldan gidecek, Hakk’ın rızasını gözeterek halkımız için gece-gündüz çalışacaksınız. Özellikle istikbalimizin teminatı olan gençlerimize ulaşmanın, onların gönül dünyalarına hitap etmenin mücadelesini birlikte vereceğiz.
Bizim terörün vahşi dişlerine kaptıracağımız tek bir gencimiz bile yoktur. Bizim bir daha asla himmet, hizmet diyerek gençleri mankurtlaştıran günümüzün Haşhaşilerine kaptıracak tek bir evladımız yoktur. Bizim nesillerin zihnini ve gönlünü boşaltan küresel teknoloji ve medya baronlarına kaptıracak tek bir çocuğumuz yoktur. Ne sebeple olursa olsun elinden tutamadığımız her bir gencimizin vebali bizim ve sizin üzerinizedir. İmdadına koşamadığımız her bir evladımızın sorumluluğu da bizim ve sizin üzerindedir. Kendi çocuklarını Paris’e, Londra’ya, Brüksel’e gönderip şatafat içinde yaşatırken, bu şehrin, bu ülkenin evlatlarına ölümü ve öldürmeyi reva görenlere meydanı asla bırakmayacağız. Bunun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağı, her zemin ve her fırsatta Türkiye olacağız.
Biz sağlam durursak, biz elimizden gelenin en iyisini yaparsak Allah’ın izniyle kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Biz çalışır, üretir, koşar ve gayret gösterirsek, Türkiye’nin büyümesine, güçlenmesine kimse mani olamaz, ben siz saygıdeğer kanaat önderlerine, hocalarıma güveniyorum. Kardeşliğin teröre ve fitne siyasetine muhakkak galip geleceğine inanıyorum.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyor, toplantımızı teşrifleriniz için her birinize teşekkür ediyorum. Rabbim muhabbetimizi, dayanışmamızı daim kılsın diyorum.
Sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum, afiyet olsun.