Muhteşemsiniz, muhteşem.
Menemen bana şimdiden 2023’ün müjdesini veriyor. Durmak yok… Kadın kardeşlerimize özellikle en kalbi duygularla selam, sevgi, saygılarımı sunuyorum. Gençler, sizleri de selamlıyorum. Ana kademe, sizleri de selamlıyorum, var olun.
Ve inşallah şimdiden gece-gündüz demeden 2023’e hazırlanıp 2023’te de ben sandıkları patlatacağınıza inanıyorum.
Bugün biliyorsunuz güzel İzmir’imizin güzel ilçesi Menemen’de sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bugün İzmir’de önce geçtiğimiz yıl yaşadığımız depremin ardından Bayraklı’da yapımını tamamladığımız 596 konut ve 145 dükkanı hak sahiplerine teslim ettik. Bizde biliyorsunuz laf ola beri gele yok, biz sözü verdik mi, verdik ve süratle bu deprem konutlarını bitirip sahiplerine teslim edeceğiz, dedik mi, dedik ve zamanında da elhamdülillah teslim ettik. Şimdi Bayraklı’daki konut sayısını 1391’e ve dükkan sayısını da 302’ye tamamlayacağız. Ayrıca, yine Bayraklı’daki rezerv alanda 3 bin 649 konut ve 511 dükkân inşa ediyoruz. Bunlardan 397’sini de yılbaşına kadar tamamlayacağız. Böylece İzmir depreminin ardından toplam 5 bin 074 konut ve 353 dükkân yaparak teslim etme sözümüzü yerine getirmiş oluyoruz. Toplam yatırım tutarı 2 milyar 250 milyon lirayı bulan bu konut ve dükkânların İzmir’imize hayırlı olmasını diliyorum.
Hanım kardeşlerim, Bay Kemal’in vurulacak yeri kalmadı, bitti bitti, yalandan başka sermayesi yok, dürüstlük hak getire, yok.
Rabbimden ülkemizi her türlü afetten ve musibetten muhafaza eylemesini niyaz ediyorum.
Afetlerin önüne geçemeyiz, ama devlet olarak vatandaşlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırma iradesine ve imkânına hamdolsun sahibiz. Kentsel dönüşüm projelerini hızlandırarak ülkemizi depremlere karşı hazırlama çalışmalarını da kararlılıkla sürdürüyoruz. Bayraklı’daki vatandaşlarımızı yeni evlerine kavuşturma sevincimizin ardından, Alsancak Mustafa Denizli stadına giderek hem resmi açılışını yaptık hem de bu güzel tesisi yerinde gördük. Ve şu anda Alsancak Mustafa Denizli Stadını İnşallah Altay ve Altınordu beraber kullanacaklar.
Menemen’de sizlerle hem tamamlanan eserlerin resmi açılışlarını yapacak hem de son dönemdeki gelişmelerle ilgili hasbihal edeceğiz. Kardeşlerim bugün burada, şehrimize kazandırdığımız yatırım bedeli 668 milyon lirayı bulan 100 eser ve hizmetin resmi açılışını gerçekleştiriyoruz.
Eğitimde çeşitli ilçelerimizde inşası tamamlanan ilkokulların, ortaokulların, liselerin, okul kütüphanelerinin resmi açılışlarını buradan yapıyoruz. Ödemiş, Menderes, Torbalı, Ayrancı gençlik merkezlerimizi, Tire ve Ege öğrenci yurtlarımızı hizmete açıyoruz. Çeşitli kurumlarımıza ait hizmet binaları ile yeni çok sayıda restorasyon projesinin resmi açılışlarını da burada gerçekleştiriyoruz.
Kentsel dönüşüm alanlarındaki altyapı projeleri ile çeşitli mahallelerimize yapılan yol ve kaldırım çalışmalarının açılışlarını yapıyoruz.
İzmir Kalkınma Ajansımızın verdiği destekle hayata geçirilen projeleri de resmen hizmete açıyoruz. Tüm bu eser ve hizmetlerin ülkemize, şehrimize, Menemen’imize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların İzmir'imize kazandırılmasında emeği geçen bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, firmalarımızı mimarından, mühendisinden, işçisine herkesi tebrik ediyorum.
Kardeşlerim,
Şu anda karşımda ki bu kitle, bu topluluk bir karar veriyor. İzmir'in işgali ve İzmir’in kurtuluşu milli mücadelemizin başlangıcı ve bitişi olarak tarif edebileceğimiz önemde hadiselerdir. Düşman İzmir’e ayak bastığında milletçe adeta dünyamız kararmıştı. Düşmanı İzmir'den denize döktüğümüzdeyse milletçe bayram yapmıştık. İzmir vatan topraklarına uzanan elleri kırma ve istiklalimize sahip çıkma mücadelemizin sembolü olmuştur. Maşallah maşallah. Milli mücadelenin zaferle sonuçlanmasının hemen ardından yine bu şehrimizde toplanan İzmir İktisat Kongresi ile de ekonomik istiklalimize sahip çıkma irademizi ortaya koyduk.
İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar 1929 küresel buharına kadar başarıyla uygulandı. Büyük buhranın ardından bozulan dengeler İkinci Dünya Savaşı'yla iyice sarsıldı. Bu kritik dönemde ülkemizde dirayetli ve vizyoner bir siyasi iradenin olmamasının etkisiyle Türkiye milli mücadelenin ardından yakaladığı büyük fırsatı kaçırdı. Rahmetli Menderes ile birlikte İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlar yeniden hayata geçirilmeye başlandı. Ancak 1960'dan itibaren ülkemize musallat olan her darbe, her muhtıra, her vesayet düzeni demokrasimizle birlikte ekonomik bağımsızlığımızı da örseledi. AK Parti'nin tek başına iktidarına kadar Türkiye toplumsal olarak huzursuz, siyasal olarak istikrarsız, ekonomik olarak ithalata dayalı modellere mahkum edildi.
Dikkat ederseniz bugünlerde CHP ekibi ülke yandı bitti, diye ortalığı birbirine katıyor. Hâlbuki bu ülke onların yönetimde sorumluluk üstlendikleri dönemlerde şimdi buraya dikkat edin buraya dikkat edin, hatırlayın CHP'nin iktidar olduğu dönemde gecelik yüzde 7 bin 500’leri bulan faizleri gördü mü? Ah kardeşlerim ah gecelik yüzde 7 bin 500 faiz. Bunun altında kim kalkar? Ve hatırlayın bu ülke onların döneminde işsizliğin can yaktığı Başbakanlığın önüne yazar kasa fırlatıldığı sıkıntılı günleri yaşadı mı? Tabii bunları şu anda 18 yaş altı grup bilmez, ama karşımdaki bu heyet bilir. Ve bu ülke onların döneminde elinde avucunda ne varsa hepsini de tefecilerin yağmaladığı krizlere maruz kaldı mı? Bu ülke onların döneminde bankaların işlerinin boşaltılarak milletin cebinden yüz milyarlarca doların çalındığı ihanetler gördü.
Gençler, biz onlardan işte böyle bir Türkiye devraldık. Ülkemizde başlattığımız büyük demokrasi ve kalkınma devrimiyle hem 1920'de Meclis açıldığında hem de 1923'te İzmir İktisat Kongresi toplandığında ortaya konan ruhu yeniden dirilttik.
Milletimizin tüm kesimlerinin hak, özgürlük, gelişme, yatırım taleplerini hayata geçirerek, hem sosyal barışı sağladık hem ülkemizi büyüttük, güçlendirdik.
Kardeşlerim,
Geçmişte yıllarca milletimiz çok ciddi çileler çekti. Cumhuriyetimizin değerlerini çatıştırmaya çalışanların oyunlarını biz bozduk. Cumhuru ve Cumhuriyeti bir araya getirerek tarihimizin en güçlü sinerjisini oluşturduk. Türkiye’nin her karış toprağını ve her ferdini kucaklayan bu büyük atılımımızın rahatsız ettiği malum çevreler boş durmadı.
Partimizi kapatmaya çalışmaktan, sokakları karıştırmaya, darbe girişimlerinden, ekonomik sabotajlara kadar ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Biz tüm bu süreçte verdiğimiz mücadelede her şeyi çalıştık, çabaladık, ama bir şeyi hiç aklımızdan çıkarmadık. Şayet demokraside, özgürlüklerde, sanayide, ticarette, diplomaside, güvenlikte hayata geçirdiğimiz atılımları ekonomide de gerçekleştirerek milletimizin refahını arttıramazsak kazanımlarımızı kalıcı kılamazdık.
Gençler,
Ben de deliler gibi sizlere aşığım, sizin aşkınızı boşa çıkarmayız. Bunun için meseleyi hep temelden ele aldık. İktidara gelir gelmez gelişmekte olan ülkelere karşı en önemli vesayet aracı olarak kullanılan IMF reçetelerini bir kenara bıraktık. IMF’yi bu ülkeden kim çıkardı? CHP’nin Parti Sözcüsü, IMF’le maşallah el ele, kol kola geziyor hala geziyor. Çünkü onlar IMF’in dilinden anlar. Biz ise 23,5 milyar dolar IMF’e borç vardı Mayıs 2013’te parasını ödedik ve gönderdik, biz buyuz.
Ve sevgili kardeşlerim, Merkez Bankası’nın döviz rezervi neydi biliyor musunuz? 27,5 milyar dolar. Şimdi 127 milyar dolar. Nereden nereye? İşte uygulandığı her yerde başarısızlıkla sonuçlanan milleti açlığa, işsizliğe fakirliğe mahkum eden IMF reçeteleri yerine, kendi kalkınma ve ekonomi programımızın alt yapısını inşaya başladık. Attığımız her adımın, yaptığımız her yatırımın ülkemize kazandığımız her eser ve hizmetin gerisinde Türkiye’yi ekonomik olarak kendi imkan ve kabiliyetleriyle yoluna devam edebilecek bir konuma çıkarma gayesi vardı. Hatırlarsanız, ne zaman biz 23,5 milyar doların IMF borcunu kapatıp bir daha bu kuruluşla anlaşma yapmayacağımızı ilan ettik, işte o günden beri başımız beladan kurtulmadı. Niye? Boş durmuyorlar. Hani küresel güvenlik sistemindeki çarpıklıkları ifade etmek için biz ne dedik? Dünya beşten büyüktür diyoruz ya işte ekonomide de aynısını söylüyoruz.
IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar, bunlar üzerinden küresel ekonomiyi haraca bağlayanlara da dünya ekonomisi 5’ten büyüktür, diyerek karşı çıkıyoruz. Ülkemizdeki mandacı iktisatçılar ve mandacı siyasetçiler ise Türkiye’nin Cumhuriyet tarihindeki bu en büyük kurtuluş mücadelesini tam tersi gibi göstermeye çalışıyorlar.
Yıllarca ülkemize dayatılan para ve maliye politikalarının insanımız işsiz, şirketlerimizi karsız, devletimizi gelirsiz bıraktığını gözlerden saklamak isteyen bu mandacılar var güçleriyle üzerimize geliyorlar. Kardeşlerim, ne yaparlarsa yapsınlar bizi üretim, istihdam ve cari denge odaklı bu ekonomi programımızdan geri döndürmeyecekler. Yüksek faizi, enflasyonu, kur tuzaklarını ülkemizin kaderi gibi görenlerin teslimiyetçiliği öğretilmiş bir çaresizliktir. Biz savunma sanayinden sağlığa kadar pek çok alanda bu öğrenilmiş çaresizlik sendromunu aşarak nasıl ülkemizi en ileri seviyelere getirdiysek, ekonomi politikalarında da aynısını Allah’ın izniyle başaracağız.
Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum, biz yatırım, istihdam, üretim ve bu politikaların altyapısını 19 yıldır inşa ediyoruz. Salgınla birlikte ortaya çıkan küresel ekonomik kriz bize bu dönüşümü hızlandırma ve neticelendirme fırsatı verdi, yaptığımız işte bu fırsatı değerlendirmektir.
Dün faizleri 7 bin 500’lere çıkartanların, bugün kanun çıkartın, faizleri yüzde 1’e indirin. Kim diyor bunu? Bay Kemal. Bay Kemal diyor ki, kanun çıkartın, faizleri yüzde 1’e indirin. Ya bir gün geliyor bunu diyorsun, ardından da diyorsun ki faizleri yükseltin, yemezler yemezler. Bu faizler düşecek düşecek, biz yüksek faize halkımızı da, çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz. Milletimiz geleceğini kurtaracak bir büyük dönüşümün sancılarını yaşarken, kendisiyle dalga geçenlerden bunun hesabını elbette soracaktır.
Değerli Kardeşlerim,
Hayata geçirdiğimiz yeni ekonomi politikasının geresinde 19 yıldır yaptıklarımızın olduğunu söyledim. Peki, biz geçtiğimiz 19 yılda ne yaptık? Eğitim dedik, ülkemizin 81 vilayetini üniversitelerde donatarak 76 üniversiteden aldık 207 üniversiteye çıkardık. 28 Şubat’ta kapısına kilit vurulmaya çalışılan mesleki eğitimi yeniden canlandırarak okullarımızın ve öğretmenlerimizin sayısını artırarak tarihimizin en güçlü insan kaynağı altyapısını …
Kardeşlerim,
Sağlık dedik, şehir hastanelerimizde, devlet hastanelerimizde 1 milyon 200 bini bulan sağlık personelimizle vatandaşlarımıza dünyanın en kaliteli, en hızlı, en ucuz sağlık hizmetini veren bir sistemi hayata geçirdik. Adalet dedik, hizmete aldığımız en modern donanımlara sahip adalet saraylarıyla, hâkim savcısından destek personeline kadar artırdığımız insan gücüyle, yenilediğimiz yasalarımızla içeride ve dışarıda herkese güven veren bir yargı sistemi oluşturduk. Güvenlik dedik, terör örgütlerinin, mafyanın, çetelerin kol gezdiği Türkiye’nin, herkesin kendini evinde, iş yerinde, sokakta, her yerde güvende hissettiği eman beldesi haline getirdik. Gabar’da biz var mıyız? Cudi’de biz var mıyız? Tendürek’te biz var mıyız? Beslerderesi’nde biz var mıyız? Teröristleri buralara gömdük mü? Ama artık terör, bunlar öyle durup dururken olmadı, sizler bize inandınız, biz de size inandık ve bu teröristleri gömdük.
Ulaşım dedik, uzunluğunu 6 bin 800 kilometreden aldığımız, ama şimdi 28 bin 200 kilometreye çıkardığımız bölünmüş yollarıyla, otoyollarıyla, tünelleriyle, köprüleriyle, baştan sona yenilediğimiz tren hatlarıyla, hızlı tren projeleriyle, dünyanın en yaygın ve ekonomik hava yolu ağıyla… Kardeşlerim, hava yolunu nereden aldık? Bakın çok önemli ve bu konuda da Türkiye şu anda çağ atladı. Limanlarıyla ülkemizi büyük atılıma uygun ulaşım altyapısıyla donattık.
Enerji dedik, hidroelektrik santralleriyle, güneş enerjisi tarlalarıyla, rüzgâr enerjisi tepeleriyle, doğal gaz borularıyla vatan topraklarının her karışını kalkınma ihtiyacımıza cevap verebilecek elektrik hatlarıyla ördük. Sanayi dedik, ülkemizin her şehrine yayılan ve sayılarını 326’ya çıkardığımız organize sanayi bölgeleriyle dünyanın gıptayla takip ettiği savunma sanayisi sektörümüzle girişimcilerin önünü açan teşvik ve destek sistemimizle Çin’le Avrupa arasında en büyük ve modern sanayi altyapısını kurduk.
Hanım Kardeşlerim,
Ticaret dedik, çalışan, üreten, alan-satan herkesin yanında yer alarak ülkemizin ihracatını nereden aldık biliyor musunuz? 36 milyardan aldık, nereye çıkardık? 216 milyar dolara çıkardık, nereden nereye. Ülkemizi 2008 ve 2019 küresel kriz yılları dışında hep büyüttük.
İstihdam dedik, nüfusumuz 2002’ye göre yüzde 31 arttığı halde istihdamı yüzde 36 artırarak insanlarımıza iş ve aş sağladık. Tarım dedik, çiftçimizi, hayvancımızı, ormancımızı destekleyerek ülkemizi tarımsal hasılada dünyada onuncu sıraya çıkardık. Yeryüzünün her köşesine yıllık 60 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatı yaptık. Şimdi gelirken traktörleri gördüm, çiftçilerimizi gördüm, Allah’ıma hamd ettim. Elhamdülillah çiftçilerimiz traktörlerimizle birlikte artık Türkiye dimdik ayakta ve istikrarla yoluna devam ediyor.
Çevrede, şehircilikte, sporda, sosyal yardımlarda, kültürde, sanatta, velhasıl her alanda ülkemizi Cumhuriyet tarihinin en üst seviyesine çıkarttık. Türkiye kurduğumuz işte bu güçlü altyapı üzerinde artık para ve maliye politikalarını kendi ihtiyaçlarına, kendi hedeflerine, kendi vizyonuna uygun belirleyecek ve uygulayacak düzeye gelmiştir.
Savunma sanayinde yüzde 20’lerdiydi, ama şimdi nereye çıktık? Yüzde 80’e çıktık, savunma sanayinde. Yaptığımız iş Amerika’yı yeniden keşfetmek değil, gelişmiş, büyümüş, zenginleşmiş ülkeler ne yapıyorsa onu kendi şartlarımıza, kendi imkanlarımıza uyarlayarak yeni bir yol haritası çizmektedir. Mandacı iktisatçı ve siyasetçiler işte bu tabloyu yok sayıyorlar. Bunun yerine küresel enerji, gıda, ham madde başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükselişin karanlık senaryoları üretmek için çırpınıyor. O da yetmiyor, milletimizi paniğe ve karamsarlığa sürükleyerek ülkenin felaketinden siyasi çıkar devşirme kurnazlığına yelteniyorlar.
Bunlarca yıldır bu mandacıların kendilerine sunulan hazır reçeteler dışında ülkenin ve milletin hayrına bir politika, proje, eser, hizmet üretme kaygıları da, gayretleri de olduğu görülmemiştir. Maalesef bunlar daha Türkiye’nin nasıl bir güce, imkana ve altyapıya sahip olduğunu dahi bilmeyecek kadar cahiller, daha doğrusu şuursuzlar. Cehalet bilgiyle zaman içerisinde giderilebilir ama, bunların kimi zaman ihanet derecesine varan gafletleri bakidir.
Değerli Kardeşlerim,
Bizim tek hedefimiz insanımızın işine, aşına, geleceğine sahip çıkmaktır. Yüksek faizmiş, düşük kurmuş, IMF reçeteleriymiş, küresel siyaset ve para baronlarının şantajlarıymış. Bunların hiçbiri bizim için insanımızın işinden, aşından, geleceğinden daha önemli değildir. İşte bunun için dünyada gelişmekte olan ülkeler üzerinde yıllarca oynanan enflasyonu yükseltip, faizlere arttırarak ekonomiyi sıcak paraya boğup, sonra faizler ve kurlar düşünce yüzde 40, yüzde 50 karlarla çıkma oyununun önü kesecek adımları attık.
Zahirde yapısal reformlardan, hukuktan, eğitimden, kaliteden, verimden, güvenden bahsedenler aslında bunların hepsinin ülkemizde mevcut olduğunu biliyor, kendi mandacı ekonomi politikalarının batışına bunlar ağıt yakıyorlar ağıt. Bu politikayı tersine çevirmek için küresel tetikçilerden medyaya kadar ellerindeki tüm silahları devreye soktular. Ama Türkiye artık 1970’lerin, 1990’ların Türkiye’si değil.
Türkiye’nin önünü kesmek için atılan her adımın bir bedeli var. Birileri bu bedeli bir süre öder, ama sonra dönüp kendi işine bakar. Bizim mandacı iktisatçılar ve siyasetçiler de kabak gibi ortada kalır. Biz bunu vesayetle mücadelemizle gördük, biz bunu terörle özellikle mücadelemizde gördük. Biz bunu darbecilerle mücadelemizde gördük. Onların yanlarında kimler vardı kimler? Biz milletimizle birlikte kararlı bir şekilde yolumuza devam edince hepsi de acınası bir halde ortada kaldı.
Bugün faiz, kur, enflasyon üzerinden ahkam kesenlerin, yarın havaya bakıp ıslık çalarak bambaşka mecralara yelken açacaklarından hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü bunlar dün İstanbul boğazına yapılan her köprüye karşı çıkmış, sonra da onları iyi kullanmış kişilerdir.
Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık mı? Yaptık. Denizin altından Marmaray’ı yaptık mı? Yine denizin altından Avrasya Tünelini yaptık mı? Osman Gazi Köprüsünü yaptık mı? Niye yaptık? İstanbul’dan İzmir’e gelinsin diye. Peki, ya bunların diktikleri bir ağaç var mı? Bunlar Marmaray’a da karşı çıktılar, sonra ondan en çok istifade etmiş kişiler oldu. Bunlar dün İstanbul Hava Limanı, İstanbul İzmir Otoyolu başta olmak üzere nice büyük projelere karşı çıkmış, sonra da onları en çok kullananlar oldular.
Kardeşlerim,
Bunlar biliyorsunuz Taksim’e yeni Atatürk Kültür Merkezi’ni yaptık. Önce karşı çıktılar, ama şimdi sağ olsun bize bile bırakmıyorlar. En çok onlar istifade ediyor. Ne diyor Ziya Paşa? Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. Evet bunların akıl, vicdan, ahlak, bilgi, vizyon seviyelerini dün karşı çıktıkları işlere bakarak rahatça ölçebilirsiniz. Lafı hiç uzatmaya gerek yok, sadece şu tablo bile mandacı iktisatçı ve siyasetçilerin foyalarını ortaya dökmeye yeterlidir.
Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri insanları işsiz kalmasın diye enflasyona ve faize bakmadan ne gerekiyorsa yaparken, onları alkışlayanlar Türkiye benzer yöntemleri kullandığında felaket tellallığına soyunuyorlar. Çünkü bunlar doğru yanlış bakmadan, kendilerine verilen vazifenin gerektirdiği her şeyi söyler, ama asıl gerçekleri asla dile getirmezler. Mesela bunlar her türlü para ve maliye politikasını kullanarak demokrasi, hak ve hukuk tanımadan kendini dünyanın üretim ve finans merkezi haline getirenleri hiç konuşmazlar.
Mesela bunlar, para musluklarını 10 yılda 10 kat daha fazla açanlara bunun sebebini sormazlar. Mesela bunlar, küresel finans krizinin yaşandığı 2008’den beri defalarca politika değiştirenlerin niye böyle yaptığını sorgulamazlar.
Mesela bunlar, salgın döneminde savrulmalar yaşayan gelişmiş ülkelerin nasıl bu duruma düştüklerini anlamaya çalışmazlar. Mesela bunlar, dünyada yaşanan para bolluğunun ve yüksek enflasyonunun analizini yapmazlar.
Mesela bunlar, Almanya başta olmak üzere Euro Bölgesi’nin istihdamı korumak için hangi politikayı izlediğini takip etmezler. Mesela bunlar, uluslararası fiyatların ÜFE bazında 3’e 1’den fazla artışının yol açtığı sonuçları dikkate almazlar.
Mesela bunlar, küresel krizden kendini korumak isteyen herkesin gelişmişlik düzeyine bakmaksızın parasının değerini düşük tutup cari fazlasını arttırmayı, böylece istihdamını korumayı sağlamaya çalıştığını görmezler. Buna karşılık aynı kesimler Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı ve kararlı ekonomi politikası değişikliğini evet kah patates soğan, kah faiz kur, enflasyon, kah tencere tava hep aynı hava deyip giderler.
Değerli Kardeşlerim,
Buradan şimdi tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, Menemen’den ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Bunlara verilen görev emperyalistlerin 1923’te bozulan oyununu 2023’te tekrar devreye almaktır. Allah’ın izni ve milletimizin dirayetiyle 1923’te başaramadıkları gibi 2023’te de başaramayacaklar.
Kardeşlerim,
Biz bu ekonomi politikasını öyle akşamdan sabaha düşünüp hayata geçirmedik. Tam 19 yıldır bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Artık ülkemiz ekonomisinin kronik hastalıklarını, etkilerini azaltma değil, tamamen tedavi etme aşamasına geçtik. Biraz önce 19 yılda bu gayeyle nasıl bir altyapı kurduğumuzu sadece başlıklarıyla hatırlattım.
Kardeşlerim,
Şimdi şirketlerimiz hiç endişe etmeyin daha çok kazanacak. Çalışanlarımız evvel Allah daha iyi ücret alacak. Esnafımız daha iyi kazanacak. Bunun yanında ülkemizdeki bireylerin inşallah bundan sonraki süreçte eli bolluk içerisinde olacak hiç endişeniz olmasın. Ben halkıma inanıyorum, halkıma güveniyorum. Türkiye büyüyecek, gelişecek, zenginleşecek, işte bunun için 2023 çok önemli. Milletimizin 2023’te tercihini mandacı, iktisatçı ve siyasetçilerden yana değil, büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasından yana kullanacağına yürekten inanıyorum.
Bay Kemal, mandacı siyasetçi, aynen öyle aynen öyle. Bay Kemal kimlerle yürüyor? Terör örgütünün yandaşlarıyla yürüyor. Benim hanım kardeşlerim, benim genç kardeşlerim bu terör örgütlerine prim verir mi? Vermez. Çünkü biz milliyiz, biz yerliyiz, çünkü biz Türkiye’yiz.
Hazır mıyız?
Tek Millet… Tek Bayrak… Tek Vatan… Tek Devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte kardeş olacağız, Türkiye olacağız.
Kalın sağlıcakla.