İSEDAK 37. Bakanlar Toplantısında Yaptıkları Konuşma

24.11.2021

Sayın Bakanlar,

Sayın Genel Sekreter,

Aziz Kardeşlerim,

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu. İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi İSEDAK’ın 37. Bakanlar oturumunu açarken hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum.

Sizleri güzel İstanbul’umuzda yeniden misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Toplantımızın ülkelerimiz ve İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Geçtiğimiz hafta göreve başlayan yeni Genel Sekterimiz Sayın Hüseyin İbrahim Taha’yı bir kez daha tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

Genel Sekreter olarak ilk resmi ziyaretini İSEDAK vesilesiyle Türkiye’ye yapmasından ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Kendisine her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. İnsanlık olarak koronavirüs salgının etkilerini hayatımızın her alanında çok derinden hissettik. Örneğin küresel ölçekte meydana gelen arz-talep dengesizlikleri emtia fiyatlarında yüksek artışlara yol açmıştır. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü gıda fiyatları endeksi Ekim ayında yıllık yüzde 31,5 oranında artarak 2011 yılından bu yana en yüksek seviyesine çıkmıştır. Uluslararası Para Fonu emtia genel endeksi keza Ekim ayında yüzde 74, enerji fiyatları yüzde 176, enerji dışı emtia fiyatları ise yüzde 20,5 oranında artmıştır. Küresel emtia fiyatlarında gözlenen bu olağandışı seyir dünya genelinde enflasyon oranlarını da tetiklemiştir.

Doğal kaynakların israfı gıda üretimini ve gıda güvenliğini tehlikeye atmıştır. Bu böyle bir konjonktürde Teşkilatımızın 8. Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınma Bakanlar Konferansı’na ev sahipliği yaptık. Konferansta tarım sektörünün güçlendirilmesi, kırsal kalkınmanın teşviki, gıda israfının önlenmesi, su kaynaklarının etkin yönetimi ve İslam İşbirliği Teşkilatı stratejik tarımsal ürünler eylem planı ile gıda güvenliği rezervi gibi önemli konuları ele aldık.

Geleceğimizi tehdit eden yoksulluk, zorunlu göç, terör, iklim değişikliği gibi sorunlar karşısında da kalıcı çözümler üretmemiz gerekiyor. Sahip olduğumuz iş birliği platformlarını bu doğrultuda en iyi şekilde değerlendirmeli, müşterek politika ve programlar geliştirmeliyiz. İSEDAK’ın gündemindeki en önemli ticaret projesi, tercihli ticaret sistemidir. Haziran ayındaki Ticaret Müzakereleri Komitesi toplantısında sistemin uygulama tarihi olarak 1 Temmuz 2022 tarihi belirlendi. Henüz sisteme taraf olmayan devletlerin de sürece katılımıyla teşkilat içi ticareti çok daha yüksek seviyelere taşımayacağımıza inanıyorum. Hedefimiz, karşılıklı ticaretimizin toplam ticaretimiz içindeki payını yüzde 25’lere çıkarmak olmalıdır.

Uluslararası ticaret ve yatırım uyuşmazlıklarının çözüm için önerdiğimiz Tahkim Merkezi’nin de faaliyete geçmesini memnuniyetle karşılıyorum. Güçlü bir sahiplenmeyle Tahkim Merkezi’nin kısa sürede tercih edilen bir kuruma dönüşeceğine inanıyorum.

Bir diğer önemli İSEDAK projesi olan 50 İslami endeksi kapsamımda alım-satıma konu olacak ürün geliştirme çalışmaları da meyvelerini veriyor. Somut bir yatırım aracı olarak Ziraat portföy tarafından 50 İslami endeksi hisse senedi fonu oluşturulması bunun örneklerindendir.

Kıymetli Kardeşlerim,

Bu senenin bakanlar görüş alış-verişi oturumunda mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin kovid-19’a karşı desteklenmesinde İslami finansın rolü konusu ele alınacak. Çalışma grupları kapsamında teknik konularda düzenlenen toplantılarda ise uzmanlarımızın bilgi paylaşımı, tecrübe aktarımı ve bilgiye dalayalı politika geliştirilmesi faaliyetlerini sürdürmelerini çok önemsiyorum.

Çalışma grupları tarafından geliştirilen somut politika tavsiyelerinin uygulanması da son derece önemlidir. İSEDAK Kudüs programı ve İSEDAK kovid müdahale programı ile üyelerimiz ile İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluşlarına mali anlamda sunduğumuz desteklerimizi daha da artırdık. Başlattığımız yeni programlarla özelikle İSEDAK kapsamında bu yıl 20 üye ülkenin 42 projesinin desteklenmesi kararlaştırıldı. İslam coğrafyasında gençlerimizin iyi yönetim alanında yetirilmesi ve onlara gerekli kabiliyetlerin kazandırılmasına ehemmiyet veriyorum.

Değerli Katılımcılar,

İslam ülkeleri sadece salgının yol açtığı sıkıntılarla değil, terörden yoksulluğa, iç çatışmalardan göçe kadar birçok zorlukla mücadele ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri olarak bir taraftan ekonomik iş birliğimizi güçlendirirken, diğer taraftan da kardeş ülkelere gereken siyasi, insani, mali ve hukuki desteği vermemiz gerekiyor.

Afganistan’da kalıcı barış ve istikrarın tesisi ortak temennimizdir. 40 yıldır çatışmayla, terörle, işgalle boğuşan Afganistan’ın yanında olmak Afgan halkına karşı kardeşlik görevimizdir. Kış şatlarıyla ciddi bir krizle karşı karşıya olan Afganistan’a yönelik insani yardımların sürdürülmesi bu dönemde önceliğimiz olmalıdır. İslam ülkeleri olarak bizlerin bu çabalarda ön safta yer alması gerektiğini düşünüyorum.

İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluş gayesi olan Filistin davamızı sonuna kadar savunmakta kararlı olduğumuz tekrar vurgulamak istiyorum. İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeler olarak Filistin davasını zaafa uğratacak her türlü hareketten kaçınmalıyız. İsrail’in Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim, yıkım, zorla yerinden etme, müsadere, tahliye politikalarına dur demeliyiz. Filistin’in başkenti Kudüs’ü Şerifin statüsünün ve kutsiyetinin korunması için var gücümüzle çalışmalıyız. Aslolan, iki devletli çözüm ve yerleşik uluslararası parametreler temelinde kalıcı barış ve istikrarın tesisidir.

Son yıllarda İslam ve yabancı düşmanı ırkçı söylem ve eylemlerde kaygı verici bir artış yaşanıyor. Müslümanlar birçok ülkede, bilhassa Avrupa’da ırkçı, ayrımcı, İslam ve yabancı düşmanı eylemlere maruz kalıyor. Müslüman toplumunun temel insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan sözüm ona tedbirler kaygı vericidir. Türkiye bu sorunlarla mücadelede uluslararası platformların daha etkin kullanılması, uluslararası mekanizmaların güçlendirilmesi ve müşterek somut adımlar atılması için her türlü çabayı göstermektedir. Teşkilat olarak bu alanda da birlik içerisinde hareket etmeli ve iş birliğimizi artırmalıyız.

Rohingya Müslümanlarının karşı karşıya bulunduğu insani kriz derinleşerek halen sürüyor. Rohingyalıların Myanmar’a güvenli, gönüllü, onurlu şekilde geri dönüşleri gerçekleşmeden Arakan’da çözüm ve barışa ulaşılması mümkün değildir. Mevcut siyasi krizin çözüme giden süreci sekteye uğratmamasını ümit ediyoruz.

Uluslararası toplum Suriye’de yaşanan mezalimi de durdurabilmiş değildir. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak, ülkeye güvenli şekilde geri dönüşleri sağlayacak kalıcı çözümün bulunması zaruridir. Suriye’nin toprak bütünlüğü ve milli güvenliğimize tehdit teşkil eden DEAŞ ve PKK, YPG gibi terör örgütleriyle mücadelemiz kararlılıkla sürecektir.

Libya’da meşruiyetin yanında durarak verdiğimiz destek sayesinde sahada denge sağlanmış, siyasi sürecin ilerletilmesi mümkün olmuş ve tüm ülkeyi temsil eden milli birlik hükümeti kurulmuştur. Libyalı kardeşlerimizin kalıcı istikrar, barış ve refahın tesisi yönündeki çabalarına güçlü desteğimizi devam ettiriyoruz.

Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkların durumunu da büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. Teşkilatımızın da kuruluş amaçları doğrultusunda bu konuda hassasiyet göstermesi yönündeki beklentimizin bu vesileyle altını tekrar çiziyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, 37. İSEDAK Toplantısına yapacağımız istişarelerin ve alacağımız kararların hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Kalın sağlıcakla.