Sevgili Gençler,
Değerli Kardeşlerim,
Hepinizi en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bu güzel atmosferde gönüllerimizi buluşturan herkese teşekkür ediyorum.
Sözlerimin hemen başında kütüphanemize adını veren Şehit Öğretmen Şenay Aybüke Yalçın’ı rahmetle yâd ediyorum. Aynı şekilde milletimize hizmet ederken bölücü terör örgütü tarafından alçakça katledilen tüm kamu görevlilerimize, güvenlik güçlerimize, Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.
Şehitlerimizin uğrunda canlarını feda ettikleri vatanımıza, bayrağımıza, istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Bunu da son 19 yıldır olduğu gibi yine ülkemize yeni hizmetler, yeni eserler kazandırarak yapacağız. Nitekim bugün Batman’da gerçekten müstesna bir gün geçiriyoruz. Önce ülkemizin gurur abidelerinden olan Ilısu barajı ve hidroelektrik santralini hizmete almanın heyecanını yaşadık. Ülkemizin en büyük dördüncü hidroelektrik yatırımı olan Ilısu projesi Batman’ımıza hakikaten çok yakıştı. Üreteceği 4 milyar 120 milyon kilovatsaat enerjiyle ekonomimize yıllık 3 milyar lira katkı sağlayacak bu yatırımın tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
Ardından Hükümetimizin ve özel sektörümüzün şehrimize kazandırdığı hizmetlerin toplu açılış törenine iştirak ettik.
Sevgili Gençler,
Şöyle düşünüyorum: 20 yıl önce ben Batman’da mitinglere gelmiştim ve Batman’da o zaman yaptığım mitinglerle o günkü Batman ve bugünkü Batman mukayesesi kabil değil. O günkü Batman nire, bugünkü Batman nire.
Tabii şimdi sizler yaş itibariyle zaten 20 yaş, bu civardasınız, o günkü Batman’ı zaten sizin hatırlamanız, anmanız, neydi, ne oldu, nereye geldik bunu bilmeniz mümkün değil. Fakat ben tabii o günleri çok çok iyi hatırlıyorum. Yaş 67. O zamanın Batman’ı, ben sizin yaşınızda değil o zaman demek ki 30 yaşlarında falan bir genç olarak buralarda mitinge geldim. O günden bugüne bu Batman nasıl bu halde? 19 yılda, 20 yılda biz bu Batman’ı hamdolsun inşa ettik, ihya ettik. Yani eğitim sistemi, üniversite falan yok, ama şu anda Batman’da üniversite var. Hastane falan yok, biz hastanemizi yaptık. Şimdi bir de 500 yataklıyı yapıyoruz ve değişik ilçelerde de yaptığımız hastaneler var. Bütün bunlarla beraber yollar, Batman’a o zaman bölünmüş yol olarak sadece bir 30 kilometre yol vardı, ama biz bunun üzerine 149 kilometre daha bölünmüş yol inşa ettik. Hepsini geç bir tarafa, Batman’da o zamanlar böyle bir havalimanı yoktu. Ha vardı, ne vardı biliyor musunuz? Sadece bir NATO pisti vardı, NATO pistinin yanında da şöyle bir tente vardı, terminal değil tente, o tentenin altından uçağa binersiniz, böyle bir durum vardı. Bütün bunlarla tabii beraber biz şu anda Batman’ın altyapısıyla-üstyapısıyla düşünün hiçbir şeyle mukayese edilmez işte bugünkü Ilısu Profesör Doktor evet Veysel Hoca’nın adını koyduğumuz yer. Bununla beraber tabii bir de Toplu Konut İdaremizin yapmış olduğu konutlar. Hele hele Ilısu’da inşa ettiğimiz zemin artı 1 villalar.
Bunların yapılmaması için neler yapmadılar ki, durdurmak için neler yapmadılar ki. Fakat biz azmimizden zerre kadar taviz vermedik. Onu da bir kenara, biliyorsunuz oradaki tarihi eserleri ne yaptık? Yerlerinden aldık ve şu andaki yeni yerlerine taşıdık. Hele hele bir de o Küçük Saray, Küçük Sarayı 6 metre yükseltmek suretiyle yeni yerine onu da naklettik.
Sevgili Gençler,
Bunlar sıradan işler değil. Bunlar akıl istiyor, zekâ istiyor ve bütün imkânlarınızı oralar için seferber etmek istiyor. Niye yapıyorsunuz bu ya, başka işiniz yok mu; öyle diyorlar. Yapıyoruz, çünkü biz istiyoruz ki kültür ve turizm noktasında burası bir çekim alanı haline gelsin. Öyle mi Mehmet Bey? Şimdi bununla birlikte burası bir çekim alanı haline gelecek. Nasıl olsa havalimanımız da var, tüm bunlarla beraber gelip buraları görmek isteyenler olacak. Ya bu barajın içinde bu işi nasıl yaptılar, bunları nasıl inşa ettiler, o köprüler vesaire bunlar nasıl yapıldı? Bütün bunların hepsi gençler, bir aşk işidir, aşk. Neşet Ertaş ne diyor: “Aşgınan koşan yorulmaz.” Peki, ben ne diyorum? Ben de diyorum ki; aşk, kişinin sevdiğinde yok olmasıdır. Öyle lafla peynir gemisi yürümüyor. Ama hamdolsun bunlar yapıldı, yapılıyor.
Batmanlı kardeşlerimizin gerçekten bugün yollara, meydanlara sığmayan sevgisine mazhar olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bugün meydan bambaşkaydı ve gerçekten bugüne kadar yaptığımız mitinglerin en muhteşemini bugün yaptık. Bugün bir kez daha bizi aşkla bağrına basan tüm Batmanlı kardeşlerime sizlerin vasıtasıyla şükranlarımı sunuyorum. Rabbim uhuvvetimizi daim eylesin diyorum. Biz hiçbir ayrım yapmadan kökenine, diline, inancına bakmadan vatandaşlarımızın hepsini aynı samimiyetle seviyoruz. Bizim nazarımızda 84 milyonun tamamı birdir, eşittir, aynı hürmete ve hizmete layıktır. İktidarda 19 yılını tamamlamış bir kadro olarak hep bu anlayışla hareket ettik, bölgecilik yapmadık. Bizim için batı-doğu, böyle bir ayrım yok. Biz batıya hangi yatırımı yaptıysak, doğuya da, güneydoğuya da aynı yatırımları yaptık. Eğitimde aynı, sağlıkta aynı, tüm yollar aynı, insanımızı ayrıştırmadık.
Kardeşlerim,
Yolları yaparken oralarda çalışan bütün o mühendislere, mimarlara oraları zindan eden bu HDP değil mi, bu PKK değil mi? Bunlar oralarda bizim bu kardeşlerimizi şehit etmediler mi? Benim Aybüke öğretmenimin ne günahı vardı ya? Burada Kürt yavrularımızı eğitmiyor muydu ve şehit ettiler. Necmettin Hoca’nın ne günahı vardı ya, genç yaşta öğretmen olarak buralara geldi ve burada şehit ettiler. Aynı şekilde kaymakamımızı, nice kaymakamları bunlar şehit etmediler mi? Dolayısıyla yapacak çok işimiz var ve istismar siyasetine biz prim vermedik, ama onlar verdi. Kutuplaştırmanın değil kucaklaştırmanın peşinde koştuk. Bölmenin değil birleştirmenin gayreti içinde olduk. Fitneyi değil kardeşliğimizi güçlendirmek için çalıştık. Türkiye tüm renkleriyle hepimizin ortak vatanıdır dedik. Gölgesinde huzur bulduğumuz bayrak hepimizin ortak bayrağıdır. Günde 5 vakit semalarımızı süsleyen ezanlar hepimizin ortak değeridir dedik. “Korkma” diye başlayan İstiklal Marşımız 84 milyonun ortak hissiyatının sembolüdür. Peki, HDP için öyle mi? Parlamentoda biliyorsunuz İstiklal Marşı okunurken onlar İstiklal Marşı’nı okumuyorlar. Bunları çok çok iyi öğrenmek ve bunları anlatmalıyız. Adeta duru suya bir taş atarsınız, hani dalga dalga böyle kenara doğru gider ya; işte şimdi sizler de bu duru suya atılan o taş gibi bütün her yere, bütün genç arkadaşlarınıza bunları anlatmanız lazım. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Arap’ıyla hepimiz aynı iklimin veya aynı kilimin desenleriyiz. Yüreğinde memleket sevdası olan, bu topraklara dair hayalleri ve hedefi bulunan Türkiye merkezli düşünen herkesin hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun başımızın üstünde yeri vardır.
Türkiye belli kalıplara, belli ideolojik bağnazlıklara hapsedilemeyecek kadar büyük, zengin ve özgün bir ülkedir. Özellikle gençlerimizin dinamizmini, heyecanını, kendilerini, ülkelerini ve dünyayı tanıma azimlerini biz çok kıymetli buluyoruz. Gittiğimiz her yerde gençlerimizle bir araya geldikçe işte bugün burada olduğu gibi onların coşkusuna sahip oluyoruz. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde 3-5 yıl öncesine göre gerçekten farklı bir atmosfer mevcut. Türkiye bölücü terör örgütünün baskı, şiddet ve zulmünden kurtuldukça yatırımlar hız kazanıyor. Terörün gölgesi üzerimizden kalktıkça gençlerimiz geleceğe çok daha güvenle, umutla bakıyor. Tek parti faşizminin bölgedeki kardeşlerimizin gönlünde ve zihninde açtığı yaralar kapandıkça kardeşliğimiz de güçleniyor. Bölgemizde güvenliğin ve huzurun tesisiyle birlikte turizmden istihdama kadar her alanda tarihi bir yükseliş yaşanıyor. İşte Diyarbakır, işte Mardin, işte şimdi Ilısu, buralara inşallah turizm ciddi manada yüklenecek. Yine bir dönem teröristlerin kestiği yollarda artık insan ve yük taşımacılığı aralıksız sürüyor. Bölgemize hâkim olan bu kalkınma özgürlük ve kardeşlik iklimini inşallah daha da tahkim edeceğiz. Göz aydınlığımız olan siz gençlerimizin hayallerinizi gerçekleştirmeniz için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan çalışmayı sürdüreceğiz.
Gençlerin kanı üzerinden kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlara son 19 yıldır fırsat vermedik, inşallah bundan sonra da fırsat vermeyeceğiz. Bu süreçte göreve geldiğimde 76 üniversitemiz vardı, ama elhamdülillah bugün 207 üniversitemiz var. Ve 81 vilayetin 81’inde de üniversite var, üniversitesi olmayan ilimiz yok. İşte Batman bunlardan bir tanesiydi. Bu ne demektir? Yani Batmanlı genç üniversite için buradan kalkıyor nereye gidiyordu? Ya Ankara’ya, ya İstanbul’a, yani batıda herhangi bir yere gidiyordu. Ama şimdi biz Batmanlı gence üniversiteyi ayağına getirdik, bunu yaptık. Sizlerden tek beklentimiz var, devletinize güvenmeniz, kendinize inanmanız, büyük bir milletin evladı olduğunuzu asla unutmamanızdır. Yeter ki siz birlik ve beraberliğinizden taviz vermeyin. Yeter ki siz aranıza fitne tohumlarının ekilmesine müsaade etmeyin. Yeter ki siz ağızlarını her açtıklarında millete karamsarlık aşılayan şeamet tellallarına itibar etmeyin. Gerisi muhakkak gelecektir. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu ülkenin gençleri olarak her birinize güveniyorum ve şimdi sözü sizlere bırakıyorum.
MUHAMMET FURKAN ÖZKAN - Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle hoş geldiniz. Ben Muhammet Furkan Özkan, Dicle Üniversitesi 4. sınıf Arkeoloji öğrencisiyim. Sizlere sahabeler ve medeniyet şehri aziz Diyarbakır’dan bolca selamlar getirdim.
Sayın Başkanım, Hasankeyf’te sular altında kalması muhtemel olan camiler, türbeler ve kültür varlıklarının dünya çapında geniş kapsamlı çalışmalar sonucu taşındığını ve aynı zamanda bölgedeki çalışmaların pür dikkat devam ettiğini bilmekteyiz. Tarihi korumak ve yaşatmak en önemli hususlardan biridir, çünkü geçmişini bilmeyen hiçbir millet geleceğini inşa edemez ve biz de bunun farkındayız. Bölgede çok dikkatli çalışmalar yapılmakta ve bu Hasankeyf’teki yapılan çalışmalar hakkında sizden detaylı bilgiler alabilir miyiz? Ve aynı zamanda Hasankeyf gelecekte nasıl bir konuma sahip olacak, sizden öğrenebilir miyiz? Teşekkürler.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben çok teşekkür ediyorum. Gerçekten Hasankeyf elden çıkıyordu, tamamıyla bitmiş durumdaydı. Ve o dönem tabii Sayın Bakanımız Veysel Hoca’ya dedi ki; böyle böyle, burada bizim şimdi çok yoğun bir çalışmaya girmemiz lazım ve Hasankeyf’i kurtarmamız gerekiyor. Çünkü oradaki o tarihi eserler gerçekten tabii ne kadarını biliyorsun bilmiyorum, arkeologsun, senin için bu da önemli, bunun tarihini de bence incelemende de büyük fayda var. Fakat gerek köprüler, camiler, kervansaraylar, bütün bunlarla hakikaten Hasankeyf bizim için bulunmaz bir zenginlik. Tabi işin ilginç olan yanı buranın sular altında kalma tehdidi tehlikesi var Ilısu. Tabi bir diğer taraftan da burada tabi bizim için 2 kaynak var pardon 3 kaynak var. Bir, hidroelektrik santral noktasında bir kaynak. İki, önemli olan kültür noktasındaki bir kaynağımız ve bir diğeri de tabii su. Üç tane bu kaynağı bizim en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Ve şu anda buranın özellikle sadece su itibarıyla yıllık bugün de söylediğim gibi, bizim buradan gelirimiz yaklaşık yılda 4 milyar civarında bir kaynak. Ama hepsinden öte tabi bu kulaklıkların olduğu bir dönemde buradan yani bizim sulamada elde edeceğimiz fayda, imkân çok çok önemli.
Diğer taraftan, elektrik enerjisiyle noktasında herkes işte enerji de ciddi sıkıntılar var filan falan denildiği bir dönemde, biz şu anda buradan ciddi bir enerji kaynağını da ne yapacağız? Ülkemize kazandıracağız. Özellikle de 5 şehrimiz buradan ciddi istifade edecek. Bunlar Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt ve bir beşinci şehrimize neyse buradan istifade edecekler. Fakat benim en çok üzerinde durduğum şey özellikle kültür noktasındaki bu tarihi eserleri kazandık. Yani sadece o küçük sarayı mesela 6 metre yükseltmek suretiyle küçük sarayı kazanmak bizim için gerçekten bu dönemde çok büyük bir başarı. Ve diğer taraftan camiler, kervansaraylar vesaire bütün onların hepsini kazandık. Şimdi buraya kim gelecek bundan sonra? Turistler gelecek. Yapılması gereken Kültür Turizm Bakanlığımızın tanıtım noktasında atacağı adımlarla, kampanyalarla buraya turist çekmek. Ve bölgede tabi Mardin’imiz var, bir başka o da bizim için hakikaten en önemli bir çekim alanı. Diyarbakır’ı zaten söylemeye gerek yok o da bir çekim alanı. Siirt kendine has yani Siirt damadı olduğum için söylemiyorum yani oranını da kendine has özellikleri var. Tabii aynı şekilde tabi şu anda bulunduğumuz bu mekân Batman, burası da tabi sürekli olarak gelişiyor. Ve 3 yıl, 3,5 yıl önceki Batman'la, bugünkü Batman tartışılmaz öyle mi? Acayip değişiklik var. Yani buraya artık gelmek zor bir şey değil. 1 saat 45 dakika İstanbul'dan Batman'a uçakla seyahat. Şimdi bütün bunlar işi kolay kılıyor. Buraya geldikten sonrası zaten tamamıyla turizme yönelik adımlar ki, bu adımlar çok daha inşallah işimizi kolaylaştıracak. Birde tabi Batman-Siirt bunlar da artık birbiriyle iç içe.
Ve şu anda Hasankeyf'teki bu eserler çok ciddi bir çekim alanı oluşturacak buradan tabi sizin gayretlerinden de istifade edeceğiz. Ve arkeolojik adımlar, Bir de az önce de söylediğim gibi zemin +1 olmak üzere yaptığımız villalar buradaki yaşayan insanların konforunu da ne yaptı? Ciddi manada artırdı. Çünkü benim Batmanlı kardeşime, Mardinli kardeşime artık bu yakışır dedik ve orada bu zemin +1 konutları yaptık ve orada yaşayanlara bunları da verdik.
EMEL AYDIN - Sayın Cumhurbaşkanım, merhabalar. Ben Emel Aydın Türk Dili Edebiyatı dördüncü sınıf öğrencisiyim, Namık Kemal Üniversitesi. Aslen Ağrılıyım. Size sorum şu Sayın Cumhurbaşkanım: Şu an Şehit Aybüke Yalçın Kütüphanesindeyiz. Aybüke öğretmenlerimiz gibi bu memlekete hizmet vermek için gelip şehit verdiğimiz doktorlarımız, öğretmenlerimiz oldu. Bizler onların hatırasına her zaman sahip çıkmaya çalışıyoruz. Onlar bu zulme karşı ses çıkarmayanlar oldu. Necmettin öğretmenlerin, Aybüke öğretmenlerin, Yasin Börü’lerin, Muhammed Fatih Safitürk’lerin adını ağzına alamayanlar, her hafta Selahattin Demirtaş neden içerde diye hesap sormaya çalışıyorlar. Bizler Kürt gençleri olarak bu ikiyüzlülüğün hesabını sandıkta soracağız. Siz bu ikiyüzlülerin hakkında ne düşünüyorsunuz? Teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu tabii ikiyüzlü de değil, çok yüzlülük. Şimdi sen bir Kürt kızı olarak bu şuurdasın, ama senin şuurunda bir Kürt çok önemli. Bak buradaki bütün genç arkadaşların hepsi de seninle aynı şuuru, aynı idraki ne yaptı? Paylaştı. Şair ne diyor? İdraki meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez. İdrak idrak bu çok önemli. Yani bir siyasi partinin başında da olsan, kahvaltı için geleceğini haber veriyor. Ya bu ülkede bu kadar insana rağmen terör örgütünden bizim Yasin Börü gibi yavrularımızın ölümüne neden olan bir adamla ilgili onu ziyarete gitmekten daha büyük gaflet olur mu? İster Ana Muhalefetin başı ol, ister diğer muhalefetin başı ol veyahut dv PKK terör örgütü ile müşterek hareket eden bir partinin başı ol, eş başkanı ne olursan ol. Ama az önce sizin söylediğiniz o şey var ya inşallah 2023 Haziran yoğun çalışacağız, genç arkadaşlarımızla bu işleri çok iyi masaya yatıracağız ve biliyorsunuz şimdi hani Z kuşağı, Y kuşağı falan diyorlar ya ben sizi teknofest kuşağı olarak görüyorum. İnşallah sandığa gömer miyiz?
EMEL AYDIN - Gömeriz Başkanım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ ol babaya, anneye hepsine selam.
EMEL AYDIN - Ve aleyküm selam, teşekkür ederim.
BİR GENÇ- Kürtçe söylediklerimi Türkçe tercüme edeyim anlamayanlar için. Sayın Cumhurbaşkanımız hoş geldiniz, sefa getirdiniz. Sizi canı gönülden çok seviyoruz, Allah sizden razı olsun inşallah dedin. Cumhurbaşkanım adım Evin, bugün çok mutluyum. Eskiden evlerimizde konuşmaya korktuğumuz dilimizi, bugün Cumhurbaşkanımızın karşısında rahatlıkla konuşabiliyorum. Bu sizin sayenizde oldu sizin sayenizde arkadaşlarımla, ailemle, sevdiklerimle, dostlarımla sokakta özgürce korkmadan dilimi konuşabiliyorum. Özgürce dilimi konuşmanın yanı sıra, özgürce dilime ait kitaplara ulaşabiliyorum, özgürce müziklerimi söyleyebiliyorum, özgürce dinleyebiliyorum. Bunun için size ben ve Kürtler adına canı gönülden teşekkür ediyorum Cumhurbaşkanım. Allah sizden razı olsun inşallah.
Kitaplar demişken, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın bastığı Ahmed-i Hani'nin Mem-u Zin kitabı elimde, izniniz olursa size bunu imzalattırmak istiyorum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Memnuniyetle.
BİR GENÇ- O kadar güzel bir sevgi diliyle yazdınız ki, çok teşekkür ederim Başkanım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle Diyarbakır'a, Batman'a yaptıklarınız için kendi adıma ve genç kardeşlerim Allah'a teşekkür etmek istiyorum Cumhurbaşkanım, bu teşekkürle girmek istedim. Batman’a tekrar hoş geldiniz. Benim sorum şu: Geçen günlerde açıklama yapan Kemal Kılıçdaroğlu 15 Temmuz'da darbe girişimini göğüs gererek beraber atlattık demişti. Fakat 15 Temmuz günü darbe gecesi görüntüleri sızmıştı televizyon izlerken bir evde. Ve geçen günlerde Kandil tezkeresi hakkında hayır oyu verdi. Fakat açıklamalarında Kandili yeksan ederim dedi. Bu açıklamalarından sonra biz gençler olarak bu kendi ile ters düşmesi hakkında sadece gülüyoruz. İnsanların düşünmeden konuşup sadece bizi yolumuzdan çevirmek istediklerini ama biz yoldan asla dönmeyeceğimizi. Sizin bu konu hakkında düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum Cumhurbaşkanım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gayet güzel bir şekilde cevabı verdin. Biliyorsun bu zatın hayatı yalan. Bir defa o gece kendisi bütün kayıtlarda var zaten, yani 23.15 gibi havalimanına geliyor, ben ise gece 1 gibi geliyorum ve oradan o Bakırköy Belediye Başkanının evine geçiyor ve biz oraya geldiğimizde tabi on binler havalimanındaydı. Adam sormaz mı ya bu kadar kişi burada niye bekliyor değil mi? Ama o FETÖ’cuların ona hazırlamış olduğu tankların arasından çekti oraya gitti. Ve oradan da kahvesini yudumlayarak gelişmeleri izledi. Diyorum ya hayatı yalan. İşte az önce söylediğiniz gibi yine bütün yaptığı açıklamalarına bakıyorsunuz akşam sabah hep yalan.
Burada biz bunun yalanlarına cevap vermekten bıktık. Dürüst ol, doğru ol yok. Ve ülkede şu anda mesela enteresandır adına millet ittifakı dedikleri bu ittifakın içerisinde 3'lü olarak yerlerini alıyorlar. Peki, kim bu? Terör örgütünün adeta parlamentoya sızmış bir grubu var değil mi? HDP. Şu anda İYİ Parti son dönemde onlara karşı bir tavır içine girdiğini söylüyor. Ne derece samimidir onu tabii bilemiyoruz. Ama Siirt'te filan bazı şeyler kendilerine söyleniyor, farklı yerlerde söyleniyor ve o da onlara karşı olduğunu ifade ediyor. Şimdi onlara karşı olduğunu ifade etmen için bir defa seçimde üçlü bir koalisyon halinde girdiniz şimdi önümüzdeki seçim içinde ne olacağını göreceğiz. Ve bu noktada tabi millet ittifakı olarak CHP, İP ve öbür tarafta HDP bunları şimdi bazı işte yeni kurulan partilerden küçükler var, onlar da herhalde katılacak öğleye benziyor. Buna göre bir irili ufaklı bir koalisyon kurmaya çalışıyorlar. Bizim de şu anda Cumhur İttifakı olarak bir ittifakımız var, bizde Cumhur İttifakı olarak yolumuza devam ediyoruz. Cumhur İttifakında da bildiğiniz gibi AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi, Büyük Birlik Partisi olarak şimdilik üç yapı söz konusu bununla yolumuza inşallah devam ediyoruz. Biz gençlerimize bakıyoruz, biz gençlerimizle beraber inşallah yolumuza devam edeceğiz, ama çok çalışacağız. Kendimize inanıyoruz, yaptıklarımıza inanıyoruz, biz ortaya eser koyduk, eserlerimize inanıyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ ol.
YASİN DEMİR- Ben Şanlıurfa'dan katılıyorum ismim Yasin, soy ismi Demir. Harran Üniversitesi coğrafya 4. sınıf öğrencisiyim. Sayın Cumhurbaşkanım öncelikle bizler bu bölgede çok sorunlar yaşadık. Bu bölgede daha önceden ailelerimizin de anlattığı bizim de bildiğimiz birtakım sorunlar vardı. Eskiden güvenlik sorunlarından dolayı biz bu bölgede rahat bir şekilde seyahat dahi seyahati bırakın mahallelerimizde daha akşamları dolaşamazdık Başkanım. Bu durum sizin sayenizde Allah razı olsun öncelikle, sizin sayenizde iş bir şekilde indirgendi, hiçbir şekilde bir sorun kalmadı. Bu nasıl başarıldı Sayın Cumhurbaşkanım bunu sizden duymak istiyorum, çok teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Özellikle tabii benim de sizlere teşekkür borcum var. Bütün mesele tabi güvenlik noktasında atmamız gereken adımlar nelerse bunları en ufak bir taviz vermeden bu adımları attık. Burada sağ olsun polisimiz, askerimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız, hep birlikte tavizsiz bu süreci işlettiler. Yani burada Kabinede ki arkadaşlarımız, yani İçişleri Bakanımızdan tutunda, diğer bakan arkadaşlarımıza varıncaya kadar hep birlikte bir kararlılık içinde bu işi yürüttük. Yani bu konuyla ilgili Savunma Bakanımız olsun, Genelkurmay Başkanımız olsun, öbür tarafta Jandarma Komutanımız olsun hepsi burada hiçbir şeyden taviz vermeksizin yürüdüler. Tabi bütün bunların hepsi sonuçta yani bir senfonidir, kakofoni değil. Dolayısıyla, bu senfoniyi oluşturduğunuz zaman neticeyi de alabiliyorsunuz ve böyle oldu. Sonunda hamdolsun bu netice alındı. Tabi yapacağımız daha çok işimiz var, bunları da inşallah hem yurt içinde, hem yurt dışında biliyorsunuz, yani terörle mücadele sadece içeride değil, Suriye’de olsun, Irak’ta olsun, buralarda da devam ediyor, ama kararlı bir şekilde buralarda da yolumuza devam ediyoruz hiçbir taviz vermeden.
Bakın, bir zamanlar bizim İHA’mız yoktu, SİHA’mız yoktu, Akıncı’mız yoktu, zırhlı taşıyıcılarımız yoktu, yüzde 20’si yerli olan bir yapı vardı, ama şimdi yüzde 80’e ulaştı bu yapı. Sağ ol.
BİR GENÇ- Cumhurbaşkanımız, öncelikle hoş geldiniz. Benim şöyle bir sorum olacak sizlere: Diyarbakır anneleri iki yıldır ciddi bir mücadele veriyorlar ve bu mücadele çok büyük bir mücadele. Sizler bu konuda onlara çok ciddi destek oldunuz, her zaman yanında olduklarınızı belli ettiniz onlara. Fakat bu mücadelede sizin dışınızdaki siyasi liderler, muhalefetler onlara hiçbir şekilde destek olmadı. Biz isterdik ki, onlar da destekler olsunlar ve bu mücadelede hep birlikte olalım, çünkü asıl birliğimizi teröre ve terörizme bu şekilde gösterebilirdik, asıl siyasi duruşumuzu bu şekilde belli edebilirdik. Benim size sorum, diğer siyasi muhalefetler niçin bu mücadeleye destek olmuyorlar, bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi onların tabii böyle bir derdi yok. Yani onların bir defa terörden beslendiklerini çok açık söylüyorum, onlar terörden besleniyorlar. Terörden beslenenler kalkıp da Diyarbakır annelerine, Van’a, Muş’a gider mi? Gitmez, ama biz, tabi onlar bizim kardeşlerimiz, onların canın yanması bizim canımızın yanmasıdır. Dağlara kaçırılan bu 13-14-15 yaşındaki çocuklardan bunlar besleniyor ya; bu kadar ahlaksızlık olur mu? Ve bu çocuklarla ilgili bunları oradaki babaları yaşındaki o büyük teröristler onları taciz ettiklerine dair elimizde belgeler var, bunlar böyle ahlaksız, böyle edepsiz.
Ve bütün bunlar ortadayken Batı Diyarbakır annelerini ziyarete geldi mi? Batı da gelmedi. Ama Batı onlardan birileri burada olmuş olsa hepsi koşa koşa onları ziyarete gelir. Gelseler de, gelmeseler de ben Diyarbakır annelerini, babalarını özellikle tebrik ediyorum, kucaklıyorum, onlarla övünüyorum, çünkü onlar kış-yaz demeden o kapının önünde durdular ve hepsi de biz hala diğerlerinin de geleceğini bekliyoruz inancıyla duruşlarını devam ettiriyorlar; mesele bu. Rabbim inşallah onlara o günleri de gösterecek. Ve temennimiz odur ki, tümü yavrularına inşallah kavuşsun, biz de o gülerin mutluluğunu yaşayalım.
ELİF NUR ÖZDAMAR - Merhaba Cumhurbaşkanım. Benim adım Elif Nur Özdamar, Isparta’dan katılıyorum. Size sorum şöyle: Geçen günlerde haberlerde gördüm, Kılıçdaroğlu’na karşı manevi tazminat kazanmışsınız ve bunları öğrencilere bağışlamışsınız. Verdiğiniz öğrenciler adına teşekkür ediyorum. Her konuda öğrencilerin yanında olduğunuz için tekrar teşekkür ediyorum. Daha öncesinde de birçok tazminat kazandınız Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı, onları ne yaptınız? Ve bundan sonra bir daha kazandığınızda gençlere vermeyi düşünüyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi nihai kararın verildiği bu idi. Tabi ki benim bütün şu andaki bu tazminatlardan kazandıklarımı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ndeki öğrencilere onları verme kararımız var, avukatıma onu da zaten söyledim, oraya onları burs olarak verelim dedik, böyle bir prensip kararı aldık. Ne kadar gelirse, ister oradan, ister başkasından, hepsini de inşallah oraya aktaracağız.
ENES ALTUNKAYNAK.- Sayın Cumhurbaşkanım, öncelikle hoş geldiniz. Ben Batman Üniversite kimya teknolojileri bölümünden Batman Üniversitesini 2007 yılında siz kurdunuz, birçok şehirde üniversite kurmuşsunuz, ama bunlar eleştiriliyor. Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Teşekkür ediyorum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tilkinin hikâyesini biliyorsunuz değil mi? Yetişemediği üzüme ne dermiş, koruk; biliyor musun bunu? Şimdi bunlar da yetişemedikleri üzüme koruk diyorlar. Şimdi sen eğer burada üniversite olmasaydı ne yapacaktın? Ya üniversite olmadığı için kalkacaktın, üniversiteye gitmeyecektin veyahut da işte İstanbul, Ankara, buralara gitme yollarını arayacaktın. Onun için bu konuda bunların dikili ağacı yok, biz ise bugün konuşmamda da söylediğim gibi yatırım üstüne yatırım yapıyoruz, tabi bu yatırımlar bunları çıldırtıyor, üniversitelerimiz bunları çıldırtıyor.
Bak biz şimdi şehir hastaneleri yapıyoruz değil mi? Bu şehir hastaneleri bile bunları rahatsız ediyor. Diyor ki, bunun parasını nereden buldun? Sana ne ya, ne demek nereden buldun? Bizim yap-işlet-devret diye bir prensibimiz var, pazarlığımızı yaparız, 15 sene, 20 sene, belki daha fazla, bu şehir hastanesini yaparlar, işletirler ve bu yaptığımız anlaşmaya göre de 15 sene sonra, 20 sene sonra hastaneyi nereye bırakırlar? Devlete bırakırlar ve bizim cebimizden de bir kuruş ne olmaz, çıkmaz. Bu aslında kaynak oluşturmanın yollarıdır. Ben ekonomistim, siz ne kadar kaynak oluşturursanız devletin kasasından da bir kuruş çıkmaz, yaptığımız bu. Ama Bay Kemal’in kafası bu işlere basmaz, anlamaz bu işlerden, diğerleri zaten hiç anlamaz. Birisi terörle uğraşıyor, öbürü de farklı şeylerle uğraşıyor.
Şimdi biz bu hastanelerle Türkiye’de bir devri inşa ediyoruz. Mesela İstanbul’a gidersen veya Ankara’ya gidersen Ankara’da Bilkent’teki şehir hastanesini gezmenizi tavsiye ederim. Mesela şimdi yeni Etlik’te bir şehir hastanesi daha yapıyoruz, yani yılsonu itibarıyla Etlik’teki şehir hastanemiz de bitecek. Şimdi bu ne demek biliyor musunuz? Başkente 2 tane şehir hastanesi. İstanbul’da 3 tane şehir hastanemiz var, birisi Çam Sakura ve bir diğeri yine Avrupa Yakasında yaptığımız 1006 odalı, birisi Anadolu Yakasında o da yine aynı şekilde ve 45 günde bu hastaneleri yaptık, 45 günde. Niye? Eğer bunlar olmasaydı bizim şu koronavirüs belasıyla mücadelemiz çok sıkıntılı olurdu. İşte Avrupa’nın hali ortada, Amerika’nın hali ortada, hastalarını yatıracakları yer bulamıyorlar, biz de aynı duruma düşerdik; anlatabildim mi? Üniversitelerin durumu da aynı.
BETÜL SABIR - Sayın Cumhurbaşkanım, tekrardan hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Ben Betül Sabır, İzmir’den sizlere kucak dolusu selamlar, sevgiler ve saygılar getirdim.
Size bir sorum olacak müsaadenizle. Başkanım, biz gençler olarak genellikle şehirlerde kalıp kalıplaşmış mesleklerin hayallerini kuruyoruz. Gençlerin toprakla buluşması sizce mümkün müdür? Çünkü geleceğin meslekleri deyince direkt teknoloji odaklı düşünüyoruz. İlerleyen süreçte gençlerin çiftçilikle geleceğin mesleği olmasında katkısı olur mu? Teşekkür ederim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi şöyle tam karşımda Mehdi Eker Bey var, baktım başını sallamaya başladı kendisi de toprakçı olduğu için, ziraatçı olduğu için. Aslında artık zamanın bana göre en önemli mesleklerinden bir tanesi tarımdır, ziraattır ve tavsiye ederim, bununla uğraşmak, bununla iştigal etmek çok çok hayırlı olacaktır. Ve bu konuda ben şahsen bana bazı danışanlara diyorum ki, gel sen de bununla uğraş. Bir diğeri de hayvancılıktır, hayvancılıkla da uğraşmanın önemine inanıyorum. Ve bunlarla beraber, zaten topraktan geldik toprağa gideceğiz, şimdiden ona hazırlık yapmak lazım.
FİLİZ ÇELEBİ - Trabzon’dan geliyorum, ismim, 18 yaşındayım, muhasebe okuyorum lisede. Güneydoğu’ya ilk Başbakan olduğunuz zamanlarda gelmiştiniz, ne hissetmiştiniz? 20 yıl sonra şu an tekrar geliyorsunuz, ne hissediyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben zaten şimdi Güneydoğu’nun damadıyım. Ve gençlik yıllarımdan itibaren Güneydoğu, Doğu, bütün buraları tarayan birisiyim, gelen birisiyim, devamlı geldim-gittim. Yani salon sosyetesi olmadım hiçbir zaman, tam aksine buraları tarayan, buralara gelen-giden, buralarda teşkilatlar kurma noktasında çalışmalar yapan birisiyim. Ama bilin ki, Rabbimin lütfuyla biz 20 yılda Güneydoğu’yu, Doğu’yu, buraları biz ayağa kaldırdık. Bugünün eğer yollarında güzellikler varsa, havalimanlarımızla çok farklı bir konumdaysak, düşünün biz göreve geldiğimizde 26 havalimanımız vardı, bu havalimanı sayısını 56’ya çıkardık. Bu ne demektir? Yani artık hemen hemen her yere uçakla gitme şansını yakaladık, bu hale geldik. Şimdi modern yaşamın koşulları ne? İşte bunlar. Ve bizler eğer insanımıza modern yaşamı getireceksek ve moderniteyi getireceksek, her şeyden önce dünyanın koşullarını biz de vatandaşımıza hazırlamamız lazım. Niye bunu bizden öncekiler yapamadı da biz yaptık? Şu anda Türkiye bu koşulları yaşıyor mu? Yaşıyor. Türkiye’nin neresine gidersen git bugün hamdolsun uçakla gidebiliyorsun, çok kısa zamanda Ağrı’ya gideceksin, uçak var gidiyorsun, Kars’a uçak var gidiyorsun. Bütün bunlarla zamanla adeta yarışıyoruz, bu imkânlar var, Mardin öyle, Diyarbakır öyle, hepsi.
Ve yollarımız zaten muhteşem. Trabzon, Samsun’dan aldık ta sınıra kadar yollarımızı yaptık mı? Yaptık. Bu bir azmin, bir gayretin neticesi. Bu azim, bu gayret olmamış olsa o dağları delemezsiniz. Sen tabi şu anda Armelit Dağını bilmezsin, işte o Armelit Dağı, eskiden burunlu otobüsler vardı, yani şu andaki otobüsler gibi değil burunlu, virajı alamaz, oradan şöyle aşağı doğru bakmaya korkarsın, acaba nereden düşeceğiz, ne olacak filan diye. Ama biz ne yaptık? Bütün o Armelit Dağını tünellerle, 12 tane tünel açtık oraya ve şimdi her taraf orada yemyeşil, gayet hoş, gayet güzel ve sahilden bastırıyorsun doğru Trabzon. Bunları biz yaptuk da.
FİLİZ ÇELEBİ - Çok teşekkür ederim Sayın Cumhurbaşkanım, Allah’a emanet olun, bu gençlik sizinle gurur duyuyor.
BİR GENÇ- Merhaba Sayın Cumhurbaşkanım. Ben Yağmur, Nusaybin’den geliyorum. Size sorum şu: 3-4 gün önce AK Partimizin iktidara gelişinin 19. Yıldönümüydü, 19 yıl önce iktidara ilk geldiğinizde gösterdiğiniz bu coşku, heyecan ve bizim Türkiye’mize, halkımıza gösterdiğiniz ilgi ve sevgi o zaman nasılsa hala bunu göstermeye devam ediyorsunuz. İcraatlarınız, Türkiye’ye yaptığınız şeyler, çok minnettarız yaptığınız her şeye, hiçbirini ödeyemeyiz, o kadar çok mutluyuz ki, çok teşekkür ederiz. AK Partinizin de 19. Yıldönümü kutlu olsun. Her şey için çok teşekkür ederiz. Benim sorum şu: Bunları yapmanızın arkasındaki motivasyon nedir?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Siz.
BİR GENÇ- Teşekkür ederiz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çünkü çok güçlü bir gençliği bizim yetiştirmemiz lazım, çok güçlü bir gençlik için de bizim çok çalışmamız lazım.
BİR GENÇ- Yaptıklarınız için çok minnettarız, teşekkür ederiz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ olun.
BİR GENÇ- Son bir şey daha söyleyeceğim, az önce siz otururken sizi çizmeye çalıştım, gösterebilir miyim? Ayrıca buraya gelmeden önce sizin annenizin fotoğrafını da çizmiştim, bunu şimdi çizdim, ayrıca onu da göstermek istiyorum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hadi bakalım.
SUNUCU- Sayın Cumhurbaşkanım, yüksek müsaadelerinizle sizleri şimdi Diyarbakır Kayapınar Belediyesi müzik topluluğunun seslendireceği eserleri dinlemeye davet ediyorum.