Yeşilay Danışmanlık Merkezleri Ortak Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

05.11.2021

Yeşilay Ailesi’nin Kıymetli Mensupları,

Canlı bağlantı ile bizlerle beraber olan Değerli Misafirler,

Hanımefendiler, Beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.

Açılışını yapacağımız Yeşilay Danışmanlık Merkezlerinin ülkemize ve özellikle de bağımlılıktan kurtulmak isteyen vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.

Tütün, alkol, madde, kumar, teknoloji gibi bağımlılık sorunlarının çözümü yolunda gayret gösteren Yeşilay’ımızın tüm yönetimine, uzman kadrolarına, gönüllülerine teşekkür ediyorum.

Yeşilay Danışmanlık Merkezleri’nin ülkemizin dört bir yanındaki ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki toplam 104 noktada verdikleri hizmetlerle her yaştan pek çok vatandaşımızın hayatın renklerini yeniden kazanmalarına katkıda bulunacaklarına inanıyorum. Bu merkezlerde ücretsiz olarak sunulan hizmetler bağımlılarla sınırlı kalmayıp onların ailelerini ve sosyal çevrelerini de içine alan geniş bir mücadele stratejisine dayanıyor. Bağımlılıktan kurtulan insanlara sağlık güvencesinden istihdama, boş zamanlarını değerlendirmeden meslek edindirmeye kadar geniş bir alanda destekler sağlanıyor. Böylece bu iradeyi gösteren insanların önlerinde adeta yepyeni bir dönemin kapıları açılıyor.

Psikologlardan sosyal hizmet uzmanlarına kadar geniş bir ekibin içinde yer aldığı zahmetli ve uzun mücadele sürecinin amacı, bağımlılıktan kurtarılan insanların yeniden aynı yanlışa düşmelerinin önüne geçmektir. Yeşilay’ımızın bu çerçevede ülkemiz gerçeklerine uygun şekilde oluşturduğu YEDAM modelinin başarılarını ve giderek genişleyen hizmet ağını takdirle izliyoruz.

Her işimiz gibi bağımlılıkla mücadeleyi de insan merkezli yürütüyoruz. İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın anlayışı bir sivil toplum kuruluşu olarak bu çatı altındaki faaliyetlerin de temel felsefesidir. Ailelere, yetişkinlere, çocuk ve gençlere yönelik farklı programlarla yürütülen çalışmalar Yeşilay’ın bir asrı aşan misyonuna ne derece sıkı sıkıya bağlı olduğuna da işaret ediyor.

Tüm hayatını zararlı alışkanlıklar ve maddelerle mücadeleye adamış birisi olarak daima Yeşilay’ın yanında oldum, olmayı da sürdüreceğim. Her zaman altını çizerek ifade ettiğim gibi, içki, madde ve kumar bağımlılığı tüm kötülüklerin anasıdır. Tütün kullanımı, hem kendimize, hem çevremize zararlıdır. Teknoloji bağımlılığı, bizi insan yapan vasıflarımızdan uzaklaştırıp gerçek olmayan bir dünyaya hapseder. Zararlı ve kötü olan her şey her yerde ve her şart altında öyledir. Bu tür alışkanlıkların hiçbirinin de ideolojiyle veya inançla ilgisi yoktur. Her kim içkiye, maddeye, kumara, sigaraya güzelleme diziyorsa, emin olun tek gayesi kendi sapkın hayat biçimini, zaaflarını, komplekslerini örtmektir. Bizim Yeşilay’ımızla birlikte yürüttüğümüz mücadeledeki tek gayemiz; ülkemize ve milletimize ruhu da, bedeni de dipdiri nesiller kazandırmaktır. İnşallah bu mücadeleyi ülkemizde tek bir bağımlı bırakmama azim ve kararlılığıyla son nefesimize kadar sürdüreceğiz.

Değerli misafirler,

Günümüzde internete erişimin fevkalade kolaylaşması ve sosyal medya platformlarının kontrolsüz şekilde yaygınlaşması, eskiden beri bildiğimiz bağımlılıklara yenilerini eklemiştir. Bilgisayardan cep telefonuna, oyun konsollarından televizyona kadar uzanan teknoloji tabanlı bu yeni bağımlılık türleriyle de mücadele Yeşilay’ımızın sorumluluk alanına girmektedir. Tabii bu konuda devletin ilgili birimleri ve Yeşilay gibi sivil toplum kuruluşları yanında asıl olarak ailelere çok büyük görevler düşmektedir. Öyle bir dönemdeyiz ki artık bir yaşından itibaren tüm çocukların cep telefonu, tablet, bilgisayar veya televizyon ekranı gibi elektronik cihazlar karşısında saatlerce hipnotize olmuş gibi kaldığını görebiliyoruz. Anne babalar kendilerine vakit ayırmak uğruna kolaycılığa kaçarak ve çoğu defa farkında olmadan çocuklarını bu tür elektronik cihazların ve oralarda muhatap oldukları içeriklerin bağımlısı yapabiliyorlar. Üstelik internet bağlantısı bulunan cihazlarda çocuklarımızın her türlü zararlı içeriğe muhatap olmasını kontrol edebilme imkânına da çoğunlukla sahip değiliz. İnternette çocuklarımızın karşısına çıkabilecek alkol, sigara ve madde kullanımını, şiddeti, cinselliği ve her türlü sapkın görüntüyü, fikri, telkini engelleyebilmemiz gerçekten çok zor. Üstelik bu tür içerikler çocukların zihinlerinde bizim insanlarımızı uzak tutmak için gece-gündüz çalıştığımız zararlı ürünlere meşruiyet de sağlıyor.

Biz, herkese sigara kötüdür, alkol zararlıdır, kumar felakettir diye telkin verirken, internette veya televizyonda sürekli aynı ürünleri kullanan insanlarla karşılaşan körpe dimağlara bu mesajları nasıl ulaştırabiliriz? Daha kötüsü, bu mecraların bir kısmı internet üzerinden çocuklarımıza ulaşıp onları her türlü istismara açık hale getiren kötü niyetli kişilere de fırsat veriyor.

Tabii iğneyi karşımızdakine batırırken, çuvaldızı da kendimizden esirgememiz gerekiyor. Büyükler olarak maalesef artık çocuklarımıza hayır demeyi başaramıyoruz. Kişilik kazandırmamız, şahsiyet vermemiz, onları yaşadıkları toplumda ve dünyada ihtiyaçları olan bilinç, bilgi, beceri ve değerlerle donatmamız gereken çocuklarımızla rolleri değişiyoruz. Anne-babalar çocuklarını değil, çocuklar ebeveynlerini yönlendiriyor.

Evde iyi örnek olamadığımız, okuldaki gelişimini yakından takip etmediğimiz, kimlerle oturup kalktığını bilmediğimiz çocuklarımız özgür kılmış olmayız, sadece başıboş bırakmış, ihmal etmiş oluruz. İnsanların hayatlarını karartan kötü alışkanlıkların izini sürdüğümüzde, hemen tamamının ucunun çocukluk ve gençlik dönemlerine çıktığını görürüz. Çocuklara değer vermek, onların görüşlerini önemsemek, aile içinde alınan kararlara katılımını sağlamak mutlaka gerekli ve önemlidir. Ama bu durum onları kendi değerlerimizle donatarak sağlıklı ve bilinçli bireyler olarak hayata hazırlama sorumluluğumuzu ortadan kaldırmaz.

Çocukların özellikle değişimini fark etmeyen veya fark ettiği halde müdahalede bulunmayan anne-babalar, onların yaşadıkları felaketlerin ortağıdır. Mesela alkol ve madde kullananların bu kötü alışkanlıklara kapılmalarında da, kurtulmalarında da en çok anne-babaların etkili olduğu bilinmektedir. Çocuklarımıza elbette güveneceğiz, ama sözümüzle, yaşantımızla, telkinlerimizle, duruşumuzla onlara rehber etmeyi, örnek olmayı, manevi değerlerimizle teşhis etmeyi de ihmal etmeyeceğiz. Bunu sağladığımızda Yeşilay’ımızın işini de fevkalade azaltmış ve kolaylaştırmış oluruz. Aile kurumuna daha çok önem verme kararımızın gerisindeki sebeplerden bir de işte budur. İnşallah önümüzdeki dönemde hep birlikte bunu başaracağız.

Bu duygularla bir kez daha Yeşilay Danışmanlık Merkezlerinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını özellikle diliyorum.

Yeşilay bünyesinde her türlü bağımlılıkla mücadele yürüten kardeşlerimize teşekkür ediyor, Allah gayretlerini ve başarılarını artırsın diyorum.

Sizlere de sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.