İslam İşbirliği Teşkilatı 8. Gıda Güvenliği Konferansı’nda Yaptıkları Konuşma

27.10.2021

Kıymetli Bakanlar,

Değerli Misafirler,

Sizleri şahsım ve milletim adına en kalbi duygularımla selamlıyorum, esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu. Nazik davetiniz için teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı 8. Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın başarılı geçmesini diliyorum. Konferansın tüm İslam âlemi ve insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. İslam coğrafyasının farklı köşelerinden İstanbul’umuza teşrif eden tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyorum.

Dünya nüfusu çoğalırken buna bağlı olarak küresel gıda talebi de günden güne artıyor. Tabii afetler, su kıtlığı, orman yangınları, sel, erozyon, kuraklık gibi iklim değişikliğinin menfi sonuçları da gıda kaynaklarımızı tahrip ediyor. Tüm dünyada üretim maliyetleri yükselirken, özellikle dezavantajlı toplum kesimlerinin gıdaya erişimi zorlaşıyor. Gıda güvenliğinin garanti altına alınması, bugün insanlığın ana gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Koronavirüs salgını tarımdaki arz-talep dengesini bozmuş, tedarik zincirlerinde kırılmalara yol açmıştır. Bu durum küresel ölçekte gıda sorununu daha da derinleştirmiştir. Nitekim Birleşmiş Milletler raporları dünyada açılık çeken kişi sayısının geçen yıla göre yükseldiğini ortaya koyuyor. Aynı raporlara göre dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’u açlık tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. Benzer şekilde yetersiz beslenenlerin sayısında da artış yaşanmakta, önümüzdeki döneme dair tahminler karamsar bir tablo çizmektedir.

Salgının sadece temel gıdaya erişimde değil, insan hayatını ilgilendiren diğer hususlarda da sorunları karmaşıklaştırdığını görüyoruz. Bir tarafta 810 milyon insan en temel gıda maddelerine ulaşamazken, diğer tarafta büyük sermaye sahipleri birkaç dakikalık turistlik uzay seyahati için yüzmilyonlarca doları harcaya bilmektedir. İletişimin bu kadar yaygınlaştığı, dünyanın küresel köye dönüştüğü böyle bir çağda hiç kimsenin bana ne başkasından, deme lüksü yoktur. Yeterli, besleyici ve güvenilir gıdıya erişim bir imtiyaz değil, herkes için temel bir haktır. İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri olarak daha adil bir dünya için sesimizi yükseltmek insanlığa karşı mesuliyetimizin bir gereğidir. Tabii bunun için öncelikle aramızdaki dayanışma ve iş birliğini artırmamız büyük önem arz ediyor.

İslam ülkeleri olarak sadece ekonomik anlamda değil, stratejik anlamda da kalkınmış bir tarım sektörüne ihtiyacımız var. Maalesef bu konuda halen arzu edilen seviyeye ulaşabilmiş değiliz. Teşkilat üyesi ülkeler tarım ve gıda alanında birbirini tamamlayan ekonomik yapılara sahip olmalarına rağmen bu potansiyelden maalesef yeterince istifade edemiyorlar. Geniş ekilebilir alanlarının yanı sıra uygun coğrafi ve iklim şartları sayesinde birçok tarım ürününde dünya lideri olan Türkiye’nin tecrübe ve imkanlarından tüm kardeşlerimizin faydalanmasını arzu ediyoruz.

İslam İşbirliği Teşkilatı 8. Gıda Güvenliği ve Tarımsal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı’nın ülkelerimize yeni ufuklar açacağına inanıyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, konferansın başarılı geçmesini diliyor, toplantıya katkı sunan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Sizleri bir kez daha hürmetle selamlıyor, Allah’a emanet ediyorum, kalın sağlıcakla.