Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı,
Saygıdeğer Bakanlar,
İş Dünyasının Kıymetli Temsilcileri,
Muhterem Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu’nun üçüncüsü vesilesiyle sizleri yeniden Türkiye’de misafir etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Tarih, kültür ve medeniyet şehri güzel İstanbul’umuza hepiniz hoş geldiniz.
Koronavirüs salgını nedeniyle geçen sene forumumuzu çevrimiçi formatta düzenlemek durumunda kalmıştık. Buna rağmen ikinci forumun katılım ve sonuçları itibariyle başarılı olduğunu memnuniyetle müşahede ettik. Hamdolsun üçüncü toplantımızı yüz yüze gerçekleştiriyoruz. Üstelik Afrika ziyaretinden sonra bunu gerçekleştirmiş olmak bize ayrı bir mutluluk veriyor. Afrika’yı gezdik dolaştık ve Afrika’nın liderleriyle bir araya geldik, Afrika’da durum nedir-ne değildir, bunları konuştuk ve şimdi de buradayız.
Ticaret Bakanlığımıza, Dışişleri Bakanlığımıza ve Afrika Birliği Sekretaryasına forumun düzenlenmesi noktasında gösterdikleri çabalar dolayısıyla teşekkür ediyorum. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu DEİK’i bu güzel organizasyon için ayrıca tebrik ediyorum.
Forum’un Türkiye’nin gönül köprüleri kurduğu Afrika Kıtası ile iş birliğinin güçlenmesine katkı sağlamasını diliyorum. Nitekim dün ve bugün yapılan oturumlarda enerjiden tarıma, sağlıktan bankacılık sistemine ve inovasyon buna dahil olmak suretiyle inovasyona kadar birçok alanda karşılıklı yatırım fırsatları ele alındı. Türkiye ile kıta ülkeleri arasındaki potansiyeli harekete geçirecek politika önerileri foruma katılan yetkin isimler tarafından paylaşıldı. İş birliğimizin güçlü yönlerinin yanı sıra üzerinde hep birlikte çalışmamız gereken başlıklar da forum çerçevesinde tartışıldı, değerlendirildi. Burada gündeme getirilen hususların kıta ile ilişkilerimizi güçlendirme gayretlerimizde bize yol göstereceğine inanıyorum.
Koronavirüs salgınının küresel ticareti etkilediği bir dönemde düzenlenen bu formun iş dünyamız için de ufuk açıcı olduğunu düşünüyorum. Bu vesileyle bir kez daha özgün fikirleriyle forumu zenginleştiren tüm katılımcılara teşekkürlerimi iletiyorum.
Kıymetli Misafirler,
Afrika’nın kalplerimizdeki müstesna yerini her vesileyle dile getiriyorum. Afrikalı kardeşlerimize muhabbetlerimizin sadece bir retorik olmadığını kıta genelinde yaptığımız çalışmalarla ortaya koyuyoruz. Afrika’da kapısı çalınmadık dost, yarası sarılmadık gönül, iş birliği yapılmadık ülke bırakmıyoruz. Afrika halklarının da ülkemize ve milletimize aynı samimiyetle yaklaştığını görmekten de ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Ülke olarak biz adım atınca Afrikalı siyasetçiler çok daha büyük bir hüsnükabulle aynen burada görüldüğü gibi buna karşılık veriyorlar.
Türk iş dünyasının kıta ülkelerindeki yatırımları arttıkça, bundan bizim girişimcilerimizin yanı sıra Afrikalı kardeşlerimiz de istifade ediyor. Buna kıtaya yaptığımız son seyahatimde bir kez daha şahit oldum. Pazar günü başladığımız Afrika temaslarımız kapsamında beraberimizde Bakan arkadaşlarımız ve kalabalık bir iş adamı heyetiyle önce Angola, daha sonra Togo ve Nijerya’da çok verimli temaslarda bulunduk. Her üç ülkede devlet başkanları ve siyasetçilerle bire-bir ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdik. Togo’da ayrıca Burkina Faso ve Liberya devlet başkanlarıyla da bir araya geldik. Ziyaretimiz kapsamında Angola ve Nijerya’da iş forumları düzenledik. Şunu memnuniyetle ifade etmeliyim ki her üç ülkede de Afrikalı kardeşlerimiz bizi çok büyük bir muhabbetle karşıladı. Afrika’da şahsımıza ve heyetimize gösterilen sıcak ilgi ve samimiyet karşısında bu aziz milletin bir ferdi olmaktan, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olmaktan bir kez daha gurur duydum.
Kıymetli Eşim Emine Erdoğan’ın Afrika seyahatlerimizde edindiği izlenim ve hatıralarını içeren “Afrika Ziyaretlerim” kitabı da, bizim bu muhteşem coğrafyaya bağlılığımızın anlamlı bir nişanesi oldu. Türkçe ve Türk kültürüne yönelik ilginin Afrikalı dostlarımız arasında arttığını görmek bizi ayrıca mutlu etti. İnşallah önümüzdeki dönemde aramızdaki bu samimi bağların daha da kuvvetleneceğine inanıyorum. Nitekim ortak çabalarımız pek çok alanda meyvelerini vermeye başladı. Türkiye Afrika ilişkileri eşit ortaklık ve kazan-kazan temelinde çok boyutlu bir şekilde hamdolsun günden güne güçleniyor. Türk yatırımcıların kıta ile ilgisi artarken, Afrikalı dostlarımız da Türkiye’nin özellikle turizm, sağlık, altyapı ve üretim alanındaki imkânlarını keşfediyor, Türkiye’nin modern ve kaliteli sağlık altyapısıyla tanışan Afrikalı kardeşlerimiz hastalıklarına şifalarını Türkiye’deki hastanelerde arıyor. Türkiye’nin ürettiği savunma sanayi ürünleri Afrika halklarının hem sınır güvenliğine, hem de terörle mücadelesine büyük katkı sağlıyor. İş adamlarımızın kurduğu fabrikalar, üretim tesisleri, ticari mekanizmalar, onbinlerce Afrikalı kardeşlerimize istihdam imkânı sunuyor. Bugün Afrika’da havalimanlarından limanlara, kamu binalarından yollara, tünellere kadar birçok yatırımın altında Türk müteahhitlerinin imzası var. Türk firmaları kıta genelinde toplam değeri 70 milyar doları aşan 1150’den fazla projeyi üstlendiler. Kıta çapındaki yatırımlarımızın değeri de 6 milyar doları aşmış durumda. Bölge ile toplam ticaretimiz 2003 yılındaki 5,4 milyar dolar seviyesinden 2020 yılı sonunda 25,3 milyar dolara yükseldi. Hedefimiz bu hacmi önce 50 milyar dolara, bilahare 75 milyar dolara taşımaktır. El birliği içinde çalışarak, bu hedeflerimize de ulaşacağımıza inanıyorum.
Değerli Dostlarım,
Son iki yıldır insanlık olarak koronavirüs salgınıyla mücadele ediyoruz. Koronavirüs gerçeğinin bir müddet daha küresel gündemi belirleyeceği anlaşılıyor. Tabii burada salgının yönetimiyle ilgili bazı hususların da artık açıkça ifade edilmesi gerekiyor. Son iki yıllık sürece baktığımızda batılı ülkeler başta olmak üzere ekonomik bakımdan gelişmiş devletlerin salgın sürecini adalete ve hakkaniyete uygun bir şekilde yönetemediklerini görüyoruz.
Tüm dünyada hayatı alt-üst eden böylesi büyük bir sağlık krizi karşısında Afrika halkları yalnız bırakılmış, salgınla mücadelelerinde sadra şifa olacak hiçbir katkı alamamışlardır. Yükselen gümrük duvarları ve korumacı tedbirler en çok Afrika ülkelerinin kırılgan ekonomilerine zarar vermiştir.
Dünya Sağlık Örgütü Afrika Bölge Ofisi verilerine göre, bugüne kadar yaklaşık 6 milyonu aşkın Afrikalı dostumuz bu hastalığa yakalanmıştır. Bu vesileyle salgında hayatını kaybeden Afrikalı kardeşlerimiz için bir kez daha taziyelerimi sunuyorum. Bir Afrika atasözünde, hayırseverlik varlıktan değil, kalptendir, deniyor. Biz de güzel Türkçemizde az veren candan, çok veren maldan diyoruz. Bu anlayışla salgın sürecinde vatandaşlarımıza en iyi sağlık hizmeti sunarken elimizdeki imkanları Afrikalı kardeşlerimizle de paylaştık.
Tıbbi teçhizat ve malzeme desteğinde bulunduğumuz devletlerin arasında 44 Afrika ülkesi de yer alıyor. Yerli ve milli solunum cihazlarımızın, maske ve tulumların Afrika’nın virüsle mücadelesine yaptığı katkıları görmekten memnuniyet duyuyoruz. İnşallah onay aşamalarından sonra Türkovac aşımızın da kullanıma girmesiyle aşı meselesinde de örnek bir tutum sergileyeceğiz. Zira yaşadığımız acılar ortadayken aşı meselesine tamamen maddi çıkar ve kâr eksenli yaklaşılmasını doğru bulmuyoruz. Bu anlayışla Türkiye’nin öncülüğünde Türk Konseyi üyeleriyle birlikte kıta ülkelerine aşı yardımı da yapacağız.
Kıymetli Misafirler,
Başbakanlık dönemimle birlikte 30 Afrika ülkesine toplam 50 ziyaret gerçekleştirdim. Uluslararası toplumun görmezden geldiği Somali’yi 2011 yılında eşimle beraber ziyaret eden ilk lider oldum. Bu ziyaretleri hem eski sömürgeci güçlerin hem de yurt içinde Afrika Kıtasına karşı ön yargılı kesimlerin duydukları rahatsızlığa rağmen düzenledik. Salgın şartlarının Afrika’yla karşılıklı üst düzey ziyaret trafiğimizi aksatmasına asla müsaade etmedik.
Sadece bu yıl Sahra Altı Afrika ülkelerinden 36 üst düzey heyete ev sahipliği yaptık. Türk Hava Yolları’nın kısa süre içinde kıtada salgın öncesi uçuş sayılarını tekrar yakalayacağına, hatta geçeceğine inanıyorum.
Serbest ticaret anlaşmalarının ikili ticaretimizin kolaylaştırılmasında oynadığı rolü hepimiz biliyoruz. Bugün yürürlükte olan 22 anlaşmadan 4’ünü Afrika ülkeleriyle yaptık. Ayrıca 4 farklı Afrika ülkesi ile serbest ticaret anlaşması müzakerelerimiz sürüyor. Yine bir dizi Afrika ülkesi ile de müzakerelerimizi başlatmayı planlıyoruz. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması’nın yürürlüğe girme ve uygulama süreçlerini de yakından takip ediyoruz.
Türkiye olarak Afrika içi ticaretin geliştirilme çabalarını destekliyor, kıta ile iş yapan firmalarımızı yerelleşme hususunda teşvik ediyoruz. İş dünyamızın Afrika ile ticari işbirliklerini iletirken, bu anlaşmanın getireceği yeni şartlara göre strateji belirlemeleri son derece önemlidir.
Öte yandan finans ve bankacılık yönü eksik kalan ticaret ve yatırımın ilişkilerde ivme kaybına yol açması kaçınılmazdır. Gerek Afrika’daki güçlü finans kuruluşlarının, gerekse Türk bankacılık sektörünün bu konuda daha vizyoner davranmasını bekliyoruz. Ticaret ile beraber karşılıklı yatırım ilişkilerimizde güçlendikçe inşallah halklarımız arasındaki kültürel yakınlaşma da hızlanacaktır. 17-18 Aralık 2021 tarihlerinde yine İstanbul’da düzenleyeceğimiz 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin tüm bu başlıklarda bizlere yeni ufuklar kazandıracağına inanıyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Bu düşünceyle sözlerime son verirken Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Formu’nun tekrar hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Ülkelerimize ve halklarınıza İstanbul’dan dostluk ve kardeşlik mesajlarımızı iletiyor, Türkiye'den Afrika'ya en kalbi selamlarımı gönderiyorum.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.