Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi ESAM’ın Değerli Yöneticileri,
Üniversitelerimizin Saygıdeğer Mensupları,
Kıymetli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. Nazik davetiniz için teşekkür ediyor, 4. Uluslararası Profesör Doktor Necmettin Erbakan ve Milli Görüş Sempozyumunun ülkemiz, milletimiz ve İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimin hemen başında 54. Hükümetin Başbakanı, Milli Görüş Hareketi’nin lideri, dava, aksiyon ve ilim adamı Profesör Doktor Necmettin Erbakan Hocamıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Bu vesileyle başta Oğuzhan Asiltürk ağabeyimiz olmak üzere 1960’lardan itibaren merhum Erbakan Hocamızla yol yürümüş, davamıza aşkla hizmet etmiş Milli Görüş Hareketi’nin tüm çınarlarını rahmetle yâd ediyorum. Erbakan Hocamızın aziz hatırasına sahip çıkan ESAM’a, ESAM Başkanı Recai Kutan ağabeyimize, ESAM çatısı altında büyük ve güçlü Türkiye idealine gönül veren tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum.
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitemiz ile İstanbul Teknik Üniversitemizi ayrıca tebrik ediyor, yurt içinden ve yurt dışından sempozyuma iştirak eden hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Büyük dava adamları, gönül ve fikir insanları, gökteki yıldızlar gibidir. Gecenin zifiri karanlığında yıldızlar nasıl bize yönümüzü gösterirse, o insanlar da bağrından çıktıkları milletlerine, zor zamanlarda birer ışık olur. Onlar ortaya koydukları eserleriyle engin gönül dünyalarından yayılan hikmet dolu fikirleriyle hak yolunda gerektiğinde canları pahasına verdikleri mücadeleleriyle içinde yaşadıkları toplumlara rehberlik eder. Onlar, aydınlık yüzleriyle yolumuzu aydınlatan birer Şimal Yıldızı, hak davanın, ülkeye ve millete hizmet davasının birer sancaktarıdır. Çok uzun yıllar kendisiyle siyaset yaptığım merhum Erbakan Hocamız da böyle abidevi, işte böyle çok yönlü bir insandı. Rahmetli Hocamız 85 yıllık çileli ömrünü öğrenmeye, öğretmeye, hizmete, bu ülkenin ufkunu açmaya adamış büyük bir münevverdir. Siyasetteki mücadelesinin öncesinde akademideki özellikle mühendislik alanındaki üstün başarılarıyla temayüz etmiş gerçek bir bilim adamıydı. Merhum Erbakan, fildişi kulelerde ahkam kesmek yerine, milletin içinde milletiyle birlikte ülkesi için çalışan vizyon ve misyon sahibi bir şahsiyetti.
Türkiye’nin sanayileşmesine ömrünü vakfeden Hocamız, traktör ışında fabrika temelleri atacak kadar vatanına aşık bir vazife insanıydı. O, ömrü boyunca hep rüzgâra karşı yürümesine rağmen, hiçbir zaman yılmadı, yılgınlığa ve ümitsizliğe asla kapılmadı. Bir çiçekle bahar olmaz, diyenlere her baharın bir çiçekle başladığını söylemiş, buna inanmış, siyaset mücadelesini hep bu ruhla yürütmüştür. 1970’lerden itibaren içinde yer aldığı koalisyon hükümetlerinin tamamında yeniden büyük Türkiye idealine sıkı sıkıya sarılmıştır. Ülkeyi esir alan, milletin kıt kaynaklarını adeta yurt dışına peşkeş çeken, montaj sanayi yerine ağır sanayi hamlesini savunmuştur.
Erbakan Hocamızın Kıbrıs Barış Harekâtındaki rolü ise tarihimize altın harflerle yazılmış bir başka önemli başarısıdır. Kurduğu 5 partinin 4’ü kapatılmasına rağmen o her zaman siyaseti, siyasetin imkânlarını savunmuş, sokağa ve şiddete asla prim vermemiştir. Merhum Erbakan, bizzat kendi iradesiyle batıl bir davada zirve olmaktansa, hak olan davada zerre olmayı tercih etmiştir.
Çok Değerli Kardeşlerim,
Rahmetli Erbakan’ı sadece Türkiye ve Türk siyaseti üzerinden okumak, onun yarım asırlık mücadelesini dar kalıplara hapsetmek demektir. İlk günden beri Erbakan Hocamız davasının esasını şefkat, hedefinin de tüm insanlığın saadeti olduğunu söylemiştir. Gerek 1990’ların başında ESAM’ın öncülüğünde başlatılan Müslüman Topluluklar Birliği kongreleri, gerekse 1997 yılında kurulan D-8 teşkilatı merhum Erbakan’ın bu küresel vizyonun en somut örnekleridir.
Hocamızın İslam alemine yaptığı eşsiz katkılardan biri de, hak ve batıl mücadelesinde, hak ve adalet arayışlarında Müslümanları demokratik sivil siyasete teşvik etmesidir. Siyaseti önemsemeyen Müslümanları, Müslümanları önemsemeyen siyasetçiler yönetir, diyen Erbakan, ziyaretine gelen kanaat önderlerine mücadelelerini meşru zeminde sürdürmeleri gerektiğini ifade etmiştir.
İşte tüm bunların yanında Erbakan Hocamız istikbalimizin teminatı olarak gördüğü gençlere çok büyük ihtimam göstermiştir. Bir milletin asıl gücü, topu, tüfeği, tankı değil, imanlı ve inançlı gençliğidir diye tarif ettiği feragat ehli ve fedakâr bu neslin yetişmesi için ömrünün sonuna kadar çalışmış, çabalamıştır. Merhum Erbakan’ın hayatına ve mücadelesine baktığımızda, özellikle öne çıkan husus, onun özgünlüğüdür. Hocamız mevcut siyasi akımlara eklemlenmek yerine, millete üçüncü bir yol önermiş, kendi davasını savunmuş, daima kendi ideallerinin peşinde koşmuştur. Kurucusu olduğu Milli Görüş, ilhamını medeniyet değerlerimizden alan, milletin kadim değerlerinden beslenen, ayağı hep bu topraklara basan, yerli ve milli bir harekettir. Bu hareketin hedefi ise, Türkiye’nin istiklalini ve aziz milletimizin istikbalini savunmak, Müslümanlarla birlikte tüm insanlığın huzur ve selameti için mücadele etmek olmuştur. Erbakan Hocamız bu süreçte birileri tarafından hayalperest olarak nitelense de, iddialarından ve hedeflerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünya, diyerek sembolleştirdiği davasına son nefesine kadar sahip çıkmıştır.
Kıymetli Dostlarım,
Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki, merhum Erbakan’ın hayalini kurduğu, uğruna ömrünü adadığı, çile çektiği ideallerinden önemli bir kısmını hamdolsun son 19 yılda gerçeğe dönüştürdük. 28 Şubat döneminin evlatlarımızı maruz bıraktığı adaletsizlikleri ortadan kaldırarak, kılık kıyafet üzerindeki yasaklara son verdik. İmam hatip okullarının kapısına vurulan prangaları parçalayıp attık. Milletin üniversitelerini hiçbir ayrım yapmadan milletimizin evlatlarının tamamına açtık.
Erbakan’ın milli iradenin egemenliğinde vazgeçilmez gördüğü başkanlık sistemini, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ülkemize kazandırdık. 86 yıllık mahzunluğun ardından Sultan Fatih’in emaneti olan Ayasofya’yı yeniden ibadete açarak, mümin gönüllerle buluşturduk. Büyük Çamlıca Camii’nin yanı sıra Taksim Camii’ni de inşa ederek İstanbul’umuzun kadim kimliğini daha da güçlendirdik. Savunma sanayinde özellikle Türkiye’yi kendi silahını, kendi gemisini, kendi topunu, kendi insansız hava araçlarını üreten, bunları ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Filistin ve Kudüs meselesi başta olmak üzere, İslam dünyasının kanayan yaralarına daima merhem olmaya çalıştık. Karşımızda kim olursa olsun hakkı haykırmaktan ve adaleti savunmaktan hiçbir zaman çekinmedik. Ulaşımdan sağlığa, adaletten emniyete, tarımdan enerjiye, dış politikadan hak ve özgürlüklere, her alanda Türkiye’yi tarihinin en iyi seviyelerine taşıdık. Merhum Hocamızın da hep hayali olan büyük, güçlü, müreffeh lider Türkiye’yi kurana kadar inşallah durmayacak, 94 ruhu ve 2053 vizyonu ile çalışmaya devam edeceğiz.
ESAM’ın düzenlediği bu sempozyumun hem rahmetli Erbakan Hocamızın hatırasını yâd etme, hem de geride bıraktığı bu çok yönlü mirası anlama bakımından faydalı olacağına inanıyorum. Sempozyumun hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Profesör Doktor Erbakan Hocamıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Ülkemizin ve İslam coğrafyasının farklı köşelerinden sempozyuma teşrif eden kardeşlerime tekrar selam, sevgi ve saygılarımı gönderiyorum.
Kalın sağlıcakla.