Çukurova Üniversitesi’nde Yapımı Tamamlanan Tesislerin Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

09.10.2021

Kıymetli Hocalarım,

Sevgili Öğrenciler,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Adana ziyaretimiz vesilesiyle sizlerle biraraya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bugün Adana’mızda gerçekten dolu dolu bir gün geçiriyoruz. Özellikle yaptığımız açılış ve temel atma törenleri Adana’mızın üretim ve istihdam gücüne güç katmaktadır. Şehrimizi şahlandıracak yatırımlar ve projelerle birlikte üniversitemizi de ileriye taşıyacak eserlerin resmi açılışlarını bu törenle gerçekleştiriyoruz.

Bunlardan ilki, Çukurova Üniversite 57. Alay Şehitler Camii’dir. Toplamda 4 bin kişinin aynı anda ibadet edebilmesini sağlayacak camimizin bünyesinde ayrıca 1578 metrekarelik Türk İslam Sanatları Merkezi ve 500 kişilik konferans salonu da bulunuyor. Doktor Feyyaz Etiz Onkoloji ve Hematoloji Hizmet Binası 20 bin metrekare kapalı alanı, 190 yatak kapasitesi, 18 adet kemik iliği nakil ünitesi, laboratuvar ve görüntüleme üniteleriyle önemli bir sağlık yatırımıdır. Güzel sanatlar fakültesi hizmet binamızda 10 stüdyo, 38 atölye, 10 derslik, 6 laboratuvar, konferans salonu ve ofisler mevcuttur. Ziraat Fakültesi 200 baş süt sığırcılığı tesisiyle hayvancılığımızın geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. ÖSYM e-sınav merkezi de kendi alanlarında çok önemli bir ihtiyacı giderecektir. Bu eserlerimizin yanı sıra, öğrencilerimizin barınma sıkıntılarına çözüm olacak kız ve erkek yurtlarımızı da bugün hizmete alıyoruz. Bu kapsamda resmi açılışını yaptığımız 3 bin 320’si kız, 3 bin 326’sı erkek olmak üzere toplam 6 bin 646 öğrenci kapasiteli 4 yurdumuzun tamamı otel konforunda inşa edilmiştir.

Toplam yatırım tutarı 263 milyonları bulan tüm bu eserlerin şehrimize, üniversitemize, öğrencilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların inşasında katkısı olan kurumlarımızı, firmalarımızı, işçisinden mühendisine herkesi tebrik ediyorum.

 Çukurova Üniversitesi’nin büyümesi ve gelişmesi için emek veren tüm kardeşlerime şahsım, milletim adına teşekkürlerimi iletiyorum.

Saygıdeğer Hocalarımı,

Sevgili Öğrenciler,

Tüm dünya ile birlikte ülkemizi de olumsuz etkileyen koronavirüs salgını nedeniyle son 1,5 yılda hayatımızın birçok alanında sıkıntılar yaşadık. Eğitimden turizme, beşeri ilişkilerimizden sosyal yaşamımıza kadar her alanda salgın gerçeğini dikkate alarak köklü değişikliklere gittik. Salgının en yoğun yaşandığı dönemde insanımızın hayatını tehlikeye atmamak adına biz de diğer ülkeler gibi uzaktan eğitim modeline geçtik. Bu süreçte, hem lise, ortaokul ve ilkokul seviyesinde, hem de üniversite düzeyinde eğitimin kesintiye uğramaması için her türlü çabayı gösterdik. Uzaktan veya hibrid eğitimin yüz yüze eğitimin yerini tutmayacağını hepimiz biliyoruz. Bunun için aşılamada elde ettiğimiz mesafeyle hastalıkla mücadelede kazandığımız tecrübeler ışığında hamdolsun bu sene yüz yüze eğitimi tekrar başlattık. Son bir aydır Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı okullarda ciddi bir sıkıntı yaşamadan eğitim-öğretim faaliyetleri başarıyla sürüyor, inşallah benzer bir başarıyı üniversitelerimizde de yakalayacağımıza inanıyorum. Amacımız, şartları sonuna kadar zorlayarak her seviyede yüz yüze eğitim-öğretimi devam ettirmektir.

Öte yandan, hayat normal ritmine döndükçe salgının kimi alanlarda yol açtığı tahribata da şahit oluyoruz. İngiltere’de benzin istasyonları ve marketlerden yansıyan manzaralar, salgının tedarik zincirlerinde yol açtığı kırılmanın örneklerinden biridir, aynı durum Amerika’da geçerli, aynı durum Fransa’da geçerli. Aynı şekilde küresel ekonomide gıda ve emtia fiyatlarında yaşanan fahiş artışlar da salgına bağlı ortaya çıkan sorunlardan bazılarıdır.

Nasıl sel gider, izi kalırsa, salgının açtığı yaralar da zaman geçtikçe daha fazla görülmeye başlanacaktır. Biz hazırlıklarımızı ve planlarımızı bu gerçeğe göre yapıyoruz. Türkiye, tıpkı salgın döneminde olduğu gibi krona sonrası dönemi de başarıyla yönetecek kapasiteye, altyapıya, yönetim becerisine ve siyasi iradeye sahiptir. Hep söylediğim gibi, ülkemiz inşallah bu süreçten güçlenerek çıkacaktır.

Bizim tek üzüntümüz, hayatın doğal akışı içinde yaşanan hadiselerin abartılması, marjinal çevrelerce çarptırılması, mecrasından çıkartılarak istismar aracı haline dönüştürülmesidir. Bu istismar siyasetini son günlerde yurt meselesinde bir kez daha gördük. Geçtiğimiz yılın ve bu yılın başvurularının üst üste binmesi sebebiyle oluşan geçici yoğunluk kadrolu militanlar tarafından istismar edildi. Öğrencilikle hiçbir alakası olmayan bu kişiler parklarda, sokaklarda poz vererek devletimizin bu alandaki yatırımlarını gölgelemeye çalıştı. Oysa Türkiye yükseköğretim alanında dünyanın öğrencilerine en yüksek kapasite ve en yüksek kalitede barınma imkanı sağlayan ülkesidir. Örneğin, Türkiye’de 730 bin kamu ve 300 bin özel sektörüyle toplamda 1 milyonun üzerinde yurt kapasitesi varken, aynı rakam İngiltere’de 550 bin, Fransa’da 365 bin, Almanya’da 290 bin, İspanya’da 91 bindir. Halen süren yatırımlarla birkaç yıl içinde bu rakama 110 bin kapasite daha ilave edeceğiz. Sadece yatak kapasitesini artırmakla kalmadık, yurtlarımızın donanımını da otel konforuna yükselttik. Önceden 30-40 kişilik koğuşlarda kalan öğrencilerimiz, tıpkı bugün hizmete açtığımız yurtlar gibi artık 3-4 kişilik, içinde yatağı, dolabı, çalışma masası, banyosu, tuvaleti, interneti olan otel standardında odalara kavuştu.

Aldığımız tedbirler sayesinde pek çok şehrimizde yurtta kalmak için başvuran öğrencilerimizin neredeyse tamamının talebini karşıladık.  Gençlerimize sadece yurtlarımızda barınma imkanı sağlamakla kalmıyor, aylık 570 lira da beslenme yardımı yapıyoruz. Bu yardımdan yurtlarımızda kalan tüm öğrencilerimiz yararlanabiliyor. Aynı şekilde yaklaşık 1,5 milyon öğrencimizi lisansta 650 lira, yüksek lisansta 1.300 lira, doktorada 1.950 liralık kredi veya burs ödemesiyle destekliyoruz, böylece hiçbir evladımızın maddi imkânsızlık sebebiyle eğitiminden geri kalmasına izin vermiyoruz.

Geçmişte yükseköğretim hayatımızın en önemli tartışma konusunu oluşturan harçları da yine biz kaldırdık. İnşallah bundan sonra da gençlerimizin yanında olmaya, eğitim hayatları boyunca onları desteklemeye devam edeceğiz.

Bir başka önemli başarımız da, üniversite kapasitelerinde yaptığımız artıştır. Üniversite sayımızı 26’dan 207’ye çıkarırken üniversitelerdeki akademisyen sayısını 70 binden 180 binin üzerine, öğrenci sayısını 1,6 milyondan 8,5 milyona yükselttik. Türkiye artık kendi öğrencileri yanında 230 bin uluslararası öğrenciye de ev sahipliği yapan bir konuma gelmiştir.

Gençlerimizin okullaşma oranını yüzde 15’ten yüzde 44’e yükselterek gösterdiğimiz başarı ülkemizin insan gücü kalitesini de artırmıştır. Artık üniversitelerimizde kapasite sorunu kalmadığı için tüm gücümüzü ve imkânlarımızı kalitenin yükseltilmesine vereceğimiz bir döneme girdik. Yükseköğretim kurumlarımızın her alanda olduğu gibi eğitimin tüm kademelerinde kalitenin yükseltilmesi hususunda da öncülük yapacaklarına inanıyorum. Bilhassa mesleki eğitimde bu dönüşümü hızlı ve etkin şekilde yaparak bir an önce sonuçlandırmamız gerekiyor.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Çukurova Üniversitesinin 2021-2022 akademik yılının öğrencilerimiz ve üniversite mensuplarımız için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Açılışını yaptığımız eserlerin tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.