Kardeş Ülkelerin Değerli Bakanları,
Ulaştırma ve Haberleşme Kurumları ile Sektörlerinin Kıymetli Temsilcileri,
Değerli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Ulaştırma ve Haberleşme Şûralarımızın 12’ncisinin ülkemize ve sektöre hayırlı olmasını diliyorum.
Üç gündür devam eden şûra toplantıları boyunca değerlendirmeleriyle, fikirleriyle, teklifleriyle ulaştırma ve haberleşme sektörünün vizyonuna katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum. Bu önemli şûranın düzenlenmesinde emeği geçenleri tebrik ediyorum.
Ülkemizi uzun yıllar boyunca havacılık sektöründe temsil eden Atatürk Havalimanımız bugün de ulaştırma sektörünün en kapsamlı ve önemli uluslararası organizasyonuna ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en büyük festivali Teknofest’in de gerçekleştirildiği Atatürk Havalimanımız, bundan sonra ulusal ve uluslararası ölçekteki fuar, etkinlik ve yarışmalara ev sahipliği yapmayı sürdürecektir.
Bundan 12 yıl önce 2009 yılında yapılan 10. Ulaştırma Şûrasını hedef 2023, diyerek gerçekleştirmiştik. Bugün 2023’ün eşiğinde tekrar ulaştırma ve haberleşme sektörlerinin mevcut durumunu ve geleceğini konuşuyoruz. Kalkınmanın temel altyapısı olan bu yatırımlar konusunda nereden nereye geldiğimize baktığımızda gerçekten çok büyük mesafe kat ettiğimizi görüyoruz. Dün bir vizyon, bir hedef olarak ifade ettiğimiz başlıkların çoğu bugün tamamlanmış projeler olarak önümüzde duruyor. Biraz sonra bunların bir kısmını ana hatlarıyla sizlerle ayrıca paylaşacağım.
Burada dikkat çekmek istediğim husus şudur: Şu anda karşımızda duran fotoğrafta tamamlanan projeler yanında bundan sonrası için yapmamız gereken işleri, eksiklerimizi, gelişen ve değişen dünyanın ortaya çıkardığı yeni ihtiyaçları da görüyoruz. Özellikle salgın ve iklim değişikliği gibi son dönemde ağır sonuçlarıyla daha sık yüzleşmeye başladığımız küresel krizler kendi gerçeklerini dayatmaktadır. Bu durum diğer alanlarla birlikte ulaştırma ve haberleşme sektörlerinde de ciddi değişimlere, yeni yönelimlere sebep olmaktadır. Esasen yaşadığımız sürecin tarihi arka planı da bize aynı gerçeği işaret ediyor. İnsanlık tarihi boyunca önemli değişimlerin hemen hepsinin gerisinde iklim değişikliklerinden, yeni ulaşım alternatiflerinin ortaya çıkmasına kadar bugün tekrar tartışmaya başladığımız gelişmeler bulunuyor. Meseleye bu açıdan baktığımızda dünyanın yeni ve gerçekten köklü bir değişimin eşiğinde olduğunu görüyoruz. Şayet bu süreci ülkeler ve toplumlar olarak doğru okur, üzerimize düşen sorumlulukları adil bir şekilde yerine getirirsek, insanlığın ortak geleceği adına hayırlı bir iş yapmış oluruz. Eğer bu ortak bilinci harekete geçiremezsek insanlığı yeni sancılı ve ağır maliyetli bir kaos döneminin beklediği de açıktır.
Türkiye tarih boyunca tüm büyük değişimlerin yaşandığı coğrafyada yer alan bir ülke olarak önümüzdeki yeni sürecin de öncülüğünü yürütme sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bilindiği gibi kadim medeniyetleri besleyen, Uzakdoğu’yu Batıya bağlayan Baharat Yolu ve Çin’den Akdeniz’e uzanan İpek Yolu gibi önemli ticaret hatları hep bu coğrafyadan geçiyordu. Her ne kadar sanayi devrimiyle birlikte başlayan bu sürecin nispeten dışında kalmış olsak da, coğrafyamız jeostratejik önemini hiçbir zaman kaybetmedi.
Bugün üretimden lojistiğe her alanda yeniden merkez olma konumunu güçlendiren bu güzel coğrafyanın sakinleri olarak insanlığa sunacağımız katkıları artırmak için biz hazırız. Kendimizle birlikte tüm dostlarımızı ve kardeşlerimizi de bu büyük atılımda birlikte olmaya, birlikte hareket etmeye davet ediyoruz.
Geçtiğimiz 19 yılda kurduğumuz güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısı, yeniden inşa sürecine giren küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hedeflediğimiz yere varma konusunda bize büyük avantaj sağlıyor. Salgın döneminde bu fiziki altyapının ve insan gücünün önemini ve başarısını sağlık hizmetlerinde hep birlikte gördük. Şimdi üretim ve lojistik konusunda aynı tabloyla karşı karşıyayız. Hamdolsun bu alandaki altyapımız da oldukça güçlüdür. Hem mevcut altyapımızı en verimli şekilde kullanarak, hem yeni yatırımlarla bunu daha da geliştirerek önümüzdeki fırsatları değerlendirmekte kararlıyız. Türkiye’yi hâlâ eski haliyle hatırlayanlara elimizdeki imkânları göstererek iş birliği fırsatları genişletmek istiyoruz.
Bizim diğer pek çok, ama pek çok ülkeden farkımız; sadece kendimiz kazanmanın değil, birlikte kazanmanın peşinde olmamızdır. Afrika’dan Asya’ya kadar tüm coğrafyalarda dostlarımıza hep bu teklifle gidiyor, adımlarımızı da hep bu anlayışla atıyoruz. Medeniyetimizin ve kültürümüzün bize emaneti olan bu yaklaşımla yolumuza devam ediyoruz, edeceğiz.
Değerli Misafirler,
Ülke olarak Avrupa’dan doğuya doğru Kafkaslara ve Orta Asya’ya, güneye doğru da Ortadoğu ve Kuzey Afrika’ya uzanan 780 bin kilometrekarelik bir alana sahibiz. Yaklaşık 2 bin kilometre uzunluğa sahip boğazlardan nice dağlara, engebelere kadar hayli çetin yerleri olan bu coğrafyada ulaşım yatırımı yapmanın zorluklarını en iyi sizler bilirsiniz. Biz karayolundan demiryoluna, havayolundan denizyoluna kadar her alanda işte bunu başardık.
Türkiye olarak ulaştırma ve haberleşme alanlarında geçtiğimiz 19 yılda 1 trilyon liralık kamu yatırımını hayata geçirmiş bir ülkeyiz. Bu yatırımların her biri şûra çalışmaları boyunca mutlaka zikredilmiştir, konuşulmuştur, tartışılmıştır. Hatırlatma babında bu yatırımların bir kısmını ana başlıklarıyla kısaca tekrar ifade etmek istiyorum.
Karayolunda bölünmüş yol uzunluğunu 6 bin 101 kilometreden aldık, 28 bin 340 kilometreye çıkardık. Böylece yolcu ve yük taşımacılığında hızlı, konforlu, güvenli bir karayolu ulaşımı altyapısını kurduk. Ülkemizin pek çok yerinde halen devam eden bölünmüş yol inşaatlarını da peyderpey hizmete vererek bu rakamı sürekli artırıyoruz. Otoyol uzunluğumuzu 1714 kilometreden 3 bin 532 kilometreye yükselttik. Balkanlar’dan ülkemize giriş kapısı olan Edirne’den Ortadoğu’ya çıkış kapısı olan Şanlıurfa’ya kadar kesintisiz otoyol ulaşımına sahip bir ülkeyiz. Halen sürmekte olan Aydın-Denizli içinde 1915 Çanakkale Köprüsü’nün de yer aldığı Malkara-Çanakkale gibi projelerle otoyol uzunluğumuzu 2023’te 4 bin 100 kilometrenin üzerine çıkarıyoruz.
Bölünmüş yol ve otoyol yanında diğer güzergâhlarımızda yaptığımız çalışmalarla 14 bin 300 kilometre daha yüksek standartlı tek yolu ülkemize biz kazandırdık. Coğrafyamızın zorluklarının üstesinden gelmek için dağları tünellerle, vadileri ve akarsuları köprülerle geçtik. Yollarımızdaki toplam tünel uzunluğunu 50 kilometreden 631 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğunu 311 kilometreden 710 kilometreye çıkardık. Ülkemizde ne aşılmaz dağlar, ne geçilmez vadiler, ne adına türküler yakılan geçit vermez ırmaklar bıraktık. Ülkemizin dört bir yanına yayılan bu eserlerle artık karayolu ulaşımı vatandaşlarımız için külfet olmaktan çıkıp keyif haline dönüşmüştür.
Yakıttan sağladığı tasarruf yanında emisyonu azaltarak, çevreye de önemli katkıda bulunan karayolu yatırımlarımız sayesinde ülkemizde taşıt hareketliliği yüzde 170 artmasına, kazalar da yüzde 80 azalış olmuştur.
Demiryolu yatırımları da önem ve öncelik verdiğimiz bir diğer alandır. Osmanlı’dan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarından kalan demiryolu ağlarımız uzunca bir süre ihmal edilmişti. Neredeyse hiçbir geliştirme ve ilave yapılmadan teslim aldığımız 12 bin 803 kilometre demiryolu ağamızı baştan sona tamamen yeniledik. Mevcut hatlardaki sinyalizasyon ve elektrifikasyon çalışmalarında önemli mesafe kat ettik. Ülkemizde ilk defa yüksek hızlı tren hatlarını inşa ettik ve işletmeye açtık. Halen 3 bin 500 kilometre uzunluğa sahip yeni demiryolu hatlarımızın inşası sürüyor. Yüksek hızlı tren hatlarında Ankara Sivas bölümünü yakından açıyoruz. Diğer pek çok güzergâhta da çalışmalar hızla devam ediyor.
Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı sayesinde Batı Avrupa’dan uzak Asya’nın en ucuna kadar kesintisiz tren seferi yapılabilmesini mümkün hale getirdik. Marmaray’ın de entegre olduğu bu hat, küresel ticaret ağlarında yeni ve önemli bir alternatif olarak giderek daha önce çıkmaktadır. Uluslararası ve ulusal demiryolu ağlarımız yanında şehir içi ulaşımında da raylı sistemleri hızla geliştiriyoruz. Hâlihazırda 12 şehrimizde 811 kilometrenin üzerinde şehir içi raylı sistemi faaliyet gösterirken, 7 şehrimizde 185 kilometre uzunluğa sahip raylı sistemin inşası devam ediyor. Bu güzel gelişmeleri demiryolu endüstrimizde yaptığımız yatırımlarla bir adım daha öteye taşıyoruz.
Raylı sistem araçları üreten firmalarımız tek bir çatı altında toplayarak önemli bir atılım yaptık. Milli elektrikli tren setimizi geliştirdik. Önümüzdeki yıl milli elektrikli lokomotifimizin üretimine başlıyoruz. Hızlı tren tasarımını tamamladık, prototip üretimi safhasındayız. Aynı şekilde metro, banliyö, tramvayda da üretebilecek hale gelmek üzereyiz.
Değerli Misafirler,
Ülkemizin en büyük atılımları yaptığı alanlardan biri de hava yolu taşımacılığıdır. Bulunduğu coğrafya itibariyle doğunun ve batının, kuzeyin ve güneyin, yani insan ve yük taşımacılığının en yoğun olduğu hatların merkezinde yer alan Türkiye’yi potansiyeline uygun bir hava yolu altyapısına kavuşturduk. Yurt içinde burası önemli, havalimanı sayımızı 26’dan 56’ya çıkardık. Halen inşası devam edenlerle havalimanı sayımız yakında 61’e ulaşacak. Yurt dışı uçuşlarımızın sayısını 50 ülke ve 60 noktadan, 127 ülke ve 329 noktaya yükselttik. Yaklaşık 3 yıldır hizmette olan İstanbul Havalimanımız dünyanın en iyileri arasında ikinci sırada, Avrupa’da en yoğun havalimanı sıralamasında ilk sırada yer alıyor. Şimdilik 90 milyon kapasiteye sahip bulunan, fakat bunu 200 milyona kadar yükseltme imkânı olan İstanbul Havalimanımız Türkiye’nin büyük vizyonunun sembollerinden biri haline gelmiştir. Türk Hava Yolları da dünyanın en iyi hava yolu şirketleri arasındaki yerini sürekli yükselterek zirveye oynuyor.
Hava ulaşımındaki yatırımlarımız ve elde ettiğimiz başarılarla hem ülke içinde, hem dünyada erişmedik yer bırakmama hedefimize büyük ölçüde yaklaştık.
Tabii bunun yanında dünya ticaretinin yüzde 90’ını üstlenen deniz yolu ulaşımını da ihmal etmiyoruz. Ülkemizin dış ticareti içinde deniz yolunun payını 4 kat artırdık. Sadece bu yılın ilk 7 ayında deniz yoluyla yapılan dış ticaretimiz 158 milyar doları buldu. Filyos Limanı, Rize İyidere Lojistik Limanı, Çandarlı Limanı, Mersin Limanı’nın genişletilmesi gibi projelerimizle deniz yolu ulaşımının ticaretimizdeki payını daha da artırmanın gayreti içindeyiz. Geçtiğimiz aylarda hizmete açtığımız Filyos Limanı’nın hızla Rusya, Balkanlar ve Ortadoğu Bölgesi’nin ticaret trafiğinde önemli bir merkez haline gelmeye başladığını görüyoruz. Diğer projelerimizi de tamamladığımızda ülkemizin deniz yolu ticaretinden aldığı payı oldukça yükseltmiş olacağız. Aynı şeklide tersane sektöründe ve yat imalatında da ülke olarak önemli bir yere geldik.
Hiç şüphesiz deniz taşımacılığındaki en büyük projemiz Kanal İstanbul’dur. İstanbul Boğazı’nın artık artan yük ve yolcu trafiğini taşıyamaz hale geldiği, kıyılarımızın sürekli tehdit altında olduğu gerçeği bizi böyle bir alternatif arayışına yöneltmiştir. Yaklaşık 10 yıl önce gündeme getirdiğimiz Kanal İstanbul, enine boyuna konuşulmuş, tartışılmış, gereken hazırlıkları yapılmış ve nihayet fiilen uygulanma aşamasına gelmiştir. Sazlıdere Köprüsü Kanal İstanbul’un ilk somut adımıdır, bunu ihalesi ve yer teslimi yapılarak inşasına başlanan Halkalı-Kapıkule Demiryolu Köprüsü izlemiştir. Proje kapsamındaki diğer işleri de belli bir plan dâhilinde bu şekilde hayata geçirmeyi sürdüreceğiz. Kanalın kazısına da programdaki plana göre başlayacağız.
Diğer yandan, ulaşım projelerinin artık ayrılmaz bir parçası haline gelen haberleşme yatırımlarında da çok büyük ilerlemeler sağladık. Kendi uydularımızı üretme ve fırlatma aşamasına gelmiş olmamız bu alanda kat ettiğimiz mesafenin en somut örneğidir. Geniş bant internetten fiber hatlara, mobil aboneden operatör tarifelerine kadar iletişimin her alanında kurumlarımıza ve halkımıza verdiğimiz hizmetin standardını yükseltiyoruz. Amacımız, bilişim teknolojilerinde tüketen, takip eden değil, geliştiren, yön veren, üreten konumuna geçmektir. Bunun için 5G başta olmak üzere geleceğin teknolojilerindeki millik ve yerlilik oranlarını yükseltmenin gayreti içindeyiz. Dijitalleşmenin, diğer alanlarda birlikte ulaşımın her sektöründe giderek daha çok önem kazandığı bir dönemden geçiyoruz. Vakitten yakıta kadar her konuda avantaj ve tasarruf sağlayan akıllı ulaşım sistemlerini hızla yaygınlaştırmakta kararlıyız. Hazırladığımız strateji ve eylem planlarıyla tüm bu hedeflere doğru adım adım ilerliyoruz.
Ulaştırma Şûrası’nda tartışılan her bir konuyu, her bir başlığı bu doğrultuda önemli bir kazanım, önemli bir rehber olarak görüyoruz. Bu duygularla şûraya katılan ve katkı veren herkese şahsım, milletim adına bir kez daha teşekkür ediyorum.
Şûranın düzenlenmesinde emeği geçenleri tekrar tekrar tebrik ediyorum. Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.