24. Dönem Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları Kura Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

27.09.2021

Adalet Teşkilatımızın Kıymetli Mensupları,

Değerli Hâkim ve Savcılarımız,

Kıymetli Misafirlerimiz;

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. 24. Dönem Adli Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcısı Kura Töreni münasebetiyle sizleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, milletin evinde, bu gazi mekânda ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum.

Kura törenimizin ülkemiz, milletimiz ve adalet teşkilatımız için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Bugün kura çekerek görevlerine başlayacak olan 1008 adli yargı hâkimi ve Cumhuriyet savcısı ile 7 idari yargı hâkimini tebrik ediyorum. 24. dönem hâkim ve Cumhuriyet savcısı adaylarımız arasında kadınlarımızın başarılarıyla temayüz ettiğini görüyoruz. Mesleki eğitim süreçlerini birincilikle bitiren kadın hâkim ve Cumhuriyet savcılarımızı kutluyor, başarılarının artarak devam etmesini diliyorum.

Şu an ülkemiz genelinde toplam 21 bin 844 hâkim ve savcı görev yapmaktadır. Bugünkü kura törenimizle inşallah bu sayıyı 22 bin 859’a yükseltmiş olacağız. Kurayla atandıkları yerlerde vazifeye başlayacak tüm hâkim ve cumhuriyet savcılarımıza meslek hayatlarında muvaffakiyetler diliyorum.

Bu vesileyle, 6 sene önce teröristler tarafından makamında kalleşçe şehit edilen Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere adalettin tecellisi uğrunda çalışırken vefat eden, şehit düşen yargı mensuplarımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

Buradaki her bir kardeşimin şehit Mehmet Selim Kiraz’dan devraldığı adalet sancağını çok daha yukarılara taşımak için gayret göstereceğine inanıyorum. İnşallah biz de bu süreçte hiçbir sıkıntı yaşamadan görevinizi en iyi şekilde yapabilmeniz için sizlere gereken her türlü desteği vermeye devam edeceğiz.

Nitekim son 19 yılda bu amaç doğrultusunda adliye kapısını adaletin kapısı haline getirmek için tarihi nitelikte birçok adım attık. İktidara geldiğimizde 9 bin 349 olan hâkim, savcı sayısını neredeyse 2,5 kat artırarak mahkemelerimizin yükünü hafiflettik. Aynı şekilde mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 84, idari yargıda yüzde 38 çoğaltarak yargı süreçlerini hem basitleştirdik, hem de hızlandırdık. İnfaz koruma memurlarının yıpranma paylarından mübaşirlerimizin genel idare hizmetine alınması, hâkim ve savcılarımızın özlük haklarından çalışma şartlarına kadar her alanda önemli iyileştirmelere gittik. Yargı mensuplarımızın görevlerini huzur ve güven içinde yapabilmelerini temin için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık.

Hepimiz şu gerçeği gayet iyi biliyoruz: Adalet mülkün temeli olduğu kadar sosyal barışın, refahın, istikrarın, kalkınma ve büyümenin de lokomotifidir. Temel ve hak ve özgürlüklerin teminat altına alınmadığı, adaletin sağlanmadığı, adalete güvenin zedelendiği bir toplumda siyasi iradenin ekonomik kalkınma ve ilerleme yönünde yapacağı hamleler de eksik kalmaya mahkumdur. Suriye başta olmak üzere yakın coğrafyamızda yaşanan müessif hadiseler adaleti, temel hak ve özgürlükleri, hukuku ve insani değerleri hiçe sayan ülkelerin ayakta kalamayacaklarını acı bir şekilde göstermiştir.

Adalet terazisinin doğru tartması kadar adaletin gecikmemesi de önemlidir. Hep söylediğimiz gibi, geciken adalet, adalet değildir. Bu ilkeden hareketle, göreve geldiğimizden beri adalet mekanizmalarının etkin çalışması ve adalet sisteminin hızlı işlemesi için çaba harcıyoruz. Adalet kurumlarının modern ve fonksiyonel mekanlara kavuşturulmasına ayrıca önem ve öncelik veriyoruz. Türk adaletine, hâkimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza, o kurumlarda görev yapan insanlarımıza yakışır adalet sarayları inşa ediyoruz. 2002 yılından bu yana inşa ettiğimiz modern 275 adalet hizmet binasıyla adliyelerimizin alt yapısı eksikliklerini giderdik. Adalet hizmeti veren kapalı alan miktarı 2002 yılında yalnızca 569 bin metrekareyken bugün bu rakamı 5 milyon 609 bin metrekareye çıkarttık. Hâkim ve savcılarımızı merdiven altlarında kurulan masalarda adalet dağıtma gibi utanç sahnelerinden kurtararak adalet hizmetlerinin mehabetine uygun alanlarda yürütülmesini sağladık.

Son olarak, adli yıl açılış programında 10 bloktan oluşan 422 bin metrekare kapalı alana sahip yeni Yargıtay binamızı törenle hizmete aldık. Böylece Ankara’da 6 ayrı binaya bölünmüş olan Yargıtay’ı tek çatı altında toplayarak kurumun işleyişindeki vakit ve kalite kaybının önüne geçtik.

Başkentimize de şanıyla, ismiyle, tarihiyle mütenasip modern bir adliye binası kazandırmak için çalışmalarımız devam ediyor. Yaklaşık 700 bin metrekare kapalı alana sahip olacak bu binanın hazırlıkları Adalet Bakanlığımız ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız tarafından yürütülmektedir. İnşallah 2021 yılı bitmeden yeni adliye binamızın temelini atmayı planlıyoruz.

Kıymetli Misafirler,

Adaletin tecellisi, hakkın yerini bulabilmesi için sağlıklı bir çalışma ortamının önemi elbette tartışma götürmez. Ancak, sadece modern ve ihtişamlı binalar yapmakla adaletin tesis edilmeyeceği de bir gerçektir. Adalet terazisindeki mizanın bozulmaması için temel şart, güçlü, tarafsız, bağımsız ve uluslararası normları özümsemiş bir hukuk sisteminin varlıdır. Türk hukuk sisteminin en büyük açmazı neredeyse her 10 yılda bir antidemokratik bir müdahaleye maruz kalmış olmasıdır. Aynı şekilde yargı camiamız uzun yıllar boyunca ya vesayetçilerin ya da halka rağmen halkçılık yapan jakoben zihniyetin tasallutu altında kalmıştır. Öyle ki, bu ülke sadece belli siyasi görüşe ve meşrebe mensup hâkim ve savcı almakla övünen adalet bakanları görmüştür. Güya adaleti tesis etmek adına bir sağdan, bir soldan gençlerin darağacına gönderildiği günler, dönem yaşadık. Uyduruk davalarla başbakan ve bakanların yargılandığı, asıldığı, şehit edildiği yüz kızartıcı durumlara şahitlik ettik. Darbeciler karşısında selam duran, darbecileri ayakta alkışlayan, vesayetçilerin önüne cübbesin seren sözde yargı mensupları gördük. Son 19 yılda bir taraftan mevzuatımızdaki vesayet kalıntılarını temizlerken, diğer taraftan Türk yargısına musallat olan işte bu zihniyete karşı da amansız bir mücadele yürüttük.

Haksız ithamlar ve eleştirilere rağmen 2002’den bu yana ülkemizde adaleti hâkim kılmak, insan hakları ve demokrasi standartlarını yükseltmek için reform irademizi daima canlı tuttuk. Türkiye’yi sadece ekonomide ve demokraside değil, aynı zamanda temel hak ve özgürlükler alanında da büyütmenin çabası içinde olduk.

Kamuoyumuzla paylaştığımız yargı reformu strateji belgesiyle insan hakları eylem planı, reform irademizin en son örnekleridir. Bu iki bölge Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yürürken hukuk ve demokrasi alanında yol haritamızı oluşturmaktadır. Yargı reformu strateji belgesinde vizyonumuzu güven veren ve erişebilir bir adalet sistemi olarak belirledik. İnsan hakları eylem planında da özgür birey güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye perspektifimizi ortaya koyduk. Sahadan gelen taleplerle vatandaşımızın ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda yargı paketlerimizi hızla hayata geçirdik.

Birinci yargı paketinde hak ve özgürlükleri koruyan ve güçlendiren bir yaklaşımla ceza muhakemesinde ciddi değişiklikler yaptık. Özellikle ifade özgürlüğünü ilgilendiren bu konularda hak arama yollarını genişlettik. Seri muhakeme ve basit yargılama gibi işi kolay kılan, zahmetsiz ve adil bir şekilde çözen usulleri hukuk sistemimize kazandırdık.

İkinci Yargı Paketinde infaz sistemimizin iyileştirme ve topluma yeniden kazandırma işlevini insan odaklı bir anlayışla güçlendirdik. İnfaz hâkimliği kurumunu sistemin merkezine koyarak bu mekanizmayı daha etkin ve infazın ıslah amacına uygun hale getirdik.

Üçüncü Yargı Paketi’nde özel hukuk alanında sadeleştirici ve hızlandırıcı yenilikleri hayata geçirdik. Elektronik duruşma uygulamasını yargının hizmetine sunduk. Özellikle salgın sürecinde hem yargı camiamız hem de vatandaşlarımız bu uygulamadan büyük fayda sağladı.

Geçtiğimiz adli yılın sonunda kanunlaşan Dördüncü Yargı Paketi ile de mağdur odaklı adalet anlayışımızı ortaya koyan yeniliklere imza attık. İnsanımızın masumiyet karinesini, lekelenmeme hakkına güçlendiren adli araçları sisteme kazandırdık. Yine bu paketle vatandaşlarımızın idari makamlara yaptıkları başvurulara idarenin cevap suresini 60 günden 30 güne indirdik.

Değerli Kardeşlerim,

Hukukun insanımızın hayatında zorlaştırıcı değil, kolaylaştırıcı, yük olan değil yük alan bir rol üstlenmesini istiyoruz. Reform adamlarımızın gerisindeki temel yaklaşım da çözüm odaklı bir şekilde yargıda iş ve işlem kolaylığı sağlamaktır. Bu bakımdan reform kavramı bizim için siyasetin ve vatandaşımıza hizmet etmenin en önemli araçlarından biridir.

Türkiye'nin adalet ve kalkınma başarısının sırrı devletin milletle beraber yol yürümesi, yol boyunca da kendini sürekli olarak yenileyebilmesidir. Dünyada devlet birey ilişkisi köklü şekilde değişirken, ülkemizde de hemen her alanda büyük bir zihniyet devrimi yaşanmaktadır. Elbette siyaset gibi yargının da bu değişime bigane kalması düşünülemez. Adalet sisteminin işleyişini güçlendirmek, yargıya ve kararlarına güveni en üst düzeye çıkarmak önümüzdeki dönemde de önceliğimiz olacaktır. Meclisimizin iradesine sunacağımız yeni yargı paketlerinde değişen şartlara göre ortaya çıkan ihtiyaçları, talepleri ve beklentileri kolaylaştırıcı bir yaklaşımla karşılamayı esas alacağız.

Bu adliye yılda mağdur odaklı adalet hizmetlerinde gerek mevzuat, gerekse idari faaliyetler açısından çalışmalarımızı en üst seviyeye çıkaracak, bu tür düzenlemeleri hayata geçirmeyi planlıyoruz. Örneğin, icra konularını aile hukuku alanında çocukla kişisel ilişki kurulmasından tamamen çıkaracağız. Bunun yerine mağdur hizmetleri mekanizmasını tesis ederek, çocuğun üstün yararını hâkim kılacağız.

Yine vatandaşımızın kamu kurumları ile olan işlerinde öngörülebilirlik ve hukuk güvenliğini artıracak yeni adımlar atacağız. Bu kapsamda idari sulh usulü sistemi rahatlatacak bir yeniliğimiz olacak. Vatandaşımızın kamu ile uyuşmazlıklarında mahkeme mahkeme dolaşmadan dilekçeler, başvurular, dosyalar arasında vakit kaybetmeden hakkına kavuşmasını istiyoruz. Yakında her ilde sulh komisyonlarını devreye alıyoruz. Böylece külfeti azaltan, zahmeti kaldıran, yargının iş yükünü düşüren bir alternatif çözüm yolunu daha hukuk sistemimize kazandırmayı hedefliyoruz.

Bugün bir hâkime düşen yıllık dosya sayısı adli yargıda 709, idari yargıda 408’dir. İş yükünde son 10 yılda yüzde 38'lik bir düşüş sağlandığını görüyoruz. Bu oranı daha da aşağılara çekecek alternatifler geliştiriyoruz.

Bir başka yeniliğimiz de özellikle bu salonu dolduran genç arkadaşlarımızı ilgilendiren hâkim, savcı yardımcılığı müessesesidir. Bu kurumu da yeni adli yıl da milletimizin hizmetine sunacağız. Böylece yargı mensubunun mesleğe daha tecrübeli, bilgili ve tam anlamıyla hazır başlamasını amaçlıyoruz. Aynı şekilde coğrafi teminat, tayin, terfi ve atama usulleri gibi konuları da hâkimlik teminatını güçlendiren bir anlayışla ele alacağız.

Kıymetli Dostlar ve bugün hâkim ve savcılık mesleğine adım atacak Genç Kardeşlerim,

Tüm bu yapılanların hedefine ulaşması ancak nitelikli, çalışkan mesleğine âşık insan kaynağıyla mümkündür. Donanımımızı sürekli artırmanız, yorulmadan okumanız, teoriyi ve pratiği yakından takip etmeniz, adına karar vereceğiniz bu millete olan borcunuzdur. Bu uğurda belki deyim yerindeyse çok mürekkep yalayacaksınız, ama insanımızın yüzünde belirecek minnet duygusu eminim tüm yorgunluğunuzu alacaktır. Hele hele annelerinizi, babalarınızı nedenli mutlu edeceğinizi özellikle hatırlayın.

Öğrenmenin ve ilerlemenin temel şartı olan mürekkep yalamak deyiminin kaynağını burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Eskiden hattatların hat yazarken kullandıkları is mürekkebinin silinmesini sağlayan tek şey, insan tükürüğüymüş. Dolayısıyla, hattatlar yazarken hata yaptıklarında yanlışları o mürekkebi yalayarak silerler, sonra da düzeltirlermiş. Çok mürekkep yalamak işte buradan geliyor. Yani çok mürekkep yalamış kişi hatasız değil, bilakis hatalarını en aza indirmenin arayışını hiç bırakmamış, en doğrusunu, en iyisini bulmak için bir ömür çaba sarf etmiş kişidir. Her sosyal uğraş gibi yargılamada beşeri zaaf ve hatalarla yüklü kişilerce yapılmaktadır.

Adil olmak ve adil görünmek sorumluluğunuza gölge düşürmeyen hatalar mesleki tecrübenize katkı sağlayacak bir ders, yeni bir bakış açısı kazanmak için fırsat olarak da görülebilir. Hukuki ve beşeri hataların geri dönüşü mümkündür, fakat adalet hatasının telafisi yoktur. Hayatın her alanındaki tavrınızı, duruşunuzu ve sözünüzü bu çerçevede belirlemelisiniz.

Hâkimin, savcının lisanı makul surede vereceği adil karardır. Önümüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikayesi, en az bir insanın istikbali ve kaderi olduğunu asla unutmayın. Vazifenizi icra ederken hukukun üstünlüğü ilkesine ve masumiyet karinesine lütfen leke sürdürmeyin. İnancı, konumu, kökeni, kimliği ne olursa olsun tek bir vatandaşımızın dahi hakkının, hukukunun yenilmesine kesinlikle rıza göstermeyin. Adaleti sağlamanın ölçüsü sosyal medyada atıp tutan gerçek niyeti ve kimliği meçhul kalabalıkların tutumu değil, kanundur, nizamdır, mahşeri vicdandır. Vicdanlarınızla kararlarınız arasına hiç kimsenin, hiçbir gücün, hiçbir maddi değerin girmesine müsaade etmeyin. İnşallah sizlerin de çabalarıyla adalet sistemimizin işleyişini güçlendirecek, yargıya ve kararlarına güveni en üst düzeye çıkarmaya devam edeceğiz.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha ülkenize ve milletinize yapacağınız hizmetlerden dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Kura törenimizin hayırlı olmasını Allah'tan diliyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor ve göreve başlayacağınız yerlerin milletimiz, ülkemiz için hayırlara vesile olmasını dilerken, sizlere de görev mahallerinizde başarılar diliyorum.

Kalın sağlıcakla.