ABD'de Türk Toplumu’na Hitapları

20.09.2021

Kıymetli Vatandaşlarım,

Amerikan Müslüman Toplumunun Değerli Üyeleri,

Saygıdeğer Hanımefendiler,

Sevgili Genç Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü. Buradan sizlerin aracılığıyla kalpleri bizimle atan tüm mazlumlara ve mağdurlara selamlarımı gönderiyorum. Dünyanın farklı köşelerinde Müslüman olarak hayata tutunma mücadelesi veren tüm kardeşlerime selamlarımı iletiyorum.

Bu toplantıyı düzenleyerek gönüllerimizi buluşturan Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi’ne şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Salonu dolduran siz kardeşlerime, bütün dostlarımıza aşkınız, sevdanız, ahde vefanız için şükranlarımı sunuyorum.

İki yıllık zorunlu bir aranın ardından bu sene hamdolsun sağlık ve afiyet içinde tekrar bir araya gelebildik. Kardeşlerimizin arasında olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Sizlere Türkiye’den akrabalarınızın, dostlarınızın, kardeşlerinizin selamlarını getirdik. Sizlere genci-yaşlısı, kadını-erkeğiyle 84 milyon kardeşinizin selamlarını getirdik.

Biz sizleri çok özlemiştik, görüyoruz ki Amerika’daki kardeşlerimiz de bizleri özlemişler. Şair, “kalpten kalbe bir yol vardır, görünmez” diyor. Bizim de gönüllerimiz arasında gözle görülmeyen yollar var. Binlerce kilometre uzakta olsak da kalplerimiz bir ve beraber çarpıyor. Çünkü bizler birbirini sadece Allah için seven, birbirine Allah için muhabbet besleyen insanlarız. Bizler aynı dine, aynı peygambere inanan, aynı mukaddes kitaba ittiba eden, aynı kıbleye yönelen bir ümmetin mensuplarıyız. Ten renklerimiz, kökenlerimiz, dillerimiz, ülkelerimiz farklı olsa da her gün beş vakit göğe yükselen Ezanı Muhammedilerimiz birdir.

Allah Resulünün Veda Hutbesi’ndeki şu sözleri tam 14 asırdır ebedi ve ezeli kardeşliğimizin nişanesidir: “Rabbiniz birdir, babanız birdir, dininiz ve Peygamberiniz de birdir. Allah indinde en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır. Arap’ın Arap olmayana bir üstünlüğü yoktur. Siyah derili olanın beyaz derili üzerinde bir üstünlüğü yoktur, üstünlük sadece takva iledir.”  Bu salonda işte bu hakikatlere hep birlikte bir kez daha şahit oluyoruz. Gönüllerimizi buluşturan, bizi birbirimize kardeş kılan kalplerin asıl sahibine sonsuz hamdüsenalar ediyorum. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı, aramızdaki şu güçlü uhuvveti daim eylesin diyorum.

Kardeşlerim,

İnsanlık son 2 yıldır koronavirüs salgını sebebiyle sancılı günler geçiyor. Eğitimden sağlığa, ticaretten istihdama kadar her alanda ciddi sıkıntılar, zorluklar yaşanıyor. Salgında hayatını kaybedenlerin sayısı 4,6 milyonu buldu. Bu vesileyle salgında vefat eden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de her zorluğun ardında muhakkak bir kolaylığın olduğunu bizlere müjdeliyor. Her gecenin ardında aydınlık, her şerrin gerisinde bir hayır bulunduğuna iman eden insanlar olarak Allah’ın inayetiyle bu musibetin de üstesinden geleceğimize yürekten inanıyoruz.

Tedavi imkânları geliştikçe, aşıya erişim arttıkça inşallah bu hastalık zamanla etkisini yitirecektir. Ancak asıl mesele, salgının daha da derinleştirdiği diğer sorunlarla mücadele etmektir. Kovid-19 salgını küresel sistemdeki çarpıklıkları, adaletsizlikleri, eşitsizlikleri açık ve net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu süreçte maskeden solunum cihazına ve ilaca kadar üretime dayalı her konuda dünyada ciddi sıkıntılar yaşandı. Pek çok yerde ve pek çok defa insanlık adına kaygı verici görüntülere şahit olduk. Hastaların ilgisizlikten öldüğü, yaşlı bakımevlerinden hepimizin içini yakan görüntülerin yansıdığı vahim durumlarla karşılaştık. Afrika’dan Asya’ya halen ilk doz aşıya daha ulaşamayan yüz milyonlarca insan var. Türkiye olarak, Peygamber Efendimizin Aleyhissalatü Vesselam, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır” tavsiyesinden hareketle elimizdeki tüm imkânları insanlık için seferber ettik. Şimdiye kadar elimizdeki imkânları 159 ülke ve 12 uluslararası kuruluşla, hatta yurt dışından temin ettiğimiz aşıların bir kısmını ihtiyaç sahipleriyle paylaştık. Onay süreçleri tamamlanmak üzere olan kendi aşımızı da Türkovac’ı da tüm insanlığın, dostlarımızın, kardeşlerimizin istifadesine sunacağız, hiç endişeniz olmasın.

Almanya’da yaşayan Türk kökenli Uğur Şahin ve Özlem Türeci’nin geliştirdikleri aşı sayesinde kovid-19’la mücadeleye verdikleri destek bu süreçte milletimizi gururlandıran bir başka gelişme olmuştur. Bu değerli bilim insanlarımızın başarısı, yurt dışındaki vatandaşlarımızın yaşadıkları topluma olan katkıları bakımından çok güzel bir örnektir.

Amerikan İslam Toplumu’nun da vakıf ve dernekler eliyle düzenledikleri yardım kampanyalarıyla salgın döneminde ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşmalarından millet olarak memnuniyet duyuyoruz. Gerek vatandaşlarımız, gerekse Müslüman kardeşlerimiz, hepsi birbirinden kıymetli çalışmalara imza attılar. Müslüman olmanın güzelliğini hayatlarıyla, duruşlarıyla, alicenaplıklarıyla Amerikan toplumuna gösterdiler. Sizlerin şahsında tüm kardeşlerimi, tüm vatandaşlarımı tebrik ediyorum. Sizlerden yardım, ihsan ve dava faaliyetlerinizi artırarak sürdürmenizi bekliyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Kıymetli vatandaşlarım,

İnsanlık olarak kovid-19 virüsünün yanı sıra, ondan daha tahripkâr, daha ölümcül, daha sinsi başka bir virüsle daha mücadele ediyoruz. Bu virüsün adı, İslam düşmanlığı virüsüdür. Senelerce demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olarak örnek gösterilen ülkelerde bu virüs çok hızlı bir şekilde yayılıyor. İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı bugün artık siyaseti eser alan, Müslümanların günlük hayatını zorlaştıran, devlet politikalarına yön veren, sosyal barışı tehdit eden yıkıcı bir akıma dönüşmüştür.

Zihniyet itibariyle DEAŞ’dan hiçbir farklı olmayan bu ideolojik fanatizmin farklı toplum katmanlarında kök saldığını görüyoruz. Birçok ülkede inancından, dilinden, isminden veya kılık kıyafetinden dolayı Müslümanların ötekileştirilmesi artık sıradan vakalar haline geliyor. Sizler bu atmosferi 11 Eylül terör saldırısının akabinde bizzat yaşadınız, bizzat tecrübe ettiniz. Sorumsuz siyasetçiler eliyle körüklenen nefret ikliminin toplumda nasıl derin yaralar açabileceğine bizzat şahit oldunuz. Ancak karşılaştığınız onca haksızlığa ve ayrımcılığa rağmen hukuktan, meşruiyetten, demokratik siyasetten asla vazgeçmediniz. Müslümanları ötekileştirmeye, düşmanlaştırmaya çalışanlara cevabınızı içinde bulunduğumuz topluma daha fazla katkı sunarak verdiniz. Müslümanları zayıflatmaya yönelik hamleleri birliğinize, beraberliğinize, kardeşliğinize sahip çıkarak aştınız. O zorlu imtihan günlerinde ortaya koyduğunuz basiret, feraset ve gayretle diasporadaki Müslümanların örnek alması gereken bir duruş sergilediniz.

Gerek sivil toplum kuruluşları aracılığıyla, gerek bireysel olarak İslam düşmanlığıyla mücadele ettiğinizi görüyor, bundan da memnuniyet duyuyorum. Sahip olduğunuz bu engin tecrübeyle nefret suçları ve kültürel ırkçılıkla mücadeleye daha fazla katkı vermeniz çok önemlidir.

Türkiye olarak biz de uluslararası platformlarda İslam düşmanlığı ve hoşgörüsüzlükle mücadelede öncü rol üstleniyoruz, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda bu yöndeki çabaların başını çekiyoruz. Dinimize ve Müslüman kardeşlerimize yönelen tüm tehditleri ortadan kaldırmaya dair her türlü girişimi destekliyoruz. İslam düşmanlığıyla mücadele konusunun Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm kuruluşların gündeminde tutulması için çaba sarf ediyoruz. Yürüttüğümüz tüm mücadeleye siz Amerikalı Müslüman kardeşlerimizden de güçlü destek ve katkı bekliyoruz.

Aziz Kardeşlerim,

Amerika’da elde ettiğiniz başarılar en az sizler kadar bizi de, milletimizi de gururlandırmaktadır. Önümüzdeki süreçte Amerika’daki başarılı iş ve bilim insanlarımızın sayısının daha da artacağına inanıyorum. Ticari, bilimsel, sosyal ve kültürel alanda elde ettiğiniz başarılara paralel olarak siyasal alanda da daha fazla rol üstleneceğinizi ümit ediyorum. Önümüzdeki süreçte gerek federal düzeyde, gerek eyalet düzeyinde içinizden çok daha fazla siyasi temsilci çıkarmanızı bekliyorum. Sadece Türkiye kökenlilerin sayısının 300 binleri aştığı bu güçlü topluluğa yakışan da budur.

Amerikan toplumuna yaptığınız katkıların Türk-Amerikan ilişkilerine son derece olumlu yansımaları olduğunu da bilmenizi isterim. Özellikle Amerika’da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın kurduğu sivil toplum kuruluşlarının ülkemizi, kültürümüzü ve tarihimizi Amerikalı dostlarımıza tanıtmaya yönelik çalışmalarını takdirle takip ediyorum. Türk-Amerikan toplumu hamdolsun artık belirli bir olgunluğa erişmiştir. Birlik ve beraberlik içinde hareket ederek, Türkiye-Amerika ilişkilerine daha büyük katkılar vereceğinize inanıyorum.

Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri ilişkiler itibariyle ortak değerlere, ortak çıkarlara ve köklü bir geçmişe dayanan iki dost ve müttefik ülkedir. Bazı konularda dönem-dönem görüş ayrılıkları yaşasak da, birçok bölgesel ve küresel meselede benzer tutum ve çıkarlara sahibiz.

Ekonomik açıdan da büyük ve her geçen gün artan bir iş birliği potansiyelimiz var. Salgına rağmen ikili ticaret hacmimiz geçen yıl 20 milyar doları aştı, bu yıl da inşallah 25 milyar dolar seviyelerine ulaşacağız. 100 milyar dolar hedefine erişmek için de çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz.

Başkan Biden’la Haziran ayında Brüksel’de gerçekleştirdiğimiz yapıcı görüşmede iş birliğimizi her alanda güçlendirmek için birlikte çalışma yönündeki kararlılığımızı teyit ettik.

Türkiye’nin Amerika’daki elçileri olarak Türkiye-Amerika ilişkilerinin öneminin ve potansiyelinin Amerikalı dostlarımıza anlatılmasında sizlere önemli görevler düşüyor. Türkiye karşıtı lobilerin yürüttüğü habis faaliyetleri, aslı astarı olmayan karalama kampanyalarını sizler gayet iyi biliyorsunuz. Bu çevrelerin çabalarının akim bırakılmasında sizlerin çalışmaları büyük önem taşıyor. Sizden PKK, YPG ve FETÖ’nün gerçek yüzünü Amerikalı dostlarınıza bıkmadan usanmadan anlatmaya devam etmenizi bekliyorum.

Burada bir hususun altını tekrar çizmek isterim; ne kadar büyük olursa olsun hakikat güneşinin karşısında hiçbir yalan duramaz. Takiye ve tedbir kılıfı altında karanlık yüzlerini gizlemeye çalışsalar da FETÖ’nün eli kanlı bir terör örgütü olduğu artık gün gibi ortadadır. Bizim görevimiz, demokrasi ve insanlık düşmanı bu çetenin mensuplarının hukuk ve adalet önünde hesap vermelerini sağlamaktır. Bunun yolu da, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket etmekten geçiyor.

Hep söylüyorum, birbirimize sahip çıkacağız, ailemize, evlatlarımıza, gençlerimize sahip çıkacağız. İnancımıza, dilimize, kültürümüze sahip çıkacağız. Ezeli ve ebedi kardeşliğimize sahip çıkacağız. Hem bağrından neşet ettiğimiz millete, hem de içinde yaşadığımız topluma sahip çıkacağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, ayrıyı gayrıyı bir tarafa bırakıp hep birlikte inşallah Türkiye olacağız.

Siz buradaki hayat mücadelenizle nasıl bizden cesaret alıyorsanız, biz de sizlerin birlikteliğinden, coşkusundan, kararlılığından güç alıyoruz.

2016 yılında faaliyete aldığımız Maryland’daki Diyanet Amerika Merkezi ortak çalışmalara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Burayı biz sadece Türkler için yapmadık, burayı tüm Müslümanlar için yaptık, zira mescitler, camiler belli bir kavmin değil, Allah’ın evidir ve hep birlikte orada ibadetlerimizi yaparız. Yarın da yeni Birleşmiş Milletler’in karşısındaki Türkevi binamızın inşallah açılışını yapacağız. Bu gurur abidesi yalnızca vatandaşlarımızın değil Müslüman Amerikan toplumunun da evi olarak faaliyet gösterecektir. İnşallah sizlerin yeni ortak adresiniz burası olacak.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Allah kardeşliğimizi daim kılsın, muhabbetimizi ebedi eylesin diyorum.

Bugünkü buluşmamızı gerçekleştiren TASC üyelerine ve gönüllülerine bir kez daha teşekkür ediyorum.

TASC’ın son dönemde etkinliğini ve görünürlüğünü giderek artırmasından duyduğum memnuniyeti de vurgulamak istiyorum.

Gerek salgın döneminde, ihtiyaç sahiplerine dağıttığı yardımlarla, gerek 24 saat kesintisiz yayın yapan TASC TV’yle, gerekse FETÖ’nün asıl yüzünün Amerikalı dostlarımıza anlatılması hususunda gösterdiği kararlı duruşla öne çıkan TASC’ı başarılı faaliyetlerinden ötürü yürükten tebrik ediyorum.

Bu kardeşlik buluşmasına katıldığınız için her birinize teşekkür ediyor, sizleri şahsım, eşim, milletim adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Kalın sağlıcakla.