Aziz Milletim,
Ahi misafirliğiyle bizi bağrına basan Sevgili Kırşehirliler,
Kıymetli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Neşet Ertaş’a ve nice gönül erine ev sahipliği yapmış bu güzel şehirde bir kez daha sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum.
Bu güzel buluşmaya vesile olan Pir Ahi Evran Veli başta olmak üzere ebediyete irtihal eden ahilerimizi, esnafımızı, sanatkârımızı rahmetle yâd ediyorum. Ahilik Haftamız ve Esnaf Bayramımız kutlu, kardeşliğimiz daim olsun.
Dünyanın hiçbir yerinde esnaf ve sanatkâr bizimki gibi ilim, ahlak ve sanatı birleştiren köklü bir geleneğe, tarihi bir role sahip değildir. Ecdadın bize miras bıraktığı bu köklü kurumla iftihar ediyoruz. Zamana yenik düşmeyen, rengi solmayan, değerinden bir şey kaybetmeyen ahilik, bugünün dünyasının ihtiyaçlarına da derman olacak düsturlarıyla en kıymetli hazinelerimizden biridir. Ahi Evran’ın 850. Doğum Yılı’nın UNESCO tarafından 2021 yılı programına alınması bu bakımdan çok isabetli olmuştur.
Bugünkü İran topraklarında bulunan Hoy şehrinde doğan, çocukluğu Azerbaycan’da geçen, Hoca Ahmet Yesevi dergâhında yetişen Ahi Evran, ardından Anadolu’ya gelmiştir. Bir müddet Kayseri, Konya ve Denizli’de kalan Ahi Evran, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiş ve burada vefat etmiştir. Bu sebeple UNESCO’ya verdiğimiz teklif dosyamızı Azerbaycan ve İran’la birlikte hazırladık.
Gönül hazinelerimizin insanlığın manevi şifası için dünyanın dört bir yanında tanınması, günümüz fertleriyle bulaşması için 2021 senesini Ahi Evran Yılı olarak ilan ettik. Bu sene aynı zamanda Yunus Emre ve Hacı Bektaş yılıdır. Esnaf bayramımızı ilmin irfanla, ticaretin ahlakla bütünleştiği ahilik müessesesini tüm dünyaya ve genç nesillere en güzel şekilde tanıtmanın vesilesi haline getirmenin gayreti içindeyiz. Ahi Evran’ı anma ve Ahilik Yılı’nı bu anlayışla değerlendiriyoruz.
Kardeşlerim,
Ecdadımız dünyada fetih kabiliyeti yanında devlet kurma maharetiyle de maruftur. Bu devletler sadece kılıçla kurulmadı, asıl büyük ve kalıcı fetih gönüllerde gerçekleşti. Er meydanlarında şehit ve gazilerimizin fedakârlıklarıyla kazandığımız zaferleri Yunus’larla, Ahi Evran’larla, Hacı Bektaş’larda ve daha nice evliyanın sözleri, davetleri ve amelleriyle tahkim ederek kalıcı hale getirdik.
Ahi Evran’ın 32 başlık altında sınıflandırdığı Ahilik Teşkilatı asırlarca bu topraklarda ticaretin ve dayanışmanın bel kemiği olmuştur. Dönemin şahidi tarihçiler özellikle Anadolu’nun ahiler sayesinde sosyal ve iktisadi bakımdan düzenli, mamur bir yer haline geldiğini kaydeder. Kadıları, müderrisleri, ustaları, kalfaları, çırakları ile devlet erkanını ve hatta padişahları da kuşatan bu itibarlı kurumlarımız işte böyle teşekkül etmiştir. Ekonominin, ticaretin, sosyal hayatın, maddi boyutuyla yaşamanın ötesine geçen bir hareket olarak ahiliğin düsturlarını her çağda ve şartta geçerli kılan, onun özü ve fıtratıyla insanı merkeze almasıdır. Ahiliğin gücü, ilim, sanat ve ahlaklı birleştirip ekonomik ve sosyal hayatta kalitenin ve güvenirliğin garantisi olan kuralları taviz vermeden uygulamasından kaynaklanmaktadır.
Bugün adına toplam kalite yönetimi denen, tüketici haklarının korunması denen yaklaşımlar ahilerimiz tarafından asırlardır zaten uygulanmaktadır. Ahiliğin sosyal rolü, üreticiyle tüketici arasında olduğu kadar zengin ile fakir, emek ile sermaye arasında kurduğu dengeden gelmektedir. Günümüzün en büyük ihtiyacı olan sosyal adalet ve istikrarın reçetesi işte bu dengedir. Modern dünyanın son yüzyılda keşfettiği çareler bizim ahi ocaklarının nizamnamelerinde ayrıntısıyla yazılıdır. İnsanlığın bugün geldiği nokta, teknolojide ve bilimde kat edilen mesafe asırlara sari böyle bir birikimin neticesidir.
Değerli Kardeşlerim,
Bugünkü teknolojiye, bilime, ekonomik ve sosyal düzene asırlar öncesinden zemin hazırlayanlar olmasaydı, kendimizi şu an çok farklı ve dramatik bir yerde bulabilirdik. Öyle ki, İbni Sina’yı anmadan bugünkü tıbbı kavrayamayız. El-Cezeri’yi bilmeden bugünkü teknolojinin köküne ulaşamayız. Farabi’yi, Biruni’yi, Harezmi’yi, Kindi’yi tanımadan matematik konuşamayız. Yusuf Has Hacib’i, İbn Haldun’u öğrenmeden siyaset bilimini, sosyolojiyi anlayamayız.
Yahya Kemal’in deyimiyle, kökleri mazide olan ati olarak bizlere düşen görev, tarihimizin iz bırakan olaylarını önce kendimiz hatırlamak, sonra da tüm dünyaya hatırlatmaktır. Millet olma bilincini bu şekilde canlı tutacağız, vizyonlarımızı bu şekilde genişleteceğiz, hedeflerimizi bu şekilde büyüteceğiz. Biz kendi siyaset hayatımız da, devlet yöneticiliği hayatımızda da hep bu anlayışla hareket ettik, ediyoruz. İşte bunun için, 2023 hedefleri diyoruz, 2053 vizyonu diyoruz, 2071 vizyonu diyoruz.
Kardeşlerim,
Ahi Evran, Hacı Bektaş ve Mevlana döneminde yaşamıştır. Rivayet odur ki, Konya’da Hazreti Mevlana’ya birisi, siz ne yaparsanız diye sormuş. Mevlana, semahı işaret ederek, biz Allah der döneriz, demiş. Aynı kişi Hacı Bektaş’a gitmiş, siz ne yaparsınız sorusunu ona da sormuş. Hacı Bektaş’ın cevabı, biz Allah der dururuz, olmuş. Bu kişi Ahi Evran’ın yanına vardığında aynı soruyu ona da yöneltmiş. Ahi Evran bu soruya, biz Allah der çalışırız, demiş. Esasen bu cevapların hepsi de aynı menzile hangi yollardan gidildiğini anlatan, üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken hikmetleri ifade ediyor.
Buradan anlıyoruz ki, ahi olabilmek için öncelikle çalışmak, bir meslek sahibi olmak gerekir. Ahi Evran’ın da debbağ olduğu ifade edilir, yani deri ustası. Debbağ kime deniyor? Deriyi gayet iyi dövene denir. Bir Ahi’nin tezgâhı halka olduğu kadar Hakk’a hizmet yeridir, dolayısıyla, onun ibadet mekânıdır. Yapılan her işe bir hikmet eşlik eder. Mesela, demiri döven bir zanaatkâr o demirle birlikte nefsini de terbiye eder. Mesela deriyi, kumaşı, ağacı işleyen bir zanaatkâr o malzemelere Rabbine olan şükrünü de nakşeder. Sizler işte böyle bir geleneğin önümüzdeki temsilcilerisiniz. Esnaf sadece alan, satan, ticaret yapan, varlığı icra ettiği meslekten ibaret biri değildir. Esnaf aynı zamanda o muhitin gözü, kulağı, sesi, vicdanı, hamisi, yol göstericisidir. Ülkemizde esnafın araştırma şirketlerine, sosyologlara, siyaset bilimcilere taş çıkartacak sağlam tahliller, tahminler yapmasının gerisinde bu kadim kültür vardır. Türkiye’de ailesinde esnaf olmayan neredeyse kimseyi bulamazsınız. Bugünkü büyük şirketlerimizin, sanayicimizin hemen hepsinin de hikâyesi küçük bir dükkândan, atölyeden başlar.
Ülkemizin gelişmesinin, büyümesinin, hedeflerine doğru adım adım yol almasının kökleri esnaf çalışkanlığına ve ahlakına uzanır. Bu nedenle esnafımızı milletimizin emaneti, bugünümüzün ve yarınımızın manevi teminatı olarak görüyoruz.
Kapısı 72 millete açık esnafın olduğu yerde din, dil, ırk ayrımı olmaz. Rızık Allah’tandır diyerek dükkânını, atölyesini, ekmek teknesini açan esnaf ve zanaatkâr rızkın kimin eliyle geleceğini seçmez. Usta-çırak ilişkisiyle kazanılan kabiliyetler gençleri sadece meslek sahibi yapmakla kalmaz, aynı zamanda onlara vatan ve millet sevgisini edebi, adabı, saygıyı, dürüstlüğü, tevazu, kanaati de öğretir. Nitekim bugün de küçükten büyüğe her işletme sahibinin elde ettiği hasılayı karını çoğaltmanın değil, sağladığı istihdamı artırmanın vesilesi olarak görmesiyle iftihar ediyoruz. Devirler geçse de, dünya değişse de, değişmeyecek olan bizim birliğimiz, beraberliğimiz, kardeşliğimiz, dayanışmamızdır. Bu millet ne badireler atlattı, ne imtihanlardan geçti. Sadece son 8 yılda yaşadıklarımız bile başlı başına bir ibret vesikasıdır.
Kardeşlerim,
Bizim çimento gibi birbirimize kenetleyen kardeşliğimiz sayesinde Allah’ın yardımı, milletimizin desteği, bütün bunlarla beraber hepsinin üstesinden geldik. İnşallah bundan sonra da aynı şekilde büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını birlikte gerçekleştireceğiz.
Değerli kardeşlerim,
İki yıldır dünyayı sarsan, her ülkeye ekonomik bakımdan ağır darbeler vuran bir salgınla mücadele ediyoruz. Bu salgın elbette tüm dünya ile birlikte bizi de etkiledi. Salgınla mücadelenin maliyetleri bir yana, kaybettiğimiz her vatandaşımızla birlikte yüreğimize ateş düşüyor, canımız yanıyor. Tabii bu süreçten en çok etkilenenlerin başında esnafımız, sanatkârımız ve ticaret erbabımız geliyor. Ülkemizde vakaların görülmeye başladığı günlerden itibaren salgının esnafımız üzerindeki yükünü hafifletmek için çeşitli tedbirler aldık. Önce ekonomik istikrar kalkanı paketini uygulamaya geçirdik. Esnaf ve sanatkârımızın kooperatif kefaletiyle veya doğrudan Halkbank’tan kullandığı kredilerin geri ödemelerini üç defa erteledik. Kredi ve kefalet kooperatifi ortağı esnafımızın borçlarını iki yıl art arda yapılandırdık. Halkbank vasıtasıyla işletme kredisi ve ticari kredi kartı desteklerini hayata geçirdik. Bu çerçevede 16 Mart 2020, 5 Şubat 2021 tarihleri arasında 760 bin esnafımız yaklaşık 19 milyar lira faiz indirimi kredisi kullandı. Bankanın verdiği diğer işletme ve yatırım kredileriyle birlikte 2020 yılı içinde toplam kullanılan kredi miktarı ne biliyor musunuz? 43 milyar liraya. Faiz indirimli kredilerden faydalanan esnaf ve sanatkâr sayısı 985 bine ulaştı.
Kardeşlerim,
Ağustos ayı sonu itibariyle 2021 yılı içerisinde ise 140 bin esnaf ve sanatkâra yaklaşık 17 milyar lira faiz indirimli kredi temin ettik. Esnaf ve sanatkârlarımızın KOSGEB’den kullandıkları kredilerin geri ödemelerini de yine aynı şekilde faizsiz olarak erteledik.
Kamu bankaları yanında esnafımızın özel sermayeli bankalara olan borçlarına da erteleme imkânı getirdik. Salgın nedeniyle iş yapamayan ve temerrüde düşen esnafımızın kredi sicillerine mücbir sebep kaydı düşülmesine imkan sağladık. Kredilerden yararlanma şartlarını kolaylaştırdık. Esnaf ve sanatkârımız ile tacirlerimize gelir kaybı desteği ve kira desteği başlıkları altında 4 ay süreyle yaklaşık 5 milyar liranın üzerinde hibe desteği verdik.
Değerli kardeşlerim,
Kapanma tedbirleri sürecinde yaşanan ekonomik kayıpları telafi amacıyla bir defaya mahsus olmak üzere 3 bin ve 5 bin liralık dilimler halinde toplamda 4,3 milyar liranın üzerinde ödeme yaptık. İcra ve iflas takiplerini durdurduk. Hazine ve vakıf taşınmazları üzerinde tahsisli olan işletmelerden kira bedeli alınmaması, ertelenmesi veya açık olan işletmelere kira bedelinde indirim sağlanması yoluna gittik.
Bu acil tedbirlerin dışında, yıllık gelir vergisi beyanname verilme ve ödeme süresini uzatıp SGK prim ödemelerini erteledik. Kollarına göre KDV oranlarını konuları sebebiyle asgari düzeye indirdik. Salgın döneminin yol açtığı sıkıntıların üstesinden gelerek tezgahını açık tutmanızı, hatta geliştirmenizi sağlamak için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik.
Değerli Kardeşlerim,
Her ne kadar ülkemizde kökünü bir türlü kurutamadığımız kadrolu felaket tellalları endişe ve karamsarlık havası yaymak için uğraşsa da sizler bu samimi gayretlerimizi biliyorsunuz. Şeamet tellallarına kalsak Türkiye bugüne kadar defalarca batmıştı, yerle yeksan olmuştu. Hamdolsun gelişmiş ülkelerin bile ciddi sarsıntılar yaşadıkları bir dönemde biz kayıplarımızı kısa sürede telafi ederek yolumuza devam ediyoruz.
Neşet Usta mekânı Cennet olsun diyor ki; “Kendi kendisinden utanmayan yeryüzünde hiç kimseden utanmaz.”
Türkiye’nin ve milletinin felaketinden kendine iktidar çıkarmaya çalışanların da utanması olmadığını hep birlikte görüyoruz. Sıkıntılarımız, sorunlarımız, dertlerimiz yok mu? Elbette var, ama hiçbiri el ele, gönül gönüle vererek çok çalıştığımızda üstesinden gelemeyeceğimiz hususlar değildir.
İşte ekonomideki son gelişmeleri sizler de görüyorsunuz. Aldığımız tedbirler ve hayata geçirdiğimiz uygulamalar sayesinde dünyanın en yüksek büyüme rakamlarına biz ulaştık. İhracatta rekor üstüne rekor kırıyoruz. İstihdam, salgın dönemi öncesinin dahi üstüne çıktı. Yatırımcılarımız üretimi artırmak için makine bulmakta, ham madde temininde, lojistik kanallarını genişletmekte zorlanıyor. Kimi ülkeler gibi hazırda paramız veya zahmetsiz para getiren kaynaklarımız olmadığı halde bu başarıları yakaladığımıza özellikle dikkat çekmek istiyorum.
Enflasyonun yol açtığı hayat pahalılığı konusundaki sıkıntıları da gayet iyi biliyoruz. Maliyetleri düşürmek ve fırsatçılarla mücadele etmek suretiyle en kısa sürede enflasyonu da kontrol altına alarak raflardaki, etiketlerdeki fahiş fiyat artışlarının önüne geçeceğiz.
“Dünyada hiçbir şey bizim değil, bizim olan verdiğimiz emektir” diyen Neşet Usta’nın gönül diliyle ifade ettiği gerçeği hayatımızın her alanında hâkim kıldığımızda her sorunumuz kendiliğinden çözüm yoluna girecektir.
Bu vesileyle ülkemizin önemli şeker pancarı üretim merkezlerinden biri olan Kırşehir’den 2021 alım fiyatlarını da açıklamak istiyorum.
Geçtiğimiz yıl şeker pancarı üretiminde 23 milyon tonla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştık. İnşallah bu yıl da bereketli bir sezon geçireceğimize inanıyorum. Şeker pancarının alım fiyatını geçtiğimiz yıl ton başına 336 lira olarak belirlemiştik. Bu yılki şeker pancarı alım fiyatımız ton başına 420 liradır. İyi mi? Yüzde 25’lik bir artışı ifade eden şeker pancarı alım fiyatımızın ülkemize ve çiftçilerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Kardeşlerim,
Türkiye şanlı tarihiyle bağlarının kesilmeye çalışıldığı bir dönemi yaşadı. Ahi Evran başta olmak üzere bizi biz yapan, bu toprakları vatanımız haline getiren, medeniyetimize rengini veren değerlerimizi milletimize unutturmak isteyenler var. Eğitim sistemimizden kültür politikalarımıza ve medyamıza kadar tüm taşıyıcı kanallarımız bu doğrultuda düzenlendi. Ama milletimiz değerlerini tüm kalbiyle ve ruhuyla sahiplenerek bu gayretleri boşa çıkarmıştır. Hamdolsun artık milletimizi tarihiyle ve medeniyetiyle en güçlü şekilde tekrar buluşturmak için imkânlarımızı seferber ettiğimiz bir dönemdeyiz. Eğitim ve kültür politikalarımızdan mimarimize kadar her alanda bu anlayışın tezahürlerini görmek mümkündür. UNESCO takvimine bu yıl dâhil edilmesini sağladığımız yıl dönümleri bile tek başına bu yaklaşımın nasıl derinleştiğini anlatmaya yeterlidir. Ahi Evran Yılı kapsamında düzenlenen etkinlikleri bu şekilde görüyorum.
Ahilik Haftası, özellikle bu çerçevede lise öğrencilerimiz arasında yapılan “Yardımlaşma ve Adil Paylaşım” konulu resim yarışmasında dereceye giren gençlerimizi tebrik ediyorum.
Yine Yılın Çırağı, Kalfası ve Ahisi ödülleri ile Ahilik Hizmet Ödülü’nün takdim edileceği arkadaşlarımızı da tebrik ediyorum. Bizi Ahilik Onur Ödülü’ne layık gören Ahilerimize şükranlarımızı sunuyorum. Bir kez daha hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.