Sevgili İstanbullular,
Kıymetli Misafirler,
Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Göztepe Profesör Doktor Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nin İstanbul’umuza, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Bu hastanenin inşasında emeği geçen Sağlık Bakanlığımızı, yüklenici firmaları, mühendisinden işçisine herkesi tebrik ediyorum. Hastanemizde hizmet verecek sağlık personelimize başarılar diliyorum. Göztepe’de hizmete açtığımız bu hastaneye ismini verdiğimiz Profesör Doktor Süleyman Yalçın Hocamızı rahmetle yâd ediyorum.
Profesör Doktor Süleyman Yalçın Hocamız hem tıp alanında çok önemli bir bilim insanı, hem de ülkemizin fikir hayatına değerli katkılar sağlamış bir dava adamıdır. Hocamız 1950’li yıllardan hayatının son dönemine kadar ülkesi, milleti, davası için çalışmış, fikri yazılar yazmış, konferanslar vermiş, sivil toplum kuruluşlarında görevler üstlenmiştir. Hocamızın düşüncelerinden feyz alarak, hayata atılan onbinlerce gencimiz bu ülkeye çok büyük hizmetler yapmıştır. Türkiye’yi, milletimizin değerlerini tahrip ederek, tarihiyle bağlarını kopararak, kültürünü bozarak yıkmaya çalışanlara karşı verdiği mücadele, Hocamızın gönüllerde daima yaşamasına sağlayacaktır. Dört sene önce son yolculuğuna uğurladığımız Hocamıza vefamızı ismini böyle bir eserde yaşatarak, göstermeye çalıştık. Bir kez daha kendisine Allah’tan rahmet, aramızda bulunan yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum.
Değerli Dostlar,
Türkiye’nin diğer alanlarla birlikte sağlıkta gerçekleştirdiği atımların anlamı koronavirüs salgını döneminde çok daha iyi anlaşılmıştır. Aynı şekilde ülkemizdeki kimi kesimlerin yere-göğe sığdıramadıkları bazı devletlerin bu konuda ne kadar sıkıntılı oldukları salgın vesilesiyle ortaya çıkmıştır. Maddi zenginliğin sosyal adalet ve eşitliği temin etmeye yetmediği bu süreçte çok acı bir şekilde görülmüştür. Türkiye salgını 40 bin yoğun bakım yatağı, 246 bin yatak kapasitesi, 1213 bilgisayarlı tomografi cihazı, 4 binin üzerinde tedavi kurumu, hepsinden önemlisi 1 milyon 100 bin sağlık ordusuyla karşılamıştır.
Bunların üzerine ilave olarak, salgın döneminde çok sayıda sağlık kurumunu faaliyet geçirdik. Bu eserler arasında İstanbul’un her iki yakasında her biri 1006’şar yataklı Profesör Doktor Murat Dilmener ve Profesör Doktor Feriha Öz Acil Durum Hastaneleri, yatak kapasitesi 2 bin 682 olan Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, yatak kapasitesi 535 olan Okmeydanı Profesör Doktor Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi, hizmete giren ilk etabının yatak kapasitesi 1105 olan Kartal Doktor Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi, yatak kapasitesi 600 olan Marmara Üniversitesi Profesör Doktor Asaf Ataseven Hastanesi, hizmete giren ilk etabının yatak kapasitesi 838 olan, toplamda ise 1250 yatağa sahip Konya Şehir Hastanesi, yatak kapasitesi 1300 olan Erzurum Şehir Hastanesi, restore ederek, yeniden hizmet sunduğumuz Sultan Abdülhamid’in yadigârı Hadımköy Doktor Niyazi Kurtulmuş Hastanesi de bulunuyor. Bugün hizmete açtığımız 758 yatak kapasiteli Göztepe Profesör Doktor Süleyman Yalçın Şehir Hastanesiyle ülke genelinde 16 şehir hastanesini faaliyete almış bulunuyoruz. Hastanemizin inşa edilecek ikinci kısmı da 352 yatak kapasitesiyle hizmet verecektir.
Depreme karşı özel olarak izolatörlü inşa edilen bu hastanelerin tamamı da ülkemizin gelecekte karşılaşabileceği her türlü tehlikede Allah’ın izniyle dimdik ayakta kalacaktır.
Bunların yanında çeşitli il ve ilçelerimizde daha pek çok sağlık kurumu milletimize hizmet vermek için devreye alınmıştır. Kurduğumuz güçlü sağlık altyapısı sayesinde gelişmiş ülkeler dahil pek çok yerde adeta ayyuka çıkan tıkanıkların önüne geçilmiştir. Son dönemde artan vaka ve yoğun bakım sayısına rağmen sağlık sistemimiz dimdik ayaktadır.
Bu vesileyle, vatandaşlarımızı, TMM olarak ifade ettiğimiz temizlik, maske, mesafe kurallarına daha titiz bir şekilde riayete davet ediyorum.
Maalesef bu virüsün yayılmasının önüne geçmek için bilim henüz kesin bir çare üretememiştir. Aşı çalışmalarından en kısa sürede somut bir netice alınmasını temenni ediyoruz. Gerek Bakanımız, gerek bu alandaki ilgili hocalarımız, arkadaşlarımız sürekli söylemelerine rağmen, şahsım sürekli söylememize rağmen maalesef her yerde, Türkiye’nin dört bir yanında bu tavsiyelere uyulmuyor. Düğünlerde dikkat diyoruz, maalesef uyulmuyor. Mesafe diyoruz, uyulmuyor. Maske diyoruz, uyulmuyor.
Değerli Kardeşlerim,
Biz vatandaşımızı hassasiyetle uyarmak ve onların sağlığından endişeli olduğumuzu hatırlatmak zorundayız. Eğer bunu yapmazsak işte görüyorsunuz çok değerli insanlarımızı, hocalarımız bu süreçte kaybettik. Birçok dostlarımızı kaybettik. Bu hastalıktan korunmanın çaresi bulunana kadar her vatandaşımız kendi tedbirini kendisi uygulayacaktır. Bilhassa toplu olarak bulunan yerlerde ve etkinliklerde mutlaka Sağlık Bakanlığımızın ve İçişleri Bakanlığımızın belirlediği kurallara uygun hareket edilmelidir. Kapalı alanlarda maalesef cayır cayır sigara içilmeye devam ediyor, yani insanımız adeta kendisinin katili. Bunu söylediğimiz zaman vatandaşımızın ağrına gidiyor. Biz halkımızı seviyoruz ve onların sağlığını çok ama çok önemsiyoruz, bunal lütfen dikkat edin. Maskesiz dolaşmayalım diyoruz, bunlara dikkat edelim. Aksi takdirde hem kendimiz, hem sevdiklerimiz için sonu ölüme kadar var bir tehdidin kapısını açmış oluruz. Türkiye’nin bu süreci en az hasarla atlatması, sağlığımızı koruma yanında hedeflerimize ulaşmamız bakımından da önemlidir. Ülkemizin denizi geçip, derede boğulmaması için hep birlikte salgın musibetinin üstesinden gelmeliyiz. Bunu hep birlikte başarmalıyız. Doktorlarımız, sağlık memurlarımız, hemşirelerimiz hepsi canı pahasına çalışıyor, gece-gündüz demeden çalışıyor, ama onların bu gayretlerine vatandaşlarımız da uymalıdır. Başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere fedakârca görev yapan insanlarımızın hakkını ancak sorumlu davranarak ödeyebiliriz.
Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için, milletimizin her bir ferdini salgın tehdidini bir an önce ortadan kaldırma seferberliğine özellikle davet ediyorum. Bu seferberlik en az içeride ve dışarıda verdiğimiz diğer mücadeleler kadar önemlidir.
Değerli Arkadaşlar,
Dünyada uzun süredir hakim olan siyasi ve ekonomik statüko tüm yönleriyle çatırdamaktadır. Tüm ülkeler ve toplumlar için yeni bir dönemin ayak sesleri giderek daha yüksek şekilde duyulmaktadır. Türkiye olarak bu yeni dönemde ülkemizi hak ettiği yere çıkarmakta kararlıyız. Son 18 yılda eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, savunmadan sosyal desteklere kadar her alanda ülkemize kazandırdıklarımız yeni dönemin altyapısıdır. İşte dün Ankara-Niğde arası 178 kilometrelik bir otoyolun açılışını yaptık. Durmuyoruz, devam ediyoruz ve bunları başaracağız, çünkü bu millet en güzeline layık. İnşallah bu güç altyapı üzerinde önce 2023 hedeflerimize ulaşacak, ardından yeni nesillere 2053 ve 2071 vizyonlarına hayata geçirebilecekleri bir Türkiye bırakacağız. Geçmişte siyasi istikrarsızlıklar, toplumsal huzursuzluklar, iç ve dış nice sinsi saldırılar sebebiyle vaktini ve enerjisini heba eden Türkiye’nin bir daha aynı tuzağa düşmesine izin vermeyeceğiz. Milletimizin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini korumak suretiyle güçlendirmesi için elimizden gelen her türlü çabayı göstermeyi sürdüreceğiz.
Devletimizin her alanda hedeflerimize ve hayallerimize uygun güce kavuşması için gece-gündüz çalışmaya devam edeceğiz. Kendi vatandaşlarıyla birlikte tüm dostlarının ve kardeşlerinin ümidi haline döşüne bu ülkenin siyasi, ekonomik, askeri, her alan daha da büyümesi ve güçlenmesi için daha çok gayret göstereceğiz. Ülkemize karşı husumetlerini maalesef kamuoyu önünde dahi ifade etmekten çekinmeyenlerin ifşa ettikleri darbe ve siyasi entrika senaryolarını birer birer yırtıp çöpe atacağız. Allah’ın yardımı ve milletimizin desteğiyle ülkemizi getirdiğimiz seviyenin de üstüne çıkartıp dünyanın en büyük 10 devletinden biri haline dönüştürmekte kararlıyız.
Maruz kaldığımız her saldırı, karşılaştığımız her kriz Türkiye’nin üretimde, ticarette, teknolojide, ihracatta, savunma sanayinde, temel hizmet alanlarında geldiği yerin manasını daha iyi anlatıyor. Hamdolsun artık kendine güven, potansiyelini bilen, karşısındakilerin gerçek gücünü ve hareket alanını gören, arkasındaki desteği fiili neticelere dönüştürebilen bir Türkiye var. Tabii bu hakikatleri karşımızdakiler de gayet iyi görüyor. Ülkemize karşı kurulan akıl almaz ittifakların ve sergilenen hak, hukuk, teamül tanımaz davranışların gerisinde bunun verdiği telaş ve korku bulunuyor. Halbuki biz her platformda, her görüşmede, her mesajımızda Türkiye’nin adil olması şartıyla her türlü paylaşıma hazır olduğunu ifade ediyoruz, bu sözümüzde samimiyiz. Sorun, karşımızdakilerin bizim haklarımızı yok sayması, kendilerini bizim üstümüzde konumlandırmaya çalışmasıdır. Ama bunun böyle olmadığını, Türkiye’nin kendisine dayatılan ahlaksız haritaları ve belgeleri yırtıp atacak siyasi, ekonomik ve askeri güce sahip olduğunu anlayacaklar. Ya siyasetin ve diplomasinin diliyle anlayacaklar ya da sahada yaşayacakları acı tecrübelerle anlayacaklar. Mücadeleyi ve onun sonundaki muhtemel şahadeti en büyük paye olarak gören bir milletin karşısında durabilecek hiçbir gücün olmadığını fark ettiklerinde umarız iş işten geçmiş olmaz. Biz, Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın derken, kendi fedakarlıklarımızla birlikte karşımızdakilerin yaşadığı yıkımları da kastediyoruz.
Türk milleti, her türlü saldırı, her türlü bedel konusunda adeta şerbetlenmiş bir millettir. İçinden geçtiğimiz sürecin sonunda olabilecekleri asıl bunca zamandır sahte bir refah ve demokrasi sırça köşkünde yaşayanlar düşünsün. Türkiye ve Türk milleti olarak biz her ihtimale ve her sonuca hazırlıklıyız.
Bu duygularla bir kez daha açılışını yaptığımız Göztepe Profesör Doktor Süleyman Yalçın Şehir Hastanesi’nin ülkemize, şehrimize, halkımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Hastanenin İstanbul’umuza kazandırılmasında emeği geçen herkesi tekrar tebrik ediyorum.
Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, şimdi canlı bağlantılara geçiyoruz ve ekranda bunları izleyeceğiz.