Aziz Milletim,
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Kıymetli Mensupları,
Değerli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbet selamlıyorum. Teslim töreni vesilesiyle bir araya geldiğimiz Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu, Yeni SAT Botu ve Süratli Devriye Botlarımızın ülkemize, milletimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Bu sistemlerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen tüm kurumlarımızı, yüklenici firmaları, işçisinden mühendisine herkesi tebrik ediyorum.
Türkiye savunma sanayinde kararlı bir şekilde yoluna devam ediyor. Son dönemde sınırlarımız içinde ve dışında elde ettiğimiz pek çok stratejik başarıda savunma sanayinde kat ettiğimiz mesafenin katkısı bulunuyor. Savunma alanında güçlü ve bağımsız olamayan milletlerin istikballerine güvenle bakabilmeleri mümkün değildir.
Milli savunma ve güvenlik ihtiyaçlarımızın karşılanmasıyla uluslararası alanda caydırıcılık oluşturmada teknolojik bağımsızlık her zamankinden daha kritik bir hale gelmiştir. Bu anlayışla insan kaynağından teknoloji üretimine kadar geniş bir yelpazede projelerimizin hayata geçirilmesi hususunda kamu ve özel sektör hep birlikte çalışıyoruz. Savunma sanayi duraklamayı kaldırabilecek bir alan değildir. Sürekli daha ileriye gitmek, sürekli daha gelişmişini üretmek mecburiyetindeyiz. Elde ettiğimiz her başarıyı bir sonraki adımın öncüsü olarak görüyoruz. Kamu ve özel sektör savunma sanayi kuruluşlarımızın bu doğrultuda yürüttükleri her proje geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağlıyor.
Türkiye dünyadaki çatışmaların, siyasi krizlerin, çekişmelerin ve gerilimlerin en yoğun yaşandığı coğrafyanın tam da merkezinde yer alıyor. Böylesine kritik bir jeopolitikte ancak her alanda güçlü olabilirsek, ayakta kalırız. Yıllarca ülkemizin hak ve hukukunun kolayca göz ardı edilebilmesinin gerisinde yeterli siyasi, ekonomik ve teknolojik güce sahip olamayışımız vardı. Bugün Doğu Akdeniz’den Ege’ye, Karadeniz’den Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada kendi politikalarımızı hayata geçirebiliyorsak sebebi yine siyasi, ekonomik ve teknolojik alanda geldiğimiz seviyedir.
Ülkemizin nüfusundan ve gücünden rahatsız olanlar Türkiye’yi eskisi gibi istikrarsızlık batağında özellikle orada mahkum edebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Artık gizlemeye, saklamaya bile gerek duymadıkları bir cüretkarlıkla her türlü askeri, siyasi, ekonomik, sosyal kargaşa, darbe, tuzak yöntemlerini kullanıyorlar. Hamdolsun milletimiz yedi yılı aşkın süredir her seferinde milli iradenin, demokrasinin, hukukun, istiklalinin ve istikbalinin yanında yer alarak bu oyunları bozmuştur. Geçmişte aldıkları derslerden yetinmeyenlerin şimdi gözü, 2023’e diktikleri anlaşılıyor. Milletimiz o engin ferasetiyle inşallah 2023’te de hem dışarıda hem içeride faşist kafalara hak ettikleri cevabı verecektir.
Biz bugüne kadar Allah inayetinin ve milli iradenin üzerinde bir güç tanımadık, sadece Rabbimize ram olduk, sadece milletimize tabi olduk. Bundan sonra da aynı teslimiyetle Türkiye’nin demokratik hukuk devleti niteliğine yönelik her saldırıyı engelleyerek, her oyunu bozarak yolumuza devam edeceğiz. Girdiğimiz her mücadelenin yeni bir istiklal harbi olduğu gerçeğini asla unutmadan 1000 yıldır bu toprakları kanlarıyla sulayan ecdada layık olabilmek için sürekli daha çok çalışacağız.
Aziz Milletim,
Değerli Misafirler,
Türkiye’nin tek amacı kendisinin ve dostlarının meşru haklarını korumaktır. Yürüttüğümüz mücadelede en büyük güven kaynağımız Türk Silahlı Kuvvetlerimizin üstün teçhizat ve sistemlerle donatılmış olarak sahada yerini almış olmasıdır. Savunma sanayimizi dışa bağımlılıktan kurtarmak için verdiğimiz emeklerin karşılığını tıpkı bugün olduğu gibi birer birer almaktan memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizin savunma sanayi proje stokunu 62’den 700’ün, proje bütçesini 5,5 milyar dolardan 60 milyar doların üzerine çıkartmamızın gerisinde kendimize olan güvenimiz yatıyor. Yüzde 70’leri aşan yerlilik ve millilik oranı önemli olmakla birlikte maruz kaldığımız açık ve gizli ambargoları düşündüğümüzde henüz yetersiz durumdayız. Hedefimiz kritik hiçbir alanda dışarıdan alıma ihtiyaç duymayacak bir savunma sanayi geliştirme ve üretim altyapısı inşa etmektir. Bu aynı zamanda ülkemizin dünyanın en önde gelen savunma sanayi ihracatçılarından biri haline dönüşmesi demektir. Hamdolsun bugün cirosu 1 milyar dolardan, 11 milyar dolar sınırına dayanan, ihracatı 248 milyon dolardan, 3 milyar doların üzerine çıkan, ar-ge harcaması 1,5 milyar doları geçen bir sektör büyüklüğüne ulaştık. Sektördeki firma sayısının 56’dan 1500’e çıkmış olması bu alandaki dinamizmin en somut ifadesidir. Dünyanın ilk 100 savunma sanayi şirketi listesinde artık 7 firma ile temsil edilmemiz geleceğimiz açısından bize ümit veriyor. Şu ana kadar gerçekleştirdiğimiz atılımlar sayesinde bölgesinde oyun kuran, oyunbozan, gelişmeleri yönlendiren bir ülke haline ulaşmamız henüz bir başlangıçtır. Denizcilik savunma sanayinde en çok projeye sahip olduğumuz ve mesafe kat ettiğimiz alanlardan biridir. Gemi inşaat sektörümüz üç kıtada dokuz ülkeye 130 adet deniz platformunun ihracatı gerçekleştirerek 3 milyar dolarlık ihracata imza attı. İlk milli savaş gemisi projemiz olan MİLGEM kapsamında yüzde 100 yerli tasarım olarak geliştirilip, üretilen Heybeliada, Büyükada, Burgazada ve Kınalıada korvetlerimiz denizlerde şanlı bayrağımızı dalgalandırıyor. Amfibi harekât, araç ve personel nakli, ateş desteği ve doğal afetlerde yardım ile acil destek hizmetleri sağlayan Bayraktar ve Sancaktar gemilerimiz geniş bir alanda hizmet veriyor. Yeni tip denizaltı projesinin ilk denizaltısı Piri Reis’i havuza çekerken, beşinci denizaltısı Seydi Ali Reis’in kaynak faaliyetlerini de başlattık hamdolsun, nereden nereye. Denizaltı kurtarma gemimiz de kendi alanında önemli bir proje. Türkiye dünyada kendi savaş gemisini tasarlayıp üretebilen on ülkeden biridir. Ayrıca envanterde bulunan birçok deniz aracımız günün şartlarına uygun olarak son teknolojiler eklenerek modernize edildi. İnşa edilen ve modernize edilen deniz araçlarımızın silah, radar, muhabere ve elektronik sistemleri yerli ve milli ürünlerle donatıldı. Milli füzemiz Atmaca’yı da gemilerimize entegre ederek platform üretimi yanında, kritik silah ve sensörlerin yerlileştirilmesinde de önemli aşama kaydettik. Tüm bu projelerin tamamlanmasıyla donanmamız dosta güven, düşmana korku salan duruşunu daha da güçlendirmiştir. Bu yıl ise Anadolu’nun ardından envantere girecek en büyük ikinci gemimiz olan denizde ikmal, muharebe destek gemisi projemize hız verdik. Bugün iki adet Acil Müdahale ve Dalış Eğitim Botu, iki adet Yeni SAT Botu ve 8 adet Süratli Devriye Botunu Deniz Kuvvetlerine kazandırıyoruz. Botlarımızın çoğunu inşası ve donanımı biter bitmez hemen sahaya gönderdik. Gerçekten tasarımlarıyla ve tüm denizdeki kabiliyetleriyle bizim iftihar vesilesi olacak olan bu ürünlerimiz bundan sonrası için sadece ülkemizde değil, yurt dışından da ciddi talepleri alacaktır. Şu an da bazıları Gölcük’te, bazıları Ege ve Akdeniz’de görev halindeler. Görüldüğü gibi kaybedecek tek bir anımızın olmadığı bilinciyle çalışıyor, üretiyor, mücadele ediyoruz. Şimdi çok daha büyük projeler üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Donanmamıza ilk defa katılacak beş büyük projeyi beş yıl içinde hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Bu yılsonunda test ve eğitim gemimiz Ufuk’u hizmete alacağız. Önümüzdeki yıl çok maksatlı amfibi hücum gemimiz Anadolu denizlerimizde göreve çıkacak. Gemi inşa sektörü burada, ben şimdi buradan size sesleniyorum, diyorum ki, şimdi Anadolu’yu inşa ettik, şimdi gelin bir de artık şöyle bir veya iki veya daha fazla uçak gemisi de inşa edelim, herhalde yaparız değil mi? Çünkü denizlerde bu caydırıcılığa ihtiyacımız var sadece Anadolu yetmez, bu adımı da atmamız lazım.
2022’de yeni tip denizaltılarımızın ilki olan Piri Reis filomuza katılacak. 2023’te İ sınıfı firkateynlerin ilki olan MİLGEM projesinin beşinci gemisini denizlerimize yolcu edeceğiz. 2024’te denizde ikmal ve muharebe destek gemisi DİMDEG’i inşallah Deniz Kuvvetlerimize kazandıracağız. Denizaltı teknolojisinde edindiğimiz kabiliyetler ışığında 2022 yılından sonra her yıl bir tane olmak üzere toplam altı denizaltımızı devreye alacağız. Önümüzdeki dönemde hedefimiz İHA, SİHA, TİHA yanında insansız ve otonom deniz araçlarının da dahil olduğu kara, hava ve deniz unsurlarımızın müşterek görev icra edeceği bir seviyeye ulaşmaktır. Bunun için denizaltıdan uçak gemilerine kadar tüm muharip deniz platformlarını ileri teknolojiye sahip yerli ve milli silah ve sensör sistemleriyle birlikte geliştiriyoruz. Savunma sanayinde takip eden değil takip edilen, tüketen değil üreten, yeniye öncülük eden bir üst aşamaya artık geçmemiz gerekiyor. Savunma Sanayi Başkanlığımız öncülüğünde yürütülen tüm bu projelerde yer alan Deniz Kuvvetlerimizi, diğer kurumlarımızı, üniversitelerimizi, özel sektörümüzü, özellikle KOBİ’lerimizi tebrik ediyorum. Önümüzdeki dönem de bu kurumlarımızdan beklentimiz, yerli tasarım, inşa ve yerli katkı konusunda askeri gemi inşa sanayimizi çok daha ileriye taşıyacak bir strateji oluşturmalarıdır.
Bugüne kadar pek çok başarılarına şahit olduğumuz kurumlarımızın ve özel sektörümüzün bunu da layıkıyla yerine getireceklerine inanıyorum. Ve bir kez daha Deniz Kuvvetlerimize teslimini yapmak üzere bir araya geldiğimiz yeni deniz sistemlerimizin ülkemizi ve ordumuza hayırlı olmasını diliyorum.
Bu vesileyle maalesef bugün Giresun Dereli’de, Yağlıdere’de, bütün bu bölgelerde şiddetli sel felaketi neticesinde ilk aldığımız haberlerde 5 ölümüz var, yaralılarımızın sayısı 12 civarındaydı. Tabii aramalar devam ediyor, kurtarılanlar 150’ye yakındı, aynı şekilde Rize’de yine sel felaketi vardı. Benim ilçem de dâhil olmak üzere bu sel felaketinde maalesef orada da yaralılar var.
Değerli Kardeşlerim,
Allah ölenlerimize rahmet eylesin, yaralılarımıza şifalar nasip etsin. Tabii devlet olarak buradaki bütün tahribatı, yıkımı, şunu, bunu, vesaire Allah’ın izniyle süratle aşarız. Ben hemen İçişleri Bakanımı, bunun yanında yine aynı şekilde Bekir Pakdemirli Bakanımı, Murat Kurum Bakanımı üçünü de bölgeye gönderdik, milletvekillerimizde oradalar. Yerinde tespitleri yapmak suretiyle Kızılay, AFAD ve bütün kurumlarımız çalışmalarını orada sürdürüyorlar. DSİ aynı şekilde çalışmalarını orada Karayolları hep birlikte sürdürüyorlar. Çünkü bir taraftan yıkılan köprüler var, yıkılması gerektiği için orada yıkılan köprüler var ve bu şekilde bir an önce inşallah buradaki bu felaketi diyoruz ki hemen ortadan kaldırıp halkımızı yine o mutlu günlerine döndürelim. Ama yani Bakanlarımın bana söylediği, biz bunu yaşamadık diyorlar, bu kadar ağır bir felaket. Bütün ailelere sabırlar diliyoruz, milletimizin başı sağ olsun diyoruz.
Ve bugünkü törenimizle ilgili de deniz araçlarımızı kullanacak komutanlarımıza, denizcilerimize, denizleriniz sakin, pruvanız neta olsun diyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Kalın sağlıcakla.