Aziz Milletim,
Değerli Amasyalılar,
Kıymetli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Açılışını yapmak üzere bir araya geldiğimiz Amasya Çevre Yolumuzun ülkemize ve şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu proje şehir içinden geçen şehirlerarası araç trafiğini tamamen şehir dışına çıkartıyor. Uzunluğu 11,3 kilometre olan Amasya Çevre Yolu, aynı zamanda şehirlerarası geçiş mesafesini 2 kilometre kısaltıyor. Daha önce yaklaşık 30 dakika süren bu güzergâh artık 7-8 dakikada kat edilebilecek. Böylece trafik güvenliği ve konforu yanında vakitten ve akaryakıttan yıllık 110 milyon lira tasarruf sağlanacak. Amasya’mıza bu güzel eserin kazandırılmasında emeği geçen Bakanlığımızı, kurumlarımızı, yüklenici firmaları mühendisinden işçisine, herkesi tebrik ediyorum.
Tabii bugüne kadar ulaştırma alanında Amasya’da daha pek çok önemli projeyi hayata geçirdik. Şehrin bölünmüş yol uzunluğunu son 18 yılda yaptığımız 5,1 milyar liralık yatırımla 29 kilometreden, 270 kilometreye çıkardık. Merzifon Havalimanı’nın yolcu sayısını sadece 2 yılda 12 kat artırarak 168 bine yükselttik. Haberleşme altyapısı alanında da Amasya’daki hızlı internet abone sayısı 329 bini buldu. Fiber optik kablo uzunluğunu da 2 bin kilometreye yaklaştırdık.
Amasya’nın sembollerinden olan Ferhat ile Şirin’in aşkını, her fırsatta ülkemize ve milletimize olan hizmet sevdamızın örneği olarak gösteririm. Ferhat, Şirin için nasıl tüm zorlukları aştıysa, biz de aynı şekilde gece-gündüz milletimize hizmet etmek için mücadele veriyoruz. Yaptığımız yollar ve köprülerle, her noktaya ulaşan yük ve yolcu trenlerimizle ülkemizi ve dünyayı saran havayolu ağlarımızla, limanlarımızla, uydularımızla ve diğer tüm altyapı projelerimizle adım-adım hedeflerimize yürüyoruz.
Dünya salgın hastalıkla boğuşurken, biz sadece en yüksek standartta sağlık hizmetleri vermekle kalmadık. Aynı zamanda yaptığımız açılışlar ve temel atmalarla ülkemizi kalkındırmaya devam ettik. Aynı şekilde sınırlarımız içinde ve dışında karada, denizde, havada, her yerde milletimizin ve ülkemizin, dostlarımızın hakkını, hukukunu, çıkarlarını savunduk. Irak’tan Suriye’ye, Libya’dan Ege’ye kadar nerede ülkemize yönelik bir tehdit varsa hiç tereddüt etmeden gidip gücümüzü ve kararlılığımızı ortaya koyduk.
Ekonomimize kurulan tuzakları birer birer bozarken sağladığımız desteklerle milletimizin her kesiminin yanında olduğumuzu gösterdik. Sanayicisinden işçisine, esnaf sanatkârından çiftçisine, kadın ve gençlerle emeklilerimize kadar milletimizin tüm fertlerine nefes aldıracak tedbirleri hayata geçirdik. Maruz kaldığı her saldırının ardından Türkiye’nin tökezlemesini, diz çökmesini bekleyenleri hamdolsun bu süreçte bir kez daha hayal kırıklığına uğrattık.
Ülkemizin önünde salgın sonrası yeniden yapılanacak küresel siyasi ve ekonomik sistemde çok önemli bir yer edinme imkânı doğmuştur. Daha düne kadar sürekli gizli-açık yaptırım, ambargo, bedel ödetme tehditlerine maruz kalırken, bugün herkesin birlikte çalışmak, fırsatları birlikte değerlendirmek istediği bir ülke haline geldik. Egemenlik haklarımızın kullanımı konusunda attığımız adımlar zahiri birtakım itirazlar dışında genel olarak kabul görmekte, saygıyla karşılanmaktadır.
Son günlerde çok fazla gürültü çıkartan ülkelerin gayelerinin Ayasofya veya Doğu Akdeniz değil, bizatihi Türk milletinin ve Müslümanların bu coğrafyadaki varlığı olduğunu zaten biliyoruz. Bu gerçeği yavaş yavaş herkes görmekte, tutumunu ve söylemini dengeli hale getirmektedir.
Değerli Arkadaşlar,
Türkiye’nin bugün her alanda sergilediği onurlu ve sonuç alıcı duruşa öyle kolay gelinmedi. Eskiler düt demeye dudak ister, derler. Ülkeniz ve milletiniz adına bağımsız ve haysiyetli bir politika ortaya koyabilmeniz için bunu sağlayacak siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik güce sahip olmanız gerekir. Siyasi istikrarsızlık içinde çırpınan bir ülke böyle yapamazdı. Bunun için milletimizin desteğiyle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini hayata geçirdik. Ekonomik olarak dibe vurmuş bir ülke böyle yapamazdı. Geçtiğimiz 18 yılda attığımız adımlarla hem altyapımızı güçlendirdik, hem makroekonomimizi sağlam temellere oturttuk. Askeri bakımdan tamamen dışa bağımlı bir ülke böyle yapamazdı. Bunun için bir yandan savunma sanayimizi geliştirirken diğer yandan ordumuzu milli çizgide güçlendirdik. Diplomatik kabiliyetleri gelişmemiş bir ülke böyle yapamazdı. Dış politikamızda uluslararası her platformda sözü geçen bir anlayışı yaygın ve etkin diplomatik kanallarımızla hâkim kıldık. Bütün bunlar bir araya geldiğinde güçlü ve büyük Türkiye vizyonumuz yavaş yavaş ete-kemiğe bürünmeye, fiili neticelere dönüşmeye başladı.
Türkiye’nin attığı adımlara karşı yüksek sesle itiraz edenlerin sahada herhangi bir varlık gösterememelerinin sebebi, ülkemizin her alanda sahip olduğu gücü görmeleridir. Elbette elde ettiğimiz her kazanım için büyük bedeller ödedik. Ama bu millet tarihinin hiçbir döneminde hedeflerine ulaşmak için bedel ödemekten çekinmemiştir. Ölürsek şehit, kalırsak gaziyiz anlayışıyla mücadeleye koşan bir milletin önünde duracak hiçbir güç yoktur. Terörle mücadeleden 15 Temmuz’a ve sınır ötesi harekâtlarımıza kadar bu duruşumuzu her kritik hadisede tekrar tekrar gösterdik. Ülkemize karşı ne siyasetle, ne diplomasiyle, ne sağduyuyla, ne akılla bağdaşan sözler sarf eden davranışlar sergileyenleri açıkça ikaz ediyoruz. Şayet bizim ödediğimiz bedelleri göze alıyorsanız, buyurun çıkın meydana. Böyle bir niyetiniz yoksa bir an önce müzakere kanallarını açın. Bizim kimsenin hakkında, hukukunda, toprağında, denizinde, doğal kaynağında gözümüz yoktur. Ancak kendi hakkımıza, hukukumuza, çıkarımıza da kimsenin el uzatmasına izin vermeyiz. Adil olan, akılcı olan, ahlaklı olan her türlü teklifi konuşmaya, değerlendirmeye, müzakere etmeye hazırız. Dayatmalar ve zorbalıklar karşısında vereceğimiz cevabı ise zaten sahada fiilen gösteriyoruz. Gerekirse daha fazlasını yapmaktan da çekinmeyiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşunun 100. Yıldönümü olan 2023’e her alanda gelişmiş, güvenli, müreffeh bir şekilde ulaştırmakta kararlıyız. Bu yolda bizimle yürüyecek her dosta gönlümüz de, kapımız da açıktır. Bize düşmanlık etmeye, tuzak kurmaya, önümüzü kesmeye çalışanlar ise hiç kusura bakmasınlar kendileri kaybederler. Dün Ayasofya’nın yeniden ibadete açılışı vesilesiyle Fatih Sultan Mehmet Han’ı rahmetle yâd ettik. 25 Ağustos’ta Ahlat’ta, 26 Ağustos’ta Malazgirt’te Anadolu’nun kapılarını milletimize açan Sultan Alp Arslan’ı rahmetle yad edeceğiz. Vatan topraklarının her karışına kanıyla mührünü vuran ecdadın sadece hatıralarını yad etmekle kalmıyor, emanetlerine de sıkı sıkıya sahip çıkıyoruz. İnşallah son nefesimize kadar da bu yolda mücadeleyi sürdüreceğiz.
Bu duygularla bir kez daha açılışını yaptığımız Amasya Çevre Yolu’nun ülkemize, milletimize, şehrimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Bu eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçenleri tekrar tebrik ediyorum.
Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.