Türkiye’nin Otomobili’nin Üretileceği TOGG Mühendislik, Tasarım ve Üretim Tesisleri İnşaatına Başlama Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

18.07.2020

Aziz Milletim,

Kıymetli Misafirler,

Hanımefendiler,

Beyefendiler,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. 60 yıllık hayalimizi özellikle anlamlı bir buluşmada gerçeğe dönüştürme yolunda tarihi bir adım attığımız böyle bir günde sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Geçtiğimiz Aralık ayında Türkiye’nin otomobillerini tanıtmış, örnek modelleri kamuoyumuzla paylaşmıştık. Türkiye’nin otomobili sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok yerinde ses getirdi. Bilhassa milletimiz on yıllardır hasretini çektiği bu projeye büyük bir ilgi ve teveccüh gösterdi. Ancak meyve veren ağaç taşlanırmış, 60 yıl sonra bile olsa Türkiye’nin böyle bir hamleye girişmesi insanımız için nasıl umut olmuşsa, içimizdeki bazı çevrelerinde adeta kâbusu haline geldi.

Ülkemizin büyümesinden, güçlenmesinden, özgüveninin artmasından rahatsızlık duyanlar hemen yoğun bir karalama kampanyası başlattılar. Hayatlarında ülke ve millet hayrına bir tek çivi dahi çakmamış olanlar koro halinde iftira üretme yarışına koyuldular. 83 milyonun sevincine ortak olmak yerine, menüsünden başlatma tuşuna kadar komik gerekçelerle projede açık aramaya çıktılar. Otomobilin kaputu da, farı da varmış manşetleriyle aslında kendi seviyelerini, kendi cahilliklerini, aşağılık komplekslerini ortaya koydular. Tüm çabalarına, tüm araştırmalarına rağmen hamdolsun projede hiçbir kusur bulamadılar. Dalga geçmek niyetiyle attıkları manşetlerin hepsi döndü, dolaştı atanların eline, yüzüne bulaştı. 70’den 7’ye veya 7’den 70’e 83 milyonun tamamı genci, yaşlısıyla milletimizin her bir ferdi, ülkemizin gücünü ve üretim kapasitesini temsil eden bu projeyi sahiplendi. Yıllardır içeriden ve dışarıdan sabotajlara maruz kalmış bir hayalin gerçeğe dönüşmesi karşısında milyonlarca yürek yeniden heyecana kapıldı. Biz de milletimizin bu beklentilerini boşa çıkarmamak için koronavirüs salgınına rağmen gece-gündüz demeden çalıştık, çabaladık.

Tüm dünyanın yatırımlarını durdurduğu veya askıya aldığı bir dönemde Türkiye olarak sağlıktan ulaşıma, tarımdan sanayi, enerji, çevreye kadar her alanda projelerimize hız verdik. Salgın döneminde hizmete aldığımız hastaneler, barajlar, sulama tesisleri, millet bahçeleri, ulaşım yatırımları, eser ve hizmet siyasetimizin yeni nişaneleri olarak ülkemizin dört bir yanında yükselmiştir. Bugün hep birlikte temelini attığımız, biraz sonra gerçekleştireceğimiz Türkiye’nin Otomobili Fabrikası ise işte bu yatırım zincirimizin altın halkasıdır.

Bugün burada sadece yeni bir yatırıma başlamanın sevincini değil, salgına rağmen devasa bir projeyi hayata geçirmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Otomobili tanıttığımızda bunlar nerede üretilecek, diye soranlara daha tasarım aşamasında bu güzel eseri öldürmeye çalışanlara hep birlikte en güzel cevabı veriyoruz. Tabii burada bir hususun altını çizmemiz gerekiyor, bugün inşaatına başlayacağımız sadece bir fabrika değildir, burası insanların zihnindeki fabrika algısını kökten değiştirecek içinde farklı tesislerin olduğu devasa bir üretim kompleksidir. Milli otomobillerimizin üretim öncesinden, üretim sonrasına kadar ki tüm süreçlerini buradan idare edeceğiz. Yani TOGG tarafından üretilecek tüm otomobillerin ar-ge’si ve tasarımı burada yapılacak, seri üretime yine burada geçilecek. Test ve müşteri deneyim parkıyla fabrikamız doğrudan vatandaşlarımıza hizmet verecek, çocuklar ve gençler yeni teknolojilerle burada tanışacak. Tüm bunları yaparken çevre hassasiyetimizi de en üst düzeyde tutuyoruz. Üretim ve fabrikanın inşasında kullanacağımız çevre dostu teknolojilerle bu alanda çıtayı daha da yükseğe taşıyoruz. Büyük, güçlü ve yenilikçi ülke vizyonumuzun sembollerinden biri olacak bu eserin genç kuşaklara da ilham aşılayacağına inanıyorum. Şu ana kadar emeği geçenleri ve bundan sonraki aşamalarda emeği geçecek olanları şimdiden tebrik ediyorum.

Kıymetli Misafirler,

Dünyada bütün başarıların arkasında azim, cesaret ve mücadele vardır. Unutmayalım, başarıya giden yol çoğu zaman engellerle, mayınlarla, sabotajlarla, hatta ihanetlerle doludur. Türkiye’nin bir asra yaklaşan kalkınma mücadelesinde bunların hepsi fazlasıyla yaşanmıştır. Ülkemizin özellikle ekonomide, üretimde, sanayide, finansta, dış politika ve güvenlikte bağımsızlığını sağlamaya dönük tüm hamleleri gizli bir elin müdahalesiyle hep engellenmiştir. Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası, Nuri Killigil’in modern silah ve cephane fabrikası, Merhum Erbakan Hocamızın gümüş motor projesi birileri tarafından hep sabote edilmiştir. Otomotiv sanayinde ülkemizin önünde yeni bir yol açacak Devrim Otomobili girişimi de son derece basit sebeplerle rafa kaldırılmıştır. Rahmetli Erbakan Hocamızın ifadesiyle Türkiye’nin şeftali yerine, motor üretmek istemesi daima birilerini endişelendirmiştir. Tasarlayan, geliştiren, üreten ve ürettiğini tüm dünyaya ihraç eden bir ülkeyi idealimiz maalesef bir türlü gerçeğe dönüşmemiştir. Başaramayız, üretemeyiz, üretsek de satamayız, diyen korku lobisi Türkiye’yi dışa bağımlı kılmak için her seferinde harekete geçmiştir. Bilhassa Devrim otomobilinin hepimizin bildiği hazin hikayesi mali ve yerli üretim hamlelerimizin serencamını bizlere tüm çıplaklığıyla gösteriyor. Daha düşünce aşamasında engellenmeye çalışılan bu projenin her safhası ayrı bir utanç ve ibret kaynağıdır. Bu otomobilin fizibilitesinin tartışıldığı 1961 tarihli Otomotiv Sanayi Kongresi’nden çarpıcı bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum. Amacı Türkiye’de otomobil yapılamaz düşüncesini çürüterek yerli imkânlarla ilk otomobili ürütmek olan kongreye pek iş adamı, bürokrat, mühendis ve akademisyen katılır. Kongrenin başkanlığını ise yüksek mühendis Şükrü Er yapar. Şükrü Er karşılaştığı zorlukları adeta feryat edercesine şu şekilde anlatıyor: Tartışmanın bir tarafında yaparız, diyen müteşebbisler, diğer tarafında yapamazsınız diyen birkaç ithalatçı ve politikacı yer almış durumdaydı. Birinciler bilgiye, üniversiteye sığınırlar, basın toplantılarını orada yapıyorlar. İkinciler, paraya sığınıyorlar Hilton’da değişik gruplarla adeta basın toplantısı yapıyorlardı. İthalatçılar telaş içinde, yılda 1 milyar liralık satış mevzu bahis. Propaganda için her türlü masrafı göze alıyorlar. Belli başlı gazeteler ithalatçıların organı halinde ve konuya karşı amansız bir savaş açtılar. Şükrü Er’in dediği gibi Devrim arabaları en başından itibaren öksüz kalmış basın, bürokrasi ve siyasette güçlü uzantıları olan ithalatçı lobi tarafından basit gerekçelerle devre dışı bırakılmıştır. Türkiye’nin otomobilini tanıttığımızda bizi eleştiren gazetelerin hemen hepsi 60 yıl önce de kalemşörleriyle Devrim Arabalarına aynen bu şekilde saldırıyorlardı.

Değerli Kardeşlerim,

Bu iftira furyasının o zamanlar başını çekenler tıpkı bugün olduğu gibi yine CHP medyası olmuştur. O dönemin CHP zihniyetindeki gazetelerini açıp baktığımızda yerli otomobil fabrikası konusu boş lakırdıdır, böyle diyorlardı. Daha vida, kablo üretemiyoruz memleketimizde bir otomobil fabrikası kesinlikle kurulamaz, diyen CHP’li yazarları görürsünüz. Milli kaynakların otomobil sanayine yönlendirilmesi, kaynakların israfından başka bir mana ifade etmez, diyen CHP’li siyasetçileri görürsünüz. Bunlar gibi daha birçok yazı, makale ve manşet birer utanç vesikası olarak arşivlerimizde halen durmaktadır.

Kıymetli Dostlar,

Denizin dibinden inci çıkarmak isteyen vurgun yemeyi göze almalıdır, öyle derler. Ülkemizin bekası, milletimizin huzuru için kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu yolda biz de vurgun yemeyi göze aldık ve alacağız. Son 18 senede neleri başardıysak sabotajlara, engelleme girişimlerine, tehditlere rağmen başardık. Attığımız her adımda paradan para kazanmaya alışmış tufeylilerin, krizden ve kaostan beslenen asalakların direnişiyle karşılaştık. Sadece vesayet odaklarıyla, bürokratik oligarşiyle idareyi maslahatçı zihniyetle değil, aynı zamanda 80 senedir Türkiye’nin başına musallat olan istemezükçü lobiyle de mücadele ettik. Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil gibi vatan, millet aşıklarının projelerini sabote edenler, bizim çalışmalarımıza da mani olmaya çalıştı. Kendi dönemimizde Bayraktar insansız hava araçlarının hangi zorluklardan geçerek bu günlere geldiğinin bizzat şahidiyiz. Vatan savunması ve terörle mücadeledeki başarılarına rağmen insansız hava aracı ve silahlı insansız hava araçlarımız halen CHP ve ortaklarının hedefi oluyor. İnsanımıza tepeden bakan, ona makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam, diyerek hakir gören faşist anlayışla çarpışarak bugünlere geldik. Son 18 yılda tabiri caizse hem şeytan taşladık, hem de tavaf yaptık.

Sorunların, sıkıntıların, eksikliklerin hepsinin büyüklüğü karşısında geri adım atmadık, asla umutsuzluğa kapılmadık. Ne dedik? Beş tane yiğit adam dedik. Sonunda bu oldu mu? Oldu. Şimdi biz bu beş yiğit adamla yola çıktık öyle veya böyle bu işi bitireceğiz, ölmek var, dönmek yok. Ve şunu da açık ve net söylüyorum: Herhangi bir aksilik, şu bu oldu, elhamdülillah devletimizin Hazinesi, Maliyesi bu işi bitirmeye yeter ve bunu böyle bitiririz.

CHP’nin takoz siyasetine rağmen sonuçta ülkemizi sanayiden üretime, sağlıktan milli teknolojiye kadar her alanda hayalleriyle buluşturduk. Çünkü biz bu ülkeye, bu millete güveniyoruz. Biz Türkiye’nin potansiyeline, tarihi şanlı destanlarla dolu Türk milletinin zorluklar karşısındaki mücadele azmine inanıyoruz. Biz fırsat verildiğinde insanımızın neleri başaracağını yakinen biliyoruz. Her zaman söylüyorum, bugün Bursa’dan yine söylüyorum, biz iman varsa, imkân da vardır, şiarıyla hareket ediyoruz. Hamdolsun milletimiz de Türkiye’nin Otomobili Projesi olduğu gibi bizim bu samimi mücadelemizi görüyor, destekliyor.

27 Aralık’ta kamuoyunun beğenisine sunduğumuz araçlar milletimizden de çok yoğun takdir topladı. Anketler milletimizin bu projeyi destekleme oranının yüzde 95’in üzerinde olduğunu gösteriyor. Bu tablo hem bizim hem de bu işe gönül veren ekibinin motivasyonunu daha da arttırıyor. Salgın döneminde bir yandan fabrika inşaatına başlamak için tüm süreçleri tamamlarken, diğer yandan da 78’i Türkiye’de yerleşik firmalardan oluşan tedarikçi seçimlerinin yüzde 93’nü tamamladık. Çin’de dış tasarım, Avrupa Birliği ülkelerinde ise iç ve dış tasarımımızın tescil işlemleri bitti. Rusya, Güney Kore, Japonya ve Amerika’daki tasarım tescil süreçleri devam ediyor. Kullanıcı araştırmaları ve mühendislik çalışmalarının tümü yine planlanan takvim çerçevesinde gerçekleşti. Bugün ise bismillah, diyerek tesisimizin inşaatına inşallah birlikte başlıyoruz. Bourası Bursa, çok önemli bir yer, sadece yeşil Bursa değil, burası payitaht Bursa. Fabrikayı 18 ayda tamamlamayı ve aracımızı 2022 yılının son çeyreğinde banttan indirmeyi planlıyoruz. Böylece Avrupa’nın doğuştan elektrikli ilk ve tek SUV modeli Türkiye’den yola çıkacak. Üretime geçtikten 3 yıl sonra binek otomobillerde ülkemizde en yüksek yerlilikle üretilen tek marka Türkiye’nin Otomobili olacaktır. Fabrika alanında 4 binin üzerinde vatandaşımız istihdam edilecektir. Dolaylı istihdamı da düşündüğümüzde bu sayı çok daha fazla olacaktır. Ayrıca bölgedeki üniversitelerde iş birliği halinde sanayi kuruluşlarına nitelikli iş gücü kazandıracağız. Endüstrideki tedarik yapısını geliştirirken yeni girişimlerin ve yenilikçi fikirlerin önünü açacağız. Biraz önce Sanayi ve Teknoloji Bakanımız da örneklerine değindi, şimdiden Türkiye’nin Otomobili evet yola çıkıyor. Ve bu tedarikçilerinin arasına daha evvel hiçbir büyük üretici için çalışmamız filiz girişimler şimdiden katıldı. Kendini TOGG’la ispat edecek bu şirketler küresel tedarikçi olma potansiyeline sahipler. Geri görüş kameralarında bir dünya markası çıkarabileceğimiz gibi, akıllı yaşam teknolojilerinde çığır açıcı işler Türk firmalarından çıkacaktır hiç endişe duymuyorum.

Öte yandan Türkiye’nin Otomobilinin alametifarikası elektrikli olmasıdır. Lityum elektrikli otomobillerin bataryalarının hızlı şarj olmasını ömrünün ve kullanım mesafesinin özellikle de uzamasını sağlar. Eti Maden işletmemiz bor kaynaklarından lityum üretilmesi için 2–3 yıldır ar-ge faaliyetleri yürütüyor. Projeyle rafine bor üretimi sırasında ortaya çıkan atıklar geri kazanılarak, lityum üretilecek. Pilot üretim tesisinin projesini tamamladık, inşallah haftaya montaja, yılsonunda ise üretime başlıyoruz. Durmak yok, yola devam. Türkiye’nin Eti Maden eliyle dahi batarya için gereken lityumun tamamını üretebilecek potansiyeli de var. Ürün yelpazemiz, teknolojimiz, iş modelimiz, iş planımız ve tedarikçilerimizle dünyada en iyiler liginde oyuncu olmaya hazırız. Sanayi ve teknolojinin altın üçgeni olarak gördüğüm Gemlik Bilişim Vadisi ve İstanbul’a bu projede çok iş düşüyor. İnşallah pek çok işimizde olduğu gibi, Türkiye’nin Otomobili projesinden de hep birlikte alnımızın akıyla çıkacağız. Bu hayali gerçekleştirmek için yola çıktığımızda özel sektörün koordinasyonunu sağlama görevini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimize vermiştik. Bu kurumumuzun öncülüğünde bir araya gelen babayiğitler hamdolsun işi bu noktaya kadar getirdi. Kendilerini bir kez daha şahsım, milletim adına gönülden tebrik ediyor, inşallah gerisini de aynı azim ve kararlılıkla yürüteceklerine inanıyorum.

Aziz Milletim,

Kıymetli Misafirler,

Bugüne kadar dünya genelinde 600 bin insanın hayatına mal olan koronavirüs salgınının yaralarını sarmaya başladık. Verdiğimiz desteklerin de sayesinde ekonomimiz çok hızlı bir toparlanma sürecine girdi. Mayıs ayında sanayi üretimi Nisan’a göre yüzde 17,4 arttı. Mayıs ayında küresel ölçekte en hızlı toparlanan ilk üç ülkeden birisi olduk. Bu performansla Amerika, Çin, Almanya, Güney Kore ve Rusya gibi ülkeleri de geride bıraktık. Tabii biz sadece endekslere bakarak konuşmuyoruz, sahadan birebir aldığımız bilgilerde ekonomideki canlanmayı güçlü bir şekilde teyit ediyor. Verilerimize göre ilk 6 ayda sanayi siciline yaklaşık 7 bin işletme kaydoldu, yani üretime başladı. İstanbul, Bursa, Ankara, Konya ve İzmir başta olmak üzere yurdun dört bir yanında yeni işletmeler faaliyete geçti. Sadece Haziran ayındaysa 1421 yeni sanayi işletmesi kuruldu. Bu sayı geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 91’lik bir artışa tekabül ediyor. Yılın ilk yarısında sadece organize sanayi bölgelerimizde 606 üretim tesisi faaliyete geçti. Gıdadan kimyaya, mobilyadan makine imalatına varıncaya dek farklı sektörlere odaklanan bu fabrikalar için özel sektörümüz 9 milyar liraya yakın yatırım yaptı. Haziran’da düzenlediğimiz 859 yatırım teşvik belgesiyle teşvik tarihimizdeki aylık belge rekorunu kırdık. Özel sektörün 84 milyar liralık sabit yatırımı için teşvik belgesi verdik. Bu yatırımlar tamamlandığında 129 binin üzerinde vatandaşımıza yeni iş imkânı sağlanacaktır. Toparlanma sürecinin Temmuz ayında daha da hızlandığını görüyoruz. Sanayideki elektrik tüketimi Temmuz’un ilk haftasında Mayıs ve Haziran’ın aynı dönemini şimdiden geride bıraktı. Yatırımı, üretimi, yenilikçiliği, girişimi ve istihdamı çok farklı teşvik mekanizmalarıyla destekliyoruz. Canlanmanın kalıcı hale gelmesi için devletimizin bu gayretleri yanında elbette firmalarımıza da bazı sorumluluklar düşüyor. Reel sektörümüzden üretime, ihracata, katma değeri yüksek ürünlere odaklanmasını istiyoruz. Günümüzün ihtiyaçlarını karşılayan ürünler üretmenin özellikle yanı sıra, geleceğin taleplerini belirleyen yenilikçi projelere de yoğunlaşmanızı bekliyoruz. Tek sermayesi bu millete karamsarlık aşılamak olan şeamet tellallarına lütfen kulak asmayın. Yapamayız, üretemeyiz, diyerek azminizi kırmaya çalışanlara asla prim vermeyin. Siyaset kürsüsünü iftira kürsüsüne çevirenleri bu ülkeye dair hiçbir hayali, hedefi olmayanları asla dikkate almayın. Unutmayın ki inanmak başarmanın yarısıdır. Başarı ise zahmet, sabır ve cesaretin en tatlı meyvesidir. Mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz bu millet mazisi mücadele ve zaferlerle dolu necip bir millettir. Türkiye tarihiyle, değerleriyle, coğrafyasıyla, beşeri sermayesiyle, üretim kapasitesiyle büyük ve güçlü bir ülkedir. Bir çalışırsak, gayret gösterirsek, devlet, millet olarak sırt sırta verirsek Allah’ın izniyle aşamayacağız hiçbir zorluk yoktur.

Devrim arabalarından tam 60 yıl sonra gerçeğe dönüştürdüğümüz başarı hikayesi bunun en güzel örneğidir. Devrim otomobilini müzeye mahkum edenler Devrim otomobilinin yollarımızda kullanılmasına mani olamayacaklardır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Türkiye’nin Otomobilinin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Projenin bu aşamaya ulaşmasında emeği ve katkısı olan herkesi tebrik ediyorum. Özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımıza, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan ve Yönetimine, projeye yüreğini koyan babayiğitlerimize, gecesini gündüzüne katarak projenin bu günlere gelmesini sağlayan TOGG ekibine şahsım, milletim ve ülkem adına teşekkürlerimi sunuyorum. Bursa’nın değerli Büyükşehir Belediye Başkanı’na ve diğer emeği geçen arkadaşlarımıza, milletvekillerimize bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyorum. Büyük beklentilerimizi inşallah bu alanda hayata geçireceğimize inanıyorum. İnşallah bizler de bu projenin tüm saflarında yanınızda olmaya, sizleri desteklemeye devam edeceğiz. Mevla’m yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.