Botan Çayı Beğendik Köprüsü Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

11.07.2020

Aziz Milletim,

Kıymetli Siirtli, Bitlisli ve Vanlı Kardeşlerim,

Ekranları Başında Bizi İzleyen Aziz Milletim,

Değerli Misafirler,

Sizleri el kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Açılışını yapmakta olduğumuz Beğendik Köprüsü ve Küçüksu-Hizan-Pervari yollarımızın ülkemize, bölgemize, şehirlerimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.

Bu eserin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen kurumlarımızı, yüklenici firmayı, mühendisinden işçisine herkesi tebrik ediyorum.

Köprümüzün ve yollarımızın yapıldığı yer ülkemizin en zorlu coğrafyalarından biridir. Sarp araziler ve derin vadilerle örülü böyle bir coğrafyada yol yapmanın da, köprü inşa etmenin de sıkıntısını en iyi bizzat projelendirip inşa edenler bilir. Türkiye’nin dört bir yanını kara ve demir yollarıyla, tünellerle, geçitlerle donatırken, böylesine zorlu coğrafyaları da ihmal etmedik. Mücadeleden kaçmak yerine tabiatın zorluklarının üstesinden gelmeyi tercih ettik.

İktidara geldiğimizde Türkiye’nin kara yol uzunluğu 6 bin 100 kilometreydi, ama biz ya Allah, bismillah dedik ve bu kara yol uzunluğunu 27 bin 300 kilometreye uzattık. Ve bununla da kalmadık ve bu devamı gayretle beraber bu çalışmalarımızı biliyorduk ki yol medeniyettir, su medeniyettir, dolayısıyla buna devam etmemiz gerekiyordu, böylece 72 kilometrelik bir yol ve onun güzergahında yer alan 165 metrelik Beğendik Köprümüz inşa edildi. Yapımı biraz uzunca sürmüş olsa da, hamdolsun sonunda bölgemizi ve şehirlerimizi birbirine bağlayan bu mevcut projeyi tamamladık. Burasının ülkemizin en yüksek köprüsü unvanını taşıması, ortaya çıkan eserin önemine işaret ediyor. Bu köprüyle ilçelerimiz arasındaki ulaşımı hem kolaylaştırdık, hem de 8 kilometre kısaltarak ekonomimize de katkı sağlamış olduk. Tamamen Türk mühendis ve işçilerinin eseri olan bu köprünün malzemelerinin tümü de ülkemizde üretilmiştir. İnşallah açılışını yaptığımız yol ve köprü sayesinde bölgemizdeki ticaret ve turizm gelişecek, insanımızın kazanç kapıları çeşitlenecektir.

Dün Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması vesilesiyle rahmetle yad ettiğimiz Fatih Sultan Mehmet Han’ın vakfiyesine nakşettiği şu güzel söz yapılan işi daha da anlamlı hale getiriyor: “Hüner bir şehrin bünyad etmektir, reaya kalbin abad eylemektir.” Evet, şehir inşa edeceksen, şehir yapacaksan bu dünyada en büyük hüner inşa ve ihya ederek, insanların kalbini kazanmaktır. Biz de 18 yıldır ülkemizin 81 vilayetinde eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, spordan çevreye kadar her alanda inşa ettiğimiz eserlerle milletimizin gönlünü kazanmaya çalışıyoruz. Rabbim bize sağlık ve imkân verdiği müddetçe milletimize hizmet çıtasını sürekli daha yükseğe çıkartarak sürdüreceğiz. Gök kubbede bıraktığımız her hoş sedanın, milletimizin kalbinden süzülüp gelen her Allah razı olsun, sözünün kıymetini dünyanın tüm hazinelerine değişmeyiz. Her iş gibi ülkeye ve millete hizmet de nasip meselesidir. Bize bu hizmetleri nasip eden Rabbimize hamd ediyoruz.

Aziz Milletim,

Değerli izleyenler,

Bu kadim topraklar binlerce yıldır insanlığı bağrında yaşatmış, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yaklaşık bin yıldır bu topraklarda her kökenden, her dilden, her kültürden insanın ortak bir hayali, ortak bir hedefi vardır. Bu hedef hep birlikte güven, huzur, refah içinde kardeşçe yaşamaktır. Millet olarak hepimizin yüreğinde yaşayan bu ortak hedefi terör dahil her yolu deneyerek engellemeye çalıştılarsa da hamdolsun başaramadılar.

Malazgirt’ten İznik’e, Edirne’den İstanbul’a uzanan son devletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla günümüze kadar ulaşan istiklal ve istikbal mücadelemiz bir süredir yeni sınamalarla karşı karşıyadır. Terörle mücadeleden darbe girişimine, bu sınamaları Allah’a şükür birer birer başarıyla geride bırakıyoruz. Sınırlarımızı kuşatmaya çalışan terör örgütlerini tepelemekle kalmadık, karada ve denizde oldukça derinlikli bir güvenlik hattı oluşturduk. Ekonomimize kurulan tuzakları aldığımız tedbirlerle etkisiz hale getirerek büyüme ve kalkınma yolunda ilerlemeyi sürdürdük. Salgın dönemi bunca yıldır yaptığımız yatırımların, kurduğumuz altyapının işlerliğini ve önemini görmemizi sağlamıştır. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin dahi çaresiz kaldığı krizin üstesinden rahatlıkla gelerek, Türkiye’nin gerçek gücünü ve potansiyelini ortaya koyduk. Bu dönemde sadece milletimize en üst düzeyde sağlık hizmeti sunmakla kalmadık, her alanda süren yatırımları tamamlayıp faaliyete geçirerek, asıl gündemimizden de kopmadığımızı gösterdik.

Ardı ardına açılışlarını yaptığımız sağlıktan ulaşıma, enerjiden sulamaya kadar her yatırımı geleceğimize tutulmuş birer ışık olarak kabul ediyoruz. Yaktığımız her ışıkla 2023 hedeflerimize ulaşma ümidimiz biraz daha artıyor. Türkiye’nin bu kararlı yürüyüşü elbette birilerini rahatsız ediyor. Gerek içeride, gerek uluslararası alanda ülkemize yönelik saldırılarının artması işte bu rahatsızlığın tezahürüdür. İstiyorlar ki Türkiye eskiden olduğu gibi kendisine sunulanla yetinsin, hakkını aramasın, kimseyle rekabete kalkışmasın. Tabii bunların anlamadıkları artık o eski Türkiye’nin geride kaldığıdır. Bugün her alanda sahip olduğu güçlü altyapıyla kimseye eyvallah etmeden kendi gündemini belirleyen, kendi önceliklerine göre hareket eden bir Türkiye vardır. Elbette bu mücadelede sürekli yeni tuzaklarla karşılaşıyor, yeri geldiğinde kayıplar da veriyoruz, ama asla yılmıyor, yolumuzdan dönmüyoruz.

Geçmişte bütün enerjisi ve imkanları iç çekişmelere teksif edilerek çok fırsatlar kaçırması sağlanan bu ülkenin artık aynı oyuna gelmeyeceğini herkesin anlamasını istiyoruz. Kuklalarla değil kuklacılarla muhatap olduğumuz bir döneme girdik. Bunun için ne terör örgütleri, ne içine çekilmek istendiğimiz kısır siyasi gündemler, ne diğer tuzaklar işe yaramayacaktır. Hedeflerimize ulaşana kadar mücadeleye, çalışmaya, üretme, inşaya, ihyaya devam edeceğiz.

Aziz Milletim,

Değerli Misafirler;

Ülkemiz her alanda olduğu gibi egemenlik haklarının kullanımı konusunda da sürekli çifte standarda maruz kalıyor. Dünyanın öteki ucundan gelip sınırlarımızda operasyon yapmayı kendilerine hak görenler, bizim güvenlik kaygılarımızı hiçe sayabiliyorlar. Bizi sahillerimize hapsedecek ve denize adım atamayacak hale getirecek anlaşmaların peşinde koşanlar, Türkiye’nin meşru anlaşmalarına karşı çıkabiliyor. Hiçbir kayda değer sağlık altyapısına sahip olmayan ve şeffaflıkla uzaktan-yakından ilgisi bulunmayan ülkelere kapılarını açanlar Türkiye’ye yasak koyabiliyor. Ülkenin meşru yönetimini yıkmaya, demokrasimizi ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişimlerini görmezden gelenler, bununla kalmayıp darbecilere kucak da açabiliyor. Kural, kaide, hukuk tanımadan ekonomimizi hedef alanlar dönüp bir de bizi piyasa kurallarını ihlalle suçlayabiliyor. Ülkelerinde İslam düşmanlığı ve yabancılara yönelik saldırıları önlemek için adım atmayanlar, Türkiye’nin egemenlik haklarını kullanma iradesine saldırabiliyor. İşte tüm bu gelişmeleri dostlarımızla düşmanlarımızı birbirinden ayırabilmemizi sağlayan birer filtre olarak görüyoruz. İçeride ve dışarıda kimin hangi safta durduğunu gördükçe bundan sonra neyi nasıl yapmamız gerektiğini de anlıyoruz.

Türkiye hangi konuda kendisinden taviz vererek uzlaşma yolu aradıysa hepsinde de kaybetmiştir, zararlı çıkmıştır. Buna karşılık hangi konuda ilkeli, kararlı, onurlu duruş sergilemişse, evet, bedelini ödemiştir, ama sonuçta kazanan tarafta yer almıştır.

Milletimiz birkaç gün sonra 4’üncü yıldönümüne ulaşacağımız 15 Temmuz gecesi önüne konan bedel canı da olsa mücadeleden geri durmayacağını, hakkını arayacağını ve alacağını göstermiştir.

Ayasofya’nın yeniden camiye döndürülmesi meselesi de işte bu kararlılığın bir sonucudur. Kimin ne dediğine değil, bizim hakkımızın ne olduğuna, milletimizin ne istediğine bakarak bu kararı aldık. Tıpkı Suriye’de, tıpkı Libya’da, tıpkı diğer pek çok hususta yaptığımız gibi haklı yolumuzda yürümeyi sürdürecek büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına devam edeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Bu düşüncelerle bir kez daha açılışını yaptığımız Küçüksu-Hizan-Pervari yolu ve Beğendik Köprüsü’nün ülkemize, bölgemize, milletimize, şehirlerimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.

Bu dev eserin inşasında emeği geçen başta yüklenici firma, mühendisinden mimarına, işçilerine kadar hepsine şahsım adına, milletim adına özellikle sevgi ve saygılarımı sunuyorum; kalın sağlıcakla.

Evet, ekranları başında bizleri izleyen tüm milletime, özellikle milletim adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum.

İnanıyorum ki, şu anda Beğendik Köprüsü’yle, Botan Köprüsü’yle bölge bir başka güzelliği kavuşmuş olacak. İnşallah kazalardan, belalardan Rabbim bölgeyi muhafaza etsin diyorum.

Şu anda kurdele sizde, makaslar sizde, hep birlikte kurdeleyi dua niyetiyle kesiyoruz, ya Allah, bismillah.