Hidroelektrik Üretim Tesislerinin Toplu Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

05.07.2020

Aziz Milletim,

Enerji Sektörümüzün Kıymetli Mensupları,

Değerli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Ekranları başında bizi izleyen tüm milletime bu heyecanı bizimle paylaşmaları bakımından çok çok büyük önem veriyorum. Zira açılışını yaptığımız hidroelektrik santrallerinin ülkemize, milletimize, şehirlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserlerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen kurumlarımızı başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızı, mühendisimizden işçisine herkesi tebrik ediyorum. Yüklenici firmalarımızı tebrik ediyorum.

Ülkemizin enerjisine enerji katacağına inandığım bu santraller aynı zamanda kalkınmamızın, gelişmemizin, büyümemizin de sembolleridir. Bunlar bizler için medeni olmanın adeta sıçrama tahtalarıdır. Salgın döneminde sağlık hizmetleri yanında hemen her alandaki yatırımlarını devam ettiren Türkiye, böylece 2023 hedeflerine ulaşmaktaki kararlılığını ortaya koymuştur. Enerjisi olmayan bir ülkenin medeni olmaktan bahsetmesi mümkün değildir, kalkınmadan bahsetmesi mümkün değildir, sanayileşmeden bahsetmesi mümkün değildir. Tüm dünyanın kendi içine kapandığı bir dönemde yatırımı, üretimi, istihdamı destekleyerek sergilediğimiz olumlu yöndeki ayrışma ile salgına teslim olmadığımızı gösterdik. Dün İstanbul’da bir hastanemizin ve Gelir İdaresi Başkanlığımızın hizmet binalarının, önceki gün Konya Ovası projesinin 1-2 ve 3 numaralı sulamalarının açılışlarını yaptık. Daha önceki haftalarda Ergene Havzası Tünelinin, Kars Barajının, Ilısu Barajı’nın, çeşitli hastanelerimizin, İstanbul Havalimanımızın Üçüncü Pisti’nin ve diğer tesislerin hizmete girme törenlerine iştirak ettik. Önümüzde yapımını tamamladığımız eserlerle ilgili oldukça yoğun bir açılış programı var. Türkiye’nin her zaman, ama özellikle de şu içinden geçtiğimiz kritik dönemde en büyük ihtiyacının işte bu eser siyaseti, hizmet siyaseti, inşa siyaseti olduğuna inanıyoruz. Bunun için tüm bakanlıklarımızdan, tüm kurumlarımızdan, özel sektörümüz dahil tüm kuruluşlarımızdan gündemlerindeki yatırım ve üretim programlarını hızlandırmalarını istedik, hamdolsun bu çağrımız karşılıksız kalmadı. Bakanlıklarımızın çalışmalarını zaten yakından takip ediyoruz. Özel sektörümüz de sadece organize sanayi bölgelerinde son 6 ayda 10 milyar liralık yatırımla 583 yeni fabrikayı tamamlayarak üretime geçirdi. Verilen yeni teşvik belgeleriyle 129 bin istihdamı öngören yatırımların önü açıldı. Diğer verilerin yanı sıra sanayide kullanılan elektrik tüketiminin yükselmeye başlaması üretim çarklarının hızlandığına işaret ediyor. İhracatçılarımızın dünyanın dört bir yanıyla yoğun bir görüşme yaptığını görüyoruz. Tabii hedeflediğimiz seviyeye ulaşabilmemiz için ülkemizle birlikte dünyanın geri kalanında da normalleşme sürecinin belli bir seviyeye gelmesi gerekiyor.

Avrupa Birliği’nin şeffaflık sorunu olan ülkeleri Türkiye’nin önüne koyarak uyguladığı çifte standardın gerisindeki niyet açıkça ortadadır. Türkiye olarak bugüne kadar mücadelesiz hiçbir kazanım elde etmedik. Anlaşılan o ki, bu süreçte de zaten hakkımız olan hususları mücadele ederek adeta söke söke alacağız. Esasen bu şekilde mücadeleyle mesafe kat etmek ülkemizi kamu kuruluşları ve özel sektörüyle krizlere karşı daha güçlü, daha bağışık, daha esnek hale getiriyor. Biz sağlıktan ekonomiye, diplomasiden güvenliğe kadar her konuda kendimize güveniyoruz. Bu konuda kimlerin zafiyeti olduğunu, önce mülteci krizinde, ardında salgın döneminde hep birlikte gördük. Gücümüzün haklılığımızdan geldiğini, sonunda mutlaka başarıya ulaşacağımıza inanıyoruz. Bugünkü açılışlarımızı da işte bu yolda atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Son 18 yılda özellikle ülkemize kazandırdığımız eserler ve hizmetlerle iki önemli hedefi birlikte gerçekleştirdik. Öncelikle geçmiş 79 yılın eksiklerini tamamladık, eğitimde okul sayımızı 87 bine ve öğretmen sayımızı 965 bine çıkartarak 132 yeni üniversite kurmak suretiyle yükseköğrenimi yaygınlaştırarak fırsat eşitliği sağladık. Sağlıkta inşa ettiğimiz ve ambulansından cihazına kadar en modern şekilde donattığımız her seviyedeki 8500 sağlık kurumumuz tüm dünyanın gıptayla baktığı genel sağlık sigortamız, yeni istihdam ettiğimiz 723 bin sağlık personelimiz ile tarihi bir reformu hayata geçirdik. Ulaşımda inşa ettiğimiz 21 bin kilometre yeni bölünmüş yol, 1400 kilometre yeni otoyol, 473 kilometre yeni tünel yakında uzunluğu 2 bin kilometreyi bulacak yüksek hızlı tren hatları hizmete açtığımız 30 yeni havalimanı ile sadece mesafeleri kısaltmakla kalmadık, gönülleri de birbirine yakınlaştırdık.

Sanayide KOBİ’leri ve organize sanayi bölgelerini destekleyerek, yüksek teknolojiye dayalı üretimi teşvik ederek kendi ihtiyacımızı karşılamanın ötesinde ihracatımızın gücünü arttırdık. Savunma sanayinde mevcut 62 savunma sanayi projesinin üzerine bütçesi 60 milyar doları bulan 700 proje daha ekleyerek, kendi kendimize yeterlilik oranımızı yüzde 20’lerden yüzde 70’ler seviyesine çıkardık. TOKİ vasıtasıyla vatandaşlarımızın hesaplı, hızlı ve güvenilir şekilde ev sahibi olmasına öncülük ederken, millet bahçeleri ve millet kıraathaneleriyle şehirlerimizdeki hayat kalitesini yükselttik. Şu an itibariyle bakınız bu yıl 120 bin TOKİ konutu hızla hayata geçirmenin gayreti içerisinde. Otomobilde aynı şekilde şu an da yoğun otomobil satışı var. Tarımda kapsamlı destekleme ödemeleriyle çiftçimizin alın terinin karşılığını almasını sağlarken, bu sektördeki üretim ve ihracatımızın değerini yaklaşık 5 kat arttırdık. Her alanda hamdolsun benzer başarı tablolarıyla karşı karşıyayız. Bütün bunlar Cumhuriyet tarihinin tamamının da yapılanların kat be kat üzerinde yatırımları, eserleri, hizmetleri ifade ediyor. Aynı zamanda bu çalışmalar ülkemizin gelecek yarım asrında yapacağı atılımların da altyapısıdır. Bir başka ifadeyle, evlatlarımız 2053 ve 2071 vizyonlarını işte bu temel üzerinde inşa edecekler, yükselteceklerdir. Şayet biz 2002 yılında böyle bir Türkiye devralmış olsaydık bugün nerede bulunabileceğimizi tahayyül dahi edemiyoruz. İnşallah bizim bugüne kadar yaptıklarımız, bundan sonra yapacaklarımız ve bizden sonra ülkenin yönetimini devredeceğimiz evlatlarımızın gayretleriyle milletimizi hak ettiği seviyeye çıkartacaktır.

Değerli Kardeşlerim,

Büyük mücadeleler ve çabalar sonucunda sağladığımız güven ortamı enerji yatırımlarımıza da olumlu yönde yansımıştır. Öncelikle yerli ve uluslararası yatırımcının Türkiye’nin geleceğine, enerjisine, hukukuna güvenmesini sağladık. Bu sayede son 18 yılda kamu ve özel sektör eliyle enerjiye 100 milyar doların üzerinde yatırım yapılmasını temin ettik. Sıvılaştırılmış gaz, yüzer depolama ve yeniden gazlaştırma terminali yanında yer altı doğal gaz depolama tesisleriyle arz istikrarı oluşturduk. Bölgemizin ilk ve tek doğal gaz satış piyasasını devreye aldık. Doğal gazı 81 ilimizin tamamına götürdük. TANAP ve Türk Akım gibi uluslararası boru hatlarıyla Türkiye’nin enerjide merkez ülke rolünü pekiştirdik. Denizlerimizde Fatih ve Yavuz Sondaj gemilerimizle sondaj faaliyetlerimize başladık. Böylece Türkiye’ye özellikle ülkemize karşı Doğu Akdeniz’de kurulmaya çalışan oyunları ve tuzakları yerle bir ettik. Doğu Akdeniz’in ardından Karadeniz’de de arama ve sondaj çalışmaları için harekete geçtik. Uluslararası hukuktan kaynaklı haklarımızdan taviz vermeden bu çalışmaları sürdüreceğiz. Akkuyu Nükleer Güç Santralimizin ilk reaktörünü inşallah 2023 yılında devreye alıyoruz. Bu projeyle hem elektrik üretimimizi çeşitlendirmiş hem de enerji portföyümüzün daha dengeli bir yapıya kavuşmasını sağlamış olacağız. Madenlerimizin gün yüzüne çıkarılması için yoğun çalışmalar içindeyiz. Kömür üretiminde Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 101,5 milyon tona kadar ulaştık. Bor cevheri başta olmak üzere diğer madenlerimizde de işlenmiş ürün dönemini başlattık. Daha önce teknoloji yetersizliği nedeniyle yurt dışına hammadde olarak sattığımız madenlerimizi artık burada kendi teknolojimiz ve kendi insan kaynağımızla işleyerek ihraç edeceğiz. Böylece madenlerimizin değerini yerine göre 1’e 8’e, 1’e 24’e bu kadar artan oranlarda inşallah değer kazandıracağız. Enerji yatırımlarımızdan en büyük payı yenilenebilir enerji sektörümüz aldı. İşte bugün attığımız adımlarda yenilenebilir enerjiyi görüyoruz. Yenilenebilir enerjide dünyanın sayılı ülkeleri arasındayız. Yenilenebilir enerji kurulu gücünde dünyada 13’ncü, Avrupa’da 6’ncı sırada yer alıyoruz. Hidroelektrikte dünyada 9’uncu ve Avrupa’da 2’nci, rüzgârla dünyada 12’nci ve Avrupa’da 7’nci. Güneşte dünyada 14’ncü ve Avrupa’da 7’nci. Jeotermalde ise dünyada 4’ncü ve Avrupa’da 1’nci sıradayız. Tabii amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek olanlara bunları anlatmak mümkün değildir. Çevrecilik ve benzeri kisveler altında koparılan yaygaraların amacı bu yatırımları sekteye uğratarak, Türkiye’yi enerjide dışa bağımlılığa mahkûm etmektir. Gerisinde ülkemizin cebinden her yıl dışarıya giden 40-50 milyar dolardan nemalanan fırsatçıların olduğu bu yaygaraları dikkate almadık, almayacağız. Çünkü yerli ve yenilenebilir enerjideki her bir puanlık artış cari açığımızın kapanmasına 100 milyon dolarlık katkı sağlıyor. Yenilenebilir enerjide yerli araştırma, geliştirme ve yerli teknolojinin gelişmesi için başlattığımız YEKA modelinde önemli bir aşamaya geldik. Türkiye’nin ilk yerli entegre güneş paneli fabrikasının açılışını inşallah Ağustos ayında gerçekleştireceğiz. Yıllık 500 megavatlık güneş paneli üretecek fabrikamız 1400 kişiyi de istihdam edecek. Bu fabrika sadece Türkiye’nin değil, bölgenin de ihtiyacını karşılayacak, özellikle böyle güçlü bir kapasitede üretim yapacak. Türkiye büyük ve gelişirken enerji tüketimi daha da artacaktır.

 Son 18 yılda elektrikte ortalama yüzde 5 talep artışıyla OECD ülkeleri arasında 2’nci sırada yer alıyoruz. Bu artışın yerli ve yenilenebilir kaynaklar öncelikli şekilde karşılanması için son 18 yılda yıllık ortalama yüzde 6,1’lik kurulu güç artışıyla, OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer aldık. Son 18 yılda devreye aldığımız 68 bin megavat kapasitenin yüzde 55,4’nü yerli ve yüzde 49,3’nü de yenilenebilir kaynaklar oluşturdu. Bu yatırımların karşılığını da 2019 yılında elektriğimizin yüzde 62’sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan üreterek alıyoruz.

Geçtiğimiz yıl yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik enerjisi üretiminde Avrupa’da 2’nci sırada yer aldık. 2020 yılının ilk 5 ayında yerli ve yenilebilir kaynaklardan elektrik üretimimiz yüzde 66’ya yükselttik. Bugün toplam 1439 megavat gücündeki 52 hidroelektrik santralimizin resmi açılışını gerçekleştirerek dikkat edin, 52 hidroelektrik santralinden bahsediyorum. Bunların açılışını gerçekleştirirken bu alandaki sağlam adımlarımıza bir yenisi daha ekliyoruz. Bu kirli enerji değil, temiz enerji ve bu temiz enerjiyle benim halkım rahatsız olmayacak. Yatırım tutarı 11,3 milyar lira olan bu tesislerle suyun gücünü enerjiye dönüştüreceğiz. Geçtiğimiz 18 yılda 16 bin 554 megavatlık hidroelektrik santralinin kurulu gücünü devreye aldık. Böylece aynı dönemde sadece sudan ürettiğimiz elektrikle 17 milyar dolarlık doğal gaz ithalatının önüne geçtik.

Sevgili vatandaşlarım, inşallah önümüzdeki haftalarda diğer yenilenebilir ve termik santrallerinde açılışlarını gerçekleştireceğiz. Milletimiz adına hayata geçirdiğimiz bu tür yatırımlar gelecek nesillere bırakacağımız en büyük miraslar olacak. Bu yatırımların ülkemize kazandırılmasında emeği geçen bakanlarımıza, kurumlarımıza ve yüklenici firmaları bir kez daha şahsım, milletim adına tebrik ediyorum.

Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.