Yapımı Tamamlanan Okulların Ortak Açılışı ve 2019-2020 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma

09.09.2019

Sevgili Öğrenci Kardeşlerim,

Çok Değerli Öğretmenlerimiz,

Eğitim-Öğretim Camiamızın Değerli Mensupları,

Hanımefendiler,

Beyefendiler,

Sizleri bu anlamlı buluşmada en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Gerçekten çok farklı bir mekândayız ve bu farklı mekânda bugün eğitim-öğretim dünyamızın 2019-2020 yılının açılışını yapıyoruz.

Canlı bağlantıyla şu an bizleri takip eden Siirt, Van, İzmir ve Samsun’daki öğretmen, öğrenci, velilerimize de buradan sevgilerimi gönderiyorum.

Şu anda ekranları başında bütün Türkiye bizleri izliyor. 2019-2020 eğitim-öğretim yılının öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize, eğitim-öğretim camiamıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Yeni eğitim-öğretim yılının açılış törenini Türkiye’nin en başarılı, en köklü okullarından birisi olan İstanbul Atatürk Fen Lisesi’nde gerçekleştiriyoruz. 1982 yılından beri ülkemize hizmet veren lisemiz sadece Kadıköy ve İstanbul’dan değil, Türkiye’nin her yerinden parlak öğrencilerin tercih ettikleri müstesna bir okuldur. 3159 mezunuyla Bilim Olimpiyatları başta olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeydeki başarılarıyla göğsümüzü kabartan Fen Lisemizi kutluyor, emek veren tüm eğitimcilerimize şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.

Şu an okulumuzda eğitim gören evlatlarımızın da büyüklerinden devraldıkları bu iftihar tablosuna yeni yıldızlar ekleyeceklerine inanıyorum. Bu vesileyle bölücü örgütün kalleşçe katlettiği Necmettin Yılmaz ve Aybüke Aydın gibi görevi başında şahadete yürüyen eğitim-öğretim camiamızın tüm şehitlerini de rahmetle, minnetle yad ediyorum.

Üzerimde hakkı olan kendi öğretmenlerimi de bir kez daha saygıyla anıyor, hayatta olanların ellerinden öpüyor, vefat edenlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Tüm öğretmenlerimize hizmetleri ve engin sabırları için ülkem ve milletim adına teşekkürlerimi sunuyor, görevlerinde başarılar temenni ediyorum. İlk defa okula başlamanın heyecanını yaşayan evlatlarımızın her birinin tek tek gözlerinden öpüyorum.

Bugün yeni eğitim-öğretim yılımızla beraber ülkemizin 81 vilayetinde inşası tamamlanan 716 okulumuzun da resmi açılışlarını gerçekleştiriyoruz. Böylece anaokulundan ilkokula, ortaokuldan liseye kadar eğitimin tüm kademelerinde toplamda 12 bin 640 yeni dersliği ülkemize kazandırıyoruz. Toplam yatırım bedeli 4 milyar 638 milyon lirayı bulan bu okullarımızın da milletimize ve eğitim-öğretim camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.

Bu okullarda okuyacak öğrencilerimizin hepsine Mevla’dan zihin açıklığı niyaz ediyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Sevgili Gençler,

Türkiye’nin son 17 yılı reform ve kalkınma odaklı bir anlayışla ülkemizin çehresinin değiştiği bir dönemdir. Sadece İstanbul’da yaptığımız yatırım dahi tek başına bir başarı hikayesidir. Mesela 2013 yılında hizmete açtığımız Marmaray’ı bugüne kadar 355 milyon yolcu kullanmıştır. Aynı şekilde 2016 yılında hizmete açtığımız Avrasya Tüneli ve yine aynı yıl hizmete açtığımız Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nün her birinden bugüne kadar 45 milyona yakın araç geçti. İstanbul-İzmir otoyolu içerisinde yer alan Osman Gazi Köprüsü son 3 yılda 25 milyona yakın aracın konforla Körfez’in karşısına geçmesine vesile oldu. Dünyanın en büyükleri arasında yer alan İstanbul Havalimanımızın yolcu sayısı tam olarak Nisan ayında hizmete girmiş olmasına rağmen 30 milyonu aştı. Diğer şehirlerimizde de benzer yatırımları milletimizin hizmetine sunduk.

Demokrasiden ekonomiye, altyapıdan turizm ve sanayiye uzan geniş bir yelpazede son 17 senede birçok başarıya imza attık. Yılların ihmallerini gidererek, milletimize hak ettiği hizmetlerle buluşturduk. Sorunlarımızı halının altına süpürme, problemlerimizi görmezden gibi bir hatanın içine asla düşmedik, ne kadar büyük olursa olsun meselelerimizle cesaretle yüzleşmeyi tercih ettik. Böyle gelmiş böyle gider yerine, şimdiye kadar böyle gelmiş, ama artık böyle gitmeyecek dedik ve her alanda kararlı adımlar attık. Sorunlar yumağı içinde boğuşan bir ülkeden en zor sıkıntılarına bile kendi gücüyle çözüm üreten bir ülkeye kavuştuk.

Bilhassa eğitim-öğretim konusunda tarihimizin en kapsamlı dönüşüm hamlesine imza atarak, eğitimin altyapısını adeta yeni baştan inşa ettik. Her sene bütçede aslan payını eğitim-öğretime ayırdık. Milli Eğitim Bakanlığımızın bütçesi göreve geldiğim zaman 7,5 milyar idi, şimdi ise 114 milyar liraya yükselttik, aslan payını eğitim-öğretime verdik. Ülkemize kazandırdığımız 309 bin yeni derslikle milletimizin en önemli dertlerinden birisi olan kalabalık sınıfları tamamen ortadan kaldırdık. Ben 75 kişilik sınıfta okudum, o dönemde 100 kişiyi aşan öğrencilerin okuduğu sınıflar vardı. Ama şimdi az önce kız evladımıza sordum, sınıfınızda kaç öğrenci var? 30 dedi. Şu anda Türkiye genelinde de zaten ortalama 30 ve altı, çok nadirdir bunun dışında olan. Çünkü eğer keyfiyet arıyorsak öğrenci sayısını sınıflarda azaltmamız gerekiyordu. Şimdi 20 kişilik sınıfların olduğu okullarımız da var, buralara ulaştık, çünkü başarıyı yakalamaya mecburuz.

Eğitimin fiziki altyapısını geliştirmenin yanında, önceki dönemlerin o yasakçı, baskıcı zihniyetlerinin izlerini silmek için de çok çaba harcadık. Meslek liselerine adeta ikinci sınıf üvey evlat muamelesi yapan kat sayı sistemine son verdik. Hem insanımızın hafızasında hem de iş gücü piyasasında derin yaralar açan, 8 yıllık kesintisiz eğitim yerine, 4+4+4 olmak üzere zorunlu eğitimi 12 yıla çıkardık. Eğitimde fırsat eşitliğini ve adaleti sağlamak için özellikle maddi durumu yerinde olmayan öğrencilerimizin burs imkanlarını genişlettik. Ders kitaplarını ücretsiz bir şekilde bütün okullarımızda dağıtıyoruz. Hamdolsun artık ne öğrencilerimiz ne de velilerimiz ders kitabı peşinde koşmuyor. İşte bunların acısını biz yaşadık. Bizler ders kitabı bulmak için aramızdaki öğretmenlerimin birçoğu da o dönemleri bilir, bizler kırtasiyeci dükkanına giderdik kitap alacağız ve kırtasiyeci bize bir hafta sonraya gün verirdi, on gün sonraya gün verirdi. Ama artık bunları kaldırdık şimdi okullarımız açılırken, sıraların üzerinde tüm kitapların görüldüğü bir dönemi yaşıyoruz. Çünkü eğitim-öğretimde böyle bir yanlışa müsaade etmemiz mümkün değil, bunu başardık. Okul öncesi eğitimi de süratle yaygınlaştırıyoruz. İlkokula başlama yaşını 69 aya düşürdük. Ders müfredatlarını özgürlükçü, demokratik, şeffaf ve objektif bir anlayışla yeni baştan hazırladık. Milleti, milletimizin inancını, insanımızın medeniyet ve kültür değerlerini hor gören ideolojik unsurları ders kitaplarımızdan tamamen temizledik.

Ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekildi öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçmeli dersler havuzu oluşturduk. İsteyen öğrencilerimiz, ülkemizdeki tüm okullarda mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerim’i ve Peygamberimizin hayatını öğrenme imkanına kavuştu. Okullarımızın teknolojik altyapısını baştan aşağı yenileyerek 432 bin 288 sınıfın tamamına etkileşimli tahtaları yerleştirdik. 45 bin 653 çok fonksiyonlu yazıcının kurulumunu yaptık. Toplam 1,5 milyon tablet bilgisayarı liselerdeki öğrencilerimize ve öğretmenlerimize dağıttık. Tüm bunları yaparken eğitimin temel direği olan öğretmenlerimizi de asla ikinci plana atmadık.

Son 17 yılda 632 bin yeni öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. 1 ay önce yüreği kıpır kıpır, idealist, 20 bin genç öğretmenimizi görevlerine başlatmanın gururunu yaşadık. Bizim akranlarımız az önce ifade ettim, 70-80 kişilik sınıflarda okumuştu. 2002 yılında İstanbul’da ilköğretimde derse özellikle başlarken her derslikte derslik başına 56 öğrenci düşüyordu. Açtığımız yeni dersliklerle bu sayıyı da 30 ve altına indirdik. Şu anda 22 kişilik sınıflarımız da var buraya ulaştık.

Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci sayımız ilköğretimde 24’e, ortaöğretimde 20’ye, genel ortaöğretimde 21’e, mesleki ve teknik ortaöğretimde ise 19’a kadar geriledi. Kız çocuklarımızın okullaşma oranlarında ve devamsızlık konusunda da önemli ilerlemeler kaydettik. Eğitim kurumlarımızı spor salonları, dijital kütüphaneler, laboratuvarlarla donatarak altyapı problemlerini önemli ölçüde çözdük. Aynı şekilde öğretmenlerimizin mali ve sosyal haklarında da hamdolsun gözle görülür iyileştirmeler gerçekleştirdik. İnşallah önümüzdeki dönem de ülkemizin imkanları geliştikçe, bunlardan öğretmenlerimizin de faydalanmasını temin edeceğiz.

Değerli Dostlar,

Şüphesiz bunların hepsi değerlidir, hepsi de önemlidir. Ama asıl önemli işimiz bundan sonra başlıyor. Artık hep birlikte eğitimde kalite artışı gibi daha fazla emek, daha fazla zaman isteyen meselelere yoğunlaşmamız gerekiyor. Eğitimde niteliği yakalamanın günü birlik bir konu olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Alışkanlıkları değiştirmek, atomu parçalamaktan daha zordur diye malum bir söz var. Eğitimde Cumhuriyet tarihimiz boyunca bize özgü bir gelenek oluşturamadık, böyle bir sistemi maalesef kuramadık. Hukukta, idari düzende, bürokrasi olduğu gibi eğitimde de Batıyı kopyalamayı tercih ettik. Açıkçası ne kendi kadim değerlerimizi, ne Batı kültürünü öğrencilerimize layıkıyla aktarabildik. Sonuçta kendi değerlerine bigane kalan, aslını inkar eden Batı kültürüne hayranlık duymanın ötesinde katkısı olmayan kayıp nesiller yetiştirdik. Bunun yanında, eğitim sistemimiz daha çok ezbere dayandı. Sınav odaklı, sınavlardaki başarıya odaklı dar bir bakış açısı. Ne yazık ki eğitim sistemimizin en büyük handikaplarından birisi oldu. Düşünmeye, soru sormaya, sorgulamaya, öğrencilerimizin sanat, spor, bilim, edebiyat gibi farklı alanlardaki yeteneklerini keşfetmeye yeterince önem verilmedi.

Uzun yıllar eğitim sadece insan formatlama, tek tipleştirme, dikte aracı olarak görüldü. Eğitimde yaptığımız reformların gayelerinden biri de bu sakat anlayışı tümüyle ortadan kaldırmaktır. Zira biz insana bir makine olarak değil, yaratılmışların en şereflisi sıfatıyla yaklaşıyoruz. Her insanın özel olduğuna, biricik olduğuna inanıyoruz, çünkü Allah yarattığı kullarının her birine ayrı ayrı kabiliyetler vermiştir.

Kimi insan sanata yatkındır, kimisi spora yatkındır, bir başkasının resimde, müzikte, şiirde, edebiyatta yeteneği vardır, eğitim işte bu kabiliyetleri ortaya çıkarma sanatıdır. Eğitim akademik başarı yanında akıl, kalp ve ruh bütünlüğü olan nesiller yetiştirme çabasıdır. Hiç şüphesiz bunu yapacak olanlar da eğitim-öğretim sistemimizin mihveri ve temel taşı konumundaki öğretmenlerimizdir. Öğretmen sadece öğreten değil, aynı zamanda öğrencilerinin içindeki cevheri keşfeden bir yetenek avcısıdır.

Öğretmen yalnızca maişet peşinde koşan değil, peygamber mesleğini icra etmenin hassasiyetini yüreğinde hisseden kişidir. Biz tüm öğretmenlerimize bu nazarla bakıyor, onlardan önemli görevler bekliyoruz. Evlatlarımızın içendeki cevheri çıkarabildiğimiz, hayallerini gerçekleştirme imkânı verdiğimiz ölçüde kendimizi başarılı saymalıyız. Çocuklarımızı ahlak, erdem, marifet ve karakter sahibi iyi bir insan olarak yetiştirmek için çalışıyoruz. Bugünün öğrencilerini, dünün öğrencileri gibi eğitmeye, yetiştirmeye kalkarsak, istikbalimizin avuçlarımızdan kaymasına engel olamayız.

Geçen sene kamuoyuyla paylaştığımız 2023 Eğitim Vizyonu Belgemizi bu hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda değerli bir adım olarak görüyorum. Vizyon belgemizin hayata geçmesi, eğitimin tüm paydaşlarının el ele vermesi, aynı ideal uğrunda güç birliği yapmasına bağlıdır. Siz öğretmenlerimizin, ailelerimizin, idarecilerimizin de sahiplenmesiyle, inşallah hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyorum.

Sevgili Çocuklar,

Sevgili Genç Kardeşlerim,

Biliyorum bugün kiminiz ilk defa okula başlıyor, bazılarınız ise üç aylık tatilin ardından öğretmenlerinize ve arkadaşlarınıza kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Bu mutlu, bu heyecanlı gününüzde sizlere bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyorum.

Unutmayın, merak ilmin anahtarıdır. Merakınız ne kadar büyükse bilginiz o kadar derin olacaktır. Bunun için soru sormaktan, sorgulamaktan asla çekinmeyin. Vicdan hayatta bize doğru yolu gösteren bir pusuladır. Vicdan eleğinizden geçmeyen hiçbir şeye itibar etmeyin. Arkadaşlarınıza, okulunuza, sizin için ter döken büyüklerinize değer verin. Öğretmenlerinize saygıyı hiçbir zaman elden bırakmayın. Hayallerinizle aranıza kimsenin girmesine müsaade etmeyin. Yaptığınız işi en güzel, en başarılı şekilde yapmaya çalışın. Unutmayın, her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylık vardır, bunun için kitapla, okumakla, kalemle bağınızı daima güçlü tutun. İnterneti en etkin şekilde kullanın, ama bu teknolojinin sizi hayattan, baharın, açan çiçeklerin güzelliğinden koparmasına müsaade etmeyin. Anne-babalarınız sizin en değerli varlıklarınızdır. Paylaşmak en büyük erdemlerden biridir. İyi bir kariyere sahip olmak elbette önemlidir, ama iyi bir doktor, iyi bir mühendis, bürokrat, bilim insanı, sanatçı, sporcu olmanın yanı sıra, hatta onlardan önce iyi bir insan olmayı hedefleyin.

Unutmayın, sizler tarihi şanlı zaferlerle dolu necip bir milletin evlatlarısınız. Sizler 15 Temmuz gecesindeki direnişiyle dünya ekonomisi ve dünya demokrasi tarihine geçmiş cesur bir milletin mensuplarısınız. Üzerinde özgürce yaşadığınız bu ülke size şehitlerimizin emanetidir. Tarihinizden, değerlerinizden kopmadan bu emaneti geleceğe taşıyacak olan da yine sizlersiniz. Sizi bu muhteşem mirastan uzaklaştırmak, geçmişinize ve özünüze yabancılaştırmak isteyenlere kesinlikle itibar etmeyin. Ben her birinize güveniyorum, her birinizin ışıldayan gözlerinde ülkemizin aydınlık yarınlarını görüyorum. Burada geleceğin Alp Arslan’larını, Fatih’lerini, Yavuz’larını, Gazi Mustafa Kemal’lerini, Mehmet Akif’lerini, Fuat Sezgin’lerini, Aziz Sancar’larını, bayrağımızı gururla dalgalandıracak sporcularını, dünyaya yön verecek sanatçılarını, bilim adamlarını görüyorum.

Sizlere Rabbimden başarılar diliyorum.

Ve bir dörtlükle sözlerimi bitireyim, o da istiklal şairimiz Akif’in dörtlüğü. Bir vatandaş oğluna, Akif Amcana git, sana bir nasihatte bulunsun diyor. O da Akif Amcasına gidiyor, Mehmet Akif Ersoy merhum nasihatte bulunuyor. Nasihat gayet kısa:

“İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?

Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işte gerek.

Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme;

Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek.”

Olay bu, demek ki bizim gençliğimize bu yakışır, bunu yapmamız lazım. Allah ömür, milletimiz de imkân verdikçe sizin için, istikbaliniz için hayallerinizin önündeki engelleri kaldırmak için koşmaya, koşturmaya, gecemizi-gündüzümüze katarak çalışmaya devam edeceğiz.

Bu duygularla 2019-2020 eğitim-öğretim yılının bir kez daha eğitim camiamıza, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Allah hepinize zihin açıklığı versin diyor, sizleri sevgiye, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.