Malatya Toplu Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma

08.09.2019

Sevgili Malatyalılar,

Değerli Kardeşlerim,

Sizleri yaklaşık 6 aylık bir aranın ardından bir kez daha sevgiyle, saygıyla, hasretle selamlıyorum.

Mahalli idareler seçimleri öncesinde buraya geldiğimizde sizlerle AK Parti’yi zirveye çıkarmak üzere sözleşmiştik. Rabbim hepinizden razı olsun. Kavlimizi karar eylediniz, Büyükşehir Belediye Başkanlığında yüzde 68,5 oy oranıyla Malatya’yı Türkiye ikincisi yaptınız. Geçtiğimiz haftalarda teşekkür için birinci olan Konya’daydık, bugün de Malatya’dayız. Bu tarihi başarının kazanılması emeği geçen, katkısı olan tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. Tabii en büyük teşekkürü de Malatya halkına ediyorum. Siz gayret ettiniz, siz koştunuz, durmadınız, yılmadınız. Malatya tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de Türk milletinin büyük medeniyet ve kalkınma davasında en ön saflarda yerini koruyor. Tabii Malatya’ya yakışan liderliktir, inşallah bir sonraki seçimlerde Malatya’yı ikinci değil, birinci olarak ziyaret edeceğiz. Bir sonraki seçimde birinci olmaya hazır mıyız? Maşallah, barekallah. Biz de Malatya’nın birincilik sevincini paylaşma sözünü şimdiden veriyoruz. Malatya’nın sağlam durması çok önemli, Malatya’nın sağlam durması demek doğunun sağlam durması demektir. Doğunun sağlam durması demek Anadolu’nun sağlam durması demektir. Anadolu sağlam durumca da Allah’ın izniyle önümüzde duracak kimse yok demektir. Ülkemize ve milletimize yönelik her saldırıda bir gözümüzle Malatya’yı takip ediyoruz. Şayet Malatya halkı bizimle birlikteyse karşımızda kim olursa olsun bir kat daha büyük bir azimle, cesaretle, kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.

Kardeşlerim,

Şimdi bir kez daha çetin bir mücadelenin eşiğindeyiz. Ülkemizi Suriye ve Irak sınırları boyunca tümüyle kuşatmak için oynanan sinsi oyunu kısmen çökerttik. Suriye’nin kuzeyinin bir bölümü ile Irak sınırlarımızı önemli ölçüde güvenlik altına aldık. İdlib tarafında rejimin yeni katliamlarına engel olmak için Rusya ve İran’la iş birliği halinde yoğun çaba harcıyoruz. Bir sonraki haftanın başında İstanbul’da Rusya ve İran liderleriyle üçlü zirvede bu konuları bir kez daha ele alacağız. Bizim için asıl tehdit ise Fırat’ın doğusundaki terör yapılanmasıdır. Fırat’ın doğusundan başlayıp, Irak sınırına kadar uzanacak bir güvenli bölge oluşturmak için Amerika ile görüşme halindeyiz, Amerika’yla da görüşüyoruz, ancak bu konuda bizim istediklerimizle, onların kafalarındakilerinin aynı şey olmadığını attığımız her adımda tekrar görüyoruz. Biz bölgede yuvalanan terör örgütünü tamamen ortadan kaldırmayı hedeflerken, onlar terör örgütüyle bizi aynı zeminde idare etmenin hesaplarını yapıyorlar. Anlaşılan o ki, müttefikimiz bizim için değil, terör örgütü için güvenli bir bölge oluşturmanın peşinde. Böyle bir anlayışı reddediyoruz. Türkiye’nin güvenli bölge derken ne kast ettiğini 2015 yılından beri tüm muhataplarımıza defalarca izah ettik. Biz DEAŞ’la birlikte PKK ve uzantıları PYD, YPG, SDG’den temizlenmiş bir alan oluşturmak istiyoruz. Ancak bu şekilde ülkemiz topraklarında Avrupa’da veya başka yerlerde yaşayan Suriyeli kardeşlerimizin kendi evlerine dönüp huzur ve güven içinde hayatlarını sürdürebilmelerini sağlayabiliriz. Aksi takdirde ne ülkemizdeki ne başka yerlerdeki Suriyeli sığınmacıların kendi ülkelerine dönüşü mümkün olamaz. Hiç kimse masum insanları terör örgütlerinin veya zalim rejim güçlerinin tehdidi altında yaşamaya mecbur bırakamaz. Ne Fırat’ın doğusunda ne de İdlib’de insanlık dışı böyle bir duruma rıza göstermeyeceğiz. Şayet bize bu mücadelemizde gereken destek verilmezse ülkemizdeki 3 milyon 650 bin Suriyelinin de İdlib’den sınırlarımıza dayanacak 2 milyon kişinin de önünü alamayız. Biz, Fırat’ın doğusunu güvenli hale getirip orada en az bir milyon kişinin iskânın sağlamak isterken, yeni sığınmacı dalgalarına muhatap olmamıza yol açacak adımlara kesinlikle tahammülümüz yoktur.

Kardeşlerim,

Geçtiğimiz günlerde ifade ettim buradan gücümüze güç katan Malatya’dan bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Eylül ayı bitmeden Fırat’ın doğusunda kendi askerlerimizle fiilen güvenli bölge oluşumunu başlatmamış olursak, artık kendi yolumuza gitmekten başka çaremiz kalmayacaktır. Bu iş öyle 3-5 helikopter uçuşuyla, 5-10 araç devriyesiyle göstermelik, birkaç yüz askerin bölgede bulunmasıyla olacak iş değildir. Orada bir milyon kişiyi iskân edebilmek için şehirleri ve kırsalıyla tüm bölgeyi fiilen güvenli hale getirmiş olmalıyız. Bunun için ne kadarlık bir güç gerekiyorsa o kadarını kullanmakta kararlıyız. Bölge halkı zaten bizim yanımızda olacaktır. Terör örgütü bölge halkına güven verse insanlar terör örgütüyle birlikte yaşamak istese zaten şimdiye kadar çıkıp gitmiş olurlardı. Ama bunların en çok istismar ettikleri, sembolleştirdikleri yerler başta olmak üzere hiç kimse çıkıp da oraya gitmiyor. Demek ki, terör örgütü ülkemizdeki milyonlarca Suriyeli kardeşimize güven vermiyor. Biz bu tecrübeyi Afrin’de de yaşadık, Afrin için de neler söyleniyordu. Peki, ne oldu? Biz orayı iki aya bile varmadan güvenli hale getirdik ve herkes huzur içinde hayatına devam ediyor. Bu örgüt Münbiç gibi, Rakka gibi, diğer yerler gibi Fırat’ın doğusundaki bölgede de demografik yapıyı değiştirmek için sayısız insan hakları ihlalleri ve aleni infazlar yapmıştır, yapmayı da sürdürmektedir.

Kardeşlerim,

Bu ihlallere göz yumanların Türkiye’nin bölgeyi güvenli hale getirme çabasına karşı canhıraş bir direniş sergilemesi herhalde demokrasiyle, hukuk devletiyle, insani hassasiyetle ilgili değildir. Türkiye’nin güvenli hale getirdiği hiçbir yerde en küçük bir insan hakkı ihlali olmamıştır. Fırat’ın doğusunda da aynı şekilde Suriyeli kardeşlerimizle birlikte huzur, güven ve istikrar içinde bir hayat alanı oluşturmakta kararlıyız. Suriye’de 8’nci yılını geride bırakan kaos döneminde bir milyonu aşkın insan hayatını kaybetti. Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri çok ciddi insani yüklerle karşı karşıya kaldı. Bu çarpık durumun devamına birilerinin bölgeye en küçük bir faydası olmayan keyfi çıkarları için rıza göstermeyeceğiz. Bu mesele Türkiye açısından hayati bir zorunluluktur. Müttefiklerimizin taktik çıkarları için kendi hayati önceliklerimizden vazgeçmeyeceğiz. Türkiye gibi bir ülkeyi üç kuruşluk terör örgütlerine tercih edecek bir anlayış sadece bölgemiz değil, tüm dünya için tehlike arz ediyor demektir. Hep söylediğimiz gibi Türkiye sadece 82 milyon vatandaşı ve 81 vilayetinden ibaret değildir. Türkiye milyarlarca kardeşinin, dostunun, mazlumun, masumun duasını, gerektiğinde desteğini alarak yol yürüyen bir ülkedir. Herkesten hesabını, kitabını buna göre yapmasını özellikle bekliyoruz. Şehadeti en büyük şeref, gaziliği en büyük paye olarak gören bir milleti ölümle, saldırıyla, yaptırımla tehdit etmek ancak onun kararlılığını keskinleştirir. Çanakkale’de bunu denediler, İstiklal Harbimizde bunu denediler. 35 yıllık terörle mücadele dönemimizde bunu denediler. En son 15 Temmuz’da bunu denediler. Her seferinde de cevabını aldılar mı? Biz İstiklal Marşı daha korkma diye başlayan, neredeyse yılın her günü tarihindeki bir zaferin yıl dönümünü kutlayan, toprağın sadece üstündekiler ile değil, altındakileriyle de iftihar eden bir milletiz. Bugünde cevabımız Suriye’den Doğu Akdeniz’e, Kudüs’ten Ege’ye kadar yüreğimizi koyduğumuz tüm meselelerde hazırdır.

Kardeşlerim,

Ne diyor gönül sultanları? “Hak şerleri hayr eyler.Zan etme ki ğayr eyler. Ârif ânı seyr eyler. Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler.”

Biz Mevla’mızın takdirine razıyız, ne şekilde tezahür ederse etsin bu takdirin güzel olacağından da şüphemiz yoktur. Yeter ki, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi sıkı tutalım. Onun için Rabia’mızı unutmayalım. Hazır mıyız?

Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet.

Bunun için ne yapıyoruz? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.

Malatya’daki şu güzel manzarayı ülkemizin her yerinde muhafaza ettiğimizde Allah’ın izniyle geleceğimiz aydınlıktır. İşte bunun için bir süredir hep milletimizin zenginliği olarak gördüğümüz farklılıklarımıza saldırıyorlar. Kimi zaman siyasi, kimi zaman etnik, kimi zaman meşrep farklılıkları üzerinden, kimi zaman ekonomik, kimi zaman sosyal sıkıntıları kaşıyarak Türkiye’yi yeniden kendi içine kapatmak istiyorlar.

Kardeşlerim,

Şimdi size soruyorum, bizde Sünnilik, Alevilik diye bir ayrım var mı? Biz Alevi’siyle, Sünni’siyle bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Ve bizi bölmek, parçalamak isteyenlere de fırsat vermeyeceğiz. Çünkü biz yaratılanı Yaratandan ötürü sevdik ve yolumuza da böyle devam edeceğiz.17 yıldır bu oyuna biz izin vermedik, Malatya Alevi, Sünni böyle bir ayrıma asla prim vermedi ve ben vermeyeceğine inanıyorum.

Demokraside ve ekonomide ülkemizi getirdiğimiz yer bu tezgâhın da başarılı olmadığında kazancımızın ne kadar büyük olacağını gösteriyor. Milletimiz de bu gerçeği gördüğü için vesayetten darbecilere kadar kiminle ne mücadeleye girmişsek, hep yanımızda oldu. Bugün milletimizin çok daha büyük desteğine ihtiyacımız olan bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin şu anda verdiği mücadele öylesine önemli ki, gelecek yarım asrımız, hatta bir asrımız buna bağlıdır.

Kardeşlerim,

18 yıl önce biz ihracatı ne kadar olan bir ülkeydik? 36 milyar dolar olan bir ülkeydik. Şu anda ihracatımız ne oldu? 170 milyar doları aştı nereden nereye. Kardeşlerim, bu bir şeyi gösteriyor Türkiye daha güçlü, daha da güçlü olacak. Biz geldiğimizde sıfırlarla dolu olan para var mıydı? Tuvalete 1 milyona gidiliyordu hatırlayın. Biz ne yaptık? 6 sıfırı attık ve ondan sonra paramız şahsiyet kazandı, şimdi yola böyle devam ediyoruz. Faiz düşmeye başladı mı? Enflasyon düşmeye başladı mı? İnşallah daha da düşecek. Faizi de en kısa zamanda tek haneli rakama indiriyoruz, indireceğiz. Ve zaten tek haneli rakama indikten sonra da enflasyon o da tek haneli rakamda bitmiş olacak, bunu da yapacağız. Bugünkü devletimizi bir asır önce Samsun’dan başlayıp Erzurum, Sivas, Ankara hattında devam eden ve 1923 yılında Cumhuriyetin kuruluşuyla neticelenen bir mücadeleye borçluyuz. O dönemde de işgalcileri boyun eğenler, manda yönetimi isteyenler, Sevr'de bize layık görülen Anadolu’nun el kadar bir köşesinde yaşamaya rıza gösterenler vardı. Eğer milletimizle bu anlayışla teslim olsaydı, esaret halkası boynumuza geçerdi. Şu anda biz göreve geldiğimde kardeşlerim, savunma sanayinin ne kadarı yerliydi biliyor musunuz? Yüzde 20. Şimdi yüzde 70. Şimdi biz insansız hava araçlarımızı yapıyor muyuz? Silahlı insansız hava araçlarımızı yapıyor muyuz? Şimdi onun bir üstünü daha yapıyoruz inşallah. Artık biz S-400’lerimizi de aldık mı? Nisan ayında artık S-400’ler Türkiye’ye yerleşmiş oluyor. Bu da bir şeyi gösteriyor, öyle Türkiye yolgeçen hanı değil. Ve bir diğer taraftan da şu anda savaş uçaklarımızı da yapmanın gayreti içindeyiz. Ve milletimiz Gazi Mustafa Kemal’in Başkanlığında Ankara’da toplanan Meclisinde aldığı kararla başlattığı kıyamla birkaç yıl içinde özgürlüğüne yeniden kavuşmuştur. Elbette bu mücadele büyük fedakârlıklar ve acılarla kazanılmıştır. Bugün ülkemiz ve milletimiz benzer bir süreçten geçiyor. Türkiye’nin başına bölgemizdeki nice devletin yaşadığının bir benzerini sarmak isteyenlere karşı siyasi, diplomatik, ekonomik, askeri her alanda bir büyük kıyam içindeyiz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefi işte bu mücadelenin hemen gerisinde bizi bekliyor.

Kardeşlerim,

Artık bizim zırhlı taşıyıcılarımız var, artık bizim tanklarımız, toplarımız var bunları kendimiz üretiyoruz. Kardeşlerim, bütün bunlarla beraber artık bize yan bakanlara biz de gereğini yapıyoruz. Tarihe ve milletimize söz verdiğimiz şekilde 2023 yılında bu hedefe ulaşmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Daha düne kadar hayal olarak görülen nice başarıyı bugün nasıl bilfiil yaşıyorsak, 2023 hedeflerimize de aynı şekilde mutlaka ulaşacağız. Bütün kalbimizle inanıyoruz ki Allah’ın yardımı bizimle beraberdir. Bütün kalbimizle inanıyoruz ki milletimizin desteği bizimle beraberdir. İşte Malatya açık net kendini ortaya koyuyor.

Kardeşlerim,

Türkiye’nin beka düzeyindeki meseleleriyle ilgilenirken şehirlerin ve ülkemizin temel hizmet alanlarıyla ilgili yatırımlarını da ihmal etmiyoruz. Şöyle bir geriye doğru dönüp bakalım ülkemizi demokratik ve ekonomik olarak çökertmek çabalarına en güzel cevapları reformlarımızla, eserlerimizle verdiğimizi görüyoruz. Özellikle 2013 sonrasında onlar ne kadar üzerimize geldiyse biz de o derece büyük eserlerle karşılık verdik. Mesela, dünya çapında bir proje olan denizin altından Marmaray’ı yaptık. Yine denizin altından Avrasya’yı yaptık. Boğaza üçüncü köprüyü yaptık Yavuz Sultan Selim Köprüsü. Yetmedi İstanbul’u İzmir’e bağladık 426 kilometre. 8 saatlik yolu 3,5 saate indirdik. Orada da Osman Gazi Köprüsü’nü yaptık iş bilenin, kılıç kuşananın böyle yürüdük.

Kardeşlerim,

Ankara-İstanbul hızlı trenini yaptık mı? 2014’te hizmete açtık mı? Adıyaman, Kars, Bingöl, Şırnak, Kastamonu, Antalya Gazipaşa, Konya, Balıkesir, Mardin, Adnan Menderes iç hatlar, Ağrı, Ordu, Giresun, Hakkari, Diyarbakır, Van, Çanakkale, Sinop, Kahramanmaraş, Muş ve son olarak dünyanın en büyüğü sayılacak İstanbul Havalimanını da yaptık mı? İşte TÜRKSAT 4A ve 4B uydularımızı bu dönem de uzaya gönderdik. Konak Tüneli, Nissibi Köprüsü, Ağın Köprüsünü 2015 yılında Osman Gazi Köprüsü vesaire bunları hizmete sunduk. Durmak yok, yola devam. O kadar.

Karayolu ulaşımımızda devrim olan Erkenek ve kardeşlerim, Artvin’de Cankurtaran, Ovit, Sabuncubeli Tünellerini tamamladık. Bütün bunlarla beraber istiyoruz ki benim Ahmet’im, Mehmet’im, Ayşe’m, Fatma’m hepsi arabasına bindiği zaman huzurlu bir şekilde yolculuğunu yapsın ve bunları hızla devam ettiriyoruz ve daha da devam ettireceğiz. Çünkü yapılacak çok şey var. Şimdi

Malatya’mızda şehir hastanemiz var mı? Eğitim Araştırma Hastanemiz var mı? Peki, bizden önce bunların hiç biri var mıydı? Halk içinde muteber nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Ya biz sizi seviyoruz ya, biz sizin dertliniziz. Devleti koy bir kenara sağlık, sağlık, sağlık bunu yapacağız. Şehir hastaneleri Yozgat’tan başladı devam ediyor ve Türkiye’nin bütün büyükşehirlerinde bunu yapacağız. Şimdi sırada inşaatı süren ve 2 yıl içinde hizmete açacağımız 10 şehir hastanesi daha var.

Değerli Kardeşlerim,

Bütün bunlarla beraber müjdeler arka arkaya geliyor. Bakınız savunma sanayinde bir seyir füzemiz SOM kaç kilometre biliyor musunuz? 250 kilometre menzili olan SOM füzesini biz ürettik. Bize stratejik ortaklarımız bir tane vermiyorlardı, ama şimdi bunu kendimiz üretiyoruz. Kritik silah sistemlerimiz, yüksek teknoloji artık bunları üretme konusunda tüm gücümüzle çalışıyoruz. Organize sanayi bölgelerimiz, teknoparklarımız, KOBİ’lerimiz en büyük atılımlarım devam ediyor. Yine son 6 yılda enerjide dışa bağımlılığımızı azaltmak amacıyla yerli kaynaklarla üretim konusunda çok büyük mesafe aldık. Kentsel dönüşüm çalışmalarıyla ülkemiz büyüyor. Millet bahçeleriyle artık şehirlerimiz güzelleşiyor.

Son 1 yıl içinde 13 büyük millet bahçesini hizmete açtık. Yılsonuna kadar 19 büyük millet bahçesi daha açıyoruz. Kardeşlerim, bu adımları atarken, ihracatımız yükselirken ülkemizle ilgili yapılan ekonomik değerlendirmelerde hep en zayıf yerimiz olarak gösterilen cari dengemizde de yıllık bazda fazla vermeye başladık mesele bu, tüm bunlar teker teker şehirlerimizi de ihmal etmediğimizin en güzel ifadeleri.

Gittiğim her şehirde mümkün olduğu kadar bir toplu açılış töreni yapıyor ve onunla halkımla kucaklaşıyorum. Bugün de Malatya’da böyle bir sevinci sizlerle paylaştık. Malatya’mızın tüm ilçelerinde yapımı tamamlanan toplam yatırım bedeli ne biliyor musunuz? Açılışını yaptığımız, 1 katrilyon 20 trilyon lira olan 109 eserin bugün toplu açılışını burada yapıyoruz.

 Yarın kardeşlerim okullar açılıyor, eğitimde çeşitli ilçelerimizde anaokulu, ilkokul, orta, lise ve okul spor salonu olarak 28 eserin resmi açılışını bugün yapıyoruz. Sağlıkta çeşitli ilçelerimizdeki devlet hastanelerimizi, sağlık merkezlerimizi, 112 istasyonlarımızı, ek binalarımız hizmete açıyoruz. Yazıhan’da 9230 hektar alana hizmet verecek Boztepe sulaması başta olmak üzere Devlet Su İşlerimizin dört ayrı projesinin açılışını da buradan yapıyoruz. Çeşitli kurumlarımızın hizmet binalarının, çevre düzenlemelerinin, yol inşaatlarının, üniversitemizin çeşitli binalarının açılışlarını da bugün gerçekleştiriyoruz. Malatya Büyükşehir Belediyemiz katı atıkları elektrik enerjisine çeviren 117 milyon liralık, yani 117 trilyon liralık çok sayıda altyapı ve üst yapı işini tamamladı bunları da resmen hizmete açıyoruz. Yeşilyurt, Battalgazi, Yazıhan Belediyelerimizin tamamlamış olduğu çok sayıda projenin açılışını da buradan yapıyoruz. Tarım ve hayvancılık sektöründe devlet destekli 29 ayrı özel sektör yatırımını da bugün resmen hizmete alıyoruz. Tüm bu yatırımların şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserlerin şehrimize kazandırılmasında emeği geçen kurumlarımızı, belediyelerimizi, özel sektör kuruluşlarımızı tebrik ediyorum.

Evet, tabii bu arada Malatya’ya yeni eserler kazandırma çabalarımızı da tüm hızıyla sürdürüyoruz. Ve değerli kardeşlerim, bugüne kadar Malatya’ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 21 katrilyon yatırım yaptık geldiğimizden bu yana 21 katrilyon. Bunlarla kalmadık, şimdi yeni yatırımlarla beraber yolumuza devam edeceğiz.

Sivas-Malatya yüksek hızlı tren hattı şehrimizi ülkenin tüm hızlı tren hatlarına bağlayacak önemli bir proje. Çalışmaları yürüyor. Sivas tarafından gelecek bu hat Elazığ’a, Diyarbakır’a kadar da devam edecek. Şu anda proje çalışmaları sürüyor, bir aksilik olmazsa önümüzdeki yıl inşasına başlanmasını bekliyoruz. Malatya’mızın bölünmüş yol uzunluğunu 36 kilometreden nereye çıkarmıştık? 424 kilometreye. Kuzey çevre yolunun da inşası başladı. Bu projeyi de söz verdiğimiz şekilde tamamlamakta kararlıyız. Kömürhan Köprüsü, Kömürhan Tüneli bağlantı yolları büyük ölçüde bitti, eksikler tamamlanınca yakında hepsini de birlikte açacağız. Eski stadın yerini millet bahçesine dönüştürüyoruz. İhalesi yapıldı, inşası yakında başlayacak.

Ülkemizin önemli tarım merkezlerinden olan Malatya’da şeker pancarı üreticilerimize verdiğimiz ve memnuniyetle karşılandığını gördüğüm ton başına 300 liralık fiyatı bir kez daha burada tekrarlamak istiyorum. Bu fiyatın üreticimize hayırlı olmasını diliyorum.

Biz milletimize hizmet için çalışmaya devam ederken birileri de devraldıkları belediyenin altyapı, üstyapı ve sosyal destek hizmetlerinde kullandığını araçlarını israf diye sergiliyor.

Kardeşlerim,

Bugün burada bir şeyi sizlerle paylaşacağım, hanım kardeşlerim burada. Diyarbakır’da biliyorsunuz evlatları dağa kaçırılan anneler HDP il teşkilatının önünde şu anda çocuklarını bekliyor. Ey PKK terör örgütünün desteklediği HDP siz 14-15-16 yaşındaki bu çocukları kaçırmak suretiyle ne yapacağınızı zannediyorsunuz? Öğretmenlerimizi kaçırmak suretiyle ne yapacağınızı zannediyorsunuz? Uzman askerlerimizi, çavuşlarımızı kaçırmak suretiyle ne yapacağınızı zannediyorsunuz? Siz insanlıktan nasibinizi almadınız. Ve şu anda daha önceleri Cumartesi Anneleri için Galatasaray Lisesi’nin önünde gelip gösteri yapan sanatçılar neredesiniz? Fakat Diyarbakır’a giden sanatçılar da var onlara teşekkür ediyorum, şahsım adına, milletim adına teşekkür ediyorum. Köşe yazarları da var, onlar yalnız değiller.

Daha enteresanı bu yaz biliyorsunuz ülkemizin değişik yerlerinde ormanlar yakıldı. PKK ne dedi? Biz yaktık dedi öyle mi? İstanbul’da 12 ağacın yeri değiştirildi diye kıyametler koparanlar neredesiniz? Niye sesiniz çıkmıyor? PKK üsteleniyor bu bütün o ormanların yakılmasını niye konuşmuyorsunuz? Bunlar da sanatçı. Bunlar sanatçı değil, sanatçı müsveddesi. Çünkü dürüst değiller, bunlar ikiyüzlü. Dürüst olsalar kalkar derler ki, bu canım canım ormanlarımızı yakanları biz de yakarız demeleri lazım. Fatih ne diyor? Ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynun vururum diyor, biz buradan geliyoruz.

Kardeşlerim,

Bu ilginize, bu alakanıza çok çok teşekkür ediyorum. Durmak yok çalışacağız, çalışacağız, çalışacağız. Ve bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız. Kalın sağlıcakla diyorum, teşekkür ediyorum.

Burada da anneler var, burada da kadınlarımız var, ama bu annelerimizde merhamet var, bu annelerimizde şefkat var. Ama maalesef Kandil’dekiler kan kusuyor ve Diyarbakır HDP’nin önündeki anneler ağlıyor. Onları ağlatanlara yazıklar olsun.

Hazır mıyız? Tüm eserlerimiz Malatya’mıza hayırlı olsun ve daha nice eserlerin açılışında beraber olmak üzere diyorum. Ya Allah, bismillah.