Balık Sezonu Açılışında Yaptığı Konuşma

31.08.2019

Sevgili İstanbullular,

Beykoz’un Saygıdeğer Güzel İnsanları,

Sarıyer’in Saygıdeğer Güzel İnsanları,

Değerli Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. 2019-2020 su ürünleri avcılık sezonunun açılışı vesilesiyle Poyrazköy’de toplanmış bulunuyoruz. İnşallah bu geceden itibaren balıkçılarımız vira Bismillah diyerek denizlere açılacak, önümüzdeki 7,5 ay boyunca rızıklarını arayacak.

Sizlerin şahsında tüm balıkçı kardeşlerimize Mevla’dan bereketli ve başarılı bir sezon diliyorum. Ağlarınızın hep dolu olmasını, dolu gelmesini temenni ediyorum.

Biz üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz. İklim ve coğrafi olarak dünyanın en güzel konumlarından birine sahibiz. Deniz, doğal göl, baraj gölü ve gölet olmak üzere toplam 26 milyon hektar su yüzey alanımız var. Denizlerimizde 500, iç sularımızda 370 balık türü bulunuyor. Bu türlerden yaklaşık 100’ünün de ticari avcılığı yapılıyor. Su ürünleri sektörü 53 bin kişiye doğrudan, 250 bin kişiye dolaylı istihdam sağlıyor. Allah’a hamdolsun her sene 600-700 bin ton civarında su ürünü istihsal ediyoruz. 2018 yılında 314 bin tonu avcılıktan, 314 bin 600 tonu yetiştiricilikten olmak üzere toplam 628 bin 600 ton su ürünü ürettik. İnşallah Mevla’nın yardımı, sizlerin de çabalarıyla bu rakamın yeni sezonda daha da artacağına inanıyorum.

Siz balıkçılarımızın hasretle beklediği Su Ürünleri Kanunu’ndaki değişikliği teknik düzeyde tamamladık. Meclisimizin açılmasıyla beraber milletvekillerimiz, az önce Bakanımızı dinlediniz, gerekli yasa teklifini Parlamentomuza sunacaklardır. Tarım ve Orman Bakanlığımız soğuk hava depolarına, balık işleme ve muhafaza tesislerine yönelik hibeler veriyor. 12 metreden küçük boyda gemisi olan 10 bin kıyı balıkçımızı 2017’den itibaren destek kapsamına aldık ve 21 milyon lira ödeme yaptık.

Kardeşlerim,

Bu vesileyle çok önemli bir hususa değinmekte fayda görüyorum. Denizlerimiz, göllerimiz, ormanlarımız hasılı yeryüzünde insanın istifadesine sunulmuş her şey bizlere verilmiş bir emanettir. Tabiatla münasebet, özellikle bu münasebeti geliştirdiğimiz sürece sadece bugünü değil yarınları, sadece kendimizi değil çocuklarımızı da düşünmeliyiz. Emaneti sahibine teslim edinceye kadar da onu en iyi şekilde korumak, kollamak, muhafaza etmek zorundayız.

Milyonlarca insanın rızık kapısı olan denizlerimiz, göllerimiz ve okyanuslar maalesef çok ciddi tehdit altında. Her yıl on binlerce ton plastik atık denizlerimize boca ediliyor. Suyumuz, toprağımız, havamızla beraber denizlerimiz de kirleniyor. Balık, adeta o naylonlardan beslenir hale geliyor. Kirlilik sadece insanlara değil denizde yaşayan canlılara, balıklara da çok ciddi zararlar veriyor. Düşüncesizce denize atılan bir plastik şişenin çözülmesi 600 yılı, naylon kumaşınki 40 yılı, misinanın çözülmesi ise yaklaşık 600 yılı buluyor. İşin çok daha vahimi, bu atıkların deniz canlıları tarafından yenilmesidir. Son dönemde balık türlerinin azalmasının ana sebeplerinden biri, işte artan bu kirliliktir. Bir diğer önemli sebep ise, av yasağına ve kurallarına dikkat edilmemesidir. Kaçak ve bilinçsiz avcılık, gelecek nesillerin hakkını gasp etmek demektir. Ben hiçbir zaman hiçbir balıkçımızın böyle bir yanlışa düşmeyeceğine inanıyorum. Denizlerimizi korumak, herkesten önce balıkçılarımızın görevidir, öyle mi?

Biz devlet olarak sene başında attığımız adımla ülkemizdeki plastik poşet kullanım oranını yüzde 300 oranında geriletmeyi başardık. Kaçak, kuralsız avlananlara yönelik yaptırımları da ağırlaştıracağız.

Bu düşüncelerle değerli kardeşlerim, sözlerime son verirken sizlere bereketli, bol kazançlı bir sezon diliyorum. Horonu yapan değerli gençlerimize teşekkür ediyorum. Pruvanınız neta, dümeniniz viya, rüzgârınız kolayına, bahtınız açık olsun diyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Kalın sağlıcakla.