Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Değerli Başkanı,
Çok Kıymetli Milletvekilleri,
Hanımefendiler,
Beyefendiler;
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Artık yarısını geride bıraktığımız Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tekrar tebrik ediyorum.
Her türlü hayır hasenatınızın kabulünü Allah’tan niyaz ediyorum. Bu gazi mekanda biraraya gelmemize vesile olan Sayın Meclis Başkanımıza özellikle şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
Meclisimiz İstiklal Harbini yönetmiş ve düşman kapısına kadar dayanmasına rağmen mücadele azminden en küçük bir taviz vermemiştir. Yine bu Meclisimiz, 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü teröristlerin uçaklarla, tanklarla, bombalarla yaptıkları saldırılar karşısında dimdik ayakta durmuş, milletimizin kendisine verdiği emanete sıkı sıkıya sahip çıkmıştır. Dolayısıyla bu Meclis, dünyada çifte gazilik unvanına sahip belki de tek meclistir. Gazilik, öyle sıradan bir unvan değildir. Bu unvana sahip olabilmek için inandığınız değerler uğrunda ölümü göze alacak bir mücadele yürütmeniz gerekiyor. Şehitlerimiz ve gazilerimiz bizim istiklalimizin ve istikbalimizin sembolleridir. Milli iradenin tecelligâhı olan gazi Meclisimiz de, maziden atiye uzanan şanlı tarihimizin en önemli sembollerinden biridir.
Önceki gün İstiklal Harbimizin başlangıcı olarak kabul ettiğimiz Gazi Mustafa Kemal ve Arkadaşlarının Samsun’a Çıkışının 100. Yılı Törenleri ’ne milletçe katıldık. Davete icabet eden siyasi parti genel başkanlarımızla, gençlerimizle, sporcularımızla, Samsun halkıyla gerçekten muhteşem bir tören gerçekleştirdik. Samsun’dan Ankara’ya kadar süren yaklaşık 11 aylık yolculuk, milletimizin müstevlilere karşı kıyamının tüm Anadolu’ya ve Rumeli’ye yayılışına vesile olmuştur. 23 Nisan 1920’den bugüne Meclisimizin serencamı, ülkemizin demokrasi ve ekonomi yolunda kat ettiği mesafenin bir özeti gibidir. Bu Meclis, Cumhuriyeti kuran Meclistir. Bu Meclis, çok partili siyasi hayata geçişin mimarı olan Meclistir. Bu Meclis, darbelere, cuntalara, vesayete karşı cesaretle dimdik duran Meclistir. Bu Meclis, ülkemizin kalkınması, gelişmesi, büyümesi yolunda atılan tüm adımların öncüsü olan, önünü açan bir Meclistir. Bu Meclis, milli iradenin üstünlüğü ilkesinden aldığı güçle ülkemize ve milletimize yönelik tüm saldırıların önünü kesen Meclistir. Bu Meclis, tarihimizin en önemli yönetim sistemi değişikliğini demokratik sistem içerisinde başarıyla gerçekleştiren Meclistir. Bu Meclis, terör örgütleriyle, ihanet çeteleriyle, beşinci kol unsurlarıyla ülkemize diz çöktürmeye çalışanların heveslerini kursaklarında bırakan Meclistir. İşte bunun için bu çatı altında görev yapan her bir arkadaşımız her türlü teşekkürü, her türlü takdiri hak etmektedir.
Sizlerin şahsında 1920’den bugüne kadar görev yapmış tüm milletvekillerimize şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Değerli Milletvekilleri,
Türkiye’nin gücü, meselelerini demokrasi ve hukuk içinde çözme iradesine şartlar ne olursa olsun sahip çıkma kararlılığından gelmektedir. Cumhuriyet tarihini şöyle bir gözden geçirdiğimizde milli birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi ön planda tuttuğumuz her dönemde çok büyük atılımlar gerçekleştirdiğimizi görüyoruz. Yine ne zaman kendi içimizdeki ihtilafların girdabına kapıldıysak, kazanımlarımızı tehlikeye attık, hatta kaybettik. Milletimizin en büyük özelliği, zor zamanlarda o eşsiz irfanıyla en doğru, en sağlıklı, en ideal yolu bulmayı hep başarmasıdır. Yaşadığımız sıkıntıları, krizleri, kaosları, saldırıları hep bu şekilde atlatabildik. Milletimiz bugünü ve geleceğiyle tüm ilgili sorumluluğu da, yetkiyi de, görevi de kendi adına yasamada işte bu Meclise, yürütmede Cumhurbaşkanı olarak şahsıma, yargıda da yargı kurumlarına vermiştir. Güçler ayrımı denen bu sistemi ne derece sağlıklı işletebilirsek, milletimizin umutlarına ve beklentilerine o denli iyi cevap verebiliriz. Yeni yönetim sistemimiz özellikle demokrasinin temelini oluşturan bu güçler arasındaki görev paylaşımını çok daha belirgin hale getirmiştir. Her birimiz kendi alanlarımızda ülkemize ve milletimize yapacağımız hizmetlerle Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmakla mükellefiz.
Yasamanın da, yürütmenin de, yargının da güç ve yetki kaynağı bizatihi milletimizin kendisi olduğu için hesap vereceğimiz yer de orasıdır. Milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı olarak bizler seçimlerde bu hesabı veriyoruz. Yargı da, Anayasa ve kanunlar çerçevesinde yürüttüğü faaliyetleriyle hesabını milletin vicdanına sunuyor. Demokrasinin bu üç sacayağı ne kadar sağlıklı işlerse, Türkiye de içeride ve dışarıda o derece güçlü olur.
Coğrafyamızda milli birliğini ve devlet bütünlüğünü kaybeden ülkelere baktığımızda en büyük eksiklerinin demokrasi eksiği, milli iradenin tecellisindeki kopukluklar olduğunu görürüz. Maalesef bu ülkelerin halkları çok büyük acılar çekmiş, vatanları tarumar olmuştur. Bin yıllık vatanımız olan bu toprakları elimizden almak için her şeyi yaptılar, halen yapıyorlar. Son dönemde özellikle de son 6 yıldır diğer ülkeler ve toplumlar için oynanan oyunların çok daha fazlası bize de uygulanmaya çalışıldı. Bunun için terör örgütlerinden ekonomik tetikçilere kadar ellerindeki tüm imkanları kullandılar. Hamdolsun milletimizle, milli iradenin temsilcisi olan Meclisimizle, kurumlarımızla birlikte yek vücut olduk, birlikte hareket ettik ve bu oyunları bozduk. Bugün buradaki şu güzel manzarayı birliğimizin, beraberliğimizin, uhuvvetimizin bir nişanesi olarak görüyorum.
Değerli Milletvekilleri,
Ülkemizdeki siyaset kültürü zaman zaman çok sert tartışmaları, çekişmeleri, rekabeti beraberinde getirebiliyor. Şayet siyaseti ülkemize ve milletimize hizmet için yapıyorsak, bu durum elbette mazur görülebilir, elbette demokrasinin bir cilvesi olarak da kabul edilebilir. Ama başarı için her yolu mubah görenleri asla mazur göremeyiz. Kendi siyasi veya şahsi çıkarları için gerektiğinde darbecilerle, gerektiğinde küresel güçlerle, gerektiğinde terör örgütleriyle birlikte hareket etme yoluna gidenlere milletimiz hiçbir zaman itibar etmemiştir ve inanıyorum ki etmeyecektir.
Bugün Türkiye güvenlikten ekonomiye her alanda kritik bir dönemden geçiyor. Dolayısıyla birliğe, beraberliğe, kardeşliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız bulunuyor. Milletimizin 15 Temmuz’da darbeciler karşısında gösterdiği cesareti, dirayeti, ülkeyi yönetenler olarak bizim de kendi tercihlerimizle ortaya koymamız şart. İşte bunun için 82 milyon vatandaşımızın her birini Türkiye ortak paydası altında biraraya gelmeye davet ediyoruz. Demokrasinin ve hukukun kuralları içinde yürüttüğümüz siyasi rekabet, bu büyük birlikteliğin engeli değil tam tersi zenginliği olmalıdır.
Seçimler yapılır, kanunlar görüşülür, kararlar alınır, söylemler ifade edilir, sonuçta hepsi gelip geçer geriye sadece Türkiye kalır. Hepimizin de yapması gereken iş; ezanımızın, bayrağımızın, vatanımızın, özgürlüğümüzün, geleceğimizin ifadesi olarak Türkiye’ye gözümüz gibi bakmaktır. O meşhur benzetmeyle, evet hepimiz 82 milyonluk Türkiye gemisinin yolcularıyız. İçeride ne yaşanırsa yaşansın geminin gövdesinin sağlam kalmasına, motorlarının işlemeye devam etmesine, rotasından sapmamasına katkıda bulunmak hepimizin görevidir. Kendi adımıza büyük ve güçlü Türkiye davasına hizmet etmek için tüm gayretimizle çalıştık. 40 yıllık siyasi hayatımızın her anı bu anlayışla geçmiştir. Özellikle son 17 yıldır önce milletvekili ve Başbakan olarak, ardından Cumhurbaşkanı sıfatıyla bu yolda ter döktük, mücadele verdik. Elbette eksiklerimiz, hatta hatalarımız olmuştur. Ama Türkiye’ye kazandırdıklarımızı kimse inkar edemez. Demokraside ve ekonomide ülkemize sınıf atlattık. Şimdi dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girme fırsatı önümüzde duruyor. Şayet bugün yaşadığımız güvenlik tehditlerini, ekonomik saldırıları, milli birliğimizi bozmaya yönelik tuzakları aşabilirsek, inşallah 2023 yılında bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olacağız. Bunun için en önemli görevlerden biri Meclisimize ve burada temsil edilen siyasi partilerimize düşüyor. Gelin ülkemiz ve milletimiz üzerinde oynanan bu büyük oyunu birlikte bozalım. Gelin Türkiye’yi 2023 hedeflerine birlikte ulaştıralım. Gelin büyük ve güçlü Türkiye’yi birlikte inşa edelim. Onun için tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyerek bu yolda yürüyelim, biz buna hazırız. Meclisimizin de tüm milletvekilleriyle ve siyasi partileriyle buna hazır olduğuna inanıyorum. Rabbimden şu mübarek günler vesilesiyle birlik ve beraberlik iklimimizi güçlendirmesini, bereketlendirmesini diliyorum.
Bu duygularla bir kez daha Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.