19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı 100. Yıl Törenlerinde Yaptıkları Konuşma

19.05.2019

Siyasi Partilerimizin Saygıdeğer Başkanları,

Aziz Milletim,

Değerli Samsunlular,

Sevgili Gençler,

Kıymetli Misafirler,

Hanımefendiler,

Beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerin ve tüm milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı tebrik ediyorum.

Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını tazimle yâd ediyorum. Anadolu’ya ayak bastığımız günden bugüne kadar, ülkemizin ve milletimizin bekası için gözlerini kırpmadan hayatını feda eden tüm şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.

Bir asırdır, ülkemizin kalkınması, milletimizin güçlenmesi için emek veren, çalışan, üreten herkesi şükranla anıyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Biz kökü tarihin binlerce yıllık derinliklerine uzanan bir millet ve devletiz. Sadece Cumhurbaşkanlığı Forsumuzda temsil edilen 16 devletimizin 2 bin 200 yılı aşkın bir geçmişi vardır. Bugünkü isimleriyle ifade edecek olursak, Avrupa’dan Rusya’ya ve Orta Asya’ya, oradan Moğolistan’a, Çin’e, Hindistan’a, Pakistan’a, Afganistan’a, İran’a, Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada ecdadımız devlet kurmuş, hüküm sürmüştür.

Bu süreç içerisinde elbette pek çok kritik dönüm noktası vardır. Her dönüm noktasının önümüzde açtığı yollar da farklıdır. Mesela yaklaşık bin yıl önce Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te kazandığı zafer sadece iki ordunun çarpışmasının sonucundan ibaret değildir. Bu zafer, aynı zamanda milletimiz için geleceğini kuracağı yeni bir coğrafyanın kapılarının açılışının müjdecisidir. Coğrafyamızdaki ilk devletimiz Anadolu Selçuklu’nun İznik’ten Konya’ya uzanan ve asırlar boyunca süren serencamı çok daha büyük bir doğumla neticelenmiştir. Söğüt’te toprağa dikilen Osmanlı Çınarı, 600 yılı aşkın süre boyunca üç kıta, yedi iklimde şanla, şerefle, gururla bayrağımızı dalgalandırmıştır. Osmanlı’nın takadı kesildiğinde de yerini taze bir nefes olarak Cumhuriyetimiz almıştır. Gazi Mustafa Kemal, bir asır önce bugün Samsun’a herhangi bir kişi olarak değil, Osmanlı’nın en parlak, en gelecek vadeden subaylarından biri olarak ayak basmıştır. Beraberindeki arkadaşlarının da her biri aynı payeyi taşıyordu. Ankara’ya kadar süren uzun yolculuğu boyunca kendisiyle birlikte hareket eden her komutanın, her kamu görevlisinin de sıfatı aynıydı. Çünkü bizim geleneğimizde devletin ismi ve yöneticileri değişir, ama ona ebet müddetlik vasfı veren anlayış hep baki kalır. Devleti ebet müddet milletin bizatihi kendisidir. Dolayısıyla aslında ismi, bayrağı, coğrafyası değişmiş olsa da bizim devletimiz hep tektir. Cumhurbaşkanlığı Forsu, işte bu kadim tek devlet anlayışının remzidir.

Şöyle bir geriye dönüp sadece son bin yılımıza baktığımızda dahi şunu görüyoruz. Avrupa’nın ortalarında, Afrika’nın derinliklerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada hüküm süren ecdattan geriye sadece sevgiye, saygıya, muhabbete ve adalete dayalı hatıralar kalmıştır. Ne sömürgeciliğin, ne soykırımın, ne zulmün, ne de başka herhangi bir utancın hamdolsun bu milletin sicilinde yeri yoktur. Son iki asrımız çok büyük acılarla, çok büyük kayıplarla geçmiş olmasına rağmen bu duruşumuzdan en küçük bir taviz vermedik. Osmanlı, Balkanlar’dan çekilirken tarihin en büyük soykırımı bizim milletimize uygulanmıştır. Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’nda dört bir yandaki cephelerde canını dişine takıp savaşırken arkadan vurulup, kadın, yaşlı, çocuk milyonlarca vatandaşını kaybeden yine bizdik. Onca derin acıya rağmen milletimiz hiçbir zaman düşmanına benzeme gibi bir yanlışın içine düşmemiştir. İhanetlerin en büyüğüne verdiğimiz cevap, sadece tehcirden ibarettir. Tarihin ve arşivlerin ortaya koyduğu gerçeklere rağmen bir asırdan fazladır bizi suçlayanlar, insanımızın yaşadığı zulümleri ısrarla görmezden geliyorlar.

Esasen son 6 yılda yaşadıklarımız ülkemiz ve milletimizle ilgili niyetlerde en küçük bir değişiklik olmadığını gösteriyor. Fırsat bulduklarında bizi içimizden bölmeye, fırsat bulduklarında dışarıdan kuşatmaya çalışıyorlar. Her ne olursa olsun, kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi, nerede durduğumuzu ve nereye gittiğimizi biz çok iyi biliyoruz. Birinci Dünya Savaşı’nda unutmayalım 26 Ağustos’lar, 29 Mayıs’lar, 18 Mart’lar, 19 Mayıs’lar, 23 Nisan’lar, 29 Ekim’ler, 15 Temmuz’lar bize işte bunu hatırlatan tarihler olarak nesiller boyunca hafızalarımızdan silinmeyecektir.

Değerli Kardeşlerim,

Bugün 19 Mayıs’ta Samsun’dan başlayarak Cumhuriyetimizin kuruluş yılı olan 29 Ekim 2023’e kadar sürecek bir dizi 100. Yıl etkinliğine başlıyoruz. Daha önce Çanakkale Zaferimizin 100. Yılı’nı gerçekten muhteşem bir şekilde kutladık. Bu tür yıldönümleri ülkeler ve toplumlar için hem köklü bir muhasebe, hem de gelecek hedeflerini gözden geçirme vesilesidir. Biz de bu yıl 19 Mayıs Samsun’a çıkışla başlayıp, 22 Haziran Amasya Tamimi’ni, 23 Temmuz Erzurum Kongresi’ni, 4 Eylül Sivas Kongresi’ni coşkulu bir şekilde anacak, muhasebemizi yapacak, hedeflerimizi hep birlikte tazeleyeceğiz. Tabii önümüzde yılın 23 Nisanı, sadece milli mücadelenin değil aynı zamanda bu sürecin milli irade eliyle yürütülmesi kararının da 100. Yıldönümü olması sebebiyle ayrı bir öneme sahiptir. Büyük Millet Meclisi’yle ilgili muhasebemizi yaparken bu çatı altında kabul edilen bazı kararları enine-boyuna konuşacak, tartışacağız. Aynı şekilde ülkemizin uzunca bir süre demokraside ve ekonomide yaptığı patinajların sebepleri üzerinde de uzun uzun duracağız. Türkiye’yi yıllarca darbeler, krizler, kutuplaşmalar, boş işler peşinde koşturup tarihinden ve medeniyetinden uzaklaştırmak için çalışanların yöntemlerini, amaçlarını kritik edeceğiz. Biz kendi hesabımıza bu muhasebeyi uzun yıllar boyunca yaptık, önce de yaptık. 2011 yılında milletimizin önüne 2023 hedefleriyle çıktık. Cumhuriyet tarihinin en iddialı demokrasi ve kalkınma hedeflerini ifade eden 2023 vizyonu bugüne kadar hep kılavuzumuz oldu. Türkiye’nin özgürlüklerde ve ekonomide geldiği seviye, 2023 hedeflerimize adım-adım yaklaştığımızı gösteriyor.

Bununla birlikte son 6 yılda üst üste yaşadığımız badirelerin enerjimizi ve kaynaklarımızı mecburen krizleri çözmeye yöneltmemiz sebebiyle bizi biraz yavaşlattığı da bir gerçektir. Her şeye rağmen 2023 hedeflerimize bağlıyız ve takibini her alanda sıkı bir şekilde yapıyoruz. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bunun için özel bir ekip kurduk. Bakanlarımızdan belediyelere kadar tüm kamu kurumlarının performanslarını çeyrek dilimler halinde izliyor ve raporluyoruz.

Güvenlikte ve ekonomide saldırı dalgası halen bitmiş değildir. Her gün içeride ve dışarıda ülkemize kurulan bir tuzağı bozuyor, daha güçlü bir gelecek için azmimizi yeniliyoruz. Her ne kadar birileri hala Suriye meselesini Suriyelilerin, Irak meselesini Iraklıların, Bosna meselesini Boşnakların, Doğu Akdeniz meselesini Kıbrıslıların, Kuzey Afrika meselesini Libyalıların, Tunusluların, Cezayirlilerin meselesi sanıyor olsa da, biz işin esasının öyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Birileri hala döviz kurunu, faizi, enflasyonu, uluslararası piyasalarda aleyhimizde oluşturulan havayı, gizli-açık ambargoları, yaptırım tehditlerini, hukuksuz nice işlemleri kendi mecrasında yürüyen işler gibi görüyor olabilir. Ama biz arkasındaki tezgâhı çok iyi biliyoruz.

Eğer bugün uluslararası alanda karalama kampanyalarına maruz kalıyorsak sebebi; milletimizin bu coğrafyadaki bin yıllık varlığını sürdürme konusundaki kararlılığını temsil ediyor olmamızdır. Ama işte bugün burada görüyorum ki gençlerimiz bu büyük oyunu görüyor ve ezanlarına, bayraklarına, vatanlarına, devletlerine dört elle sahip çıkıyor.

Sevgili Gençler,

Ne zaman tek millet dediysek, en güçlü cevabı gençlerimizden aldık. Ne zaman tek bayrak dediysek, en güçlü cevabı gençlerimizden aldık. Ne zaman tek vatan dediysek, en güçlü cevabı gençlerimizden aldık. Ne zaman tek devlet dediysek, en güçlü cevabı gençlerimizden aldık. Gençlerimizle her biraraya gelişimde geleceğimize olan güvenim daha da pekişiyor. 19 Mayıs ruhu, 23 Nisan ruhu, 29 Ekim ruhu 81 vilayeti ve 82 milyon nüfusuyla ülkemizin her köşesinde yaşıyor. Rabbim hepinizden razı olsun.

Sevgili Gençler,

Gazi Mustafa Kemal beraberindeki bir avuç arkadaşıyla Samsun’a ayak bastığında başlattığı mücadeleye inanmayanlar vardı. Rahmetli Menderes, demokrasi bayrağını açtığında ülkemizde böyle bir şeyin mümkün olmayacağını düşünenler bulunuyordu. Merhum Özal, Türkiye’yi kendine güvenen ve dünyada söz sahibi bir ülke haline dönüştürmek için yola çıktığında ona kin besleyenlerin sesi daha çok çıkıyordu. Biz de 17 yıldır ülkemizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmak için attığımız her adımı, Türkiye’ye inanmayan, güvenmeyen, daha kötüsü içten içe husumet duyan kesimlere rağmen gerçekleştirdik. Nasıl ki Gazi Mustafa Kemal 19 Mayıs’ta işgale boyun eğenlere, çareyi mandada arayanlara itibar etmeden sadece Hakk’a ve halka inanarak mücadelesini yürüttüyse, biz de aynı şekilde hareket ediyoruz.

Kendi ülkesinin tökezlemesinden medet uman dahili bedhahlara, bütün bunlara rağmen Türkiye’yi dimdik ayakta tutuyor, hedeflerimize doğru ilerliyoruz.

Şimdi buradan gençlerimizden bir söz istiyorum, hazır mıyız? Gençler; 19 Mayıs ruhunu tıpkı ilk günkü heyecanıyla yaşatmaya var mısınız? Gençler, 23 Nisan ruhunu tıpkı o günkü heyecan ve coşkuyla sürdürmeye var mısınız?

Gençler, 29 Ekim’de ilan ettiğimiz Cumhuriyetimize ilk değil son devletimizin olduğu bilinciyle sahip çıkmaya var mısınız?

Gençler, uğrunda büyük acılar çektiğimiz, büyük mücadeleler verdiğimiz demokrasimize gözümüz gibi bakmaya var mısınız?  

Gençler, 15 Temmuz’da olduğu gibi istiklalimiz ve istikbalimiz uğrunda gerektiğinde canımız pahasına mücadeleye var mısınız?  

Gençler, 2023 hedeflerimizi ne pahasına olursa olsun gerçekleştirmeye var mısınız?  

Gençler, Türkiye’ye çelme takmaya, önüne engeller koyarak durdurmaya çalışanlara derslerini vermeye var mısınız?

Gençler, Sultan Alparslan’ın, Selahaddin Eyyubi’nin, Ertuğrul Gazi’nin, Fatih’in, Yavuz’un, Abdülhamit Han’ın, Gazi Mustafa Kemal’in izinden giderek maziden atiye kurduğumuz köprüyü ebediyete kadar ayakta tutmaya var mısınız?

İşte geleceğimizi emanet ettiğimiz gençlik bu, işte Asım’ın Nesli bu. İşte dosta güven, düşmana korku veren gençlik bu.

Bir kez daha 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramınızı tebrik ediyorum.

Samsun’da tüm gün sürecek programlarımıza katkı veren herkese, özellikle de sporcularımıza şükranlarımı sunuyorum.

İstiklal harbimizin kahramanları başta olmak üzere bu toprakları bizlere vatan kılan ve bunun için terleriyle ve kanlarıyla sulayan tüm şehitlerimizi, gazilerimizi, kahramanlarımızı bir kez daha rahmetle yad ediyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.