İç Güvenlik Birimlerinin Çok Değerli Mensupları,
Kıymetli Misafirler,
Hanımefendiler,
Beyefendiler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bu güzel Ramazan akşamında gönüllerimizi buluşturdukları için İçişleri Bakanlığımıza, Emniyet Genel Müdürlüğümüze, Jandarma Genel Komutanlığımıza, Sahil Güvenlik Komutanlığımıza şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.
İftarınızı bizimle paylaştığınızı için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Ramazan-ı Şerif’in milletimizle birlikte tüm polislerimiz, jandarmalarımız, bekçilerimiz, güvenlik korucularımız, sahil güvenlik personelimiz için hayırlar getirmesini Rabbimden niyaz ediyorum.
Ramazan kalplerimizi arındırdığımız, oruçla sabrı öğrendiğimiz, 11 ayın sultanı kutlu bir aydır. Ramazan insanı vasıflarımızın tekrar farkına ve fevkine vardığımız mübarek bir aydır. İdrak ettiğimiz bu bereketli günlerin ülkemiz ve milletimizle beraber tüm insanlık için barışa, huzura, refaha vesile olmasını diliyorum.
Sözlerimin hemen başında tüm şehitlerimizi, kemal-i edeple yad ediyorum. Allah rahmet etsin. Vatanımızın bekası için ölümü göze alan gazilerimize ülkem ve milletim adına minnettarlığımızı ifade ediyorum. Şehitlerimizin geride bıraktıklarına Allah’tan sabrı cemil niyaz ediyorum. Rabbim şehitlerimizi cennetiyle, cemaliyle müşerref kılsın, onları Peygamber Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam’a cennette komşu eylesin diyorum.
Kardeşlerim,
Biz şehitleriyle yaşayan, şühedanın ölmediğine inanan, iman eden bir dinin mensuplarıyız. Biz Macaristan’dan Japonya’ya, İngiltere’den Ürdün’e ve Yemen’e kadar dünyanın 34 farklı ülkesinde 78 şehitliği olan bir milletiz. Biz İstiklal Marşında bile şehitliği arzulayan, şehitliği taltif eden şühedanın emanetini evlatlarına hatırlatan bir toplumuz. Bunun için Türkiye dünyanın en büyük şehitliğidir diyoruz. Merhum Mehmet Akif, o yüreklerimizi coşturan ifadesiyle bu durumu İstiklal Marşımızda da şöyle ifade ediyor:
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;
Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?
Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Evet, biz işte böyle yüksek bir şuurla, işte böyle müstesna bir şehadet bilincine sahip böyle bir medeniyetin müntesipleriyiz. Şehitlerimizin uğruna canlarını verdikleri kutlu emanete halel getirmemek bizim en önemli görevimizdir. Hamdolsun bugüne kadar da şehitlerimizin ruhlarını muazzep etmedik.
Son olarak geçtiğimiz günlerde annesiyle beraber 11 aylık Bedirhan bebeği vahşice şehit eden teröristleri yakalayıp adalete teslim ettik. Bölücü terör örgütü başta olmak üzere bu milletin birliğine, beraberliğine, canından aziz bildiği değerlerine kast eden katil sürülerinden döktükleri her damla kanın hesabını misliyle sorduk, sormaya da devam edeceğiz.
Kesintisiz operasyon politikasını başlattığımız günden itibaren teröristlere çok büyük zayiatlar verdirdik. Sadece son 2,5 yıl içerisinde 16’sı kırmızı listeden, 420 sözde üst düzey teröristi etkisiz hale getirdik. Bir dönem 2 binlere çıkan sınırlarımız içerisindeki terörist rakamını 700’lere kadar düşürdük. Hem örgüte katılanların sayısında hem de terör örgütünün eylem kapasitesinde önemli gerilemeler yaşandı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde uzun yıllardan sonra tekrar sükûnet ve barış ortamı tesis edildi. Terör örgütünün yuvasına dönüşmüş dağlarımıza sizlerin gayretleri, fedakarlıkları neticesinde hamdolsun yeniden bahar geldi. Terör örgütüne lojistik ve mühimmat sağlayan tüm unsurları kaynağında kurutmak için Suriye ve Irak’taki harekatlarımıza hız verdik. Suriye sahasındaki operasyonlarla DEAŞ ve bölücü örgütün bu ülkedeki uzantılarına çok ağır darbeler indirdik. 4 bin kilometrekareden fazla bir alanı terörden arındırarak bu bölgeleri Suriye’nin kuzeyinde adeta bir huzur adasına dönüştürdük. Daha birkaç yıl öncesine kadar zulüm, baskı ve etnik temizlikle anılan yerler Türkiye’nin çabaları sayesinde Türkiye’nin en güvenli şehirleri haline geldi.
Suriye’deki savaştan kaçıp da ülkemize sığınan 3,6 milyon mülteciden 320 bini tekrar vatanlarına dönme imkanı buldu. İnşallah çok yakında terör örgütünün tasallutu altında bulunan diğer bölgelere de bir gece ansızı girecek ve gereken temizliği yapacağız. Suriye’nin kuzeyinde ülkemize komşu bir terör koridorunun oluşmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Suriyeli Kürt, Arap ve Türkmen kardeşlerimizin geleceğini yeni sömürge heveslerinin insafına teslim etmeyeceğiz.
Ege Denizi’nde aldığımız tedbirlerle insan kaçakçılığının ve Aylan Bebek gibi yüreklerimizi dağlayan acı görüntülerin önüne geçtik. Aynı şekilde 15 Temmuz gecesi aralarında 63 polisimizin de olduğu 251 vatandaşımızı katleden FETÖ’cü alçaklardan işledikleri cinayetlerin hesabını hukuk önünde soruyoruz. Elde edilen yeni belgeler ve bilgiler ışığında örgütün kripto yapılanmasına yönelik soruşturmalar derinleşerek devam ediyor. Mahkemelerimiz darbeciler hakkında mahkumiyet kararlarını vermeyi sürdürüyor. Yurt dışında ise elimizdeki tüm diplomatik, hukuki ve istihbari imkânları kullanarak, FETÖ’cülere dünyayı dar ediyoruz. Son FETÖ’cü hainde yargıya hesap verene kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Nereye saklanırsa saklansınlar, sırtlarını kime dayarlarsa dayasınlar vatan, millet düşmanları asla huzur bulamayacaklar. Nasıl ülkemizde inlerine girdiysek, yurt dışında da bu şebekenin iplerini pazara çıkarıyoruz. Ben sizlerin aracılığıyla şu anda ülkemizin 81 vilayetinde ve yurt dışındaki temsilciliklerinde görev yapan, insanımızın emniyeti için fedakarca çalışan tüm polis, bekçi, jandarma ve sahil güvenlik personelimize en kalbi selamlarımı gönderiyorum. Rabbim sizlerin yar ve yardımcısı olsun. Rabbim sizleri her türlü tehditten, gizli, açık her türlü tehlikeden korusun diyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Her milletin hayatında ikbal dönemlerinin yanı sıra zorluk günleri, imtihan günleri de olur. Biz bin yıl önce ebedi vatanımız olarak seçtiğimiz bu coğrafyada bu gerçeği pek çok defa yaşayarak tecrübe ettik. İçeriden ve dışarıdan gelen onca saldırıya ve ihanete rağmen hamdolsun yüz milyonların umudu olan bu ülkeyi sırtlanlara bırakmadık. Gerektiğinde can verdik, gerektiğinde ciğerparelerimizi kara toprağın bağrına emanet ettik, ama vatanımızın üzerine namahrem elini asla değdirmedik. Ezanlarımızın minarelerimizden eksilmesine, bağımsızlığımız timsali ay yıldızlı al bayrağımızın gönderdin indirilmesine müsaade etmedik. Bir dönem sağ sol kavgasıyla, bir dönem mezhepçilik fitnesiyle son 34 yıldır da bölücü emellerle milli birliğimizi parçalamak isteyenlere hamdolsun bekledikleri fırsatı vermedik. Yaşadığımız her acı tecrübeden gerekli dersleri çıkarmasını bildik. Üstesinden geldiğimiz her badireyle iradelerimizi daha da perçinledik. Bizi birbirimize düşürmeye çalışanlara inat millet olarak birbirimize daha sıkı kenetlendik. Operasyonlara karşı bugünün Türkiye’si dünün Türkiye’sine göre tıpkı su verilen çelik gibi artık daha dayanıklı, daha dirençli hale gelmiştir. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz müddetçe de Allah’ın izniyle hiç kimse Türk milletine bir daha geçmişteki acılarını yaşatamayacaktır. Bizim Rabia’mız var tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyerek bu yolda yürüyoruz.
82 milyon kardeşliğine titrediği sürece Türkiye’ye yönelik saldırılar milletimizin çelikten iradesi karşısında hezimete uğrayacaktır. Bunun için sadece devlet adamlarına değil, siyasetçisinden iş dünyasına, çiftçisinden emekçisine kadar, sanatçısına kadar herkese önemli görevler düşüyor. Bilhassa insanımızın can ve mal güvenliğini koruyan siz emniyet teşkilatımızın sorumluluğu çok daha büyüktür. Şahsen her birinizin görevini layıkıyla yerine getirme konusunda titizlendiğini yakinen biliyorum. Uykunuzdan, ailenizden, sevdiklerinizden, hatta kimi zaman sağlığınızdan fedakarlık yaparak bu ülkeye minnet borcunuzu ödemeye çalışıyorsunuz. Vatandaşlarımız huzuru kalple hayatlarını sürdürebilsin diye sizler canınızı ortaya koyuyorsunuz. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak ülkem ve milletim adına sizlerin nezdinde tüm emniyet birimlerimize teşekkür ediyorum.
Ülkemizin içinde bulunduğu hassas süreç yükünüzü biraz daha ağırlaştırıyor. Kardeşlerim, burada siyasi kaygılardan bağımsız olarak çok önemli bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Biliyorsunuz 23 Haziran’da İstanbul’da Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri tekrarlanacak. Sadece milletimizin değil, tüm dünyanın gözleri bu seçimlere dikilmiş vaziyette. Onlar kendi işlerini bıraktılar bizimle uğraşıyorlar. Kendi ülkelerinde her türlü hukuksuzluğa imza atanlar 15 Temmuz gecesi darbecilerin kazanmasını umutla bekleyenler bakıyorsunuz son günlerde farklı kollardan ülkemizi hedef almaya başladılar. Bu çevrelerin Türk demokrasisine gölge düşürebilmek niyetiyle ellerinden geleni ardına koymayacaklarını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Seçim öncesine yalan yanlış haberlerle insanımızın sinir uçlarıyla oynandığını görüyoruz. Sosyal medya manipülasyonlarıyla toplumsal gerilimi tırmandırmak için çok yoğun çaba harcanıyor. Bu hassas süreçte bizlere düşen milletin emanetine sahip çıkmaktır. Türkiye 14 Mayıs 1950’den beri seçimlerini tüm dünyaya örnek olacak bir olgunlukta ve şeffaflıkta gerçekleştirmiş bir ülkedir. Seçim güvenliğinin temini noktasında bugüne kadar takdire şayan bir başarı yakalayan emniyet teşkilatımızı, yalan yanlış bilgilerle töhmet altında bırakmak doğru değildir. 23 Haziran öncesinde herkesi bulunduğu makamın ağırlığına uygun şekilde davranmaya davet ediyorum.
Şimdi dün TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın bunu bu şekilde açıklamak istemezdim, buram buram demokrasi hazımsızlığı kokan, üstüne birde Türkiye’yi karalamak için istatistik cinliğine başvuran konuşmasını üzüntüyle dinledim. Bu tür istatistikler çoğunlukla ülkemize karşı yaklaşımlarının asla adil olmadığını bildiğimiz çevrelerin ürünüdür. Buna rağmen benzer istatistiklerde Türkiye’nin gerçekten çok iyi olduğu nice alanlar var. Mesela, iş yapma kolaylığı bakımından 17 sıra birden yükselerek 190 ülke arasında 43’ncülüğe çıktık bunu görmez. Ekonomik özgürlükler endeksinde de 180 ülke içinde 68’nci sıradayız bunu görmez. Halbuki bu kişi bizi hep ülkemizi 110’lu, 120’li sıralarda gösteren istatistik eğrileri üzerinden vurmaya çalışır. Beyefendi, 17 yıl önce Türkiye’nin kişi başına milli geliri neydi? Bugün Türkiye'nin kişi başına milli geliri ne? Sen o gün neredeydin ekonomik olarak? Bugün neredesin? O günden bugüne sadece firman ne kadar büyüdü? Arkadaşların ne kadar güçlendi onu hiç masaya yatırmıyoruz. Ben sizin 17 yıl önceki durumunuzu da biliyorum, bugünkü durumunuzu da biliyorum. Yeri gelirse bunları da teşhir ederim. Ama şunu bilin ki: Türkiye’yi dışarıdan vuranlar vurmaya çalışıyor, ama içeriden vuranlara bunun hesabını sormasını da bilirim. Zira biz TÜSİAD’ın kasıtlı olarak Türkiye’yi alt sıralarda gösteren istatistiklerin illüzyonuna sığınmak yerine, mesela başlattığımız 2,5 milyonluk istihdam seferberliğine niçin destek vermiyor bunu da kendilerine hatırlatırım. Size burada iş düşmüyor mu? Dev fabrikalarınız var, holdingsiniz ne olur 5 tane, 10 tane yanına işsiz insanı alsan? Neyini kaybedersin? Bunları dert edinmiyorsunuz. Onlara da bunu hatırlatıyorum.
Biz TÜSİAD’ın politik tarafgirlikten daha ziyade, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlık mücadelesine yaptığı katkılarla gündeme gelmesini arzu ederdik. Daha bir hafta önce ziyaretime geldiniz, sizlerle biz neleri konuştuk. Bir hafta geçmeden yaptıkları açıklamalara bak. Unutmayalım ki bu ülke hepimizin ortak vatanıdır. Bu dolarlar, bu eurolar sizleri kurtarmaz, bu millet sizi kurtarırsa kurtarır, bunu da böyle bilin.
Bayrak hepimizin ortak bayrağıdır. Anayasa devletimizi bir arada tutan kilit taşıdır. Demokrasi bedelini canla ödeyerek elde ettiğimiz en büyük kazanımdır. Hiç kimsenin siyasi hesaplarla Türk demokrasisinde gedik açmaya, 70 yıllık kazanımlarımızı dinamitlemeye hakkı yoktur. Önümüzdeki günlerde sürecin hassasiyetine binaen her kesimin, ama özellikle de sizlerin soğukkanlılığınızı koruyarak vazifenizi en güzel şekilde yapmanız gerekiyor. Ne milletin hakkına gireceğiz, ne de milletimizin hakkının gasp edilmesine izin vereceğiz. Suça ve suçlulara karşı amansız, vatandaşlarımıza karşı ise daima müşfik ve saygılı davranacağız. Sorumluluğumuzun bilinciyle görevimizi hakkıyla nizamnamelere uygun biçimde yapmanın gayretinde olacağız. İnşallah sizlerin yanında olmaya, ekonomimizin imkanları dahilinde, özlük haklarınız başta olmak üzere çalışma şartlarınızı iyileştirmeyi sürdüreceğiz.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha ülkenize ve milletinize yaptığınız hizmetlerden dolayı sizlere şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim bizlerin Ramazan-ı Şerif’e nasıl kavuşturduysa inşallah bayrama da öyle kavuştursun diye dua ediyorum.
Aleyhissalatu Vesselam’a Emniyet teşkilatımızın tüm şehitlerini tekrar rahmetle, minnetle yad ediyor, gazilerimize milletçe şükranlarımızı ifade ediyorum.
Allah yardımcınız olsun diyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.