Sevgili Ankaralılar,
Kıymetli Misafirler,
Aziz Kardeşlerim,
Sizleri selamların en güzeli ile hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Sözlerimin hemen başında bugün beşinci gününü idrak ettiğimiz mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. İçinde bulunduğumuz bu bereketli günlerin ülkemiz ve milletimizle beraber tüm insanlık için barışa, huzura, refaha vesile olmasını diliyorum.
Rabbim Ramazan boyunca yapacağınız duaları, eda edeceğiniz ibadetleri kabul ve makbul eylesin. Cenab-ı Mevla nasıl bizi başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan Ramazan-ı Şerife ulaştırmışsa, aynı şekilde sevdiklerimizle, ailelerimizle, dostlarımızla birlikte sağlık, afiyet ve emniyet içinde idrak edeceğimiz Ramazan Bayramına da kavuştursun diye dua ediyorum.
Mübarek Cuma gününde Ankara’mıza böyle muhteşem bir eser kazandırma bahtiyarlığı yaşatan Rabbime sonsuz hamdüsenalar olsun. Bugün resmi açılışını yapmakta olduğumuz Diyanet Bilim ve Kültür Merkezi’nin, ama bunun yanında Büyük Ankara Cami’nin Başkentimize hayırlı olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.
Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Bölgesi’nde yaklaşık 80 dönümlük arazi üzerine inşa edilen bu külliye, 15 bin cemaat kapasitesi, misafirhanesi, bedesteni, el sanatları, dükkânları, 5 bin kişilik kongre ve kültür merkeziyle gerçekten Ankara’ya, Başkentimize yakışır bir eser olmuştur. Kütüphanesi, otoparkı, geleneksel hamamı, aşevi ve diğer özellikleriyle Diyanet Bilim ve Kültür Merkezi milletimize çok yönlü hizmetler verecektir. Külliyenin yanındaki arsaya inşa edilecek İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi’nin de buraya çok farklı bir boyut katacağını düşünüyorum.
Bu eserin Ankara’mıza kazandırılmasında emeği geçen, alın teri olan herkese şükranlarımı sunuyorum. Başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığımıza, önceki başkanlarımız Melih Gökçek ve Mustafa Tuna Beyefendiye burada özellikle teşekkür ediyorum. Toplu Konut İdaremize teşekkür ediyorum. Onların vizyonu, onların gayretleri olmasaydı Ankara’mız böyle muazzam bir külliyeye kavuşamazdı.
Tevbe Suresindeki ilahi emre uyarak, Allah’ın mescitlerini imar ve ihya eden tüm emek sahiplerinden Rabbim razı olsun diyorum.
Kardeşlerim,
Camiler sadece taştan, tuğladan, betondan ibaret binalar değildir. Camiler, müminler olarak tüm farklılıklarımızı bir tarafa bırakıp Hakk’ın karşısında eşitlendiğimiz, cem olduğumuz, günde beş defa kulluk görevimizi ifa ettiğimiz mukaddes mekânlardır. Camilerimiz birer ibadethane olmanın ötesinde mimarisiyle, süslemeleriyle, hüsn-ü hat ve tezhipleriyle bulunduğu mekânla, ismiyle medeniyetimizin farklı özelliklerini yansıtan mimari eserlerdir. Hepsinden önemlisi, camilerimiz inşa edildikleri şehirlere kimlik, kişilik ve karakter kazandıran yapılardır.
Medeniyetimizin sembol şehirlerinin hemen hepsi yine sembol bir cami, medrese ve külliye ile anılır, böyle hatırlanır. İstanbul’u Sultan Ahmet’siz, Süleymaniye’siz, Edirne’yi Selimiye’siz, Bursa’yı Ulu Cami’siz düşünemeyiz. Mardin denilince, Erzurum, Konya, Kayseri denilince aklımıza önce her biri aynı güzellikteki medreseleri, camileri gelir. Ankara’yı Hacı Bayram Veli Cami ve türbesi olmadan anlatmak mümkün değildir. Merhum Özal’ın gayretleriyle tamamlanan Kocatepe Camii de, aynı şekilde yakın dönemde Ankara’yı anlatan sembol eserlerden biridir. Hamdolsun dönemimizde Beştepe Millet Camii ve Melike Hatun Camimizin de kısa sürede Başkentimizin timsalleri arasına katıldığını görüyoruz. Ankaralı hemşerilerimizin yanı sıra farklı vesilelerle şehrimize gelen vatandaşlarımız da muhakkak buraları ziyaret ediyor.
Geçen hafta hizmete açtığımız Büyük Çamlıca Cami ise, şimdiden İstanbul’un abide eserlerinden biri haline geldi. Kadını-erkeği, genci-yaşlısıyla milletimizin tüm fertleri sadece mübarek gün ve gecelerde değil sabah namazlarında da Büyük Çamlıca Camine koşuyor, tam bir muhabbet ikliminde ibadetlerini yerine getiriyor. 60 bini aşkın cemaati kubbenin altında ve avlusunda toparlayabiliyor.
Osmanlı, Selçuklu ve modern mimarinin en güzel özelliklerini bünyesinde barından Diyanet Bilim ve Kültür Merkezi’nin de Ankara’mıza damgasını vuracağına inanıyorum. Bu abide eser Cumhuriyet’in Ankara’sını Selçuklu’nun, Osmanlı’nın Ankara’sıyla yeniden kucaklaştıracak, şehrimizin yıllardır örselenen kadim kimliğini güçlendirecektir.
Kardeşlerim,
Medine’deki Mescidi Nebevi’nin inşasından beri İslam toplumlarında camiler hayatın merkezi, bulunduğu çevrenin kalbi olmuşlardır. Nasıl ki kalp insanı ayakta tutan ana organsa, mabetler de ilim, hikmet ve fazilet merkezi olarak toplumu diri tutar, canlı tutar, ayakta tutar. Camilerimizi sadece namaz kılınıp dağınılan bir ibadet mekânına dönüştürmek, ona yapılabilecek en büyük saygısızlıktır. Camilerin süsü cemaatidir, özellikle de gençlerdir. Çocuklarımızın neşesiyle, gençlerimizin heyecanıyla, pir-i fanilerimizin tecrübesiyle, kadınlarımızın nezaket ve becerisiyle dolmayan bir cami mahzun ve öksüz kalmış demektir. Çocukların gelmediği, gençlerin uğramadığı, hanımların sahip çıkmadığı camiler ne kadar muhteşem olurlarsa olsun boynu bükük kalmaya mahkûmdur.
Geçmişte olduğu gibi bugün de cami merkezli bir hayatı özendirmemiz, teşvik etmemiz gerekiyor. Bilhassa geleceğimizin teminatı olan genç kuşaklar ile camilerimiz arasında yapay duvarlar örmemeliyiz. Gençlerimizin kalplerini camilere ısındıracak faaliyetler düzenlemeliyiz.
Günde beş vakit bize kulluğumuzu hatırlatan çağrıya cevap vererek önce kendimizin, sonra evlatlarımızın ayaklarını camilere alıştırmalıyız.
Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Diyanet Bilim ve Kültür Merkezinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu vesileyle geçen yıl ahirete irtihal eden, ülkemizin yetiştirdiği en kıymetli bilim adamlarından Profesör Doktor Fuat Sezgin Hocamızı rahmetle yad ediyorum. Namazlarıyla, dualarıyla, zikirleriyle, ders ve ilim halklarıyla camimize sahip çıkan tüm kardeşlerime en kalbi şükranlarımı sunuyorum.
Külliyemizde yapılacak ibadetlerin, edilecek duaların şimdiden Hakk katında kabul ve karin olmasını niyaz ediyorum. Rabbim bizi sevgisiz, susuz, havasız, vatansız, aynı zamanda mabetsiz, minaresiz, ezansız bırakmasın diyorum.
Mevla’m yar ve yardımcımız olsun. Cumanız mübarek olsun.
Kalın sağlıcakla diyor ve Hocamızı duaya davet ediyorum.