MÜSİAD 25. Olağan Genel Kurulu ve Genel Merkez Binası Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma

04.05.2019

MÜSİAD Ailesinin Kıymetli Mensupları,

İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri,

Saygıdeğer Mesai Arkadaşlarım,

Sevgili Kardeşlerim,

Hanımefendiler,

Beyefendiler,

Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Yarın akşam ilk teravihini kılıp ilk sahurunu yapacağımız başı rahmet, ortası mağfiret, sonu Cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı Şerifinizi şimdiden tebrik ediyorum.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğimiz MÜSİAD’ın 25. Genel Kurulu’nun üyeleriniz, ülkemiz, girişimcilerimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Resmi açılışını yaptığımız MÜSİAD’ın yeni Genel Merkez Binası’nın hayırlara, bereketlere vesile olmasını diliyorum. Tabii bu binanın yapımı noktasında başta emeği geçen ve bizimle beraber ön görüşmeleri yürüten DEİK Başkanı Nail Olpak kardeşimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Yola burada onunla çıktık ve tabii bütün ikili görüşmeleri de MNG ile yapmak suretiyle burada böyle bir imkânı hazırlamaları ve MNG’nin de burayı kısa bir sürede yaparak teslim etmiş olmasından dolayı Sayın Günal’a da huzurlarınızda ayrıca teşekkür ediyorum.

Hamdolsun yer güzel, mekân güzel, ulaşım rahat ve birçok yerlere kira ödemekten kurtulmak suretiyle artık kendi binası içerisinde, hizmet binası içerisinde bütün faaliyetlerini gösterme imkânını böylece MÜSİAD yakalamış bulunuyor. Kuruluşundan bugüne kadar MÜSİAD çatısı altında görev üstlenmiş, hizmet vermiş tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Dar-ül-bekaya irtihal eden MÜSİAD üyelerimize Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum.

1990 yılında ülkeye hizmet aşkıyla yola çıkan bir grup işadamımız tarafından kurulan MÜSİAD, hamdolsun bugün dünyanın en itibarlı sermaye kuruluşlarından biri haline gelmiştir. Türkiye’nin her köşesinde ve dünyanın dört bir yanında faaliyet gösteren MÜSİAD, bu yönüyle de benzer kuruluşlardan ayrışmaktadır. Milletin bağrından çıkan MÜSİAD’ın milletle bağını asla koparmadan büyümeye devam ediyor olmasını memnuniyetle izliyorum. Bu yönüyle MÜSİAD, hem makroekonomik politikaların belirlenmesinde, hem de bunların sahadaki uygulamalarında en etkin sivil toplum kuruluşu olarak öne çıkıyor. Daha kucaklayıcı, daha toplayıcı, toparlayıcı bir kuruluş olması bakımından da önemsiyorum.

Devletle milletimiz ve özellikle de sermaye çevreleri arasındaki güçlü köprü olan MÜSİAD verdiğimiz her mücadelede yanımızda yer alarak milli ve yerli duruşunu da göstermiştir. Bunun en önemli ispatı da 15 Temmuz olayıdır. 15 Temmuz olayında beraberce dayanışma içerisinde verilen mücadele asla unutulamaz.

Yurt dışında 94 ülkede ve 224 noktada aktif faaliyet gösteren MÜSİAD, ülkemizin öncü ticaret ve kültürel diplomasi kuruluşlarından biri haline gelmiştir. Gerek Türk yatırımcılarına ve ihracatçılarına yurt dışındaki fırsatları gösterme, gerekse de uluslararası müteşebbisleri ülkemize çekme konusunda MÜSİAD çok önemli rol oynuyor. Özellikle kendi başlarına böylesine büyük bir ekonomik ilişki ağı kurma imkânı olmayan KOBİ’lerimiz için MÜSİAD tam anlamıyla bir amiral gemisi misyonu üstleniyor. Bilginin, veri toplamanın, veriyi işlemenin ve bunlardan politika üretmenin en büyük avantaj haline dönüştüğü günümüzde MÜSİAD özellikle de üyelerine verdiği hizmetlerle gerçekten çok hayırlı işlere imza atmaktadır. MÜSİAD global ve MÜSİAD yerel yapıları ile bunlar etrafında kurulan veri ve kaynak portalı, yurt içinde ve yurt dışında geniş bir alana yayılan bilgi edinme ve işleme süreçlerini ekonomimizin hizmetine sunmaktadır. Global ağlar ile yerel yapıların ahenk içinde çalışmasını sağlayacak modeller geliştiriyor olması, derneğimizin bir başka ayırt edici faaliyet alanıdır.

Milli serveti ne kadar büyütürsek, bundan işadamlarımız başta olmak üzere ülkemizin her bir ferdi o derece fayda elde edecektir. Kaynak ve sermaye ofisleri yoluyla fon üretmeden şirketleşmeye, ihracatı artırmadan ekonomik faaliyet alanlarını genişletmeye kadar attığınız hemen her adımı yakından takip ediyorum. MÜSİAD Akademi altında nitelikli işgücü yetiştirme çabanızı da takdirle izliyorum.

Aynı şekilde bu derneğimizi benzer faaliyetler yürüten diğer kuruluşlardan ayıran en önemli farklardan biri de; tarihimize, değerlerimize, kültürümüze, sanatımıza, sporumuza verdiği destektir.

İnsanlığın ve toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlarımız, iş dünyasında giderek daha çok görünür hale geliyorlar. Bu bakımdan MÜSİAD Kadın Oluşumu’nu da doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyorum.

Ayrıca MÜSİAD Sanat çatısı altında yürütülen çalışmaları en az diğerleri kadar önemli görüyorum.

Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması konusunda MÜSİAD’ın çalışmalarını daha da yaygınlaştırmasına ve etkinleştirmesine ihtiyacımız vardır.

İlk günden bugüne kadar hep biz sizin yanınızda yer aldık, siz de bizim yanımızda yer aldınız. İnşallah bu gönül ve çalışma birlikteliğimizi önümüzdeki dönemde daha da sıkılaştırarak sürdüreceğiz.

Değerli Arkadaşlar,

Dünyanın en kadim, tarih boyunca daima önem verilmiş, dolayısıyla gözlerin hep üzerinde olduğu bir coğrafyada bin yıldır yaşama mücadelesi veriyoruz.

Söğüt’te diktiğimiz fidanı üç kıta, yedi iklimi kucaklayan ulu çınara çevirmeyi yine bu coğrafyada başardık. Bir asır önce adeta tüm dünyanın üzerimize geldiği bir dönemde gerçekten çok çetin mücadelelerle kendimize yeni bir devlet kurarak ümitlerimizi tekrar tazeledik. Genç Cumhuriyetimiz demokrasiden ekonomiye her alanda pek çok sınamadan geçerek bugünlere ulaştı. Özellikle AK Parti iktidarlarının yönetimindeki son 17 yılda ülkemiz yakın tarihimizin en büyük atılımlarına şahit oldu. Demokrasimizi güçlendirmek için hayata geçirdiğimiz yapısal reformlarla Türkiye geçmişte kendisine vakit ve enerji kaybettiren tartışmaları geride bıraktı. Ekonomide attığımız adımlarla hem milletimizi zenginleştirdik, hem de devletimizi güçlendirdik. Dış politikada ülkemizin algısını geliştirdik, pasaportumuza itibar kazandırdık. Dünyanın en güçlü sosyal ve sağlık yardımı sistemlerinden birini kurarak hiçbir vatandaşımızın aç ve açıkta kalmamasını sağlamaya çalıştık.

Maziden atiye, güçlü bir köprü kurarak yeni nesillerin tarihlerini, kültürlerini, değerlerini öğrenmelerini ve buradan aldıkları güçle geleceğe hazırlanmalarını temin etmenin gayretinde olduk. Türkiye güçlendikçe, kalbini ve umudunu bize bağlamış dostlarımızın da yüzü güldü. Sizlerin de yakından şahit olduğu gibi dünyanın neresine gidersek gidelim, sırf Türk olduğumuz için, sırf Türkiye’den geldiğimiz için bizi el üstünde tutan, bize muhabbet besleyen insanlarla karşılaşıyoruz. Bu sevginin hiçbir çıkarla, hiçbir maddi menfaatle elde edilmesi mümkün değildir. Bizlere verilen kıymet, kendimizle birlikte tüm mazlumların, mağdurların, tüm ümmetin ve tüm insanlığın hakkını, hukukunu koruyor, derdiyle dertleniyor, çözümü için fedakârlık yapıyor olmamızdan kaynaklanıyor.

Değerli Arkadaşlarım,

Kerameti kendimizde değil, millet olarak gösterdiğimiz duruşta, ülke olarak yaptığımız işlerde aramalıyız. Tabii bu büyük imkân aynı zamanda ülkemize yönelik tehditlerin kesintisiz bir şekilde sürmesine de yol açıyor. Ülke ve millet olarak sadece son 6 yılda yaşadıklarımızı dahi pek çok toplumun asırlık geçmişiyle mukayese etmek mümkün değildir. Sokakların karıştırılmasından, sınırlarımızın tacizine, mahallelerimizi çukurlarla bölme teşebbüsünden, kanlı darbe girişimine kadar akla hayale gelmeyecek saldırılara maruz kaldık. Balkanlar’da Ortadoğu’ya, şimdi de Güney Amerika’ya kadar dünyanın pek çok yerinde oynanan bir oyun ülkemizde de sahnelenmeye çalışıldı. Hamdolsun milletimiz bu tezgâhı gördü ve birliğine-beraberliğine, kardeşliğine sımsıkı sahip çıkarak oyunu bozdu.

Değerli Kardeşlerim,

Siyaset mühendisliği, toplum mühendisliği, diplomasi mühendisliği, hatta terör mühendisliği gayretleri sonuç vermeyince doğrudan milletimizin birliğine, beraberliğine saldırmaya başladılar. Türkiye’nin ve demokrasimizin en büyük gücü olan seçimleri milletimizin sandıktan çıkan iradesini tartışma konusu yaparak birliğimizin çimentosunu çatlatma, demirlerini kırma hesabı yapıyorlar. Şimdi buradan bir kez daha ilan ediyorum; biz hiçbir zaman milletin iradesinin üzerinde bir irade tanımadık, tanımayacağız. Milletin iradesine olan saygımız sebebiyle seçim süreçlerini yakından takip ediyor, sandıktan çıkan her oyun yerini bulacaktır, bunun için çalışıyoruz. Bütün çabamız, milletin oyunun kıymetini millete iadedir. Bütün çabamız, usulsüzlüklerle, yolsuzluklarla, hukuksuzluklarla evet, bir 31 Mart’ı kurban etmek istemiyoruz. İşte çıkmış bakıyorsunuz ki Ana Muhalefetin bir temsilcisi, birkaç temsilcisi ne diyorlar, çok enteresandır, kime diyorlar, Yüksek Seçim Kurulu’na; “Kızılay’a çıkamazsınız” diyorlar, tehdit ediyorlar. Anayasanın 138. maddesine bu tamamen aykırıdır. Bırakın bu şekilde bir uyarıyı, imada dahi bulunamazsınız der Anayasanın 138. maddesi. Ben de burada bir şeye üzülüyorum; şu anda Yüksek Seçim Kurulu’nun Sayın Başkanı kendilerine yapılan bu tehdit karşısında şu ana kadar niçin acaba bir yazılı açıklama yapmak suretiyle siz nasıl olur da bizi tehdit edersiniz demiyor.

Değerli Arkadaşlar,

İstanbul’da, Ankara’da seçimler yapılmıştır. Bakın biz Ankara’ya herhangi bir itirazda ileri derecede bir yüklenme yapmadık. Ama İstanbul’da bindelerle oynanan bir oyun var, yolsuzluklar var. Ve bütün bu yolsuzluklar karşısında ben bir Genel Başkan olarak halkımın iradesini, halkımın oyunun arkasını takip etmek, onun sonucunu kovalamak zorundayım. Ve düşünebiliyor musunuz, 27-28 binden 13 bine kadar bu sayımlarda oylar düşüyorsa, burada bir yolsuzluğun olduğu apaçık ortadayken yani bunu kovalamayalım mı, bunu takip etmeyelim mi? Vatandaşım bana şunu söylüyor: Başkanım, bu seçim yenilenmeli.

Değerli Arkadaşlar

Bakınız, dünyanın birçok yerinde öyle ki yarım puan, 1 puanla olduğu yerlerde bile seçimler yenilenmiştir. Niye? Gönüller huzur bulacak. 1963’te, 99’da ülkemizde buna benzer kararları Yüksek Seçim Kurulu almıştır. Hele hele burası İstanbul, bu bir kasaba değil, ilçe değil, bir belde değil. Bakın ben bugüne kadar konuşmadım, hep sustum, ama diğerleri konuştu. Ve vurun abalıya dediler vurdular, ama artık yetti yetti. Burada bir şaibe var, bu açık ortada, yolsuzluk var, açık ortada. Gidelim millete, milli irade nasıl bir karar veriyorsa başımız gözümüz üstüne deriz onu kabulleniriz, olay bu kadar basit. Çok açık net; memur noktasında, sandıkta memur değil de bankadaki sözleşmeli işçiler o sandıklarda görevlendirilirse ve bunun üzerinde hala neyi düşünüyoruz? Maalesef 4-5 tane bankanın işçileri sandıklarda görevlendiriliyor. Peki, ne diyorlar? Diyorlar ki; bunu bizden kaymakamlar istedi. İsteyebilir, eğer kaymakam böyle bir yanlış yapmışsa, sen bu yanlışı uygulamak zorunda değilsin ve bu yanlışa da hak vermek durumunda değilsin, çünkü yasa ortada. Ne diyor yasa? Memur diyor, yani 657. Bunlar 657 değil, bunlar bankada çalışan bir işçi. Şimdi bunları kabul mü edelim ve ondan sonra bunların verdikleri kararlara eyvallah mı diyelim? Ve bizim şu anda buradaki gayretimiz; sadece Yüksek Seçim Kurulu’nun bu şaibeyi ortadan kaldıracak milli iradeye bu zemini hazırlamaktır. Ortada bir şaibe var, ortada bir yolsuzluk var ve bu yolsuzluğun, bu şaibenin ortadan kaldırılması ve hem Yüksek Seçim Kurulu’nu aklayacaktır, hem de milletimizin gönlü ferah hale gelecektir. Hani Hazreti İbrahim Aleyhisselamın Tur-i Sina’da başına gelen olay. Kabul de ya Rab, gönlüm mutmain değil. Onun üzerine malum ayet geliyor ve “şimdi inandım” diyor Hazreti İbrahim Aleyhissalatu Vesselam. Bizim de şu anda kalbimiz mutmain değil, ortada bir şaibe var, ortada bir yolsuzluk var. Dolayısıyla bu şaibenin, bu yolsuzluğun ortadan kalkması gerekir diyoruz.

Bizim hayatımız, desteğini ve gücünü milletten almayan vesayetle mücadeleyle geçmiştir. Böyle bir müktesebata sahip Tayyip Erdoğan’ın hakkı olmayan bir seçimi almak için çalıştığını iddia etmek, bize yapılmış en büyük bühtandır. Her şey ortada, ya zaten İstanbullu 39 ilçenin 25 tanesini bize vermiş, iş daha buradan kopuyor zaten. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin kahir ekseriyeti aynı şekilde partimin meclis üyelerine verilmiş. Şimdi bütün bunlar apaçık ortadayken kalkıp da daha da ileri gitmek suretiyle orada başkan vekillerinin odalarının kilitlerinin göbeklerini sökecek kadar iradeye saygısı olmayan bir anlayış var. Ne oldu? Sonunda bütün çalışmalar yapıldı, başkanvekillikleri falan hepsi seçimlerle ilan edildi, ondan sonra herkes geldiler odalarına yerleştiler. Komisyonlar seçildi, şimdi bütün bu çalışmalar bu şekilde başladı. Ama bunlar başlarken her şeyden önce Beyefendi, Genel Başkanları; “hak, hukuk, adalet” diyor 23 Nisan’da yaptığı konuşmada. Nerede hak, hukuk, adalet? Hak, hukuk, adalet istediğiniz şeyler size sunulduğu zaman mı olacak? Her şey açık, net ortada. Hak, hukuk, adalet diyorsan işte buyurun, Meclis de ortada. Bütün komisyon seçimleri ortada. Yani bu komisyonların seçimlerinin nasıl yapılacağına dair her şey ortada. Sana kimse kalkıp da orada o seçimlerde, ya sana da bir şeyler verelim demek zorunda değil. Neticede bunlar oldu.

Şimdi biz burada Yüksek Seçim Kurulu’nun vereceği kararı bekliyoruz. Bütün belgeler, bilgiler, evraklar, her şey kendilerine teslim edildi. Temenni ediyorum ki adil bir kararla, bakın bizim tehdidimiz yok, her ne kadar onlar “Kızılay’a çıkamazsınız” diyorlarsa da, biz haşa, böyle bir şey demedik, Kızılay herkesindir, tüm milletindir. Ama bunların hayatları böyle geçti, sürekli bu tür tehditlerle geçti. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz adil bir karar, adil bir netice bekliyoruz. Biz sadece milletin emanetine sahip çıkmanın çabası içindeyiz. Biz sadece milli iradenin gasp edilmesine engel olmaya çalışıyoruz, yaptığımız iş budur. AK Parti’yi hukuki haklarını kullandığı için suçlayanların geçmişte sandıkta çıkan iradenin bizatihi kendisine nasıl savaş açtıklarını çok iyi hatırlıyoruz. Tarihleri boyunca milletle, milletin değerleriyle, milletin iradesiyle kavga edenlerin bugün suskunluk içine girmelerinin gerisindeki stratejiyi de, o stratejinin sahiplerini de biz çok iyi biliyoruz.

Biz milletimizin hakkı, hukuku, değerleri, iradesi söz konusu olduğunda yedi düvele karşı koymaktan çekinmedik ki bunların karşısında tereddüde düşelim, bizim böyle bir derdimiz yok. Ülkenin hiçbir meselesinin çözümüyle ilgili en küçük bir tespitleri, teklifleri, projeleri olmayanları allayıp pullayıp millete umut olarak pazarlayanların taktiği çökmeye mahkûmdur. CHP’nin gerçek yüzünü milletten saklamaya, CHP’yi milletten kaçırmaya, CHP’nin faşist zihniyetini perdelemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Yine söylüyorum; bu mesele bir beka meselesidir. Kandil’den nasıl talimatların verildiğini gördünüz, izlediniz. Aynı şekilde Gabar’dan, Tendürek’ten nasıl tehditlerin yağdırıldığını gördünüz ve daha şimdi bile söyledikleri ne? Kürdistani heyetlerimiz kazandı diyor. Diyen kim? Eşbaşkanlardan bir tanesi. Ya bu kadar her şey açık, ortada. Böyle bir beka meselesi ortadayken buna karşı biz sessiz mi kalacağız? Buna sesimizi çıkarmayacak mıyız? Böyle kolay kabul edilebilir bir şey değil. O kifayetsiz muhterislerin ağızları, elleri, kolları daha ne kadar bağlı olarak tutulabilecektir? İstiklal Marşımızı okumaktan çekinenler, İstiklal Marşımızın okutulmasına engel olmaya çalışanlar bu ülkede beka meselesinin taklitçileri değil de nedir? İşte bunun HDP’de olması, alıştık onlara, ama CHP’de de şimdi aynı şey var. İşte Adalar’da Bay Kemal orada İstiklal Marşı’nı okurken kendi adayı orada İstiklal Marşı’nı okumuyor. Adalar sakinleri buna rağmen yine bunları ne yaptı? Orada seçiverdi. Düşünün, bu bizim İstiklal Marşı’mız. İstiklal Marşımızın karşısında dahi duruşu olanlar, evet bir bedel Allah’ın izniyle ödeyeceklerdir. Eninde sonunda büyü bozulacak, takke düşecek, kalplerdeki ifşa bulacaktır. Bunların gerçek yüzleri ortaya çıktığı, gerçek düşünceleri, kelimelere döküldüğü zaman milletimiz çevrilen tezgâhı daha iyi görecektir. Aynı çevreler Gezi olaylarını milletimize ağaç sevgisi diye yutturmaya kalkmışlardır. Aynı çevreler PKK’lı teröristleri çiçek çocuk diye pazarlamaya çalışmıştı. Aynı çevreler çukur eylemlerini hak arayışı kılıfına sokmak için uğraşmışlardı. Hatırlayınız, aynı çevreler 7 Haziran seçimlerini demokrasinin baharı, 1 Kasım seçimlerini demokrasinin kışı hissiyatıyla takdim etmişlerdi. Aynı çevreler Suriye sınırı boyunca terör koridoru kurma projesini mazlumların zulümden kurtuluş mücadelesi diye pazarlamışlardı. Aynı çevreler FETÖ ihanet çetesinin darbe girişimlerini tiyatro diyerek ibra etmenin peşine düşmüşlerdi. Aynı çevreler 24 Haziran seçimlerinde yüzde 30’u yüzde 52’den büyük göstermeye kalkarak matematik bilimine dahi ihanet etmişlerdi. Şimdi de aynı çevreler 13 Mart seçimlerinin sonuçları üzerinden yeni hayaller kuruyorlar. Cumhur İttifakı yüzde 52 almıştır beyler. Bizi tanıdıklarını, çözdüklerini, bundan hareketle de alt edebileceklerini sananlar ellerindeki malzemenin çürüklüğünün farkında değiller. Milletimizle gönül ve kafa birliğimiz devam ettiği müddetçe hiçbir fani güç bizim sırtımızı yere getiremez. Vesayetçilerin, cuntacıların, içerideki ve dışarıdaki envaiçeşit lobinin nice tuzağını bozduk, bu sinsi oyunu da inşallah bozacağız. Çünkü biz hep Hakk’ın ve halkın hizmetinde olduk, öyle de devam edeceğiz.

Değerli Arkadaşlar,

Önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve Meclis olarak yaklaşık 4 yıllık, belediyelerde de 5 yıllık bir icraat dönemimiz var. Milletimiz bizden icraat bekliyor, hizmet bekliyor, sorunlarına çözüm bekliyor. Çok çalışacağız, gayret edeceğiz ve sıçrama dönemini farklı bir şekilde devam ettireceğiz. Türkiye ortak paydası altında birliğimizi, beraberliğimizi güçlendirerek önümüzdeki dönemi her bakımdan en verimli şekilde değerlendirmekte kararlıyız. Cumhur İttifakı, yeni dönemin lokomotifi ve istikrarın güvencesi olmayı sürdürecektir.

Cumhur İttifakı üzerinde birçok spekülasyona girmek isteyenlere de sesleniyorum; boşuna uğraşmayın, siz bizim ittifakımızı bozamayacaksınız. Ve bizler Cumhur İttifakı olarak başta Sayın Bahçeli olmak üzere el-ele vererek şu ana kadar nasıl geldiysek, bundan sonra da aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.

Ekonomiden adalete kadar her alanda yapısal reformların hazırlıklarını hızla yapıyoruz. Bunların bir kısmı Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle, bir kısmı Meclis’te yasa veya Anayasa değişikliği olarak yürürlüğe girecektir. Özellikle yatırım, üretim, ihracat, istihdam konularında hızlı sonuçlar alacak formüller üzerinde duruyoruz. Küresel yatırım, yerli yatırım, hepsine açığız, hepsine destekleri vermeye bilin ki hazır olduğumuzu, bakanlarım aynı şekilde destek vermeye hazırlar. Milletimiz ülkemizin istikrarı ve güvenliği için son dönemde gerçekten çok büyük bedeller ödedi. Bize düşen, ekonomiyi yeniden yükselişe geçirerek milletimize karşı şükranlarımızı ifade etmektir.

Kur üzerinden ekonomimizi çökertme hesapları devam ediyor olmakla birlikte artık kontrol bizim elimizdedir. Geçen yılın Ağustos ayında yaşananların bir daha tekrarlanmamasını sağlayacağız. Küçük inişler-çıkışlar elbette olacaktır, ama asla yıkıcı patlamalara izin vermeyeceğiz.

Enflasyonda tüketici fiyatlarında düşüş eğilimi malum sürüyor, üretici fiyatlarını da dizginlemeye başladık. Çarşıdaki, pazardaki, mutfaktaki sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Bunların çözümünü önceliklerimizin en başına aldık. Milletimizin seçim değil geçim derdine olduğunun şuuruyla gece-gündüz çalışıyoruz.

İhracatta 36 milyar dolarla geldik 17 yıl önce, şimdi 170 milyar dolar sınırındayız. İnşallah Mayıs ayıyla birlikte bu sınırın üzerine çıkmış olacağız.

İstihdamda ilk üç ayda yavaş seyreden yükselişin Nisan ayıyla birlikte inşallah adeta patlama yaptığı anlaşılıyor. İş dünyamızla 2,5 milyonluk istihdam konusunda anlaştık. Biz gereken teşvikleri, destekleri sağlıyoruz. İşverenlerimizin de biraz fedakârlık yapmasıyla istihdamdaki kayıplarımızı tamamen kapatıp 30 milyon hedefine doğru ilerleyeceğimize inanıyorum.

Şimdi MÜSİAD olarak bizim üye sayımız ne kadar? 11 bine yakın. 11 bin üyemiz olduğuna göre, MÜSİAD’ın en az her üyesi 2 veya 3 tane istihdam yapması lazım, en az. Yukarıda da bunun bazı faydalarını size ayrıca anlatırım. Siz de birilerine örnek olmanız lazım. Onun için en az 2 veya 3 tane işsizi istihdam sahibi yapıp MÜSİAD bir ekmek kapısı olduğunu da Türkiye’ye değil tüm dünyaya haykırsın.

Yatırımcılarımızı cesaretle harekete geçmeye, ellerini taşın altına koymaya çağırıyorum. En büyük ve karlı iş fırsatlarının bu tür dönemlerde ortaya çıktığının unutulmamasını rica ediyorum.

İthalatımızdaki düşüş ve ihracatımızdaki düzenli yükseliş, ülkemizde üretimin cazibesinin arttığına işaret ediyor. Bu durum inşallah tüm kapasite kullanım oranlarının yükselmesine, hem de yeni yatırımların hızlanmasına da yol açacaktır.

Velhasıl bu ülkenin çözüm bekleyen hangi meselesi varsa, bunun çaresi yine Cumhurbaşkanı olarak şahsımın sorumluluğunda olan yönetimdir. Meclisimizle, Partimizle, iş dünyamızla, sivil toplum kuruluşlarımızla, hepsinin üzerinde de milletimizle el ele verip ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakta kararlıyız. MÜSİAD ailesinin bu kritik dönemde yine yanımızda yer alacağına inanıyorum.

Ve tabii bu vesileyle Azez’de maalesef bir yüzbaşımız şehit oldu, bir binbaşımız yaralı. Şehidimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ailesine, milletimize başsağlığı diliyorum. Şöyle bir yüzbaşımızın şahsında tüm şehitlerimizin ruhları için el Fatiha.

Ve artık geldik yarın akşam ilk teravih ve Pazartesi Ramazan’a başlıyoruz. Tabi bütün bunlarla birlikte dayanışmamız, birliğimiz, birlikteliğimiz çok büyük önem ifade ediyor. Dün güzel bir gün geçirdik, Büyük Çamlıca Camiimizin açılışını gerçekleştirdik. Misafirlerimizle birlikte coşkulu bir açılış oldu. İnşallah camimiz Anadolu Yakasında bir buluşma noktası. Ramazan boyu oradan tabii farklı inşallah nidalarla minarelerimiz bambaşka bir coşkuyla Müslümanların adeta güvence kaynağı olacak. Biliyorsunuz Anadolu Yakasında ilk adımı mimaride idolümüz olan Mimar Sinan’la, onun adına Mimar Sinan Camiini inşa ederek başlattık. Ve şimdi de dedik ki ecdadımız Sultan Ahmet’i yaptı, Süleymaniye’yi yaptı, Fatih’i yaptı, Yavuz Selim Camiini yaptı, Selimiye’yi yaptı, bizler de onların torunları, evlatları olarak bir eser ortaya koyalım ve bizler de Büyük Çamlıca Camiini inşa etmiş olduk.

Tüm emeği geçenleri ben tekrar tebrik ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu duygularla bir kez daha MÜSİAD 25. Genel Kurulunun başarılarla dolu olmasını diliyorum. Yeni Genel Merkez binamızın hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Sizlerin şahsında tüm milletimizin Ramazan-ı Şerifini tebrik ediyor, sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.