Ülkemizin 81 İlinden Gelen Odalarımızın Ve Borsalarımızın Değerli Temsilcileri,
Kıymetli misafirler,
Hanımefendiler,
Beyefendiler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’mizin 75. Genel Kurulu’nun ülkemiz ve iş dünyamız için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Burası üretimin, ticaretin, ihracatın, istihdamın, Türkiye ekonomisinin tamamının temsil edildiği bir çatı. Ahiliğin ve Lonca Teşkilatının günümüzdeki mirasçısı olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz, en başından beri hep birlikte çalıştığımız, hep birlikte yol yürüdüğümüz bir kuruluşumuz olmuştur.
Ekonomi başta olmak üzere ülkemizin geleceğine ilişkin hemen her konuda iş dünyamızla istişare etmeye özel önem verdik. Aldığımız tüm kararların, ortak aklın, ortak ihtiyaçların ve ortak vicdanın ürünü olması için gayret gösterdik. Ankara’da ve tüm şehirlerimizde iş dünyamızın bu en büyük çatısının genel kurullarına, ekonomi şûralarına, ödül törenlerine ve diğer pek çok etkinliğine katılarak yol arkadaşlığımızı güçlendirdik. Her vesileyle ülkemizin ve şehirlerimizin sorunlarını, taleplerini, beklentilerini konuştuk, tartıştık ve birlikte çözüm yolları geliştirdik.
Ülkemizin 81 şehrinde faaliyet gösteren 365 oda ve borsamız büyük ve güçlü Türkiye davamızın ete kemiğe büründürülmesinde lokomotif görevi ifa etti. Oda ve borsalarımız kendilerini çağın yeniliklerine uydurarak, dijitalleşmeyi hızlandırarak, hem verdikleri hizmetlerin kalitesini yükselttiler, hem de daha derinlemesine analizler yapma imkânına kavuştular. Biraz sonra en iyi hizmet veren oda ve borsa temsilcilerine ödülleri takdim edilecek. Türkiye’yi 2023 hedeflerine inşallah yine birlikte ulaştıracağız. İş dünyamız kendini geleceğe ne kadar hızlı hazırlarsa, biz de o hedeflerimize o derece çabuk varırız.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği çatısı altında biraraya gelen 1,5 milyon girişimcimiz temsilcisi oldukları yatırım, ihracat, istihdam dinamikleriyle geleceğimizin de güvencesidir. Sizlerin azmi, çalışkanlığı, dirayeti ve kabiliyetiyle önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz.
Sizler ürettiğiniz, istihdamı artırdığınız, ihracatı yükselttiğiniz, yatırımlarınıza devam ettiğiniz, yeniliklere açık olduğunuz sürece Allah’ın izniyle bu ülkenin ve milletin önünde kimse duramaz. Türk malı ibaresi artık dünyanın dört bir yanında kalitenin sembolü haline gelmişse, bu başarının altında sizlerin imzası vardır. Bugün ülkemizin itibarı iftihar verici bir seviyeye ulaşmışsa, bunda adeta bir alperen ruhuyla dünyada ayak basmadık yer bırakmayan girişimcilerimizin çok büyük emeği ve katkısı vardır. Bir kez daha Türkiye’nin büyümesi, güçlenmesi, gelişmesi, kalkınması, zenginleşmesi mücadelemize katkı veren her bir kardeşime teşekkür ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Geçtiğimiz 17 yıldaki istikrar ve güven ikliminde gerçekleştirdiğimiz bu başarılar bize önümüzdeki dönemde çok daha büyük başarılara imza atabileceğimize işaret ediyor. Türkiye’yi 2003’ten 2018’e kadar yılda ortalama yüzde 5,6 büyütme başarısını birlikte gösterdik. Ülkemize 210 milyar dolarlık uluslararası yatırım getirme başarısına birlikte imza attık. Her ne kadar döviz kurundaki dalgalanma sebebiyle dolar bazında geçen yıl biraz gerilemiş de olsa milli gelirimizi 3 kattan fazla artırmayı yine birlikte başardık.
İhracatımızı 36 milyar dolardan 169 milyar doların üzerine beraberce çıkardık. Turizmde 12,8 milyon turist sayısından 46 milyon turist sayısına birlikte ulaştık. Birileri borçlanma rakamları üzerinden fırtına koparmaya çalışıyor, bunun farkındayız. Maruz kaldığımız bunca saldırıya rağmen kamu borç stokumuzun milli gelirimize oranı yüzde 13,7 düzeyindedir. Göreve geldiğimizde bu oran yüzde 60’ın üzerindeydi. Ülkemizi IMF’ye 23,5 milyar dolar borçla devralarak, Mayıs 2013’te IMF’e olan borcu herhalde sıfırlamayı bir kenara koymak mümkün değil, biz sıfırladık. Aynı şekilde Merkez Bankamızın döviz rezervi işte o zamanlar 27,5 milyar dolarken, hamdolsun şu anda onunla mukayese edilemeyecek bir konuma geldi. Ama bazı sirk cambazları bu konuyla ilgili bile döviz rezervine yönelik bakıyorsunuz gayri samimi açıklamalar yapmak suretiyle bir psikolojik olumsuz hava oluşturmanın gayreti içindeler. Türkiye’yi kur, faiz, enflasyon sarmalına hapsetmek isteyenlere karşı bu zaferi beraber kazanacağız. Ekonomide özellikle 2015 yılına kadar elde ettiğimiz büyük başarıların gerisinde hep birlikte aynı hedeflere yönelmiş olmamız var. Son dönemde ardı ardına ülkemize ve milletimize kurulan tuzakların sebebi, ülkemize siyasi olduğu kadar ekonomik olarak da diz çöktürmektir.
Değerli Arkadaşlar,
Seçimin birkaç ay öncesinde Allah aşkına geçmişte de olduğu gibi patates, soğan meselesini neyle izah edeceğiz. Bunların hepsi bir siyasi müdahale anlayışı değil midir? Ve ondan sonra bütün bu patatesin, soğanın, bütün bunların hepsinin nasıl çürütüldüğünü, o depolardan, ambarlardan nasıl çıkarılıp çöplüklere götürüldüğünü de herhalde hep birlikte gördük. Bunların ne adına, nereye, ne mesajlar verilmek istendiğini de hep birlikte milli bir mesele olarak görmeye mecburuz.
Bir kez daha tekrarlıyorum; son yıllarda maruz kaldığımız tüm saldırılar şahsımızı değil doğrudan doğruya Türkiye’yi, 82 milyonun tamamını can evinden vurmayı amaçlamaktadır. Ülke ve millet olarak teslim olmayı reddettiğimiz, istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkmakta kararlı olduğumuz için bize bedel ödetmeye çalışıyorlar. Bir zamanlar topluiğne bile üretemeyen bir ülkenin kendi pek çok alanda bölgesinde ve dünyada söz sahibi haline gelmeye başlamasının birilerini rahatsız ettiği çok açıktır. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu yoldan geri dönmeyeceğiz.
Değerli Arkadaşlar,
Şunu unutmayın: Kaderin üstünde bir kader olduğunun bilinciyle tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülkümüze sıkı sıkıya sarılacağız.
Merhum Aliya İzzetbegoviç’in “Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir” sözünü asla aklımızdan çıkarmadan inancımıza, tarihimize ve kültürümüze sıkı sıkıya sahip çıkarak mücadeleyi sürdüreceğiz.
Türkiye ittifakı diyerek 82 milyon vatandaşımızı işte bu ortak payda altında bir araya gelmesi idealini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Son zamanlarda bir şey moda oldu, kucaklaşma zamanı. Şimdi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bu çatının altında kucaklaşmıyorsa bunun hesabını herhalde ben verecek değilim. Biz hiçbir zaman kucaklaşmadan kaçmadık, işte onun için Türkiye ittifakı dedik, onun için Cumhur İttifakı dedik. Bazıları hemen söyleme amacımızın ne olduğu gayet açık olan Türkiye ittifakı ifademizi Cumhur İttifakının alternatifi göstererek fitne çıkarma peşine düştü. Hâlbuki Cumhur İttifakı milletimizin tamamını aynı idealler etrafında buluşturma çabamızın lokomotifidir, sürükleyici gücüdür. Biz Cumhur İttifakını 15 Temmuz gecesi kurşunların, bombaların altında kurduk. O zaman bu ittifaktan kaçanlar 7 Ağustos’ta Yenikapı’ya gelip, Yenikapı ruhunu güya kabul ettiğini söyleyenler ondan sonra Yenikapı ruhunu reddederek, ortadan kaçmışlar, terör örgütleriyle omuz omuza, kol kola seçimlere girmişlerdir. Herhalde bunu da görmemiz lazım. Ve dağdan talimatlar geldiğinde dağdan gelen talimatlar neydi? Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de, Antalya’da seçime girmeyeceksiniz. Sen parti değil misin, niye girmedin seçime? Kiminle ittifak halinde oldun? Nasıl omuz omuza oldun? Kusura bakmayın, terör örgütüyle el ele olanlar bizimle ittifak halinde olamazlar.
Benim dört evladımın, dört Mehmet’imin Berat Gecesinde şehit edildiği bir olayda kusura bakmasınlar, bizler buralara el bebek, gül bebek gidemeyiz. Biz nereye nasıl gidileceğini çok iyi biliriz ve hiçbir zaman tahrik unsuru olmadık, olmayacağız. Ülkemizin son dönem yaşadığı kritik süreçte milletimizin hep yanımızda yer alıyor olması bizim en büyük güven ve güç kaynağımızdır. İş dünyamızda bu büyük imtihandan alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Dünyada iş gücünün en hızlı arttığı ülkelerden biri olarak istihdamı yükseltmeye zaten hep ihtiyacımız bulunuyor. Kritik dönemlerde bu durum çok daha önemli hale geliyor. Sizlerle 2011 yılında bir istihdam seferberliği başlatmış ve 1,5 milyon hedefine ulaşmıştık. 15 Temmuz darbe girişiminin hemen ardından bu ihanetin ekonomik ayağını çökertmek için başlattığımız ve 1,5 milyon rakamına yaklaştığımız istihdam seferberliği de birlikte başardığımız en önemli işlerden biridir.
Şimdi geçtiğimiz Ağustos ayından bu yana maruz kaldığımız ekonomik saldırılara hep birlikte çok daha güçlü bir cevap verme zamanıdır. Son dönemde bir miktar irtifa kaybı olduğu için bu defa çıtayı daha da yukarıya taşıdık. İşte geçenlerde yine bir istihdam seferberliği için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği çatısı altında bakan arkadaşlarımla beraber bir araya geldik ve tüm Türkiye’deki oda, borsa hepsine bir çağrıda bulunduk. Neydi bu? Yaklaşık 1,5 milyon üyesi bulunan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin her bir üyesi kalksa 1-2 tane istihdam sağlasa bu sayı nereye varır? 3 milyona varır ve o gün biz bu sözleri aldık. Şimdi bu yılsonuna kadar biz bu istihdamı bekliyoruz. Ve diyorum ki, o zaman kalkıp bazı bu milleti çok sevdiğini iddia edenler ne dediler? Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği iktidarın yan bahçesi midir veya arka bahçesi midir veya şusu mudur, busu mudur? Yani Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin böyle bir milli meselede bir istihdam meselesinde Hükümetle dayanışma içerisinde olmasından daha doğal, daha tabii ne olabilir? Ve biz bu çağrımızı yaptık ve bu çağrımızı sadece Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne değil, diğer STK’lara da önümüzdeki haftalarda yapacağımız toplantılarda onlara da aynen yönelteceğiz. 2,5 milyonluk bir ilave istihdam için ‘Burası Türkiye Burada İş Var’ sloganıyla yola çıktık. Öncü veriler bu yılın ilk çeyreğinde istihdamda 100 bin kişilik bir artışa işaret ediyor. Bu yeniden yükselişe geçtiğimizi göstermesi bakımından önemli bir rakamdır, ama yeterli değil. Yaz sezonunun da açılmasını fırsat bilerek gaza basmalı ve hedefimize doğru süratle yol almalıyız.
İstihdam seferberliğimize bu seferberliğe gerekiyorsa şartlarını zorlama pahasına destek vermek burada bulunan her bir iş insanımızın ülkesine, milletine ve şehrine olan vefasının gereğidir diye inanıyorum. Sahip bulduğunuz her şeyi, borçlu olduğunuz ülkeniz bugün sizlerden böyle bir fedakârlık bekliyor.
Değerli Arkadaşlar,
Tabii ben Sayın Başkan’ın vergi, sigorta vesaire gibi bu konularla ilgili meselelerini sürekli şahsımla da, bakan arkadaşlarımla da görüşen birisi olarak kimse bu tür üye, iş adamımız, vesairemiz bunların buraya aktarması suretiyle bunların çözümü bana göre burada konuşulacak bir mesele değil.
Bir diğer konu, şu anda öyle müteahhitlerimizde var ki eğer burada olanlar varsa kusura bakmasınlar, aldıkları işi 1 yıl, 2 yıl, 3 yıl geri bırakmak suretiyle adeta o yatırımlar bir laşe haline dönmüştür. Bunlara gerekli uyarılar yapıldığı halde biz kalkıp da onların hesaplarına herhangi bir blokaj veya bloke uygulamadık, böyle bir şey yok. Ama yatırım orada duruyor, eğer bunu yapamayacaksan böyle bir ihaleye niye girdin ve böyle bir işi niye aldın? Ve biz çoğu zaman bakanlarımızla, şahsım da başta olmak üzere bu insanların peşine düştük.
Değerli Arkadaşlar,
Bir diğer yandan limanlarımıza ve limanlarımız dâhil olmak üzere bütün bu yüklerin taşınması konusunda şu 17 yıl içerisinde yapılan altyapı yatırımlarını görmemezlikten gelebilir miyiz? Benim ülkemin en doğusundan, en kuzeyinden bütün limanlara varıncaya kadar her türlü taşımacılığı yapmaya şu anda bizim altyapımız müsait değil mi? Bunu bir kenara koyalım, raylı sistemde yine aynı şekilde birçok yatırımlarla bu işler aşılmadı mı? Havacılıkta yine aynı şekilde kargo uçuşlarla bunları sadece ülke içi değil, ülke dışına taşımada yine bu fırsatları, bu ülkenin yönetimleri 17 yıldır sağlamadı mı? Turizmde.
Değerli Arkadaşlar,
Az önce bir rakam verdim bakın bu yıl 46 milyon rakamına ulaşıyoruz. Turizmde biz talepler geldiğinde bunların hepsine gereken desteği verdik. Kültür Turizm Bakanımız burada, aynı şekilde organize sanayi bölgelerinde her türlü desteği verdik, veriyoruz gerek yerli, gerekse küresel sermaye. Daha geçen hafta bakanım geldi önüme bir proje koydu konuştuk ettik dedi ki, memnuniyetle bu adımı atabiliriz.
Şehir hastaneleriyle sağlıkta en önemli adımları attık, atıyoruz. Yerli yabancı kim olursa olsun hepsine bu kapıları açtık, açmaya devam ediyoruz. Ve ben şu anda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin mensupları arasında yani bu yatırımlar için kim gelirse dün TÜSİAD’la görüşme yaptım onlara da söyledim kim gelirse veya kimleri getirirseniz, başımız gözümüz üstünde yeriniz vardır yeter ki getirin, yeter ki ülkemizde yatırım yapsınlar.
Arkadaşlar,
Bunların önünü kesmek diye bir şey bizim hükümetimizde olamaz, bizim kabinemizde olamaz. Biz her zaman Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olsun, diğer STK’larımız olsun bu tür yatırımlar, bu tür girişimlerde hiçbir zaman ön kesmedik, tam aksine destek verdik. Eğer böyle olmasaydı biz 36 milyar dolardan ihracatımızı 169 milyar dolara çıkartamazdık.
Değerli Arkadaşlarım,
Dünyanın bizi özellikle kur, enflasyon, faiz sarmalında bir tehdide aldığı dönemde ki benim faiz konusundaki hassasiyetimi zaten sizlerde biliyorsunuz ki bundan kurtulmak ve bunu minimize etmek ki bir ara biliyorsunuz bunu biz 4,6’ya kadar düşürdük ve o dönemde enflasyon 6 civarında filandı, 7 civarındaydı buralara kadar düştü tek haneli rakamda, ondan sonra işte biliyorsunuz Gezi olayları patlak verdi. Bu Gezi olaylarının faillerinin de kimler olduğunu biliyorsunuz. Bunlar niye yapıldı? Bunlar Türkiye’ye diz çökertmek için atılan adımlardı. Şimdi benzer adımları atmak istediler başarılı olamadılar, olamayacaklar. Biz bu yolumuzda gayretle inanarak devam edeceğiz.
Değerli Arkadaşlar,
Hükümet ve iş dünyası olarak milletimizle birlikte geçtiğimiz 17 yılda yazdığımız büyük başarıyı ve bu başarı hikâyesini devam ettirmek hepimizin elindedir. Bu ülkenin yeniden popülist siyasetçiler, hesapsız, kitapsız hareket eden yöneticiler, kifayetsiz muhterisler elinde istikrarsızlık batağına saplanmasına göz yumamayız.
Değerli Arkadaşlar,
Şu anda burada Güneydoğu, Doğu’dan gelen arkadaşlarım var. Terör döneminde bu bölgelerde neler yaşadığınızı siz benden daha iyi biliyorsunuz. Ama görüldüğü gibi terör artık eskisi gibi esmiyor bu bölgelerde. Sadece bu ay içerisinde 170’i aşkın teröristi etkisiz hale getirdik. İşte yine yapılan operasyon çerçevesinde İzmir’de 12 YPG’liyi, evet bu gece yakalamak suretiyle şu anda gözaltına almış bulunuyoruz. Güvenlik noktasında bunu başarmadan tabii ki ekonomide de başarıyı yakalamak mümkün değil. Ve iki şeyi hep söylemişimdir, istikrar ve güven. İstikrar ve güven olmadan ekonomik istikrarı yakalamak da mümkün değil. Bunları şu anda biz gerçekleştiriyoruz ve Güneydoğu’da, Doğu’da artık eski hal yok, artık bir huzur iklimi oralarda esiyor. Ve bu huzur iklimini daimi kılacak olan şey, tüm buradaki yatırımcılarıma da söylüyorum, sizlerin oralarda atacağı adımlarla, yapacağınız yatırımlarla, istihdam sıçrama yapacaktır, ama mesele yatırımdır. Dün bunu TÜSİAD’ın yöneticilerine de aynen söyledik. Tek vaatleri ülkemizi eskiye döndürmek olanların ne milletimize, ne de sizlere verebileceği hiçbir şey yoktur. Biz ülkemizi eskiye döndürmeyi değil, 2023 hedeflerine ulaştırmayı planlıyoruz. Önümüze kurulan tuzakların, ayağımıza takılan çelmelerin tek amacının bizi bu hedeften vazgeçirmek, kazanımlarımızdan mahrum etmek olduğunu biliyoruz. Biz milletimizin talep ve beklentileri karşısında ne kadar hürmetkâr ve esneksek, ona yönelen saldırılar karşısında da o derece kararlı ve keskin duruş sahibiyiz. Türkiye’nin önünde ülkelerin ancak 100 yılda bir elde edebilecekleri siyasi, jeostratejik ve ekonomik fırsatlar bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Şayet bunları doğru şekilde değerlendiremezsek, hem ecdadımıza hem evlatlarımıza mahcup oluruz. Gece-gündüz verdiğimiz mücadelenin asıl sebebi de işte budur. Tabii bu büyük vizyonların peşinde giderken günlük ihtiyaçları da asla ihmal etmiyoruz. Milletimizin her bir ferdiyle birlikte iş dünyamızın yaşadığı sıkıntılara da yakından vakıfız. Sokakla, pazarla, marketle, mutfakla ilişkisini hiçbir zaman kesmemiş bir siyasetçi olarak şikâyetleri ve beklentileri yakinen takip ediyorum. Öncelikli hususlardan başlayarak sorunların çözümü için gereken önlemleri birer birer hayata geçiyoruz. Mesela, 24 Haziran seçimlerinden bu yana KOBİ’lerimiz için pek çok destek programı uyguladık. Bu çerçevede kimi programların sürelerini uzattık, kimilerinin kapsamını genişlettik, kimi alanlarda yeni programlar başlattık. Finansman konusundaki sıkıntıları aşmak için hem kamu bankalarını hem de özel bankaları biz harekete geçirdik. Vergi indirimleriyle beyaz eşya, mobilya, otomotiv ve konut sektörlerine ilave destek sağlamadık mı? Zorunlu arabuluculukla ticari anlaşmazlıkların hızlı ve etkin şekilde çözülmesini sağlayacak yeni bir yol açtık. Cari açığın milli gelirimize oranını düşürerek döviz ihtiyacımızı azalttık. Asgari ücreti enflasyon oranının çok üzerinde artırarak milletimizi ekonomik dalgalanmalara karşı korumaya çalıştık. Milletimizin sebze ve meyve fiyatlarının aşırı yükselişiyle ilgili şikâyetlerine kulak vererek kısa vadeli bir çözüm olarak hemen tanzim satış formülünü geliştirdik. Bu konuyla ilgili daha köklü çözüm hazırlıklarımız da sürüyor.
İstanbul Havalimanı’nın açılışı dahi tek başına uluslararası yatırımcılar ve ülkemiz işadamları için yepyeni imkânların devreye girmesi anlamına geliyor. Bunların dışında da sizlerin talebiyle atılan pek çok adım var. Asli işimizin işte bunlar olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan çalışmaya devam edeceğiz.
Değerli Arkadaşlar,
Elbette tüm sorunlar çözülmüş değildir. Özellikle kur, faiz ve enflasyonu mutlaka hedeflerimize uygun seviyelere indirmekte kararlıyız. Seçim dönemini geride bıraktık ve tüm vaktimizle, tüm enerjimizle yeniden icraata yoğunlaştık. Esasen tüm göstergeler yeniden yükseliş trendine girildiğine işaret ediyor. Yaptırım tehditleri Türkiye ile ontolojik sorunu olan çevrelerin boş durmayacağını da açıkça gösteriyor. Ama artık biz de onların numaralarını çözdük, nasıl tedbir alacağımızı öğrendik. Şifreler çözülmüştür. Bundan sonra artık öyle çok can yakıcı dalgalanmaların ortaya çıkması kolay kolay mümkün değildir. Tarihi reformların güçlü siyasi iradeler ve bununla birlikte büyük riskleri göze almayı gerektirdiğini de biliyoruz. Biz işte bu iradeye sahibiz, bu riskleri de üstlenmeye hazırız. Önümüzdeki 4 yılı bu doğrultuda en verimli şekilde kullanacağız. Orta ve uzun vadeli programlarımızın hazırlıklarını büyük ölçüde tamamladık. Sizlerden ülkemizde girişimcilerimizin, iş dünyamızın yanında bir Cumhurbaşkanına ve yönetime sahip olduğunuz gerçeğini asla unutmamanızı rica ediyorum.
Bu ülkede ister uluslararası, ister milli olsun, herhangi bir yatırımcının önüne engel çıkartan karşısında bizzat şahsımı bulur. Türkiye, serbest piyasa ekonomisi ilkeleri çerçevesinde gelişecek ve büyüyecektir. Tekelleşmeye çalışanın, üreticinin ve tüketicinin sömürülmesine elbette rıza göstermeyeceğiz. Ama her adımımızı da serbest piyasa kuralları içerisinde atacağız. Türkiye’nin zenginliğinin özel sektörün güçlenmesinden geçtiği konusunda en küçük bir şüpheye sahip değiliz. Bunun için yapısal reformlara odaklanacak ve felaket tellallarının heveslerini kursaklarında bırakmayı sürdüreceğiz.
Savunma sanayinde, Türkiye’nin otomobili gibi stratejik projelerde, finansman kaynaklarının çeşitlendirilmesinde, nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesinde ve diğer tüm alanlarda hep birlikte hareket etmeye devam edeceğiz.
G-20’den İslam İşbirliği Teşkilatı’na kadar tüm uluslararası platformlarda ülkemizi güçlendirmek için beraberce daha çok çalışacağız. Ülkemize inanır, milletimize güvenirsek hep birlikte kazanırız. Biz sizlere inanıyoruz, sizlere güveniyoruz. Sizlerden ülkemize karşı aynı hissiyatla hareket etmenizi özellikle bekliyoruz.
Değerli Arkadaşlarım,
Sözlerimi tarım sektörümüzle ilgili bir müjdeyle bitirmek istiyorum. Diğer her şey bir yana, tarımı, daha doğrusu gıda güvenliğini bir yana koymak gerekiyor. Öyle dönemler olur ki ne kadar çok paranız, diğer alanlarda ne kadar çok üretiminiz olursa olsun, insanlarınızı doyuracak gıdanız yoksa hiçbirisi işe yaramaz. Daha açık bir ifadeyle, gerçek bağımsızlığın yolu gıda güvenliğinden geçiyor. Bunun için tarım sektörüne hep ayrı bir önem verdik. Yaptığımız barajlarla, sulama tesisleriyle, tohum ve gübre konusunda attığımız adımlarla, uyguladığımız destek politikalarıyla gıda güvenliğimizi sağlamaya çalıştık. Böylece ülkemizi tarımsal hasıla bakımından Avrupa’da ilk sıraya, dünyada ise evet yedinci sıraya taşıdık. Tarımla uğraşanların toprağına ve üretime sahip çıkması için gereken tedbirleri almaya devam edeceğiz. Malum mevsim itibariyle çiftçimiz toprağını sürdü, tohumunu attı, alın terini akıttı ve hasat dönemi için hazırlanmaya başladı. Elhamdülillah yağış bakımından bereketli bir yıl geçiriyoruz. Mevcut durum, tarımda üretimin en az geçen yıl seviyesinde olacağını gösteriyor. Hububat alım fiyatını hasat dönemi başlamadan açıklayarak üreticimizin emeğine göz diken fırsatçıların önüne geçiyoruz.
Şimdi bu yılın hububat alım fiyatlarını sizlerle ve ekranları başında bizi izleyen milletimizle paylaşmak istiyorum.
Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından geçen yıl ton başına 1050 liradan alınan sert ekmeklik buğdayın fiyatı bu yıl yüzde 29 artışla ton başına 1350 lira olmuştur. Kaliteli buğday ise yüzde 4 primli olarak alınacak ve böylece ton başına fiyat 1400 lirayı geçecektir. Arpa alım fiyatı da yüzde 33 artışla ton başına 1100 lira olarak belirlenmiştir. Ayrıca, çiftçi kayıt sistemine kayıtlı üreticilerimize buğday ve arpa için yaklaşık 200 lira prim, mazot, gübre desteği ödemesi yapılacaktır. Yeni hasat döneminin ülkemize, milletimize hayırlı ve bereketli olmasını diliyorum.
Bu duygularla bir kez daha Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’mizin 75. Genel Kurulunun hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Ödüle layık görülen oda ve borsa başkanlarımızı tebrik ediyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.