18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 104. Yılı Töreninde Yaptıkları Konuşma

18.03.2019

“Yerüstün yiğit otağı,

Yeraltın şehit yatağı,

Yere düşürmez bayrağı,

Geçilmezsin Çanakkale.

Sefer senin, zafer senin,

Bu gök, bu denizler senin.

Kaleden sağlam bedenin,

Geçilmez Çanakkale.”

Çanakkale istiklalimizin kalesi Çanakkale. Serden geçen, ama yurttan geçmeyen milletimizin yarı Çanakkale.

104 yıldır kalbimizde sönmeyen bir ocak gibi tüten Çanakkale. Rüyası rüyamız, davası davamız, sevdası sevdamız Çanakkale.

Her karış toprağında canların sebil olduğu, Bedir’in aslanlarını imrendiren kahramanlıkların diyarı Çanakkale.

Adına destanlar yazılan, anaların ağıt, genç kızların türkü yaktıkları Çanakkale.

Denizinde ve toprağında ehli salibin savletini kıran, o demir çemberi göğsünde parçalayan Çanakkale.

Seni gönülden selamlıyorum Çanakkale.

Halısı güzel Ayvacık’ı, helvası güzel Bayramiç’i, peynir tatlısı gibi tatlı Biga’yı, güzeller güzeli Bozcaada’yı, Gökçeada’yı selamlıyorum.

Seramikleriyle ünlü Çan’ı, surlar şehri Eceabat’ı, peyniriyle meşhur Ezine’yi, Rumeli’ye yürüyüşümüzün ilk durağı Gelibolu’yu, kirazı gibi güzel Lapseki’yi, adı gibi şirin ilçemiz Yenice’yi selamlıyorum.

Bu topraklarda şehitleri olan, bir zamanlar aynı sınırlar içinde yaşadığımız Balkanlar’daki, Kuzey Afrika’daki, Ortadoğu’daki, Kafkaslar’daki tüm kardeşlerimi selamlıyorum. Emin olsun, emanetlerine gözümüz gibi bakıyoruz.

18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferinin 104. Yıldönümü vesilesiyle bugün bir kez daha sizlerle birlikte olmanın memnuniyeti, mutluluğu içindeyim.

Bu vesileyle, bin yıldır istiklalimiz ve istiklalimiz ve istikbalimiz için bir gül bahçesine düşer gibi toprağa giren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.

18 Mart şehitlerimizi, Birinci Dünya Savaşında pek çok cephede verdiğimiz yüzbinlerce şehidimizi, katledilen milyonlarca masum kardeşimizi, İstiklal Harbi şehitlerimizi, terörle mücadele şehitlerimizi, 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum.

Çanakkale’de bir asır önce neler yaşandığını bilmeyen, Çanakkale’de verilen mücadeleyi anlamayan, kavramayan hiç kimseye bu ülkenin havası da suyu da ekmeği de helal olmaz.

Çanakkale Savaşını, savaşlardan bir savaş sananın, bu topraklarla da bu milletle de bu ülkeyle de ilgisi yok demektir. Çanakkale’yi ruhunun derinliklerinde yaşatmayan hiç kimsenin bu ülkeyle ve bu milletle ilgili tek cümle dahi kurmaya hakkı yoktur.

Malazgirt’i bilmeyen, Süleyman Şah’ın İznik’te kurduğu Selçuklu Devletinin anlamını da bilmez. Selçuklu’yu bilmeyen, Söğüt’te dikilen fidanın nasıl dünyanın en büyük devleti haline dönüştüğünü de bilmez. Bursa’da, Edirne’de verilen mücadelenin amacını bilmeyen, İstanbul’un fethini kavrayamaz. Fetih heyecanını duymayan, 3 kıta 7 iklimde inşa ettiğimiz medeniyetin derinliğini göremez. Bunu göremeyen, Çanakkale’de nasıl olup da yüzbinlerce kahramanın gözleri kapalı şahadete yürüdüğünü anlayamaz. Çanakkale’yi hazmedemeyen İstiklal Harbimizin kodlarını da çözemez. Bu toprakların önemi ancak işte böyle derin tefekkürle kavranabilir.

Ömrünün son döneminde, ‘İstiklal Marşı yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?’ diye soran bir dostuna, Mehmet Akif, ‘Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın’ diyerek cevap vermiştir. Biz de diyoruz ki, Allah bir daha bu milleti Çanakkale’deki gibi bir imtihana tabi tutmasın. Ancak, şayet bir durum ortaya çıkarsa emin olun ki tıpkı 104 yıl önce olduğu gibi Çanakkale’nin denizini de, toraklarını da o düşmanlara mezar etmekten asla çekinmeyiz.

Kardeşlerim;

Türkiye’nin sabrını ve kararlılığını aradan geçen bir asra aşkın zamana rağmen hala sınamaya devam ediyorlar. Suriye sınırımızı taciz ederek burada bir terör koridoru kurmaya çalışarak sınıyorlar. Irak sınırımızın dibinde aynı şekilde bu yollara tevessül ediyorlar. Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de haklarımıza tecavüz etmeye kalkarak bunu sınıyorlar. Ege’de bizi kendi karamıza hapsedip denize ayak basamaz hale getirmeye çalışarak bizi sınıyorlar. Avrupa’da, özellikle Almanya’da, Fransa’da camilerimize, derneklerimize, vatandaşlarımıza her yıl yüzlerce saldırıda bulunarak sınıyorlar. Ülkemizde sokaklarımızı karıştırarak darbe girişimlerinde bulunarak, karanlık ittifaklar kurarak sınıyorlar. Ekonomimize saldırarak, milletimizin işine, ekmeğine, lokmasına göz direk sınıyorlar. Hatta yeri geliyor, ülkemizden 16 bin 500 kilometre uzaklıkta Yeni Zelanda’da oradaki verdikleri mesajlarla bizi sınıyorlar.

Sevgili kardeşlerim;

Çanakkale’den 104 yıl sonra bir kez daha sesleniyor ve diyoruz ki, mesajınızı aldık, hislerinizi de, niyetinizi de anladık, kininizin, nefretinizin canlı olduğunu anladık. Bir teröristin ortaya çıkmak suretiyle 50 Müslümanı öldürmesinin de olduğunu anladık. Yaşadığımız toprakları da, aldığımız nefesi de bize çok gördüğünüzü de anladık. Anadolu Yakasından Avrupa Yakasına geçemeyeceksiniz tehdidini manifestosunda ifade edenin ne tür bir terörist olduğunu da anladık. Bu, bireysel bir olay değildir, örgütlüdür.

Biz buradayız, biz Çanakkale’deyiz. Biz, Trakya’sıyla, Anadolu’suyla bu ülkedeyiz. Biz, Türk’üyle, Kürt’üyle, Arap’ıyla, Çerkez’iyle, Boşnak’ıyla, Roman’ıyla buradayız, Çanakkale’deyiz, Türkiye’deyiz. Bin yıldır buradayız, inşallah kıyamete kadar da burada olacağız.

İstanbul’u Konstantinapol yapamayacaksınız. Dedeleriniz geldiler, burada olduğumuzu gördüler, sonra da kimi ayakları üzerinde, kimi tabutla geri döndüler. Şayet aynı niyetle gelecekseniz sizi de bekleriz, sizleri de dedeleriniz gibi uğurlayacağımızdan hiç şüpheniz olmasın.

Biz Çanakkale’yi hepimizin hayali olan barışın, ortak acılardan doğan kardeşliğin sembolü olarak görüyoruz. Şu anda hemen karşı tarafta Yeni Zelandalılar yok mu, Avustralyalılar yok mu? Onlar şu anda bizim şehitlerimizle orada aynı yerlerde yatmıyorlar mı? Bunlara ev sahipliğini yapan biz değil miyiz? Gazi Mustafa Kemal’in dediği gibi, onlar burada göğüs göğse kardeş kardeş olarak yatacaklar. Bu misafirperverliği yapan biz değil miyiz? Peki, size ne oluyor?

Ama şunu unutmayın: Çanakkale bizim için namusunu çiğnetmeyen ve çiğnetmeyecek olan Asım’ın neslinin sembolüdür. Ve Asım’ın nesli de işte burada,  Asım’ın nesli karşımda. Dostça gelirseniz sizi ağırlayacaklar, düşmanca gelirseniz de ona göre muamele edecekler. Tıpkı çukur eylemleriyle ülkemize kafa tutmaya kalkışan teröristlere, tıpkı Suriye sınırımızda musallat olan DEAŞ’lı ve PKK-PYD’li katillere yaptığımız gibi, hepinizi ayak bastığınız yere gömecekler.

Bu iş öyle masum insanların üzerine haince kurşun sıktığınız silahın kabzasına boyayla isimler, tarihler yazmakla olmaz.

Biz tarihi Çanakkale’de kanımızla yazdık, Gazi Mustafa Kemal’in liderliğinde yazdık. Bugün yine yazacağız yine yazacağız yine yazacağız. Gabar’da yazdık, Cudi’de yazdık, Tendürek’te yazdık, Kandil’de yazdık, burada da yazarız.

Biz tarihi, sınırda teröristleri yok ederek, 15 Temmuz’daki gibi darbecileri çıplak ellerimizle püskürterek yazdık. Biz tarihi, şanla, şerefle, onurla yazdık.

Daha yazacak çok tarihimiz var, Münbiç’te yazacak tarihimiz var, Fırat’ın doğusunda yazacak tarihimiz var. Filistin’de uygulanan zulme, Kudüs’ün mahremiyetine yönelen saldırılara karşı yazacak tarihimiz var.

İsrail’in başındaki zatın oğlunun ifadeleriyle, dikkat edin, Yeni Zelanda’daki teröristin ifadeleri aynı, aynı kaynaktan besleniyorlar. Dünyanın neresinde olursa olsun tüm masumlara, tüm Müslümanlara ve Türklere kalkan ellere karşı yazacak tarihimiz var. Teröristlerle, ekonomiyle, gizli-açık yaptırımlarla, tehditlerle, sinsi ayak oyunlarıyla ayaklarımıza çelme takmaya çalışanlara karşı yazacak tarihimiz var. Çünkü bu millet Hakk davası söz konusu olduğunda ölümü öldüren bir millettir.

Ne diyor Akif:

“Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;

Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,

Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...

Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,

Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.”

Evet, Çanakkale şehitleri için yazılan bu mısralar dalga dalga bugünümüze de, geleceğimize de ışık tutuyor.

Şimdi buradan öyle bir ses verin ki tıpkı bir asır önce olduğu gibi ta dünyanın öteki ucundan duyulsun. Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.

Bizi bölemeyecekler, bizi parçalayamayacaklar ve bu vatanımız bu şekilde 780 bin kilometrekaresiyle inşallah farklı yarınlara gidecek.

Çıkmış bir tane terörist ne diyor? Kürdistan. Soruyorum; Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge var mı? Türkiye’nin Güneydoğu’su var, Doğu’su var, Karadeniz’i var, Akdeniz’i var, Orta Anadolu’su var, Ege’si var, Marmara’sı var. Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge yok. Çok seviyorsan Irak’ın kuzeyinde Kürdistan var, defol git orada yaşa.

Değerli kardeşlerim;

Sizleri bu anlamlı buluşmada en kalbi duygularla selamlıyorum.

104. yılında Çanakkale’de başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm şehitlerimize, 15 Temmuz şehitlerine Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize şifalar diliyorum.

Ve diyorum ki; aman ha birliğimize gölge düşürmeyelim. Beraberliğimize gölge düşürmeyelim, kardeşliğimize gölge düşürmeyelim.

Gençler; aman ha, okuyun, düşünün, uygulayın, neticelendirin, başarı burada.

Hepinizi kalbi duygularla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.