Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde halka hitaben bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ankara hizmetin değerini bilir. Bunun için de tercihini daima hizmetten yana yapar. İstismar ve ideolojilerden yana değil” dedi.
Eski Belediye Meydanı’nda yaptığı konuşmasına, tüm Gölbaşılıları ve Ankaralıları hasret ve muhabbetle selamladığını ifade ederek başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Buradan Ankara’nın tüm ilçe ve mahallelerindeki kardeşlerime sevgilerimi, saygılarımı yolluyorum. Gölbaşı, Ankara çanağının hemen yanı başında, yakın ilçelerden, Türkiye’nin dört bir yanından gelerek burayı kendilerine yurt edinen insanlardan oluşan bir ilçemiz. Esasen, Kurtuluş Savaşı’nın merkezi, Cumhuriyet’in başkenti olarak seçilmesinin ardından tüm Ankara, böyle bir süreci yaşadı. Onun için Ankara, sadece başkentlik sıfatıyla değil, tüm ülkeyi temsil eden bu özelliğiyle de Türkiye’dir. Bizim, geçtiğimiz 12 yılda yaptıklarımızı en iyi gören, en iyi takdir edebilecek olan şehir yine Ankara’dır” dedi.
“NE KADAR RİZELİYSEM, İSTANBULLUYSAM, ARTIK O KADAR DA ANKARALIYIM”
12 yılı aşkın süredir Ankara’da yaşadığını ve bu şehrin artık fahri değil asli hemşerisi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne kadar Rizeliysem, ne kadar İstanbulluysam, artık o kadar da Ankaralıyım. Onun için, bugün buradaki buluşmamızı, hemşehrilerimle bir hasret giderme, kucaklaşma, hasbihal etme olarak görüyorum. Ankara’nın her ilçesiyle, her mahallesiyle, her caddesiyle ilgili çok güzel hatıralarım var. Keçiören’deki komşularımdan Mamak’ta gecekondularında ziyaret ettiğim ailelere, Yenimahalle’deki dostlarımdan Sincan’daki, Etimesgut’taki, Altındağ’daki, Çankaya’daki, Pursaklar’daki, Polatlı’daki, Kızılcahamam’daki kardeşlerime kadar Ankara’nın her köşesinin benim gönlümde ayrı bir yeri var. Sağ olsun Ankara da bizi hiç yalnız bırakmadı, daima yanımızda oldu, desteğini bizden esirgemedi” şeklinde konuştu.
MEDENİYET ŞEHRİ ANKARA
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ankara’da kendisine yüzde 52 oy çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Allah, Hacı Bayram Veli Camii’nin avlusunda el açıp dua eden ak sakallı amcamdan razı olsun. Allah, Hamamönü’nün tarih kokan sokaklarında gezerken, Tacettin Dergâhı’nda, rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun mezarı başında Fatiha okuyan genç kardeşimden razı olsun. Elmadağ’ın yükseklerinden şehri seyreden, Mogan Gölü’nün dinginliğinde huzur bulan kardeşimden Allah razı olsun. Sitelerde mobilya, OSTİM’de makine üreten; Haymana’da, Polatlı’da topraktan rızkını çıkartan kardeşimden, Bala’da çift süren kardeşimden Allah razı olsun. Ankara’yı, sadece Türkiye’nin yönetim merkezi olmakla kalmayıp, aynı zamanda bir kültür, bir medeniyet şehri yapan hizmetlerle buluşturan herkesten Allah razı olsun” dedi.
“ANKARA TERCİHİNİ YENİ TÜRKİYE’DEN YANA YAPACAK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Ankara hizmetin değerini bilir. Bunun için de tercihini daima hizmetten yana yapar. İstismar ve ideolojilerden yana değil. İnşallah Ankara, 7 Haziran’da da tercihini yine hizmetten, istikrardan, güvenden, yeni Türkiye’den yana yapacak. Pazar günü sandıkları patlatıyor muyuz? Bunun için durmak yok. Ankara, Pazar günü tarihinin en yüksek katılımıyla sandıklara sahip çıkıyor mu? Ankara’ya da bu yakışır zaten.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gölbaşı’na 200 yataklı bir hastanenin yapımı için çalışmaların son aşamaya geldiğini ve Mogan Gölü’nün temizlik projesinin de yakın zamanda hayata geçirileceğini belirtti.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜN GÜDÜMÜNDEKİ PARTİ BAYRAĞIMIZA ALTERNATİF BAYRAK AÇIYOR”
“Bugün burada, sizlerle hasbihal etmek, dertleşmek istiyorum. Buradan, sizlerle birlikte tüm Türkiye’ye seslenmek, 78 milyon vatandaşıma içimi dökmek istiyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakınız ben milletin ilk defa doğrudan seçtiği bir Cumhurbaşkanı’yım. Sözüm; Türk’üyle, Kürt’üyle, Zaza’sıyla, Çerkeş’iyle, Laz’ıyla, Boşnak’ıyla, Gürcü’süyle tüm kardeşlerimedir. Bu ülkede iki önemli tehlike var. Bunlardan biri makbul Türkler, diğeri de makbul Kürtler. Her ikisine de hayır diyoruz. Bizim anlayışımızda ne siyasi Türkçülük ne de siyasi Kürtçülük vardır. Bizim Rabia’mız vardır. Rabia’mızda ne var? Tek millet. 78 milletle tek millet. Tek bayrak. Bayrağımızın rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımız, yıldız şehidimizin ta kendisidir. Terör örgütünün güdümündeki parti bayrağımıza alternatif bayrak açıyor. Bunları görüyoruz. Sözüm ona bazı aydınlar çıkmış ki bunlar karanlık. Bayrağımıza alternatif bayrak açanlardan yana mı olacaksınız yoksa bayrağımızdan yana mı olacaksınız? Diktatör diyorlar. 20 partinin seçime girdiği yerde diktatör mü olur? Bu nasıl diktatör ki gazete ve televizyonlarından her gün küfredecekler; ben diktatör olsam sen nasıl küfredersin? Biz demokrasiye inandık. Biz demokrasiyle yola çıkarken bizi idamla tehdit edenlere kefenimizle bu yoldayız dedik. Bunu Doğan medyası yapmadı mı? Ben niye meydanlardayım? Çünkü bunlar yıllarca bu ülkede hükümet kurup hükümet yıktılar. Artık bu ülkede millet hükümet kuracak, millet hükümet indirecek. Bunlar milli iradeyi ipotek altına almak istiyorlardı.”
“40 ÇÜRÜK YUMURTADAN BİR SAĞLAM YUMURTA ETMEZ”
Konuşmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 Ağustos’ta millet bunlara hayır dedi. 14 parti ile bir araya geldiler, milletim bunlara yüzde 52 ile Erdoğan dedi. Şimdi de eski Türkiye koalisyonu kurdular. 40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta etmez. 12 yıl önce ülke yönetilemez bir haldeydi. Siyaset kurumu felç olmuş, hizmet üretme kabiliyetini yitirmişti. Ekonomi çökmüştü, kepenkler kapanmış, üretim durmuştu. Sosyal barış tehdit altındaydı, insanlar adeta canları burunlarında geziyordu. Esnaf, çiftçi, işçi, memur, emekli, öğrenci, ev kadını; herkes huzursuzdu. 2002 Kasım’ında biz DSP, MHP ve ANAP’tan aldık iktidarı. Bu partiler 5 yıllığına iktidara geldiler, 3,5 yılda bırakıp kaçtılar. İyi ki de gitmişler, onlar gitti biz iktidar olduk. Düşünün ondan sonra MHP’yi Parlamento’ya bile sokmadı millet. Çünkü millet cezalandırdı. Meydanlarda şimdi tek başına iktidar diyor. Milli irade seni tanıyor ve biliyor. Siz 25 bankayı batırmadınız mı, 50 milyar dolar faturayı siz bırakmadınız mı? SHP, MHP, DYP, ANAP memur ve işçiden 15 katrilyon para kesmedi mi? Zorunlu tasarruf. Çünkü memura işçiye maaş ödeyemiyorlardı. Başbakan olunca devlet memuruna işçisine borçlu olur mu dedik. Oturduk bu 15 katrilyonu biz ödedik. Bir de KEY vardı, 3,5 katrilyon. O borcu da biz ödedik, 18,5 katrilyon. Bu partilere gönül verenlere soruyorum, onlar bu ülkeye ne yaptılar? Ben Cumhurbaşkanı olarak niye meydanlardayım? Milli irade iktidara getirdi, 12 yıl Başbakanlık yaptık, şimdi yaptıklarımızı anlatmak ve yanlışa düşmemek için anlatıyorum” dedi.
“BİRİLERİ TÜRKİYE’NİN HUZURUNA KASTEDİYOR”
Devletin 1999 depreminin altında kaldığını ve milletimiz büyük bir umutsuzluk cenderesinin içine sıkıştırıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ey benim Kürt kardeşlerim, bunlar sizi sadece istismar ediyor, sizi biz seviyoruz. Allah için seviyoruz, Kürt olduğun için değil, beni yaratan Allah seni de yarattığı için seviyoruz. Herkes, bırakın geleceğini, bir gün sonrasını göremez, buna göre adım atamaz durumdaydı. İnsanlar hayallerini kaybetmişlerdi. Ülkenin hiçbir meselesini çözemeyenler, yasaklar konusunda ise, maşallah çok mahirdi. Başörtüsü yüzünden öğrenciyi üniversiteye, öğretmeni okula sokmuyorlardı. Bu CHP başörtüsünü yasaklayanlardan değil miydi? Üniversitede başörtüsü için ikna odalarını kuran üniversite hocası bu partide yönetici değil miydi? Ben imam hatip mezunuyum, dört çocuğum da imam hatip mezunu. Kızlarım bu ülkede okuyamadı. Yurt dışına göndermek zorunda kaldık. Binlerce yavrumuz aynı şekilde. Bu zulüm değil miydi? Gittiler okudular geldiler. Şimdi orta kısımlar açıldı. Fakat Kılıçdaroğlu orta kısımları kapatacağız diyor. Kayseri’de ben böyle bir şey söylemedim diyor. Seçim beyannamende 1+8+3 diyorsun. Bu imam hatiplerin orta kısımlarını kapatmak demektir. Katsayı da kalktı mı, istediğin üniversiteye girebiliyor musun? Artık düz liselerde de başörtüsüyle okula girebiliyorsun. HSYK da yargı da başörtülü görev yapılabileceğini söyledi. Türkiye normalleşiyor. Birileri de Türkiye’nin huzuruna kastediyor. Onlar isteseler de istemeseler de Hak nurunu tamamlayacaktır. Sakallı diye babaları evlatlarının yemin törenlerine almıyorlardı. Bu ülke, sadece ‘Kürtçe kaset çıkartacağım’ dediği için Ahmet Kaya’nın vatanından ayrılmak zorunda kaldığı günlere şahit oldu. Ben kendisine rahmet diliyorum. Ben cezaevine girerken Kazlıçeşme’de 1 milyona yakın insanın toplandığı o günde o da beni uğurlamaya gelmişti ve dertli birkaç türkü söylemişti. Artık Kürtçe kaset de var mı? Zazaca da Arapça da var artık. Bunlar korkak, bırakın herkes istediğini dinlesin. Ben Kürt kardeşlerime bunun için sesleniyorum: Şimdi elinde saz olanlara inanmayın. Bunlara güvenilmez. Bunlar gerçek âşıklardan değil, gerçek aşıklar toprağın altında, onlar diyor ki ‘Uzun ince bir yoldayım, gidiyorum gündüz gece.’ Unutmayın bu zihniyet Aşık Veysel’i de Ankara’ya sokmamıştı. Ziya Gökalp’in şiirini okuduğum için hapse girdiğim, hukukun, demokrasinin, özgürlüklerin ayaklar altına alındığı o kara günleri hep beraber yaşadık. İçine kapanan Türkiye, adeta bölgesiyle ve dünyayla irtibatını kesmişti” diye konuştu.
“KOALİSYON DÖNEMİNDE TÜRKİYE KARAR ALAMAZ BİR HALE GELMİŞTİ”
2002 yılında Türkiye’deki ekonomik görünümün çok kötü olduğunu ve o tarihten itibaren bu göstergelerin ciddi biçimde iyileşmeye başladığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 günde 15 kanun hadisesini hatırlıyorsunuz değil mi? Bu kanunlar çıkmazsa, IMF’ten para gelmeyecek; para gelmeyince de emeklinin, memurun, işçinin maaşı ödenemeyecekti. Sadece IMF’in değil; manşetlerin, brifinglerin, bildirilerin sözü, siyasi partilerden ve hükümetten daha çok geçiyordu. Türkiye’ye bu kara günleri yaşatanların gözü ise, kendi kavgalarından, kendi hesaplarından başka bir şey görmüyordu. Koalisyon partilerinin kendi iç çekişmeleri yüzünden, ülke karar alınamaz, alınan kararlar da uygulanamaz bir hale gelmişti. Tüm bu söylediklerimde eksik var, fazla yok. Bu IMF’den MHP’si, DSP’si, ANAP’ı 23,5 milyar dolar borç almıştı, biz ödedik. Şimdi borcumuz yok. Hatta biz onlara borç veriyoruz, 5 milyar dolar. Alan el veren elden üstündür. Milliyetçiyiz diyorlar, bunlardan olsa olsa kafatası milliyetçisi olur. Milliyetçilik hizmettir” dedi.
“İHRACATI 36 MİLYAR DOLARDAN 158 MİLYAR DOLARA ÇIKARDIK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Bu sayede ihracatı 36 milyar dolardan 158 milyar dolara çıkardık. Bu sayede milli gelirimizi 230 milyar dolardan 800 milyar dolara ulaştırdık. Altyapıda, adeta Türkiye’nin çehresini değiştirdik. Eğitimde 76 olan üniversite sayımızı 193’e çıkardık. 346 bin derslik devralmıştık, buna 234 bin derslik daha ekledik. 182 bin öğrencilik yükseköğretim yurdumuz vardı, hem standartları yükselttik, hem de buna 207 bin kişilik kapasite daha ilave ettik. Şimdi üniversite öğrencileri 330, master öğrencileri 660, doktora öğrencileri 990 lira alıyor. Çıkmış Sayın Kılıçdaroğlu harçları kaldıracağım diyor. O harçları Başbakanlığım döneminde kaldırdım zaten. Boşuna çarkçı Kemal demiyor insanlar. Sağlıkta, hastaneleri birleştirerek, yeni yatırımlar yaparak, personel ve cihaz sayısını artırarak, yepyeni bir dönem başlattık. 1.078 sağlık tesisiyle devraldığımız Türkiye’ye, 12 yılda 2 bin 500 sağlık tesisi daha kazandırdık. Bu Kılıçdaroğlu SSK genel müdürüydü, batırdı değil mi? O hastanelerin hali neydi? İlaçlarımızı bile alamıyorduk. Şimdi öyle mi? Sağlık çalışanlarının sayısını 178 binden 780 bine çıkardık. Şimdi Ankara’ya iki şehir hastanesi yapıyoruz, biri Etlik’te, diğeri de Bilkent’te. Şehir hastaneleriyle, sağlık hizmetlerinin standardını daha da yükseltiyoruz. Karayollarında, 6 bin 100 kilometreden devraldığımız bölünmüş yollara 17 bin 600 kilometre daha ilave ettik. 26 havalimanı olan Türkiye’ye 29 yeni havalimanı daha kazandırdık. Ağrı’ya da Şırnak’a da Kars’a da Muş’a da Hakkâri’ye de yaptık. Biz havalimanını açarken bu bölücü terör örgütünün desteklediği parti mensupları kepenkleri indiriyordu. Bunların bir cici çocuğu var. Bu cici çocuk benim Kürt kardeşlerimi sokağa davet etti. 50 kişi öldü, hepsi Kürt. Hele ki 15 yaşındaki Yasin Börü. Bunu ona söylemiyorum zaten, onda vicdan yok. O aydınlara sesleniyorum. Siz bunlarla birlikte mi olacaksınız? Bu tehditlerle siyaset ve demokrasi olmaz. Siyaset sandıktadır. Silahla siyaset olmaz, demokrasi halktan geçer. Fikirle düşünceyle siyaset olur.”
HIZLI TREN PROJESİ
“Hiç olmayan hızlı tren hatlarımızı şimdiden 1.213 kilometreye ulaştırdık, 13 bin kilometreye doğru gidiyoruz. Daha önceki tüm dönemlerde 43 bin toplu konut yapılmıştı, biz 650 bin toplu konut daha yaptık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “195 barajla devraldığımız Türkiye’ye 279 baraj daha kazandırdık. Sosyal yardımları, yıllık 2 milyardan 23 milyar dolara çıkartarak. Bizden öncekiler çalışanlardan tasarruf teşvik diyerek 15 milyar lira, konut edindirme diyerek 3,5 milyar lira para kesmişti. Bunları kaldırdık” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle tamamladı: “Hacı Bektaşi Veli’nin yolunda çağrımızı yapalım. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız ve hep birlikte Türkiye olacağız.”