15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“Milletimiz Bizimle Birlikte Yeni Türkiye’yi, Yeni Anayasayı ve Başkanlık Sistemini İstiyor”

28.05.2015
“Milletimiz Bizimle Birlikte Yeni Türkiye’yi, Yeni Anayasayı ve Başkanlık Sistemini İstiyor”

Türkiye Otobüsçüler Federasyonu 6. Genel Kurulu’na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkanlık sistemini kim istemiyor diye bakıyoruz; terör örgütü istemiyor, Pensilvanya istemiyor, halka ‘bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam’ diyenler ve Ermeni diasporası istemiyor. Bir de bunlarla aynı çizgiye gelmekten zül duymayan muhalefet partileri başkanlık sistemini istemiyor. Dikkat edin, bu ittifakta millet yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu 6. Genel Kurulu’na katıldı.

Ankara Söğütözü’nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Otobüsçüler Federasyonu’nun Genel Kurulu vesilesiyle bir arada bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirerek, genel kurulun otobüsçü esnafına, ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temennisini ifade etti.


Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm otobüs sahiplerine, şoförlere ve yardımcı personele selamlarını ileterek “Allah hayırlı, kazasız belasız yolculuklar, bol kazançlar nasip etsin” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Federasyon Genel Başkanlığını iki dönemdir yürüten Mehmet Erdoğan’ı da kutlayarak, çalışmalarında başarılar diledi ve şunları söyledi; “Şu anda karşınızda sadece bir Cumhurbaşkanı olarak değil, aynı zamanda, gençliğinde 7 yıl boyunca İETT’de çalışmış, otobüsçü kardeşlerimle iç içe olmuş biri olarak bulunuyorum. Siyasi hayatımın da önemli bölümünü il il, ilçe ilçe dolaşarak geçirdim. Her fırsatta şoför kardeşlerimle birlikte olmaya çalıştığımın en yakın şahidi sizlersiniz. Bu sebeple, ister şehir içinde, ister uzun yolda direksiyon başında olsun; tüm şoför kardeşlerimizin dertlerini, sıkıntılarını, sorunlarını az çok biliyorum. Şoförlük meşakkatli bir meslek, otobüs işletmeciliği gerçekten zor bir uğraş… Büyüyen, güçlenen, kalkınan Türkiye’de, tüm sektörler gibi, otobüs işletmeciliği de gelişti, dönüştü. İnşallah 2023 hedeflerimize ulaştığımızda, otobüs işletmelerimiz de, bu sektörden ekmek yiyen tüm kardeşlerimiz de, çok daha ileri bir seviyeye ulaşacaklar.”

“OTOBÜSÇÜLÜK SADECE YOLLARI DEĞİL, AYNI ZAMANDA KALPLERİ, UMUTLARI VE SEVGİLERİ DE ARŞINLAMAKTIR”

Otobüsçülerin işlerinin gereği olarak ülkenin her köşesine gittiğini, bu seyahatler sırasında her kesimden insanla iletişim içinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için milletimizin dertlerini, sıkıntılarını kederlerini en iyi şoförlerimiz bilir. Aynı şekilde milletimizin sevinçlerine, neşelerine, mutluluklarına da en fazla onlar ortak olur. Hatta zaman zaman bazı şoförlerimizin adeta aileler oluşturduklarını da biliriz. Otobüsçülük, sadece yolları değil aynı zamanda kalpleri, umutları, sevgileri de arşınlamaktır. Sevenleri sizler birleştiriyorsunuz. Kalplere gönüllere sizler köprüler kuruyorsunuz. İş için, eğitim için yola düşen insanları sizler menzillerine ulaştırıyorsunuz. Mesleğiniz her birinizi birer insan sarrafı haline getiriyor. İnsanların yüzlerinden sevinçlerini, hüzünlerini, hayallerini okuyabiliyorsunuz. Ekmek kavgasını alnının teriyle çalışıp çoluğunun çocuğunun nafakasını çıkarmayı benim direksiyon sallayan kardeşim çok iyi bilir. Bu yüzden Türkiye'nin gerçek halini, gerçek durumunu en iyi tuzu kurular değil, şoförler bilir. Yolların dili olsa da anlatsa diyeceğim ama biliyorum ki yollar değilse de siz yaşananları gayet iyi biliyorsunuz” diye konuştu.

“ŞEHİRLERARASI YOLLARDA 12 YIL ÖNCE SEYAHAT ETMEK EZİYETTİ”

Şehirlerarası yollarda 12 yıl önce seyahat etmenin eziyet olduğuna hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Hele hele daha da şöyle geriye gidecek olursak eziyet olmaktan öte felaketti. Örneğin ben, bir Karadenizliyim, Rizeliyim. Armelit Dağı denilen o dağı geçerken, bir de o burunlu otobüsler olurdu. O burunlu otobüsle Armelit Dağı'na tırmanırken aşağıya bakamazdık. Allah göstermesin, acaba bu virajı alabilecek mi? Çünkü yan yana iki tane otobüsün geçmesi mümkün değildi. Birisi duracak, öbürü gelip geçecek, ondan sonra o yola devam edecek. Şimdi nerelerden nereye geldik. Niye, dağlar deldik. Bu dağları delmek suretiyle, sağ olsun Binali kardeşimle o meşakkatli yolları dağları delerek aştık. Şimdi tünellerle, viyadüklerle tüm buralar aşılmak suretiyle tüm şoförlerimizin bu uzun yolculukları kolay kılındı.”

“HER İNSANIN EN GÜZELİNE VE KALİTELİSİNE SAHİP OLMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ”

Türkiye'nin 2002'de 6 bin 100 kilometre bölünmüş yolu olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 senede ise bunun üzerine 17 bin 600 kilometre bölünmüş yol ilave ettiklerini belirtti. Konuşmasında,''79 sende 6 bin 100 kilometre, 12 senede 17 bin 600 kilometre bölünmüş yol. Biz iktidarı devraldığımızda sadece 6 ilimiz bölünmüş yollarla birbirine bağlıyken, bugün toplam 75 ilimiz bölünmüş yollarla bağlı hale geldi'' diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her insanın bir cihan olduğunu, bu anlayışla insanın en güzeline, en kalitelisine sahip olması için var güçleriyle çalıştıklarını söyledi.

“ARTIK YOLLARDA GÜVENLE, HUZUR İÇİNDE SEYAHAT YAPILABİLİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık yollarda güvenle, huzur içinde seyahat yapılabiliyor. Bölünmüş yollar sayesinde yakıt ve iş gücünden yıllık 16 milyar liraya yakın tasarruf sağlandı. Bu müthiş bir şey. 2005'te ülkemizde 11 milyon 145 bin araç vardı. Bugün bu rakam 19 milyonu bulmak üzere. Yollardaki araç sayısı böylesine yüksek oranla artmasına rağmen, yaralanmalı, ölümlü ve maddi hasarlı kaza sayılarında yüzde 60'lara varan azalma oldu. Bütün bunlar insana verdiğimiz değerin göstergesidir” dedi.

“Tek rakibim Türk Hava Yolları” sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözün artık “Tek rakibim Türk Hava Yolları ve hızlı tren” şekline dönüştürme zamanının geldiğini söyledi. Havayolu ve demiryolu ulaşımının gelişmesinin otobüsçüler için asla bir tehdit olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ulaştırma sektörü kendi içinde ne kadar çeşitlenip, ne derece gelişirse bundan sektörün tüm unsurları payını alır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002'de Türkiye'de 26 olan havalimanı sayısının 55'e yükseldiğine dikkati çekerek, hava yolu yolcu sayısının da 34 milyondan 166 milyona çıktığına işaret etti.

“ULAŞIMDAKİ REKABET ORTAMI OTOBÜS SEKTÖRÜNE OLUMSUZ DEĞİL, TAM TERSİNE OLUMLU YANSIDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceleri Türkiye'de hızlı trenin, sadece Avrupa'ya gidenlerin gördüğü bir ulaşım aracı olduğunu kaydederek, ''Türkiye'de böyle bir şey yoktu. Banliyö türü şeyler vardı. Şu anda bin 213 kilometre hızlı tren hattımız var ve buna sürekli yenileri ekleniyor. Bugün otobüslerimiz de 12 yıl öncesinden çok daha modern ve konforlu bir hale geldi. Ulaşımdaki rekabet ortamı otobüs sektörüne olumsuz değil, tam tersine olumlu yönde yansıdı. 2005'te 163 bin olan otobüs sayımız, geçen yıl 211 bini geçti.'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin millî gelirindeki artış ve refah seviyesindeki yükselişin, diğer tüm sektörlerle beraber otobüsçüleri de olumlu şekilde etkilediğine işaret etti. Eski Türkiye'de farklı bir manzara olduğunu, banka, emekli maaşı, ilaç kuyruklarında bekleyen insanların zorunlu haller dışında seyahat yapamadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıldır korunan istikrar ve güven ortamı sayesinde vatandaşların ülkenin her yerine gidebildiğini kaydetti.

“BÖLÜNMÜŞ YOLLAR VE TÜNELLER SAYESİNDE YOLCULUKLAR EZİYET OLMAKTAN ÇIKIP KEYİF HALİNE DÖNÜŞTÜ”

Programda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün kara trenin tahta koltuklarına mahkûm edilen insanımız, bugün son model otobüslerde filmini seyrederek, müziğini dinleyerek, internetini kullanarak her türlü yiyecek, içecek imkânı ile seyahat edebiliyor, bu hale geldik. Bölünmüş yollar, tüneller sayesinde yolculuklar eziyet olmaktan çıkıp keyif haline dönüştü. Türkiye'nin geleceğinden umutlu olmak için bundan daha güzel bir manzara olabilir mi?" dedi.

“BU TOPRAKLARDA HALA 1940’LARIN TEK PARTİ ZİHNİYETİNİ YAŞATMAYA ÇALIŞANLAR VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin yeni bir vizyona ihtiyacı bulunduğunu, 2023 hedeflerine hep birlikte ve güçlü bir şekilde sahip çıkılması gerektiğini kaydederek, "Bu topraklarda hala 1940'ların tek parti zihniyetini yaşatmaya çalışanlar var. Millî Şeflik döneminin özlemi ile yananlar, öyle kendilerinden geçmiş durumdaki durmadan milleti taciz ediyorlar. Bakınız, eski CHP milletvekillerinden birinin kızı, televizyon spikeri bir hanımefendi, bizim burada otobüsçü kardeşlerimle, şoförlerle buluşmamızı duymuş ama içine de sindirememiş. Benim sizlerle buluşmamın da olduğu resmî program duyumunu almış, kendince başkanlık sistemi ile otobüsçülerle dalga geçiyor. Hatta daha da ileri gidip, 'muhtar, taksici, otobüs şoförü, kutsal üçlü' diyerek adeta kin kusuyor. Tahkir ettiği kim; bizatihi milletin kendisi. Muhtar demek milletten icazetli demektir. Seçilmiş demektir. Sandık yani demokrasi demektir. Bunların sandığa, millete, demokrasiye inançları, saygıları işte bu kadar. Taksici, otobüsçü kim; bu milletin alın teriyle helalinden evlerine ekmek götüren asil evlatları. Şoför kardeşimin desteğinden hareketle başkanlık sistemini küçümsüyor. Aslında böyle yaparak, kendi küçüklüğünü, kendi acziyetini ortaya koyuyor, bunun farkında değil. Şoför esnafımızın desteği üzerinden karşı çıktığı başkanlık sistemini kim istemiyor diye bakıyoruz, gördüklerimiz şunlar; terör örgütü istemiyor, Pensilvanya istemiyor, halka 'Bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam' diyenler istemiyor, Ermeni diasporası istemiyor. Bir de bunlarla aynı çizgiye gelmekten zül duymayan muhalefet partileri, başkanlık sistemini istemiyor. Dikkat edin, bu ittifakta tek bir şey yok. Nedir o? Burada millet yok." diye konuştu.

Kasım ayında Antalya'da G-20 Zirvesi'nin toplanacağını, oradaki ülkelerin yarıdan fazlasının başkanlık sistemi ile yönetildiği bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Başkanlık sistemi, ülkeleri geri götüren bir sistem olsa afedersiniz bunlar enayi mi, niye o sistemi kullansın?" diye sordu.

“SİSTEMDE BİR GÜNCELLEME GEREKİYOR; BU GÜNCELLEMENİN ADI BAŞKANLIK SİSTEMİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu ülkelerin parlamenter veya benzeri sistemleri denediğini ancak başkanlık sistemine geçtiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde 3 bin 400 dolar olan kişi başına millî gelirin, 10 bin 500 dolara çıkarıldığını ancak bu noktada tıkandıklarını ve Türkiye'nin patinaj yaptığını bildirdi. Patinaj yapan bir aracın geriye doğru kayacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, patinaj yapmadan tırmanarak devam etmek istediklerini, 2023'te kişi başı gelirde 25 bin doları hedeflediklerini belirterek, “Sistemde bir güncelleme gerekiyor. Bu güncellemenin adı başkanlık sistemi. Millet işte burada bizimle birlikte yeni Türkiye'yi de istiyor, yeni Anayasayı da istiyor, başkanlık sistemini de istiyor. 7 Haziran'da şoförlerimizi, milleti, sandığını küçümseyenlere haddini bildirmeliyiz" dedi.

“BATI’DA DEMOKRASİ NUTUKLARI ATIP BÖLGEDE İNSANLARI HAYATLARINDAN BEZDİRİRCESİNE TEHDİT ETMİYORUZ”

Cumhurbaşkanı olarak şoförlerle aynı parantezin içinde ifade edilmeyi kendisi için şeref saydığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Onlar böyle diyerek güya bizi tahkir ediyorlar. Ama aslında bize en büyük payeyi verdiklerinin farkında değiller. Bir başkası çıkmış, 'Cumhurbaşkanı nereye çağrılsa gidiyor, evde konserve mi yapacaksınız, yufka mı açacaksınız, çağırın gelir' diyor. Evet, ben milletin çağırdığı her yere bugüne kadar gittim, bundan sonra da giderim. Bu, benim için ayıp değil, şereflerin en büyüğüdür çünkü ben, zaten oralardan geldim. Ben 40 yıldır milletimle birlikte olduğum, milletimle birlikte yol yürüdüğüm için buradayım. Doğu'da, Güneydoğu'da Kürt kardeşimin duygularını istismar edip İstanbul'da beyaz Türklerle kadeh tokuşturmuyorum. Böyle bir derdim de yok. Diyarbakır'da sözde bir müftü, Eskişehir'de eşcinsel aday biz göstermiyoruz. Böyle bir derdimiz de yok. Ege'de, İç Anadolu'da, Karadeniz'de demokrasi ve özgürlük nutukları atıp bölgede insanları hayatlarından bezdirircesine tehdit etmedik, etmiyoruz. Bizim böyle bir şeyimiz yok ve maalesef aynı şekilde 'milliyetçiyim' diyip bölücü örgütün güdümündeki partiyle, paralel örgütle aynı dili de kullanmadık, kullanmıyoruz."

“ASGARİ ÜCRETİ AÇIK ARTIRMAYA ÇIKARDILAR”

Asgari ücretin açık artırmaya çıkarıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birisi bin 400, birisi bin 500, birisi bin 600, birisi de çıkmış 5 bin diyor. Ben de diyorum ki 'Var mı artıran?' Ne diyeyim yani? Bunlara sorun, asgari ücret nedir, bilmezler" dedi. Asgari ücretin bir çerçeve olduğunu, bunun altına inilemeyeceğini belirlediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: "Sen, bir işveren olarak asgari ücreti 2 bin yap, 3 bin yap, senin bileceğin iş ama eğer siz asgari ücreti yüksek tutarsanız işveren işçi çalıştırmaktan kaçar, istihdam zafiyete girer. Onlar, bunun farkında değiller. Ondan sonra sokaklarda 'işsizlik, işsizlik' diye bağıranların sayısı daha da artar."

“RABİA’MIZI AYDIN’DA DA HAKKÂRİ’DE DE AYNI SAMİMİYETLE İFADE EDİYORUM

"Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde her kesimden vatandaşlarla bir araya geldiğine ve dertleştiğine" işaret eden Erdoğan, gittiği yerlerde de vatandaşlarla bir araya geldiğini, çaylarını içtiğini anlattı.  Türkiye'yi karış karış dolaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabia'mızı dün olduğu gibi Uşak'ta, Aydın'da hangi samimiyetle ifade ediyorsam Hakkâri’de de aynı samimiyetle ifade ediyorum. Hakkâri’de başka, İstanbul'da başka değil. Bizim Rabia'mız bu, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet" dedi.

Tek milletin içinde Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Gürcü, Abaza, Roman ve Arnavut'un da bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece Türk olmaz, sadece Kürt olmaz. Niye? Biz, yaratılanı yaratandan ötürü sevdik. Ayrım yapamayız. 'Şu, şuna üstündür' diyemeyiz" diye konuştu. Bayrağın renginin şehitlerin kanı, hilalin bağımsızlığın ifadesi, yıldızın ise şehidin ta kendisi olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle söyledi, "Bizim bu vatan toprağı, şehit kanları ile yoğrulmuştur. Dolayısıyla 780 bin kilometrekarelik bu vatan toprağımızda kimse operasyon düşünmesin, avucunu yalar, karşısında bizi bulur, silahlı kuvvetlerimizi bulur, tüm güvenlik güçlerimizi bulur, hepsinden öte milletimizi bulur. Kimse bu toprakları bölemez. Kimse böyle bir hayalin peşinde koşmasın."

“PARALEL YAPI İÇİN HUKUK İÇERİSİNDE NE GEREKİYORSA YAPACAĞIZ”

Paralel devletin Pensilvanya'dan işi yönettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Senin Pensilvanya'da ne işin var? Hani, sen din adamıydın, vaizdin? Pensilvanya'ya gideceğine Mekke'ye gitseydin, Medine'ye gitseydin, Pensilvanya'da ne işin var? Oradan işi götürmek istiyor. Bir üst akıl var, bu işin içinde. O üst akıl, her numarayı çeviriyor. Bunlar da onlarla beraber hareket ediyorlar. Şimdi Türkiye'deki imamları, bölge imamları var bunların. Bunlar da kaçmaya başladılar. İmam mihrabı terk edip kaçar mı? Bunlarınki kaçar. Abileri var kaçar. Hatırlarsınız, Başbakanlığım döneminde 17-25 Aralık'ın hemen ertesinde bir şey söylemiştim, 'Bunların inlerine gireceğiz' demiştim. İnlerine girdik, şimdi bunlar kaçıyorlar. Hukuk içerisinde ne gerekiyorsa yapacağız, sonuna kadar da kovalayacağız" diye konuştu.

Konuşmasında, "Bizde riya yok. Bizde kandırmaca yok" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol" ilkesi ile hareket ettiklerini vurguladı.

“SAVCIMIZI ŞEHİT EDENLERE TERÖRİST DİYEMEYENLERİN MİLLET NEZDİNDE KIYMETİ YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, umudunu darbecilere, dış güçlere, terör örgütüne bağlayanlara değil millete bağlamış olanlara, sandıktan çıkanı kabul edenlere saygı duyduklarını belirterek, "Savcımızı şehit edenlere terörist diyemeyenin ne bizim nezdimizde ne milletin yanında kıymeti yoktur. Onlar, ancak Mursi'ye verilen idam cezasıyla rahmetli Menderes'in akıbeti ile bizi korkutmaya çalışıyorlar. Bizim de bu milletin de artık böyle tehditlere karnı tok. Niye? Allah'ın bana vermiş olduğu ömrü ne kısaltmaya ne de uzatmaya sizin gücünüz yetmez. Allah'ın ilahi fermanında ne bir an ileri ne bir an geri... Her şey Rabbimizin takdirindedir. Biz, buna inanmışız. Onun için de kefenimizi giyerek biz bu yol çıktık, siyaseti de böyle yapıyoruz. Onlar kendilerine yeni Kâbe’ler, kıbleler arayabilirler. Birisi kalkıp, 'Bizim Kâbe’miz Taksim'dir' diyebilir. Terör örgütünü arkasına alan parti... Bir diğeri, geçmişte öyle diyordu, ana muhalefet 'Kâbe Arap'ın olsun, bize Çankaya yeter' diyorlardı. Biz de diyoruz ki 'Bizim tek Kâbe’miz var. O da Mekke'dir.' Milletimiz de Kandil'in ve Pensilvanya'nın izinde gidenlere de ülkenin doğrudan halkın oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanı’na darağacını gösterenlere de eyvallahı olmaz. Benim şoför kardeşim, paralelin, terör örgütünün kumpasını, oyununu, tezgahını elbette görüyor. Bu oyunu şoför kardeşim bozar mı? Bozmakta kararlı mıyız? Bu otobüsçü kardeşlerim, bu tezgahı yıkar mı? O zaman bunun kararlılığını göstermeniz lazım. İşte 7 Haziran, bu açıdan kritik bir seçim. 7 Haziran'da sandığa sahip çıkmamız lazım. Türkiye'nin en yüksek katılımlı seçimini gerçekleştirmekte kararlı olmamız lazım. Şoför kardeşlerin gibi, yüzüne gülene değil kalbiyle sevene bak. Biz, sizi kalpten seviyoruz. Kalplerimiz, gönüllerimiz bir olduğu sürece bizi kimse ayıramaz" diye konuştu.

Konuşmaların ardından TOFED Genel Başkanı Mehmet Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üzerinde duble yolların bulunduğu bir resim hediye etti.

Tüm Haberler