15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“İstanbul Öyle Bir Şehirdir ki; Dünyanın Neresinden Gelirseniz Gelin, Sizi Kendinden Yapar”

16.05.2015
“İstanbul Öyle Bir Şehirdir ki; Dünyanın Neresinden Gelirseniz Gelin, Sizi Kendinden Yapar”

Beyoğlu Belediyesi hizmet binasının açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz İstanbul'a meftunuz, İstanbul'a aşığız. İstanbul'a olan aşkımızı, bağlılığımızı sadece sözde bırakmadık, hizmetle gösterdik, eserle gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz” dedi.

Şişhane’de gerçekleştirilen törende yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışını yaptıkları Beyoğlu Belediyesi hizmet binasının, Beyoğlu ilçesine, İstanbul’a hayırlı olması dileğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, binanın Beyoğlu’na kazandırılmasında emeği geçen, başta Belediye Başkanı ve ekibi olmak üzere, mimarından işçisine kadar herkesi tebrik ettiğini belirtti. Beyoğlu Belediyesi'nin, hizmet verirken tarihi mirası da en güzel şekilde yansıtabilmek için burayı restore ettirdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hizmet binasının bugüne kadar olduğundan çok daha anlamlı ve güzel hale geldiğini, böylece belediyenin kökü mazide olan ati ifadesini hayata geçirdiğini anlattı.


“YOK OLMAYA YÜZ TUTMUŞ ESERLERİ RESTORE ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yılda gerek ülke içinde gerek ülke dışında pek çok tarihi eseri, unutulmuş, mezbelelik haline gelmiş, yok olmaya yüz tutmuş ata yadigarını restore ettiklerini hatırlatarak, Beyoğlu'nun bunun örnekleriyle dolu olduğunu aktardı. Bu tür restorasyonların artarak devam edeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Restorasyonlar aslına uygun devam eder. Zira bizim restorasyon anlayışımız; koruyarak yaşatmaya dayanıyor. Bu eserlere turistik meta gözüyle bakmıyoruz. Biz bu eserleri öncelikle tarihe olan hürmetimizden, köklerimize olan bağlılığımızdan dolayı ihya ediyoruz. Her zaman söyledik, söylüyoruz. Ağaç kökleriyle yaşar. Bu köklerimize sahip çıkmazsak, onların kurumasına göz yumarsak, eninde sonunda bir gün devrilir gideriz. Tarihi eserlerimize sahip çıkmayı, restorasyon çalışmalarını bu anlayışla ele alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Bu topraklar üzerindeki tüm tarihi eserler, bizim mirasımızdır. Hiçbir ayrım gözetmeksizin hepsini de korumak, yaşatmak için çalışıyoruz. Beyoğlu bu bakımdan çok önemli, sembolik değeri çok yüksek bir yer. Belediyemizin, Beyoğlu'ndaki tarihi eserleri koruyarak, yaşatmak yönündeki çabasını takdirle karşılıyorum. Tüm kurumlarımızın da bu anlayışla İstanbul'un tarihi mirasına daha güçlü şekilde sahip çıkacaklarına inanıyorum."

“MİLLETİN HAFIZASI SIFIRLANMAYA ÇALIŞILDI”

Türkiye'nin, geçmişte milletin hafızasının sıfırlanmaya, tarihinin unutturulmaya çalışıldığı dönemleri  yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete, geçmişinden ve değerlerinden kopartılarak yeni kimlikler dikte edilmeye çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakınız, burası çok enteresan. Bu binanın restorasyonu esnasında, az önce de ifade edildi, ben de tekrar edeceğim, 'Et, tekraru ahsen velev kane yüz seksen.' Bir çukurda, 2. Abdülhamid Han adına hazırlanmış bir tuğraya tesadüf ediyorlar. Evet o güzelim tuğra nereden çıkıyor? Dikkatinizi çekiyorum. Bir çukurdan çıkıyor. Elbette bu tarihi tuğra derhal oradan alınıp, ait olduğu yere, büyük bir özenle, gururla yerleştirildi. Aynı şeyi nerede yaptılar? Beyazıt'ta İstanbul Üniversitesi'nin girişinde. Orada da bir tuğra vardı. Onu söktüler, yerine TC'yi koydular. Şimdi o da aslına rücu etti. İşte geçmişte birileri tarihlerini çukura gömmek için uğraşırken, biz oradan ve dahi nice derin çukurlardan değerleri çekip çıkarıyor, milletimizin hizmetine sunuyoruz. Bizler boşuna 'eski Türkiye' demiyoruz. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki mukayeseyi boşuna yapmıyoruz. Sadece bu basit örnek bile iki Türkiye arasındaki farkı göstermeye yeter" diye konuştu.

“İSTANBUL’A TÜM RUHUMLA VE BEDENİMLE BAĞLIYIM”

Bunun bir sevda işi, aşk işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hepsinden önemlisi de gönül dünyamızın neyle dolu olduğuyla ilgilidir. Ben adına nice şiirlerin yazıldığı, nice bestelerin yapıldığı, nice resimlerin tuvallere aktarıldığı bu şehre tüm ruhumla bedenimle bağlıyım" dedi.

Geçmişte İstanbul'a sahip olmakla dünyaya sahip olmanın neredeyse eş değer görüldüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün de aynı düşünceye sahip olduğunu aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İstanbul, nice 'güçlüyüm' diye ortalıkta gezineni, zalimi, milleti hakir göreni al aşağı etmiş, nice mazlumu, garibi, yetimi de hak ettiği yere getirmiştir. İstanbul öyle bir şehirdir ki; dünyanın neresinden gelirseniz gelin, hangi şehrimizden göç ederseniz edin, sizi kendinden yapar. Biz işte bu yüzden İstanbul'a meftunuz, İstanbul'a aşığız. İstanbul'a olan aşkımızı bağlılığımızı sadece sözde bırakmadık, hizmetle gösterdik, eserle gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz. İstanbul bugün nüfusu, ekonomisi, kültürüyle çok farklı bir noktaya ulaşmış durumda. Yeter mi? İstanbul için yetmez, Türkiye için de yetmez. Bizim bu ülkenin, bu milletin geleceği için hayallerimiz, rüyalarımız, projelerimiz bugüne kadar yaptıklarımızla sınırlı değil. Şimdi yeni havalimanıyla, yılda 150 milyon yolcu kapasiteli yeni havalimanıyla, 3. köprüyle Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle, Avrasya Tüneli ile Asya'yı Avrupa'ya bağlayan, boğazın altından geçecek, önümüzdeki yıl inşallah açılışını yapacağımız Avrasya Tüneli ile yeni metro hatlarıyla, Kanal İstanbul'la, yeni otoyollarla İstanbul'u çok daha ileriye taşımanın mücadelesi içindeyiz.”

“YENİ TÜRKİYE, DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜKLERE SAHİP ÇIKANLARIN SIRTLARINDA YÜKSELİYOR”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, projesini bizzat hazırlattığı "Demokrasi ve Özgürlükler Adaları" projesinin temelini, 14 Mayıs'ta Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun attığını hatırlatarak, yeni Türkiye'nin temellerinin, demokrasi ve özgürlüklere gerçek manada sahip çıkanların sırtlarında yükseldiğini söyledi. Lafla demokrat olunmadığını ve özgürlüklerin müdafaasının yapılmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşte bunun gerçeğini de inşallah o yaslı adayı Sivriada'yla birlikte Demokrasi ve Özgürlükler Adası yapmak suretiyle inşallah hayata geçiriyoruz. Kimsenin İstanbul'u artık 1960'lara, 1990'ların başına geri döndürmesine izin vermeyeceğiz. İstanbul'u 2023 hedeflerine ulaştıracak, arkasından da fethin 600. yıl dönümüne hazırlayacağız. Yeter ki İstanbul, İstanbullu bizimle olsun" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte pek çok badireler atlatıldığını ve sıkıntılardan feraha çıkıldığına değinerek, "I. Dünya Savaşı'ndan sonra Mondros Mütarekesi imzalanınca, boğaza yabancı gemiler demir attı. Beyoğlu'nda, İstiklal Caddesi'nde düşman bayrakları dalgalanmaya başladı. İstanbul'un diğer semtlerinde oturanlar, bu elim sahneleri görmemek için mecbur olmadıkça evlerinden çıkmaz oldular. Hamdolsun o karanlık günler geride kaldı. İstiklal şairimiz Akif'in dediği gibi İslam'ın son yurdu yine bu necip milletin oldu. Biz de belediye başkanlığımızdan itibaren bu fetih şehrini, Fatih'in şehrini hakkıyla idare edebilmenin mücadelesini verdik. Türkiye, İstiklal Harbi'ni verdikten sonra da, çok açık söylüyorum, nice ismi konulmamış mücadeleye şahitlik etti. Bu milletin istiklaline, dinine, inancına, tarihine kast edenler pek çok tertip kurdu, darbe yaptı, oyun tezgahladı. Milletimizin dirayeti, irfanı, idraki sayesinde hepsi de boşa çıktı, geride kaldı" dedi.

“ESKİ TÜRKİYE'NİN İHMAL ETTİĞİ NE KADAR DEĞER VARSA, ONLARI İHYA ETMENİN ÇABASI İÇİNDEYİZ”

Eski Türkiye'nin ihmal ettiği, istismar ettiği ne kadar değer varsa onları ihya etmenin çabası içinde bulunduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Buna karşılık Pensilvanya ile Kandil bir olmuş, önlerine de muhalefet partilerini katmışlar Türkiye'yi yeniden karanlık günlere döndürmenin hesabı içindeler. Pusulası şaşmış, kıblesi şaşmış, hatta felekleri şaşmış vaziyette oradan oraya savruluyorlar. Taksim'i kıbleleri, Kabeleri olarak ilan edenlerle bir yere varılır mı? Ben inanıyorum ki benim Kürt kardeşlerim, terör örgütün arkasına almış olan bu zihniyetlere prim vermeyecektir. Bunların bir kısmının Kabe’si, Pensilvanya olabilir, bunların bir kısmının Kâbe’si, Kandil olabilir, Taksim olabilir. Hani 'Kabe Arap'ın olsun, bize Çankaya yeter' diyenler olabilir. Ama bizim Kâbe’miz de kıblemiz de istikametimiz de belli. Bizim Kâbe’miz Mekke'de, ruhumuz İstanbul'da, aşkımız tüm Türkiye'de, sevgimiz Kudüs'te, Gazze'de, Mısır'da, Balkanlar'dadır."

“BU MİLLET, BU ÜLKE YENİ TÜRKİYE YOLUNDAN DÖNMEZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Buradan onlara değil, onların akıl danelerine, üst akla seslendiğini" ifade ederek, "Bu millet, bu ülke yeni Türkiye yolundan dönmez, dönmeyecektir. Bunu böyle bilesiniz. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Beyoğlu mütareke dönemini gördü, yaşadı. Beyoğlu, bu milletin can damarına basan işgalcileri de gördü. Eski Türkiye sevdalılarını da gördü. Beyoğlu, gezicileri de gördü. Yeni Türkiye'nin inşasına başlayacağımız yer de inşallah yine Beyoğlu olacak" dedi.

Bir olmak, iri olmak, diri olmak, kardeş olmak ve hep birlikte yeni Türkiye olmak gerektiğini belirten Erdoğan, doğuda ve batıda, kuzeyde ve güneyde meydanlarda her zaman "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet" dediklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niye tek millet, tek bayrak diyoruz. Neden? Bizim bayrağımız rengini şehidimizin kanından alıyor. Hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehitlerimizin sembolü. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Onun için tek vatan diyoruz. Bu vatan toprakları, şehidimizin kanlarıyla yoğrulmuştur. Kimse bu vatan toprakları üzerinde operasyon düşünmesin. O, kuru bir hayaldir. Karşısında evelallah 78 milyonu bulur. Tek devlet. Devlet içinde devlet asla mümkün değil. Onun için o da kuru bir hayal. Batıya gelip farklı konuşup, doğuya, güneydoğuya gidip farklı konuşanlara 7 Haziran'da benim milletim inanıyorum ki sandıkları patlatırcasına gereken cevabı verecektir" dedi.

Tüm Haberler