15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“Türkiye Uzay Çalışmaları Konusunda İddia Sahibi Ülkeler Arasına Girdi”

21.05.2015
“Türkiye Uzay Çalışmaları Konusunda İddia Sahibi Ülkeler Arasına Girdi”

TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nin açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün artık TUSAŞ, havacılık alanında dünyanın en önemli kuruluşlarından biri durumunda. Devler ligi denen dünyanın en büyük 100 savunma sanayii şirketi listesine giren TUSAŞ, ülkemizin gurur kaynağı haline geldi. Hedefimiz, bu listeye en az 20 şirketle girmektir” dedi.

Ankara Akıncılar’a gelişi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yerli ATAK helikopterleri karşıladı ve yolda eşlik etti. Törende yaptığı konuşmada TUSAŞ Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nin ülkemiz için hayırlı olması dileğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, merkezin ülkemize kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik ederek, burada görev yapacak mühendislere, teknisyenlere başarı temennisinde bulundu.


Savunma sanayimizin diğer kuruluşları gibi TUSAŞ’ın da, geçtiğimiz 12 yılda çok büyük bir atılım gerçekleştirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TUSAŞ, 1984 yılında, sadece F-16’ların fason üretimi için kurulmuştu. 2005 yılında bu kuruluşumuzun yapısı ve yönetimi millileştirilerek, yeni bir döneme geçildi. Bugün artık TUSAŞ, havacılık alanında dünyanın en önemli kuruluşlarından biri durumunda. Devler ligi denen dünyanın en büyük 100 savunma sanayi şirketi listesine giren TUSAŞ, ülkemizin gurur kaynağı haline geldi. Hedefimiz, bu listeye en az 20 şirketle girmek olmalıdır. Biliyorsunuz şu anda dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması listesinde 42 şirketle yer alıyoruz. Aynı başarıyı savunma sanayii alanında da göstereceğimize inanıyorum. TUSAŞ, bu listeye ilk giren Türk şirketi olarak, öncülük görevini yerine getirdi. Şimdi sıra diğer firmalarımızda” dedi.

“TUSAŞ’IN HİKÂYESİ TÜRKİYE’NİN HİKÂYESİNİN ÖZETİ GİBİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan TUSAŞ’ın bu konuma gelmesinde, 2003 yılından itibaren savunma sanayiinde yerli üretime verilen önem ve bu doğrultuda ortaya konulan güçlü iradenin çok büyük payı bulunduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “TUSAŞ da, sağ olsun, kendisine olan güvenimizi boşa çıkarmadı. İşte ATAK helikopterimiz, tüm zorluklar aşılarak tasarlandı, üretildi, semalarımızda gururla vazifesini yerine getirmeye başladı. ATAK ile ilgili ilk adımları attığım zaman, yetkilileri ile İtalya’da ilk görüşmeleri yaptığım zaman doğrusu zaman zaman “acaba” sorusu aklıma geliyordu. Çünkü bildiğiniz gibi yıllar yılı küresel sermaye bizlerle ortak üretimlere girme noktasında hep kaçak dövüşmüştür, gelmemiştir. Samimi olarak ortak üretimi ülkemizde yapmaya yanaşmamıştır. Ama Agustawestland,  Finmeccanica bu konuda hakikaten bizlerle bu işi paylaştı. Sağ olsun bu adımı onlarla beraber attık. HÜRKUŞ uçağımız, Avrupa’da sertifika alma aşamasına geldi. ANKA insansız hava aracımız, sürekli geliştirilerek, hedeflediğimiz düzeye yaklaştı. GÖKTÜRK-2 uydumuzu 2012’de uzaya fırlatmıştık. Bu uydumuz başarıyla hizmet vermeye devam ediyor. TUSAŞ, sivil havacılık sektörünün dev firmalarıyla iş birliği içinde, çalışmalarını ve büyümesini sürdürüyor. TUSAŞ’ın hikâyesi Türkiye’nin hikâyesinin bir özeti gibidir. Bu kuruluşumuz, 2000 yılında 90 milyon dolarlık cirosu ve 2 bin çalışanıyla neredeyse kapanma noktasına gelmişti. Ve iktidara geldiğimizde doğrusu o zaman ki Savunma Bakanı, Vecdi Bey’le birlikte bu konuda değerlendirmelerimizi yapmış ve bir kararlılıkla işin üzerine, üzerine gitmiştik. Bugün ise TUSAŞ, 1 milyar doları aşan cirosu ve 5 bin çalışanıyla, kendi alanında dünyanın en büyük 80’nci şirketi olarak karşımızda duruyor.”

“2023 YILINDA TUSAŞ’I ÇOK DAHA BÜYÜK PROJELERİN İÇİNDE GÖRMEK İSTİYORUZ”

TUSAŞ’ı sadece Kazan’daki tesislerden ibaret görmemek gerektiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, OSTİM başta olmak üzere, Ankara’daki organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren kuruluşlarla yürütülen çalışmaların da takdire şayan bir büyüme gösterdiğini aktardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan , “Sadece OSTİM’e aktarılan iş hacmi, 12 yılda 10 kat arttı. TUSAŞ’ın bugün sadece yardımcı sanayisine verdiği iş hacmi, 2005 yılındaki toplam cirosundan dahi fazla. Bu büyük iş hacmi, Kazan’da bir Havacılık İhtisas Organize Sanayi Bölgesi kurulmasının da yolunu açtı. İşte böylesine önemli bir başarıdan söz ediyoruz. 2023 yılında TUSAŞ’ı, her bakımdan çok daha ileride, çok daha büyük projelerin içinde görmek istiyoruz. Millî muharip uçağımızla ilgili karar Savunma Sanayi İcra Kurulu’ndan çıktı.  Bu uçağı 2023 yılında semalarımızda, 2030 yılında da hava Kuvvetlerimizin envanterinde görmeyi arzu ediyoruz. Ben biraz tez canlıyım, aslında bunu öne çekmenin gayretinde de olmamız lazım. Ne kadar öne çekebilirsek o kadar isabetli olacak. Aynı şekilde özgün tasarımı ve üretimiyle, hem sivil, hem askeri amaçla kullanacağımız helikopterimizi, milli haberleşme ve gözlem uydularımızı, yeni nesil ANKA’ları sabırsızlıkla bekliyoruz. Her zaman ifade ettiğim gibi; durmak yok, yola devam, diyoruz” dedi.

“BU TÜR TESİSLER, UZAY ÇALIŞMALARI ALANINDA AZ SAYIDA ÜLKEDE BULUNUYOR”

Bugün açılışını yaptıkları Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nin, TUSAŞ’ın gözlem ve haberleşme uydularının üretimine yönelik stratejik bir altyapı olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu tür tesisler, uzay çalışmaları alanında söz sahibi az sayıda ülkede bulunuyor. Türkiye’nin, TUSAŞ vasıtasıyla bu tesise sahip olarak, uzay çalışmaları konusunda iddia sahibi ülkeler arasına girdiğini artık ifade edebiliriz. Savunma Sanayi Müsteşarlığımız ve TÜRKSAT’ın 100 milyon Avroluk desteğiyle hayata geçirilen bu merkez, TUSAŞ tarafından işletilecek. Burada uyduların fırlatma esnasında ve uzayda maruz kalacağı tüm etkilerle ilgili testler yapılabilecek. GÖKTÜRK-1 uydumuz da, gerekli testleri yapılmak üzere Fransa’dan buraya getirildi. Hemen ardından da GÖKTÜRK-3 uydusu ve diğer uydularla ilgili çalışmalar başlayacak. Burada, diğer ülkelerin uzay ve uydu projeleri için de hizmet verilebilecek. Bu tesis bizim için, gerçek anlamda uzaya ilk adım niteliği taşıyor. Türkiye, 12 yıldır pek çok alanda hayata geçirdiği ilklerinden birini de, böylece uzay çalışmaları alanında gerçekleştirmiş oluyor” diye konuştu.

“SAVUNMA SANAYİİ KONUSUNDA ÇOK BÜYÜK MÜKTESEBATI OLAN BİR MİLLETİZ”

Tarihte, savunma sanayii konusunda çok büyük müktesebatı olan bir millet olduğumuza işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadırgalarımızla denizlerde, toplarımızla karada destanlar yazdık. 8 gün sonra 562’nci yıldönümünü kutlayacağımız İstanbul’un fethi başta olmak üzere, pek çok savaşta, kendi geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz silahlarımızla çok büyük başarılar kazandık. Birinci Dünya Savaşı’na geldiğimizde, bu üstünlüklerimizi büyük ölçüde yitirmiştik. Buna rağmen, Kurtuluş Savaşımızı, çok zor şartlarda ürettiğimiz veya yenilediğimiz silahlarla, cephaneyle kazandık. Cumhuriyetin kuruluşunun hemen ardından, Gazi Mustafa Kemal’in talimatı ve desteğiyle başlatılan savunma sanayi hamlesi, maalesef, 1940’lı yıllardan itibaren akamete uğradı. Kurduğumuz uçak fabrikalarını, geliştirdiğimiz otomobilleri, faaliyete geçirdiğimiz motor fabrikalarını birer birer kapattık.1926 yılında kurduğumuz Tayyare ve Motor Türk şirketi, 1939 yılına kadar tam 112 uçak üretti. O dönemin şartlarında bu, gerçekten muazzam bir başarıdır. Ama maalesef kapısına 1939 yılında kilit vuruldu. Rahmetle andığımız Nuri Demirağ’ın 1936’da başlattığı girişim de, 1943’te aynı akıbete uğradı. Şayet bu hamle desteklenip devam ettirilebilmiş olsaydı, hiç şüphesiz, bugün Türkiye dünyanın en önemli uçak üreticilerinden biri olurdu. İthalata dayalı bir kalkınma ve savunma sanayi sebebiyle Türkiye, Kıbrıs çıkarması dâhil, pek çok durumda acı tecrübeler yaşamak zorunda kaldı. Elbette Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu gibi başarılı örnekler de olmakla birlikte, Türkiye savunma sanayiinde, rahmetli Özal’a kadar, gerçekten büyük bir gafletin etkisi altında geldi. Bu dönemde başlayan girişimler de, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık sebebiyle, arzu edilen hızda ilerlemedi ve arzu edilen neticelere ulaşamadı” dedi.

“TÜRKİYE’DE EN BÜYÜK SAVUNMA SANAYİİ ATILIMI, 2003 YILINDAN İTİBAREN BAŞLADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en büyük savunma sanayii atılımının, 2003 yılından itibaren başladığını belirterek, “Zira arkadaşlarımla hep bunu konuştum dedim ki, artık biz bize yetmek zorundayız. Biz bize yetmediğimiz durumda bağımsız bir Türkiye’den bahsedemeyiz. Bunun adımlarını atmak durumdayız. Dünya’nın bir ucundaki de insan biz de insanız. O yapıyorsa biz de yapabiliriz, yapmamak için hiçbir sebep yok. Ama birileri önümüze bariyeri koyuyor. Ondan sonra da bunun üzerinden atla diyor. Biz bunları da atlayacağız, gerekirse bu bariyerleri de kaldıracayız. İşte bu başladı. Eskiden beyin göçünden endişe ediyorduk, artık bu göç özüne dönüşe başladı” dedi.

Ülkemizin 2002 yılında savunma sanayi ihtiyaçlarında yüzde 80 oranında dışa bağımlı olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün bu oranın, yüzde 45’e düştüğünü söyledi. Hedefin, 2023 yılında ülkemizin savunma sanayiinin dışa bağımlılığını tamamen ortadan kaldırması olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette uluslararası şirketlerle ortak projeler olacaktır.  Artık dünya bu noktada küçülmüştür. Biz bugün dünyada marka uçakların yedek parçalarını Türkiye’de üretiyoruz. Başta Boeing olmak üzere. Ama Türkiye, gerektiğinde ve ihtiyaç duyduğunda, tüm önemli savunma sanayi ürünlerini üretebilir konuma, inşallah 2023 yılında ulaşacaktır. Bunun için, savunma sanayine verdiğimiz desteği, sürekli artırarak devam ettirmeliyiz. Başbakanlığım döneminde olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı görevim sürecinde de, bu alandaki çalışmaları, gelişmeleri yakından takip ve teşvik etmeyi sürdüreceğim” dedi.

SAVUNMA SANAYİİ YATIRIMLARININ ÖNEMİ

Türkiye’nin savunma sanayindeki gelişmelerinin, sadece ülkemizi değil, tüm dost ve kardeş ülkeleri de yakından ilgilendirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Çünkü bu ülkeler, bizim geçmişte yaşadığımız ve bugün, hamdolsun büyük ölçüde aşmaya başladığımız sıkıntılarla, yeni yeni karşılaşıyorlar. Savunma sanayinde ileri düzeye ulaşmış ülkeler için bu alan, ticari olmanın yanında siyasi ve stratejik güç kaynağıdır. Paranız da olsa istediğiniz silahları alma imkânına sahip değilsiniz. Niye? Çünkü bunları üreten ülkeler öyle takdir ediyor. ‘sen bana bağımlı olacaksın’ diyor. Yeri gelir öyle bir anda sana yedek parçasını vermez. Bütün ürettiklerin elinde kalır. Bunları biz yaşadık, birçok yerden siparişler almışızdır, ama motoru bize verme taahhüdünde bulunduğu halde son anda motoru vermekten vazgeçtiği için biz o ürünümüzü o ülkeye satamamışızdır. Bu tür tehditler içerisinde yaşıyorsunuz. ‘Ben nereye istiyorsam oraya vereceksin’ diyor. ‘Benim istemediğim yere veremezsin’ diyor. Böyle vicdansızlık olur mu? Ama dünya vicdansızlarla dolu, bunu da görmemiz lazım, bilmemiz lazım. Tamamen siyasi, stratejik ve ekonomik çıkar ilişkilerine dayalı kriterler söz konusu.  Elbette bu konuda bizim de kriterlerimiz var ve olacak. Ama bizim kriterlerimizle onlarınki arasında çok büyük farklar bulunuyor. Biz, tüm dost ve kardeş ülkeleri, sahip olduğumuz imkânları birlikte kullanma konusunda kendimizden ayrı görmüyoruz. Bizim mazlum ve mağdur toplumlara, coğrafyalara bakışımız, Batıdan ve diğer bazı güçlü ülkelerden çok farklı. Biz Afrika’ya, Orta Asya’ya, Orta Doğu’ya, Balkanlara baktığımızda sadece insan görüyoruz, kardeşlerimizi görüyoruz. Diğerleri ise bu coğrafyalarda sadece petrol görüyor, doğal gaz görüyor, maden görüyor, ürün satılacak pazar görüyor, siyasi denklemdeki yerini görüyor. İşte bu sebeple, ekonomide, siyasette, dış politikada ve elbette savunma sanayinde elde ettiğimiz her başarı, bizimle birlikte dost ve kardeş toplumları da sevindiriyor, ümitlendiriyor, cesaretlendiriyor. İşte geçenlerde İstanbul’da yaptığımız uluslararası Savuma Sanayii Fuarı’nda hareketliliği canlılığı hep birlikte yaşadık gördük. TUSAŞ’ın ve diğer tüm savunma sanayi kuruluşlarımızın çalışmalarını bu anlayışla, bu bilinçle yürüttüklerine inanıyorum.”

Tüm Haberler