15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“Silahların Bırakılması Çağrısı Çok Önemli Bir Beklentiydi; Ancak Uygulamasını da Görmemiz Lazım”

28.02.2015
“Silahların Bırakılması Çağrısı Çok Önemli Bir Beklentiydi; Ancak Uygulamasını da Görmemiz Lazım”

Suudi Arabistan’a hareketinden önce basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çözüm Süreci çerçevesinde Hükümet ile HDP heyetinin düzenlediği toplantıda silahların bırakılması çağrısının yapılmasının çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Her şey eninde sonunda uygulamaya dayalıdır. Uygulama silahların bırakılmasıdır. Silahlar bırakıldığı andan itibaren de zaten bu ülkede huzur ve refah ortamı çok daha farklı bir şekilde gelişecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan’a hareketinden önce yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Bir basın mensubunun, “Bugün çok önemli bir toplantı vardı, HDP heyetiyle Hükümet tarafından yapılan bir toplantı ve Çözüm Süreci’ne yönelik bir toplantı ve buradan silahları bırakma çağrısı yapıldı. Öncelikle toplantıyı nasıl değerlendiriyorsunuz ve daha sonrasında da bu çağırıyla ilgili görüşünüz nelerdir silahları bırakmayla ilgili olarak?” soruna cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii silahların bırakılması çağrısı bizler için çok çok önemli bir beklentiydi. Bu, demokratik açılım süreciyle başlayan bir çağrıdır biliyorsunuz; millî birlik ve kardeşlik projesiyle başlayan bir çağrıdır. Şimdi de Çözüm Süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır. Tabii çağrılar güzeldir, ama asıl olan daha önce de söylediğim gibi uygulamadır. Acaba bu uygulama, şu seçim öncesinde veya seçimlerde araziye ne kadar yansıyacak? Bundan önce Mart seçimlerinde maalesef yansımadı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yansımadı, biliyorsunuz yine aynı şekilde devam etti. Teminim odur ki, bu yapılan açıklamaların arkasında durulur ve bununla ilgili adımlar da atılır. Fakat burada bir şeyi daha söylemem lazım, yani burada silahı bırakması gereken bölücü terör örgütünün mensuplarıdır. Eğer burada güvenlik güçlerimizin silahı bırakması bekleniyorsa, bu ham hayaldir, böyle bir şey olmaz. Yani silah, güvenlik güçlerinin enstrümanıdır. Onunla beraber yaşar ve o silahın hedefi huzurdur, güvenliği sağlamaktır, huzuru getirmektir. Kalkıp da asker, polis, bunlar da silahı bıraksın deniliyorsa, böyle saçmalık olmaz. Bunun için vardır ve kolay kolay ne güvenlik, ne diğer birimler eğer bir teröre teşebbüs yoksa zaten silaha o da tevessül etmez, onun da meraklısı değildir. Nerede kullanılacağını bilir ve bu konuda da mevzuat ona zaten nerede kullanılması gerektiğine dair de çerçeveyi çizmiştir, o da çerçeve içerisinde hareket eder” dedi.

“SİLAHLAR BIRAKILDIĞI ZAMAN BU ÜLKEDE HUZUR VE REFAH ORTAMI ÇOK FARKLI ŞEKİLDE GELİŞİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmralı’dan PKK’ya gelen silahsızlanma çağrısının hemen ardından birtakım açıklamalar yapıldı, en başta da HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş çağrıyı önemsiyoruz dedi ama hemen arkasında ‘Hükümetin barış sürecinde yürüttüğü politikalar barışa son derece uzaktır ve zerrece umut vermiyor’ dedi. Şimdi böyle bir barış ortamında sona gelinmişken HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın bu sözlerini nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna cevaben de “Şimdi burada adeta bir ikili görüntü söz konusu. Bugün Yalçın Bey’le birlikte açıklama yapanların yaptığı açıklamalar var, Eşbaşkanın yaptığı açıklama farklı, İmralı’ya gidenlerin yaptığı açıklama farklı, Eşbaşkanın yaptığı açıklama farklı; burada iki maymun oynanıyor, böyle şey olmaz. Demek bunların oturmuş bir ilkesi yok. Eğer ilkeli bir tavır içerisinde olsalar, o zaman Sayın Başbakan Yardımcımızın yanına gelen heyetin yaptığı açıklamayla Eşbaşkanın yapmış olduğu açıklamanın aynı olması gerekir. Aynı olmadığına göre, burada herhalde Hükümetin kendini çek etmesi değil, onların kendini çek etmesi gerekir, çünkü Hükümetin zaten Başbakan Yardımcısı olarak yaptığı açıklama ortadadır ve bu açıklama da bugünün açıklaması değildir, geçmişten bugüne biliyorsunuz bu konudaki Başbakanlığım döneminde de bu açıklamalar aynı, aynı çizgi üzere, istikrar üzere gitmektedir. Her şey eninde, sonunda uygulamaya dayalıdır. Ve bu uygulama nedir? Silahların bırakılmasıdır, yani bırakıldığı andan itibaren de zaten bu ülkede huzur, refah ortamı çok daha farklı bir şekilde gelişecektir. Yani ne istendi de bu ülkede Hükümet 12 yıllık Başbakanlığım döneminde verilmedi, yani altyapısından, üst yapısından. Mesela bugün söyleniyor, ‘kimlik’. Ret politikalarını biz kaldırdık, asimilasyon politikalarını biz kaldırdık, inkâr politikalarını biz kaldırdık, işte bunlar kimlik sürecidir, bunları getiren biziz. Olağanüstü hal, bunu halleden biziz. Ve insanca yaşama erdemini getiren biziz, televizyonlarda kendi dillerinde yayın yapma imkânını getiren biziz, bunlar yoktu, istedikleri gibi yayın yapma noktasında, yazılı, görsel, bizim iktidarımızda oldu bunlar, biz bunları yaptık; bunlar saymakla bitmez. Bakıyorsunuz bir Hakkari’de havalimanı inşaatı, devamlı müteahhitlerin orada iş makineleri yakılıyor. Şimdi hizmet götürecek olan Hükümete bir engel orada konuluyor. Bütün bunlar acaba samimi bir davranış içerisinde olanlar tarafından yapılır mı? Yapılmaz. Demek ki samimi bir davranış, samimi bir yaklaşım yok. Nedir? Benim Kürt kardeşim uçağa binecek ya. Nereden binecek? Yüksekova’dan. Niye bundan rahatsız oluyorsun? Yarım saatlik mesafeye kadar uçak geliyor. Şimdi nereden biniyor? Van’dan biniyor, ama burası bittiği anda Yüksekova’dan binecek. Şimdi biz Hükümet olarak, devlet olarak, bu tür hizmetleri götürdük, hala götürüyoruz, ama onlar diyor ki, ‘istemezük’. Onun için, samimiyet testini önümüzde çok daha açık ve net göreceğiz, uygulamayı göreceğiz” dedi.

MERKEZ BANKASININ FAİZ UYGULAMASI

“Merkez Bankası’nın son dönemde uyguladığı faiz politikası tartışmaların odağında ve son bir-iki gündür de Sayın Ali Babacan’la Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın istifa etmeleri gerektiği yorumları da yapılıyor.  Siz bu yorumlar için ne değerlendirmede bulunursunuz?” şeklindeki soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bu yorumlar, kendileri de açıkladılar, bunlar dedikodu, ayrı bir konu. Ama faiz konusundaki benim duruşumu zaten biliyorsunuz. Yani biz yüzde 63 devletin borçlanma faizinden buraya kadar çok ciddi bu işle mücadele vere vere geldik. Ama burada faizci bir yaklaşım içerisinde olan maalesef arkadaşlarımız var, bir de faize karşı duran arkadaşlarımız var. Ve şunu çok açık, net söylüyorum: Bugün 1 puan faizin, bu ülkeye maliyeti 2,5 milyar dolardır.  Yine söylüyorum, bugün Amerika’daki faiz oranlarına bakacaksınız, Japonya’daki faiz oranlarına bakacaksınız, Avrupa ülkelerindeki faiz oranlarına bakacaksınız, geleceksiniz İsrail’deki faiz oranına bakacaksınız, bakıyorsunuz eski faiz oranlarıyla 1-1.5, buralarda dolaşan faiz oranları var. Peki, bunlar gerçekten akıllarını ekmek peynirle mi yediler de bu kadar düşük faiz uygulaması yapıyorlar? Bize ne oluyor, biz niye 7,5 politika faizinde tutuyoruz? Yani olayı yüksek bazda, oradan yüksek banttan baktığımız zaman 11 puan civarında, komisyonla filan bunu şey yaptığımız 15-16, buralara kadar uzanıyor. Şimdi böyle bir faiz oranın olduğu bir yerde bu ülkede yatırım olur mu? Yatırım olmayacağına göre istihdam da olmaz, üretim de olmaz, ihracatsınız rekabet piyasasında da rekabet şansını yakalayamaz. Burada bir defa bana göre faiz lobisinin ciddi tehdidi var. Yani biz faiz lobisine hizmet etmekle mükellef değiliz. Bunu kim savunuyorsa savunsun bana göre faiz lobisinin kulu kölesidir ve bu ülkeye de yine söylüyorum ihanet içindedir.”

Toplantıda son olarak yöneltilen “Mısır Cumhurbaşkanı Sisi de yarın Suudi Arabistan’a bir ziyaret gerçekleştirecek. Suudi Arabistan’da kendisiyle bir araya gelme gibi bir durum söz konusu olabilir mi? Arabistan basınında bu yönde iddialar yer almış” sorusuna cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şaka yapıyorsun herhalde. Böyle bir şey söz konusu değil, bizim gündemimizde böyle bir şey asla söz konusu değil. Böyle bir şeyin olabilmesi için çok ciddi olumlu istikamette adımların atılması lazım”  dedi.

Tüm Haberler