15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“ABD, Türkiye’ye Rağmen Silah Yardımı Yaptı”

23.10.2014
“ABD, Türkiye’ye Rağmen Silah Yardımı Yaptı”

 

Letonya Cumhurbaşkanı Berzins ile ortak basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Kobani’ye silah yardımına ilişkin, “Her şey belgeli. Silahların bir kısmı IŞİD’in eline, diğerleri PYD’ye geçti. Peki bu silahlarla ilgili olarak Türkiye bu işe olumlu baktı mı? Hayır. Kobani'deki bu hassasiyet Suriye'nin tümünde niye yok?” dedi.

Bir basın mensubunun, "Dün yaptığınız açıklamada, Peşmergelerin Kobani'ye geçişiyle ilgili olarak, bu konuyu ABD’ye sizin teklif ettiğiniz söylemiştiniz. Peşmerge’nin Kobani’ye geçmesi ile ilgili teklif, PYD'ye silah yardımının bir alternatifi midir? Geçişle ilgili ayrıntılar biraz daha netleşti mi?" şeklindeki sorusuna cevaben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Her şeyden önce Sayın Obama’ya bizim teklifimiz, önerimiz şu olmuştur: Eğer Amerika ve Türkiye, bizler teröre karşıysak ki Türkiye olarak biz karşıyız, Amerika’nın da teröre karşı olduğunu bu konudaki hassasiyetlerini bilen bir siyasetçi olarak, bir Cumhurbaşkanı olarak PYD’nin, PKK’yla aynı durumda olduğunu kendilerine telefon görüşmemde ifade ettim. ‘O da bir terör örgütüdür’ dedim. 'Dolayısıyla burada PYD’ye yapacağınız yardımlar bir terör örgütüne gitmektedir. Şu anda PYD saflarında PKK’nın lider kadrosunda olup, orada savaşan kişiler var', bunları da kendilerine ifade ettim. Burada iki önemli grup var ki bunlar Kobani’de önem arz edebilen veya iş görecek gruplardır. Özgür Suriye Ordusu, birinci tercihimizdir, ikinci tercih Peşmergelerdir ve biz Peşmergelere ülkemiz üzerinden kontrollü bir şekilde geçmelerine müsaade ederiz’ dedik.  PYD,  ilk etapta Peşmergeleri kabul etmedi. Daha sonra, biliyorsunuz Peşmergeleri kabul etti ve Peşmergelerle ilgili de Kuzey Irak Yerel Yönetimi'nin belirlemiş olduğu sayıya da sıcak bakmadılar ve en sonunda 200 rakamında anlaştıkları haberini dün almış bulunuyorum ve tabii bu arada Amerika özellikle Kobani’ye indirmekte olduğu silahlarda artık her şey belgeli, delilli biliyorsunuz bu silahların bir kısmının IŞİD terör örgütünün eline geçtiğini gördük. Bu bizi doğruluyor ve diğerleri de PYD’ye geçti. Peki PYD’ye ve IŞİD terör örgütüne geçen bu silahlarla ilgili olarak Türkiye bu işe olumlu baktı mı? Hayır bakmadı. Türkiye’ye rağmen Amerika bu işi yapmıştır ve ben kendilerine şunu da söyledim; dedim ki ‘Şu anda Kobani sizin için stratejik bir yer değil. Olsa olsa Kobani bizim için stratejik bir yerdir. Ve bu konuda hassasiyeti göstermesi gereken de biziz. Peki, şu anda Kobani’de yaşayan var mı? Yok.  Sivil halk zaten benim ülkeme geldi, geçti ve 200 bin insan Kobani’den bizim ülkemize geçerken şu anda Avrupa’da 130 bin kişi var. Yani tüm Suriye’den Avrupa’ya göç edenlerin sayısı 130 bin; sadece Kobani’den bizim ülkemize üç haftada geçenlerin sayısı 200 bin. Bu çelişkileri görmemiz lazım ve bugüne kadar 300 bini aşkın insan Suriye’de öldürülürken tüm dünya neredeydi? Bu soruya cevap bulmamız lazım. Kobani'de bu kadar hassassınız da Suriye'nin tümünde niye bu hassasiyet yok? İki, Irak’ın üçte biri IŞİD terör örgütünün işgali altında, peki orada şu anda ne yapılıyor, bu da tabii önem arz ediyor. Bu soruların cevabının bulunması gerekir diye düşünüyorum" dedi.

LETONYA'NIN TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ SÜRECİNDEKİ ROLÜ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Letonya'nın Türkiye'nin AB üyeliği sürecindeki rolüne ilişkin soruya cevaben de “Biliyorsunuz Türkiye'nin AB adaylık süreci 50 yılı buluyor. Sene 1963, sene 2014, 51 yıl. Ne yazık ki, Türkiye bu süreç içinde sürekli oyalanan bir ülke olmuştur. ‘AB’nin süreci nasıl başlamıştır ‘ diye baktığımızda, aslında bir demir-çelik birliği olarak başlamış, daha sonra ekonomik iş birliğine dönüşmüş. Şimdi ise artık siyasi ve sosyal bir birlik olarak ortadadır. Türkiye, bu süreçte örneğin Letonya gibi dost ülkelerin desteğini hep yanında hissetmiştir. Ama tabii öyle bir yapı var ki bir ülkenin hayır demesi halinde siz herhangi bir faslı açamıyorsunuz. Başbakan olduğum zaman bu fasılların sayısı 15’ti, ama şimdi bu fasılların sayısı 35 oldu. Böyle bir yapı var. Bunların içinde de biz şu ana kadar 14 faslın bir tanesinin 'aç-kapa'sını yapabildik. Diğerlerinin sadece açılması söz konusu, kapanması yine yok. Bunların hepsi oyun esnasında ortaya çıkmış yeni şartlar. Bu şartların içinde şu anda sadece açılmasının yapılmasını konuştuğumuz bir dönemde dahi, mesela 17. fasıl enerji faslıdır. Enerji faslıyla alakalı Türkiye her şeye hazır ama enerji faslı noktasında hala bir karar verilmiyor. Aynı şekilde 23 ve 24. fasıllar var. Birisi yargıyla alakalıdır, birisi adalet, özgürlük bununla alakalıdır. Bununla ilgili olarak da şu anda hala maalesef bir tıkanma söz konusudur. Letonya'nın gelecek yıl ilk 6 ayındaki dönem başkanlığı sürecinden umutluyum. Biz inanıyoruz ki Letonya'nın dönem başkanlığında eğer bu mevcut üyeler içinde siyasi bir tavır takınılmazsa, burada 3-4 faslın açılabileceği inancındayız ve bundan dolayı AB üyesi ülkelerle ilgili bakan arkadaşlarım, gerek Avrupa Birliği bakanım, gerekse Dışişleri Bakanımız yoğun bir çalışma içindeler" dedi.

ÇÖZÜM SÜRECİNDE KARARLILIK

"Avrupa Birliği'nin ilerleme raporunda çözüm sürecine ilişkin övgüler yer aldı. Bununla ilgili Türkiye'nin yeni yol haritasına göre çözüm süreci, ne yönde, nasıl ilerleyecek?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çözüm sürecine yönelik biliyorsunuz, Başbakanlığım döneminde başlattığımız yoğun bir gayret var. Bu konu ile ilgili ülkemdeki farklı gruplara yönelik attığımız adımlar var. Bu cömert adımlar bugüne kadar geldi. Bu çözüm sürecini hazmedemeyen gruplar var. Özellikle bölücü terör örgütü burayı tıkamak için, önünü kesmek için, uzantısı olan siyasi partinin de ne yazık ki bu istikametteki gayretleri sebebiyle bazı sıkıntılar yaşanıyor. Şu anda hükümetimiz, son çalışmaları noktasında aldığı kararlarla yeni bir taslak üzerinde çalışmasını tamamladı. Bu taslakla ilgili Grup Toplantısı'nda Sayın Başbakan, bunları açıkladı. Bunu, bir Bakanlar Kurulu kararı haline getirip, zannediyorum parlamentoya sunacaklar. Kendilerinden de aldığımız bilgi bu istikamette. Ondan sonra sürecin daha da güçleneceğine inanıyorum. İnanıyorum ki tüm halkımız, çözüm süreci noktasında ittifak halinde. Ama buna tüm sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin de destek vermesi süreci çok daha güçlü kılacaktır, diye düşünüyorum" diye konuştum.

TÜRKİYE’NİN KIRIM KONUSUNDAKİ TAVRI

"Türkiye coğrafya olarak, Irak ve Suriye'deki sorunlar ile Ukrayna ve Kırım'daki sorunların arasında. Bu durumda Moskova ile ilişkileriniz nasıl etkileniyor, Putin'in politikalarını kınıyor musunuz?" sorusuna da cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konu ile ilgili olarak, Irak, Suriye güneyde bizim için bir sıkıntı bölgesi. Kuzeyde de yine komşumuz olarak, Ukrayna, Rusya, bunlarla olan ilişkilerimiz. Daha doğrusu Kafkaslar olarak ele aldığımız zaman orada ilişki noktasında böyle bir ağımız var. Ukrayna’daki gelişmelerin bizi ilgilendiren bir başka boyutu da Kırım boyutudur. Kırım'da Rusya'nın oraya el koyma konusu, 'orada bizim tarihi haklarımız' gibi yaklaşımlarını kabullenmediğimizi kendilerine ifade ettik. Bunu Sayın Putin'e de söyledik. Orada Kırım nüfusunun yüzde 14'ü Kırım Tatarı'dır. Bunlarla ilgili düşüncelerimizi kendileriyle paylaştık. Bizim Türkiye olarak, bir NATO ülkesiyiz. NATO ülkesi olarak, bu noktadaki kanaatlerimiz Cardiff’te de sonuç bildirgesinde yerini almıştır. Rusya'nın bölgede özellikle Ukrayna'ya, Minsk sürecine yönelik attığı adımı da özellikle Başkan Poroşenko ile konuştuk. Aynı şekilde Sayın Putin'le de konuştuk. Artık, bu bölgenin bir barış havzası olarak devam etmesi gerektiğini, bu tür el koymaların, bu tür oralardaki kan gözyaşı dökmenin hiçbir anlamı olmadığını da ifade ettik. Bu ifadelerimiz karşısında dünyadan da gelen baskılar oldu. Şu anda bir barış sürecinin başlamış vaziyette. Temennimiz o dur ki bu barış süreci, artık sürekli olur ve Ukrayna üzerinde farklı tasarruflar yapılmaz. Görüşmelerimiz devam ediyor ve devam edecektir" dedi.

Tüm Haberler